🌕 CİVCİV | BÖLÜM▪︎17▪︎🍂

771K 9.7K 4.3K
                                    

Hellö💦

Can ciğer kuzu sarmalarım nasılsınız?

Uzun zamandır sizinle ilgilenemiyordum. Kendimi de bulmakta zorlanıyordum ama hallettik. Sadece bu ara çok yoğunum. Sürekli imzalarım var. Sizlerle buluşuyorum. Çok tatlısınız. Birazdan da yola çıkacağım. İzmir'e geliyorum. Önümüzdeki hafta da sınavlarım başlıyor. Maalesef ki Bursa imzasına gelemeyeceğim.

Velhasılkelam, sınavlar bittiği an sizlerleyim. Vizelerden nefret esiyorum 🙃

Evet, uzun uzadıya sohbet edebilmemiz için de instagram hesabımda bana yazabilirsiniz.

Sizi seviyorum❤️

Kocaman öpüldünüz💋

🐣

Teni yanık bir adam var. Ellerimden tuttuğunu iddia ederken geleceğimi ellerimin arasına verebilen. Gözlerinde bir gülümseme, aklında akılalmaz bir dünya barınan. Tanımıyorum. Nefesimi nefesiyle karıştırırken teninin üzerinde barınan ellerimin sıcaklığıyla kor ateşte yanıyormuşum gibi hissettiren.

Bugün, adını koyamadığım onca duygunun içerisindeyken bakıyordum elindeki ayıcığa. Pembe, tatlı bir ayıcıktı bu ayıcık. Simlerle süslenmiş tüyleri ve elinde tuttuğu simli, pembe bir kutu vardı. Böyle tatlı bir oyuncağın içerisine çıkan kömür karası kartın üzerinde yazan el yazısı ise aklıma durgunluk getiren bir şiddetle karşımda duruyordu.

ARAMIZA HOŞ GELDİN...

"Bu da ne demek?" dedim anlamayan bir şekilde ona dönüp bakarken. Masmavi gözleri parıldadı. Göz bebekleri büyümüş, kaşları, her zamanki gibi çatılmış bir şekilde keskin yüz hatlarıyla bana bakıyordu. Her nefes aldığında gerginleşen bedeni, gözlerimde büyümüş, patlak vermeye hazırlanan bir fırtına gibi selamlamıştı beni.

Tam da o sırada içeri doğru adımlayan bir insan işitmemize karşın dönüp kapıya doğru telaşlı bir şekilde bakmıştım ve görmeyi en son beklediğim insanla karşı karşıya kalmıştım.

Çeko...

Beyaz saçları sanki az önce bir arbede yaşamış gibi dağılmıştı. Tel tel alnına dökülmüş, koyu kahve gözleri ise şeytani bir parıltı ile parıldıyordu. Dudaklarındaki kıvrım ise deli bir gülümsemeye sahipti. Beyaz tişörtünün açıkta bıraktığı kollarındaki renkli dövmeler anında gözler önüne serilirken bu sefer burnundaki piercingi çıkardığını fark ettim. Kulağındaki küpeleri ise azaltmıştı. Daha az korkutucu bir dış görünüşe sahip olsa da o bakışlarındaki ışıltı, bulunduğumuz durumun ateşini alevlendirircesine göz alıyordu.

"Bu nasıl karşılama böyle? Hiç hoş beş de yok." demesine karşın bir an anlam veremezken kapıda bayılmış olan adamları görüp görmediğini sorguluyordum ki dönüp Ata'ya baktım. Kaşlarını çatmış, elinde tuttuğu ayıcığı, sanki canlıymış da öldürecekmiş gibi sıkıyordu. Anlam veremiyordum ama öldürücü bakışlarını diktiği kişi Çeko'dan başka birisi değildi.

"Senin işin mi lan bu?" diye sert bir şekilde soran Ata'ya karşın ikinci bir şoku yaşamam an meselesi olmuştu.

Çeko'ya hizalanan gözlerim ise onun rahat tavırları ile iri iri açılmaya çoktan hazırdı. Yavaşça omuzlarını kaldırdı ve indirdi. Ağzında çiğnediği sakızı itici değil de aksine göze daha da çekici gelen bir ifade ile çiğniyordu ama bu, onu daha da korkutucu bir görünüme sahip olmaya itecek kadar farklı bir boyuta taşıyordu.

"O kadar güvenlik dizdiğin evin güvenliğini kontrol edeyim dedim. Bir de yetenekli olup olmadıklarını test edecektim de hemen yere yığıldılar." demesine karşın bir an anlayamadım. Mantıklı değildi çünkü. Sırf zevk için korumalarımı alt ederek kapıma gelmiş olamazdı değil mi?

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin