Hazan Vakti| 20

79.8K 3K 1.7K
                                    

🖇️Umarım bölümü severek okursunuz, keyifli okumalar dilerim💖

🖇️Satır arası yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın..

🖇️Bölüme başlamadan evvel herkese tekrar tekrar teşekkür etmek istiyorum. Sizin sayenizde bu kadar hızlı büyüdük... Umarım birlikte nice güzel yerlere geliriz❤️

20.Bölüm

Karşımda dikilmiş adam gerçekti. Gerçekten buradaydı, yanımdaydı. Yüzünde o pis sırıtış aynıydı. Bağırıp yardım çağırmak için ağzımı araladığım an dudaklarımın üzerine kapanan eliyle konuşmamı engelledi. Elimle elini ağzımdan çekmek için uğraşıyordum ama nafileydi. Hem kolumdaki serum hem de halsizliğim ona gücümün yetmesine engel oluyordu.

"Demek bizim eşkalimizi vereceksin ha? Buna izin verir miyiz biz?" fısıldayarak konuşmasıyla birlikte kafamın altındaki yastığı çekmesi bir oldu. "Yediğin iki kurşundan kurtulmuşsun ama şimdi son duanı et." Yastığı yüzüme bastırmaya başladığında hem elimle hem de ayaklarımla elinden kurtulmak için çabaladım.

"Askerle işbirliği yaparsan, sonuçlarına da katlanırsın." Boğuk bir şekilde sesini işitiyordum ama yüzüme bastırdığı yastık artık nefes almamı zorlaştırıyordu. Peki bu adam nasıl olmuştu da dışarıdaki polisleri atlatmıştı?

Nefesim ayrı kesilirken yaptığım ani hareketler nedeniyle karnıma yani yarama da büyük bir acı saplanmıştı. Kafamdaki yastığın kaldırılmasıyla kapattığım gözlerim aralanırken hızla oturduğum yerde doğruldum ve elimi boğazıma götürerek derin derin nefes almaya çalıştım. Alparslan teröristi üzerimden almış yumruklarıyla etkisiz hale getiriyordu.

Adamın ağzı burnu kan içinde kalmıştı ama Alparslan yumruklamaya devam ediyordu. "Orospu çocuğu seni."

Odanın kapısı açılıp da içeriye Kadir, Barış ve Fırat girdiğinde konuşmaya çalıştım. "Öldürecek adamı." Nefesim yerine gelmişti gelmesine ama karnımdaki yara aşırı derecede ağrımaya başlamıştı. Benim söylediğim sözle Fırat ve Kadir Alparslan'a doğru gittiler. "Bırak artık adamı öldüreceksin."

Alparslan onu kolundan tutup ayırmaya çalışan Fırat'ın sözünü dinleyerek geri çekilirken Kadir ve Barış, başkan denen adamı kolundan tutarak kaldırdılar. "Bu pisliği tabura götürün derhal, ifadesini bizzat ben alacağım." Kadir ve Barış onu onaylayarak adamın koluna kelepçe takmış ve dışarı çıkarmaya başlamıştı.

Elimi yaramın üzerine götürdüğümde elime bulaşan kanla ellerime baktım. O kadar çırpınmaya dikişlerim patlamış olmalıydı. Titreyen ellerim, düzensiz nefesim ve bulanıklaşan görüntümle gözlerimi kapatırken son duyduğum söz Alparslan'ın ağzından dökülen ismim olmuştu. "Hazan!"

◔◔◔

Gözlerimi aralayıp görüntüm netleştiğinde ilk olarak Alparslan'ı gördüm. Dün ki gibi yatağımın yanındaki sandalyeye tutmuş, ellerimi sıkıca kavramıştı. Başını aşağı eğmiş, düşünceli bir biçimde nefes alıp veriyordu. Genzimi temizleyerek konuşacağım sırada uyandığımı anlayarak başını hızla kaldırdı ve bana doğru baktı. Rahat bir nefes vererek oturduğu yerden kalktı ve elini saçlarıma getirdi, yavaşça okşayarak konuştu.

"İyi misin?" durgunca sorduğu soruyla birlikte başımı salladım. İyi hissediyordum. Karnımda ufak bir acı hissediyordum ama dayanamayacağım gibi değildi. "O adam yakalandı değil mi?" dedim kısık bir sesle. Kafam allak bullak olmuştu.

Hazan Vakti| Asker&DoktorHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin