🌕 BÖLÜM▪︎44▪︎🍂

30.8K 3.5K 3.8K
                                    

Hellö 💦
Aşkolar. Haydi kıyamadım attım. Panomda duyuru yapıyorum görmüyor musunuz, takip mi etmiyorsunuz anlamadım. Neyseeeeeee

Bölüm geldi. Bu akşam bölümü geçmeye çalışalım. Size güveniyorum. Halledersiniz.

Sonraki bölümden sonra Atalay'ın gözünden okuyacağınız bir bölüm olacak. Haberiniz olsun yaniiii 🫶🏻

SINIR 3K VOTE 3K YORUM

Sırlarım, kimse tarafından bilinmediğinde daha güvende ve gerçekçi hissettirirdi. Her defasında gücün elimde olmasından, kimsenin zayıf yönlerimi görememesinden hep zevk alırdım. Benim hakkımda, gerçekleri bilmediklerinde kendimi güvende hisseder ve her şeyi farklı bir insanmış gibi rayında devam ettirebilirdim. Ama bu süreçte Çeko, en karanlık sırrımla beni tehdit ederken bocalamıştım ve ne yapacağımı bilememiştim. İşte her şey orada karman çorman olurken kötü bakmaya başlamıştım. Atalay'a bunu yapmamam gerekiyordu. Normal insanlar gibi yaşamam ve ona göre karar vermem gerekiyordu ama ben kendi savaşımın içerisinde yeni bir savaş daha açarak hangisine odaklanmam gerektiğini kavrayamazken kendi içimde iki savaşta da mağlup olmuştum. Şimdi ise topraklarıma girilmesini kabullenirken aslında başından beri buna ihtiyacım olduğu gerçeği ile karşı karşıya kalmak ise ayrı bir melankoli yaratıyordu çehremde.

Hani bir insan beni gerçekliğimle görerek sevemezdi? Hani benim karanlık tarafım, başkası tarafından görüldüğünde ittirilirdim? Hani kimse hayatında beni istemezdi?

Annemdi bunları bana söyleyen. O beni terk ettiyse, herkes terk eder sanmıştım. Eğer gerçek yüzüm ortaya çıkarsa, kaçardım oradan. Kaçtıkça kimse bulamazdı beni. Bulamadıklarındaysa yeni bir kişilik yaratır ve normal insanlar gibi davranmaya çalışırdım ama bu hiçbir zaman uzun sürmüyordu. Her defasında, o insan hayatıma dahil olduğu ve artık benim olduğunu kabullendiği o vakitte görürdü çirkin yüzümü.

Ama Atalay benim olmayı hiçbir zaman kabul etmemişti ki. O hep çemberin dışında kalmayı seçmiş ve beni kendisine farkında olmadan çekerken mağlup olmamın verdiği öfkeyle ondan nefret etmeme neden olmuştu.

Gerçekten nefret ediyor muydum ondan?

İşte benim yaftam burada başlıyordu. Daha kendi düşüncelerime bile isim koyamazken nasıl olacaktı bunların hepsi? Nasıl gelecektim ben Atalay'a? Oysaki bana karanlık yanımdan haberdar olduğunu yalın bir şekilde dile getirmişti.

Geri çekilip ona baktığımda parıldayan mavi gözlerindeki öfkenin ve bir o kadar da kabullenmenin ışıltısı ile karşı karşıya kaldım.

O ışık bana karşımdaki babammış gibi hissettirdi ve ben bu gerçeklikle hayrete düştüm.

Neler oluyordu? Kontrol edemediğim bir gerçeklik ile karşı karşıyaydım ve şimdi ne olması gerekiyordu?

Her şeyi düşünmüştüm. Bu zamana kadar yaşayabileceğim her ihtimali düşünmüştüm. Ama karanlık tarafımı görüp de beni böyle kabullenecek bir insanı, sevecek ve kollarını bedenime dolayacak adamın olabilme ihtimalini ben hiç düşünmemiştim.

Anneler hani hep doğruyu söylerdi? Anneler hani koşulsuz sevdikleri için anneydi? Peki ya bu adam? Bu adam beni neden annem gibi terk etmek yerine kollarını bedenime sarmayı tercih etmişti?

Tanrım! Neler oluyordu?

Kendi içimde düştüğüm karmaşa içerisinde boğulurken nefes almakta gerçekten zorlandığımı fark ederek elimi boğazıma götürdüm.

Rahatsız olduğumu fark eden Atalay, ben daha ne olduğunu dahi anlayamadan belimden destek olarak ağırlığımın çoğunluğunu almış, hızlı bir şekilde yukarı kata götürüyordu.

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORWhere stories live. Discover now