19. BÖLÜM

2.4K 117 31
                                    

İyi okumalarrr <33

Bölüm Şarkısı:
Barış Manço - Dere Boyu Kavaklar

Bana ulaşmak için;;
ig: sevgleal & leyalchase
x(twitter): leyalchase
--------------------------------------------

Kışlaya geri döndüğümüzde doğrudan İlhan Yarbay'ın odasına gittiğimizde bizden ayrılmış olanların da oraya yürüdüğünü gördüm. Engin Çavuş'un ve diğerlerinin yanına gittiğimizde elindeki bir mendili sıkıca tutuyordu.

"Hayırdır?" Tek kaşımı kaldırıp ona baktığımda üçe vurulmuş saçlarından elini geçirdi, hafifçe gülümsedi. Bu gülümsemeyi Çağrı ve Miraç'tan tanıyordum. Resmen aşık oldum ben diye bağırıyordu yüzündeki gülümseme. "Sen kiminle vedalaştın Engin Çavuş'um?" Ailesi Ankara'da yaşadığı için buralarda vedalaşacağı biri yoktu. Ya da ben öyle düşünüyordum.

"Yonca hemşireyi görmeye gittim." Yüzündeki gülümseme hâlâ olduğu yerde duruyordu. Belli ki Yonca hemşireye abayı yakmıştı, geçmiş olsun hepimize.

"Vay, hayırlı olsun Çavuş'um." Çağrı yüzündeki o piç gülüşü ile kolunu Engin Çavuş'un omzuna sardı. Engin Çavuş ona ters ters bakıp yüzünü buruşturdu. Onlar birbirleriyle uğraşırken yanıma gelen Demir Başçavuş önce onlara sonra bana baktı.

"Her zaman böyle misiniz?" dedi. Sesi çok sert değildi, sohbet etmek istemesi garipti biraz. "Her zaman bu kadar neşeli? Bu kadar hareketli? Bu kadar sıkı fıkı?" Sorusu komiğime gitmişti aslında. Böyle olmamız normal değil miydi?

"Her zaman böyleyiz." diye cevap verdim. Biz aile gibiydik, bir ağacın meyveleriydik sanki. Hepsi benim abim, erkek kardeşimdi. "Biz aileyiz." Gülümsedi, başını hafifçe salladı. Ardından içeriye girmek için hareketlendi. Onun ardından hep birlikte yürüdük, içeride Leyla Üstçavuş ve tanımadığım birkaç asker daha vardı. Muhtemelen Leyla Başçavuş ve Demir Başçavuş'un timindendi bunlar.

Hepimiz karşısında durduğumuzda İlhan Yarbay vakit kaybetmeden bize görevi anlatmaya başladı, Irak'taki terör örgütü olan IŞİD'in esiri olan bir gazeteciyi kurtaracaktık. "Adı Ceren Çullu."

Kaşlarımı çattım, bu ismi bir gazete haberinde görmüştüm. Türk askerleriyle ilgili kötü bir haber yapmıştı daha önceden. Gözlerimi İlhan Yarbay'a çevirdim. "Komutanım bu kadın Türk askerleriyle alakalı şu malûm haberi yapan kadın değil mi?" Karşılık olarak baş sallaması aldım. Her ne kadar hakkımızda kötü haber yapsa da bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıydı. Onu orada bırakmak doğru değildi.

"Her şey hazır, gidip giyinin ve sizi bekleyen helikoptere gidin." Demek başlıyorduk, başlayalım bakalım. Tek parça ve canlı bir halde dönmek umarım nasip olurdu bize. Odadan çıkıp soyunma odalarına dağıldığımızda ben, Esra abla, Leyla Başçavuş ve onun timinden bir kadın birlikteydik. Sessizlik hakimdi bulunduğumuz ortamda.

Giydiğim üniformayı hakkıyla taşıma vaktim gelmişti. Elimle onu düzelttim, yüzüme kendimden emin bir ifade yerleştirdim.

Toparlanıp helikoptere doğru yürürken bu saatten sonra hiçbir şeyin aynı olmayacağının farkındaydım.

Ertesi gün indiğimiz Irak'taki dağlar normalden daha fazla zorlu ve dikti. Etrafta bir sürü büyük kaya vardı, hem avantajlı hem dezavantajlı bir durumdu bu bizim için. Bize bildirilen yere yaklaştığımızda en az on kişi gibi görünen terörist grubunu gördüğümüzde hepimiz kendimize bir yer bulduk. Ben, Demir Başçavuş ve Çağrı büyük bir kayanın ardındaydık, Miraç bizden biraz daha yüksekteydi, bir tepenin üzerine kartal gibi tünemiş ve nişan almıştı.

Asker Hanım | Yarı TextingWhere stories live. Discover now