Huzur

15.3K 472 15
                                    

"Zack uyan ve şu ilacı iç"

"Tess ne saçmalıyorsun sen" Adımı ne güzel söylemişti öyle. Adımın bu kadar güzel olduğunu adaha önce hiç fark etmemiştim. İçim ısıtmıştı. Elimi alnına koydum. Yanıyordu. İlacı içince kendine gelirdi. İçimden şeytani bir kahkaha attım.

Madem uyanmıyordu bende kötü oynardım.

Saate baktım ve gece yarısını geçeli çok olmuştu. Uyanacaktı biliyordum. Sonra utanacaktım. Onu da biliyordum ama ilaci içirmeliydim. Yanına oturdum. Titreyen ellerimi dudaklarına koydum. Dudaklarından başlayıp boynuna, oradan göğsüne indim. Kalbinin üstüne sonsuz çizdikten sonra kaslarına daha aşağılarına inecektim ki elimi tuttu.

" Gecenin bir saatinde, senin utanacağın ve benim zevkle yapacağım şeyler yaşamak istemiyorsan daha ileri gitmeni tavsiye etmem." Dedi soğuk bir sesle.

"Ateş düşürücü. İç şu ilacı" dedim ve ilacı ağzına tıkıp bardağı eline verdim. İmâ ettiği şeyi gayet net anlamıştım ve bu beni utandırıyordu. Tam kalkacaktım ki diğer eliyle beni durdurdu. Bileğimden tutmuştu. Bir eliyle suyu  içiyor bir eliyle beni tutuyordu. Sanırım kendine geliyordu. Beni gene yatağa çekti. Beni kendisine çekti ve elini belime koydu. Ayağımı da ayağıyla tuttu ve hareket etmemi engelledi.

"Senin derdin ne Tess" dedi ama soru cümlesi gibi değildi. Ne yapmaya çalıştığımı anlamaya çalışıyor gibiydi. Bana sıkıca sarılıyordu. Kafasını omzumun üzerine koydu ve gözlerini kapattı. Sonuç olarak anahtar bende de vardı ve bu durumda tutsak konumuna geçemezdim değil mi? Ama o bana böyle sarılmışken kendimi kollarında gönüllü tutsak gibi hissediyordum ki..

Ve kafamdaki lambalardan biri daha yandı. 3 sıfat 3 isim oyununda bahsettiği şeylerden biri

HUZURLU BİR GECE'ydi.

Sanırım yarın kaliteli bir film izleyip güzel bir yemek yiyecektik. Ve sanırım ortamı kimin yapacağı da belliydi..

Ben.

Şuan kollarında o kadar huzurlu hissediyordum ki. Yarın olacak hiçbir şey umurumda değildi. Onun kollarında öyle güvenli ve huzurlu hissediyordum. Bana böyle sarılışı kelepçeyi andırıyordu. Sadece bedenimi sardı diye düşündüm. Ama fazlası var gibiydi.

 Sabah erken kalktım. Yataktan kalkmadan önce ateşini kontrol ettim. Ateşi düşmüştü. Bir oh çekip yataktan kalktım. Mutfağa girdim ve güzel bir kahvaltı hazırlayacaktım ama ekmeğin olmadığını fark ettim. Dün akşam ilaç ve anahtarlar için aldığım Zack'in parasından kalanları aldım ve en yakın fırına gittim. Bende klostrofobi vardı ve bir ortamda fazla süre kalamıyordum. Birkaç gündür bu evde kalmıştım ve gene de kendi evimden daha huzurlu hissediyordum. Daha özgür. Ve daha kendim gibi. Ama kendimi fazla kaptırmamalıydım. Teknik olarak hangi durumda olduğumu bilmesem de bir gün bu evden gidecektim. Fırında kasada duran çok tonton bir dedeydi. Fırından ekmeği aldım ve eve döndüm.                                                                    

Kapıyı açmamla evde terör esmiş olduğunu gördüm. Ev darmadumandı. Tır geçmiş , at koşturmuş veya deprem olmuş gibiydi. Belki de hepsi birden. Yastıklar dört bir tarafa atılmış. Vazolar ve biblolar kırılmış. Film ve müzik cd'lerinin hepsi yerdeydi. Ev harabeye dönmütü. Evi bıraktığımda temizdi ve düzenliydi. Ama şimdi? Ne olmuş olabilirdi? Küçük çaplı bir deprem desem bu kadar etkilemezdi. Büyük çaplı bir deprem olsa sokakta , asansörde bile olsam hissederdim mutlaka.  Tır veya at şıklarını baştan elemiştim zaten. Ekmeği mutfağa bıraktım ve salona döndüm. Ne olmuş olabilirdi ? ne? Yastıkları kabartıp koltuğa geri koydum. Cd'leri topladım ve yerlerine yerleştirdim. Yerdeki kırıkları toplamaya başladım. Çoğunu toplamıştım. Yattığımız odadan gelen bir paat sesi duydum. Kapıydı belki de. Ardından gelen su sesini duyunca da banyo kapısının sesi olduğunu düşünmeye devam ettim. Yıkanması iyi olurdu. Ateşi tekrar çıktıysa bile düşürürdü ama çıktığımda ateşi yoktu ve rengi yerindeydi ama evi de temiz ve düzenli bırakmıştım ama eve gelince öyle değildi sonuçta. Bir pat sesi duyunca irkildim. Zack yapmış olabilir miydi? Peki neden? Yerdeki kırıklardan biri elime battı.

TutsakWhere stories live. Discover now