🌕 BÖLÜM▪︎42▪︎🍂

37.3K 2.8K 674
                                    

Hellö 💦

Beybitolarım. Bölüm geç geldiği için üzgünüm. Türkiye'ye geldim. Ama geldiğimden beri hastayım. Yazabilecek takati şimdi buldum. Sınırı hızlı bir şekilde geçin bölüm yollayayım

SINIR 2K VOTE 2K YORUM

Akılalmaz gerçeklikler, bazen kendi kafanızı bile karıştırmaya yeterdi. Düşünmek için zamana ihtiyacınız olurdu ve bunu, küçüklüğünüzde de arardınız ama hiçbir şey ne bıraktığınız gibi kalırdı ne de size tıpkı eski saflığıyla geri gelirdi.

İlk önce aile evimizde kalmaya gittim. Ankara'da kaldığım süre zarfı boyunca evin kocaman yapısının içerisinde yalnız başıma olmam ve artık hiçbir şeyin hatırladığım gibi karşımda yer almıyor oluşu ile sınandım. Atalay ve Çeko gerçeğinden uzaklaşmak istedikçe yeni hayatıma ne kadar dahil olduklarını ve artık onlara dair ilerleyen yaşam stilimi düşündüm.

Artık ne eski düzenim kalmıştı ne de eski lise zamanlarımda olduğu gibi bir aileye sahiptim. Bir kere evden çıktığınız zaman artık o eve sığamıyordunuz. Oysaki orası aile evinizdi. Nasıl oluyordu da geri geldiğinizde hiçbir şeyi bıraktığınız gibi bulamıyordunuz? Kendi düşünceleriniz bile orada kalmamışken her şeyi nasıl yerli yerinde bekleyebilirdiniz ki?

Sonra annemin yanına, Milano'ya gittim. Düzenlediği defileleri izledim. Hayatına dahil olarak bir nebze de olsa annelik duygusunu yeniden anımsamak istedim.

Evet, annem bıraktığım gibi annemdi. Ama hayatı artık benim aşina olduğum gerçeklere dayanmıyordu.

Aile... Ne kadar önemli bir etkenmiş oysaki. Ne özlemişim o bir, hep ve gerçek olmayı. Şimdiyse bir kaosun içerisinde oradan oraya sürüklenen insanlara şahit oluyordum.

Büyümek ne zordu aslında. Büyüyüp her şeyi diğer insanların gözünden görebilmek ne zordu. Gerçek hayata atılıp kendi hayatınızı kurmaya çalışmak ne zordu. Çünkü size küçüklükten beri bu öğretilmiyordu.

Araştırmalar yapmaya başladım. İlk önce dinle ilgili araştırmalara koyuldum. İnsanlar, kendilerini bu hayatta ait oldukları bir gerçekliğe inandırmak istiyordu. Varoluş sebeplerine bir anlam yüklemeye çalışıyordu ama hayır, aradığımı orada bulamamıştım. Şu zamanın şartlarıyla okuduklarım bana mantıklı gelemeyecek kadar yüzeysel ve soyuttu.

Bu sefer de bilim araştırmaları yapmaya başladım. Annem defileden defileye koşturup akşam yemekleri planları yaparken gezmek için pek de isteğim yoktu açıkçası. Ne de olsa küçüklüğümden beri defalarca geldiğim, gezdiğim ve bir türlü bana istediğim zevki vermeyen bir eylemdi. Bu yüzden kendimi bulma ihtiyacı içerisinde tam olarak orada 1 ay kaldım.

Araştırıp durdum. Her merak ettiğimi, dünyadaki gelişmeleri, insanların yüzyıllar boyunca değişimlerini... Aklıma ne gelirse araştırarak geçirdim ve dünyaya daha uzaktan bakabilmeye başladım.

İşte o zaman kendimi kaybettiğimi fark etmeye başladım.

Herkesin gelmek için çabaladığı üst, yüksek mevkilerdeydim bunları görürken annemin benim için hazırladığı elbiseyle galaya katıldım ve dünyanın konuştuğu magazin insanları ile karşı karşıya geldim. Kimileri kıyafetleriyle farklılığını ortaya koymaya çalışmış, kimileriyle tarzlarıyla. Ama herkes gözümde aynı insandı ve bu küçük farklılıklar, yaşamak için oluşturulmuş oyalanma taktiklerinden geçiyordu.

Kısacası, insanlar yaşarken kendilerini mutlu etmeye çalışıyordu. Çünkü yaşamak, doğa etkeninde; doğmak, büyümek, ergenliğe girmek, çocuk yapmak ve ölmekten geçiyordu.

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now