2. BÖLÜM

8K 384 74
                                    

Bana ulaşmak için:
ig: sevgileal / x: leyalchase
----------------

Sabah alarm çalmadan gözlerimi açtığımda gözlerim telefonumu buldu. Sabah beş buçuktu ve uykumu oldukça almış hissediyordum. Enerjim oldukça yerindeydi, güzel bir gün olacakmış gibi hissediyordum.
Yatakta doğrulup gözlerimi ovuşturdum. Ardından yerde duran yeşil terliklerimi giyerek banyoya girdim. Önce yüzümü yıkadım, sonra dişlerimi fırçaladım ve yüzüme nemlendiricimi, güneş kremimi, kaş sabitleyicimi ve dudak koruyucumu sürdüm. Yüzüm gayet renkli görünüyordu lakin birkaç sivilce canımı sıktığı için onları kapattım.

Saçlarımı tarayıp sıkı bir topuz yaptıktan sonra odama geri dönerek üzerime siyah bir kazak ile kamuflaj pantolonumu giydim. Elbette ki üniformamı evde bulundurmuyordum, yasak diye öğretilmişti bana. Mutfağa yürüyüp gece hazırladığım poğaça kabınını spor çantasına benzeyen çantama attım. Kendime ayırdığım iki poğaçayı evden çıkmadan yedim, en azından orada vakit kaybetmemiş olurdum.

Poğaçalarımı bitirdikten sonra evin anahtarını çantanın içine koydum. Asılı olan künyemi boynuma taktım. Ardından evden çıktım. Uzun olmayan bir yürüyüşün ardından kışlaya vardım. Kapının önünde duran askerlere selam verip her zaman kullandığımız odaya gittim. Saat henüz altıyı on geçiyordu. Bu yüzden çantamdaki poğaçaları masanın üzerine koyup üzerime üniformamı giymeye gittim. Asılı olan üniformamı alıp baktığımda yüzünde oluşan gülümsemeye engel olamadım.

Bu üniforma için ne kadar uğraştığım aklıma geldikçe o zaman yaptığım her şey için şuan şükrediyordum. Lisede verdiğim o kadar sayesinde şimdi buradaydım. Rehber hocasına kesinlikle bir borcum vardı.

Üniformamı giydikten sonra yeniden ortak alana döndüm. Poğaça kabının etrafına üşüşmüş beş adamı görmemle dudaklarımdan ufak bir gülme kaçtı. "Oha lan, yavaş yiyin yavaş!" Ben deri koltuğa otururken Çağrı ağzındaki poğaçayla konuşmaya çalıştı. Ancak dediklerinden hiçbir anlam çıkaramadığım için Miraç'a baktım. "Ne diyor bu?"

Miraç mavi gözlerini kısarak güldü. "Sanırım elinize sağlık demeye çalışıyor komutanım" dedi. Çağrı hızlı hızlı başını salladı ve bir poğaçayı daha ağzına attı. Tahir son poğaçasını bitirdikten sonra ellerini sildi. Ardından bana döndü. "Valla Umay komutanım harika olmuş, elinize sağlık." Ardından diğer koltuğa oturdu. "Afiyet olsun beyler, arada yaparım yersiniz" dedim. Timdeki tüm erkekleri erkek kardeşim ya da abim gibi görüyordum. Koskoca timde iki kadındık sadece.

"Valla komutanım siz bir de Esra komutanım olmasa aç kalacağız ya" Çağrı kendini benim oturduğum koltuğun diğer tarafına atarken Engin Çavuş onun kafasına bir şaplak attı. "Biz neyiz burada? Yemek yapmıyor muyuz la'?" Engin Çavuş timin yemek yapabilen tek erkeğiydi. Çağrı ile aynı evde yaşıyorlardı ve Çağrı'yı beslemek oldukça zordu.

"Ya Engin Çavuşum, siz yemek yapıyorsunuz da Umay komutanım ve Esra komutanımın yaptığı kadar güzel olmuyor." Kıvırcık saçlarını düzelterek Engin Çavuş'a ters bir şekilde baktı. "Hele bebeye bak, yaptığımız yemeği de beğenmiyor. Yok la sana yemek bundan sonra." dedi Engin Çavuş. Sanırım yemeğinin beğenilmemesine biraz sinirlenmişti.

"Aman Engin Çavuşum, ağzımızın tadı bozulmasın." dedi Tahir gülerek. Engin Çavuş gözlerini devirerek yanıma, Çağrı ile aramıza oturdu. Telefonumdan bir mesaj sesi gelince herkesin dikkati benimle birlikte telefonuma dönmüştü.

"Oo, Umay komutanım, hayırdır inşallah?" dedi Çağrı sırıta sırıta. Tıpkı küçük erkek kardeşler gibiydi. Ağzının ortasına geçirmek isterdim ama bunu elbette ki yapmam yasaktı. "La havle." Telefonu elime alıp üstten mesaja baktım.

Asker Hanım | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin