5. BÖLÜM

124 3 0
                                    

5.Bölüm

yazar : hayalet yazar M.T

Sona kendini olduğu gibi Min Hoo 'nun kollarına bırakmıştı o kadar güçsüzdü ki sanki dayanacak bir duvar arıyor gibiydi , kendinde değildi sızmıştı gözlerinden hala yaşlar süzülüyordu , öyle yorgun bitkin görünüyordu ki Min Hoo çok etkilenmişti ilk defa bir kız onu böylesine etkiliyordu , ellerini Sona'nın sırtına çekinerek yavaş yavaş koyar bir baba şefkatiyle , belki teselli etmek istercesine , duygulanır , epey bir zaman öylece dururlar . Sonra Min Hoo Sona'yı kucağına alarak arabasına götürür , arabanın başına geçtiğinde yanındaki kıza öylece bakar kalır , eliyle Sona'nın yanağından süzülen yaşları siler . Sonra da irkilerek '' ben ne yapıyorum böyle '' diye kafasını sallar ve arabayı kullanır . Sona ' yı Saraya götürmek ister ama aradaki mesafa çok uzun olduğu için ve Sona hiç iyi görünmediği için daha yakın olan kendi evine götürür . Min Hoo Sarayı durumdan haberdar eder . Min Hoo Kral Vanca ile telefon da uzun uzun konuşur . Kral Vanca , Min Hoo dan Sona ' yı saraya geri getirmek için elinden gelen herşeyi yapmasını, ne yapıp edip onu ikna etmesini söyler.Min Hoo , Kral Vanca ' ya endişelenmemesini , içinin rahat olmasını söyler ve telefonu kapatır ...

Ana Kraliçe pişman , üzgün bir halde oğlu Kral Vanca ' ya '' oğlum kız nasılmış , iyimymiş , bir şeyi yokmuş değil mi '' diye sorar ...

- '' neden merak ediyorsunuz ( wae tangşinın kunkumhaeseoyo ) Anakraliçem , belki de torununuzdur diye mi ? '' diyip yanlarından ayrılır .

Kraliçe Haynan , Kral Vanca gittikten sonra üzülmeyin Anakraliçem , şimdi biraz öfkeli ama yakında geçer , kızcağız iyiymiş yaa önemli olan o '' onlar böyle konuşurlarken Prenses Yona çaktırmadan onları kapıdan sessizce dinler . Koruması Ji Hoo , Prensesi o halde kapıya yaslanmış bir vaziyette görünce dayanamaz ve biraz Prensesle uğraşmak ister . Sessizce gülümseyerek Prensesin yanına sokulur ve kulağına eğilip fısıldayarak '' prensesim burda kapıya yaslanmış ne dinliyorsunuz ( tangşinın muosıl tıdgo kyeşimnida ? ) '' der ... Prenses Yona korkmuş , birazda şaşırmış bir şekilde elini kalbine götürerek ;

- '' ahh manyak mısın sen ödümü kopardın ahh cidden ''

Ji Hoo gülerek '' ohhh yoksa Prensesim ( ohh hokşi kongcunim ) , ablanızı mı merak ettiniz ( tangşinın onniga kunkımhesımnikka ? ) , ama ( kınde )endişelenmeyin ( kogconghajimaseyo ) az önce Min Hoo hyong ( abi ) ile görüştüm iyiymiş ama dut gibi sarhoşmuş ahh cidden ablanızda sizin gibi baş belası çıktı aishhh genetik olmalı ''

- '' ne ? ( mo ? ) abla ? ( eonni ? ) ahh sen bir gün elimde kalacaksın gerçekten ( congmal ) , baş belası ha şimdi sana baş belasını göstereceğim , gel buraya ( iriwa ) '' diyerek Ji Ho yu kovalamaya başlar ... Ji Hoo birden durunca Prenses Yona Ji hoo ' ya çarparak üzerine düşer ve yanlışlıkla Ji Hoo ' yu dudağından öper . Prenses Yona şaşkınlıktan ne yapacağını şaşışır birden Ji Hoo nun üzerinden kalkar öylece dikili durur donmuş gibi hareket etmez . Ji Hoo gülerek yerden kalkar ve

- '' wuahhh Prensesim benden bu kadar hoşlandığınızı gerçek bilmiyordum ( congmal mollayo ) beni öpmek için resmen üzerime atladınız hahahah ''

- '' yaa cidden sen artık ahhh .... bilerek öyle birden durdun değil mi ahh cidden aklımı kaçıracağım yemin ediyorum aklımı kaçıracağım senin yüzünden ''

- '' kızların aklını başından almaktan üzerime yoktur prensesim üzülmeyin bu kadar , söz kimseye söylemeyeceğim , ama prensesim duygularınıza hakim olmalısınız ulu orta yerde yaa birileri görseydi ahh cidden '' der Prensesi iyice çileden çıkartır . Prenses Yona , yüzü kıp kırmızı olmuş bir şekilde odasına doğru öfkeyle yürümeye başlar bir yandan da Ji Hoo ya saydırır ... Odasına girdiğinde eliyle dudağını silerek ;

- '' ahhh inanmıyorum ( nan anmideo ) pis zampara bunu ödeteceğim sana görürsün sen aishh , onun yüzünden asıl meseleyi unuttum ahh neyseki o baş belası kız iyiymiş bari '' der yatağına uzanarak gözlerini tavana dikip düşünmeye başlar , kendisini biraz olsun rahatlamış hisseder sonra içinden '' abla ( eonni ? ) aigoo '' der sonra gülümser ... kendine dahi itiraf edemese de Sona için endişelenip , üzülmüştür aslında , belki de annesinin söyledikleri aklına gelmiş bir an kendisini onun yerine koymuştur bir an üzülür gibi olur sonra kendisini toparlayarak '' ahh her neyse yine de o kızdan hoşlanmıyorum işte '' der ...

Sabah ( achime ) olur Sona kendine gelir gözlerini yavaş yavaş açar , sağına bakar soluna bakar birden toparlanır .

- '' ben nerdeyim böyle ( nan odiya iwa katın ) , burası da neresi ( igosın muoşimnikka ? ) '' der biraz korkmuş biraz şaşırmış bir şekilde , tam o sırada Min Hoo içeriye gelir gülerek ;

- '' uyandınız mı prensesim ( ironayo kongcunim ) '' der alaycı bir şekilde ...

- '' aishhh yine mi sen ( to non ya ) , ya benim burda ne işim var neresi burası ? Prensesim ( kongcunim ) ? , dalgamı geçiyorsun sen benimle ? ''

- '' yine mi ben ? ahh cidden şu kızlar ne kadar nankör oluyorlar , ben olmasaydım o adamların elinden kim kurtaracaktı sizi hımmm söyleyin bakalım , bana teşekkür etmelisiniz .... Ayrıca burası benim evim ( tohan yogiga ne çibimnida ) ve yattığınız yatakta benim yatağım ( ne çimde ) ... '' burasını biraz sitemli bir şekilde söyler belini tutarak ....

- '' adamlar mı ? ( namcadıl ? ) hangi adamlar ? ( onı namcadıl ) '' hatırlar ama hatırlamamazlıktan gelir '' ya her neyse burası senin evin ve senin yatağın mı ? manyak mısın sen ? neden beni evine getirdin üstelikte senin yatağındayım aishh , söyle bana ( marheba ) eğer kılıma bile dokunduysan öldün sen ( non çugosso ) ... ''

- '' hah inanmıyorum ( hah an mideo ) hayatımda böyle nankör insan görmedim ben gerçekten ( nan congmal ) , kendi yatağımı size veriyorum , bense kanepede uyuyorum gördüğüm muameleye de bak her yerim tutuldu üstelik aishh cidden , birde sapık ( pyonte : sapık ) muamelesi görüyorum , özür dilerim ( çüsonghamnida ) ama ( kınde ) ben ( nan ) o kadar zevksiz biri değilim tipim bile değilsiniz ... standartları olan bir insanım ben ... ''

- '' haa yani tipin olsam yapacaktın öyle mi aishh cidden aman çokta umurumdaydı bizde bir söz vardır '' kedi ( koyangi ) uzanamadığı ciğere mundar dermiş '' diye hhahha zaten ben de amcalarla ilgilenmiyorum isabet olmuş acoşşi ( 30 yaş üzeri erkeklere denir : acoşşi )

- '' ahhh cidden deliriceğim tam bir baş belası cidden aigooo , yaa her neyse hazırlanın bir önce saraya gitmemiz gerekiyor ''

- '' neee ölürüm de oraya adımımı bile atmam anneme onca laf söylediklerinden sonra kimse beni oraya götüremez ''

- '' ahh yani benimle birliktemi yaşayacaksınız '' der muzipçe ve güler ^^

- '' yaa hah delirdim mi ben ( nan miçosso ) ''

- '' yaa görende sizi akıllı birşey sanar , bende saraya gider hepsininde ağzının payını verirsiniz diye düşünüyordum ama siz kaçmayı seçiyorsunuz , böylece suçlamaları kabul etmiş oluyorsunuz , yoksa ( hokşi ) siz gerçekten Kralın kızı değilmisiniz , majestelerini gerçektende kandırdınız mı ?

Sona yastığı fırlatarak '' ölmek mi istiyorsun sen , tabi ki kızıyım , büyükannem gider ayak yalan söyleyecek değil yaa '' der.

- '' saraya gitmezseniz eğer işte herkes böyle düşünecek , bu yüzden saraya gitmelisiniz ve herkese doğruları göstermelisiniz bütün dedikoduları yok etmelisiniz ve gerçek bir Prenses gibi sarayda yaşamalısınız ki öbür tarafta anneniz ve büyükanneniz rahat etsin ''

- '' ahhh cidden beni gafil avladın , çok kurnazsın ama haklısın da peki tamam dediğini yapacağım saraya gideceğim ama bir şartım var o test yapılacak Dna testi midir işte o her neyse annemi haklayıp öyle girerim ancak , kim senin aklında şüphe kalsın istemiyorum ... Sonra da hepsinin canını okurum annelerinden içtikleri sütü burunlarından getireceğim , yaa anneme laf atmek neymiş göstereceğim onlara , yaktım çıralarını '' ... kolunu Min Hoo ' nun nun omzuna atarak '' sen de benim müttefikimsin sonuçta bu aklı bana sen verdin , kurtulamazsın elimden acuşşi '' der büyük bir gülümseme atarak .

- '' yaaa ben ne zaman onların canını okuyun dedim aishh cidden kendi kuyumu kendim kazdım resmen hak ettim ben bunu , kendi ellerimle bir canavarı ortaya çıkardım aishh ''

İki PrensesWhere stories live. Discover now