10. BÖLÜM

4.4K 215 53
                                    

İyi okumalarrr <3

Bana ulaşmak için;;
ig: sevgleal / x: leyalchase

Nisan'ın gelmesi ile masa ve hayatım tam anlamıyla tamamlanmıştı. Onu gördüğümüz anda Elif ile aynı anda sarılmıştık. O da bize sarılmıştı elbette ki. Masaya geçerken onun için tabak, bardak ve çatal bıçak getirdim. Miraç ise bir sandalye çekti. Nisan'a, tıpkı Çağrı'nın Elif'e baktığı gibi bakıyordu ve bu dikkatimden kaçmamıştı.

Boğazımı temizleyip Nisan'a döndüm. "Nereden çıktın sen böyle? Gece söylemedin de bir şey?" dedim sorar bir tavırla. Kucağında Aybüke'yi tutan Nisan çatalını bir salatalığa batırıp ağzına atıp yedikten sonra bana cevap verdi. "Eh, sürpriz olsun dedim, kötü mü yapmışım?" dedi. Yüzünde hâlâ bir gülümseme vardı. "Hayır ya, hepimiz buraya gelmeni istiyorduk da. Nasıl oldu bu?" dedi Elif, bana farkettirmemeye çalışarak Çağrı'nın yanağına krep atıyordu. "Eh, bir yere tayinim çıkacak demiştim ya. Bilerek doğuda olmasını istedim, şansıma da burası düştü. Canıma minnet." dediğinde Miraç'ın yanında oturan Çağrı'ya bir şeyler fısıldadı ve gülümsedi.

"Çok iyi olmuş balım. Ha, bu arada bunlar benim timden kardeşlerim." Elimle hepsini tanıttım. En sonda Miraç oturduğu için elimle en son onu gösterdim. "Bu da Miraç." dediğimde Nisan gülümsedi. "Elif'in bahsettiği Miraç sensin demek. Anlattığında daha iyi görünüyorsun." dedi.

Hayda! Al başına bir kez daha belayı.

Miraç kızardı, yanakları elma gibi al al oldu. Gözleriyle önce Elif'e teşekkür eder gibi baktı, sonra boğazını temizledi. "Eyvallah." dedi. Bana eyvallah denir mi diyen adam, şimdi beğendiği kadına, Nisan'a eyvallah demişti. Nisan gülümsedi, onu bozmadı. "Eyvallah" dedi. Miraç yerinde biraz daha küçülerek yerine sindi. Onu ilk defa bu kadar utanmış görüyordum.

Kahvaltı bittikten sonra Aybüke'nin yanaklarını öptüm. "Biz gidiyoruz bebeğim, teyzelerini üzme, tamam mı?" Başını uslu uslu salladı ve o da benim yanağımı öptü. Nisan ona kollarını doladı. "O hiç üzer mi teyzelerini. Merak etme hayatım kızın bize emanet." Ona ve Elif'e öpücük atıp kapıya doğru ilerledim. Tim arkamdan yürüdü, Çağrı Elif'ten ayrılmaya gönülsüz gibi arkamdan gelirken Miraç adeta donakalmıştı, bu yüzden Tahir onu çekiştiriyordu. Tam kapıdan çıkacakken Aybüke arkamızdan, daha doğrusu Çağrı'nın arkasından seslendi.

"Çağrı enişte!" dedi. Sonra yaramaz bir gülümsemeyle baktı bana. Ardından Çağrı'ya yeniden baktı. "Aman Çağrı dayı, bana oje almayı unutma." Onun sözleri hepimizi yine güldürmüştü. Çağrı başını onaylar gibi salladı ve evden çıktı. Hep beraber kapının önündeki minibüse baktık. Bildiğimiz halk minibüsüydü. Muhtemelen bu halk minibüsü fikri Çağrı ya da Miraç'tan çıkmıştı. Kaşımı kaldırıp onlara baktığımda parmaklarıyla birbirlerini gösterdiler.

Aybüke bu ikisinden daha zekiydi muhtemelen.

Tahir ve Engin Çavuş'un ardından minibüse binip bir yere oturdum. Yanıma Esra abla oturmuştu. Çağrı ve Miraç ön tarafa geçmiş, gerçekten minibüsçüymüş gibi davranıyorlardı. Cebimden telefonumu çıkardım ve gelen mesajlara baktım.

Çınar:
Az önce çok mu
kaba davrandım sana?
(07.50)
Çınar:
Öyle yaptıysam özür
dilerim.
(07.51)
Çınar:
Biraz haklıydın.
(07.51)
Çınar:

51)Çınar:

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Asker Hanım | Yarı TextingWhere stories live. Discover now