🌕 FERMUAR | BÖLÜM▪︎36▪︎🍂

29.9K 1.2K 131
                                    

Hellö 💦

“Ciddi soruyorum, kim bu insanlar?” dediğinde telefonumu kapattım ve ona döndüm. 

“Gerçekten önemli değil. Ben hallettim. Merak etme.” dediğimde kırmızı ışıkta durmuştuk ve hiç de aklına yatmıyormuş gibi bana bakmıştı.

“Hallettin mi? O tip adamları tek kelime ile halledemezsin Almi. Neye bulaştın sen böyle?” 

“Bir şeye falan bulaşmadım.” dedim. Açıklamak istemiyordum. Muhtemelen annemle konuşacaktı ve bunun üzerine her şey daha karman çorman olacaktı. Şu an kendi dertlerimle zor uğraşırken bir de şirketlerimin elimden gitmesi ve yeni bir işe girmemi falan anlatamazdım onlara. Üstelik mafyatik adamlarla çalıştığımı öğrenirse… 

Ah! Düşünemiyordum bile. 

“Lütfen. Bunu ben hallediyorum. Bunu bilsen yeter. Gerçekten benim için o kadar önemli şeyler değil. Halledebiliyorum.” dediğimde yeşil ışığın yanmasının verdiği rahatlıkla önüme bakabilmiştim çünkü yüzüme baktığında anlamasını falan istemiyordum. 

“Sen ne kadar süre Antalya’dasın peki?” diye meraklı bir şekilde sorarak konuyu değiştirmeye çalışmamı elbette anladı ama anlatmak istemediğimin farkına vararak soruma yanıt vermeyi seçmiş bir hâli vardı. 

“Bir hafta, bilemedin iki hafta. Burada olduğunu bilseydim haber verirdim.” dediğinde başımı onaylar anlamda salladım. 

“Uzun zamandır burada yaşıyorum sayılır. Bu arada, ışıktan sağa.” dediğimde dediğimi yaparak arabayı sağa çevirmişti.

Arabada bir an sessizlik oluştu. Bu durumun ne denli rahatsız edici olduğunun farkına vararak sadece onun duyabileceği bir şekilde nefesimi bıraktım ve biraz da olsa anlatma kararı aldım.

“O adamlarla birlikte çalışıyorum. Babamın işini büyüttüm ve onlar da bana bu konuda yardımcı oluyorlar.” dediğimde şaşırmış bir şekilde kaşlarını havaya kaldırdı ve pek de inandırıcı gelmemiş gibiydi.

“Peki neden gittiğin yerlerde de seni takip ediyorlar?” 

“Aslında takip etmiyorlar. Orada karşılaştık sayılır.” dediğimde ona yalan söyleyemiyor olmamın verdiği tedirginlikle yüzüne baktım ama bu sefer pek de sorgulamak istemiyor gibi sessiz kalmıştı. 

“Lütfen, iyi olduğumu bilmelisin. Kendim halledebiliyorum. Sadece o gördüğün uzun, kollarında dövmeleri olan adam… Onunla işten biraz daha öte bir ilişkimiz vardı ama artık bittiği için bunu pek de kaldırabilmiş sayılmaz. Şimdi de seni bir anda yanımda görünce, tanımadığı için böyle oldu.” diyerek hızlıca özetlediğimde yine dönüp bana baktı. 

Ona bir şey anlatamıyor olmak, hatta hayatımda olan kimseye bunu anlatamayacak olmamın verdiği gaflet, herhâlde yapabileceğim en büyük yükle yaşamaktı. Yine de buna bulaşmıştım ve kendime göre bir çizgi çekmek de benim elimde olmalıydı. 

“Sen öyle diyorsan… Ama bir şey oluyorsa bana söylemekten çekinme. Gerçekten! Halledebilirim.” dediğinde istemsiz gülümsedim. İçim, uzun zamandır olmadığı kadar hoş ve sıcacık hissettirdi. Bu, geçmişten gelen bir etkendi ve ben çok özlemiştim. 

“Teşekkür ederim.” dedim ama elbette Ata ile başa çıkamayacağını biliyordum. 

“Buradan sol.” dediğimde güldü. 

“Anlaşılan evine gidiyoruz.” dediğinde derin bir nefes alıp yine ona gülümseyerek baktım. 

“Özür dilerim. Aslında seninle çok fazla şey yapmamız gerekiyor, anlatacak çok şeyim var ama bugün ne kadar içtiğimi bile hatırlamıyorum.”

Karanlık Esaret KİTAP OLUYORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin