29. Bölüm -Son-

103K 6.9K 786
                                    

Sonunda her şey bitmişti, tüm acılarım, tüm çektiğim eziyetler, her şey bitmişti. Sonunda Aziz ayağa kalkmıştı ve bir haftanın sonunda bugün klinikten çıkış yapacaktık.

Bir hafta önce en son amelitahanenin orda abimle konuşurken doktorlar içeriye girmiş ve hemşirenin dediği cümleler... hayır, en son ameliyathanenin içine girip Aziz'in alnına anlımı yaslamış kalkması için yalvarmıştım. Ona korktuğumu söylemiştim, sonrası yine karma karışık anlardı.

Kendimi odada bulmuş ve uyandığım gibi Aziz'i arayacakken yan yatakta yatıyor, odanın içindekilerle sohbet ediyordu. Ameliyattan sonra zor toparlanır sanmıştım ama bir gecelik uykunun sabahına doktorun verdiği ilaç tedavileriyle tekrar egzersizlere geçmişti.

Bir haftalık süreçte bir çok anı bırakmıştık en güzelide hastanenin içinde çocukmuş gibi tekerlekli sandalyelerle yarış yapmış, ve her seferinde biz kazansakta abim Ömer'i suçlamış sonrada tirip atmıştı. Dahada komik olan hemşireler ve Levent Bey'in de katılmasıydı.

Zelal, Fatih abim ve Ceren ameliyatın üstünden geçen iki günün ardından gitmişlerdi. Abimin, Ali'nin eline sıkacaksınız diye tehtidinden sonra olanlar olmuş ve ne toplantı ertelenmiş ne de olaylar azalmıştı.

Ali etrafa haber salıp ağalık toplantısını daha erkene çekmiş ve yarın yapılacağına karar verilmişti. Aziz'in dediğine görede öğle yemeğinden sonra yapılırmış ve kararlaştırılmanın ardından akşam yemeğine konakta yemek verilip tüm aşiretlere ve şehire haber edilecekmiş. O zamana kadar yetişmek için can atıyordu.

Aslında bende can atıyordum, Aziz'in tüm yetkisinin gitmesi, üzerimize daha çok gelecekleri anlamını taşıyordu. Daha her gün Aziz'le ettiğimiz yeminleri tutacak, bize yaşattıkları acıları onlara çektirmeden rahat nefes almayacaktık.

Bunun için ağa olmasına gerek yoktu ama ağa olunca etraftakilerin sesini kesme gücü olacaktı. Sırf ağa diye herkes Aziz'i kendinden üstün görüp susacaktı. Bu kadar düşündüğüm şeyle etrafı izlemeye bırakıp ellerimi havaya kaldırarak ayak parmak uçalarıma çıkıp gerindim.

Bakışlarımı pencereden çekmeye kalmadan belime sarılan ellerle panik ve heyecandan göğüs kafesim havalandığında belime sarılan kolların üzerine sardım kollarımı.

"Aziz." cilveli konuşmamla dudaklarını omuzuma bastırdığında göğsüme sıkışan nefesimi sonunda dışarıya verebildim. Nerde olursa olsun elini belime sarıp duruyordu, bu heyecanlanmama hatta nefesimin az öncede olduğu gibi kesilmesine neden oluyordu ama hoşuma gitmiyorda diyemezdim.

Başımı geriye atıp omuzuna yasladım, ameliyatın etkisinden hâlâ çıkamamıştım, bu da her gece uyanıp Aziz'in kalbini dinlemem gibi bir etki bırakmıştı üzerimde. Yaşadığından emin olduktan sonra göğsünde dinlediğim kalp atışlarıyla mayışıp uykuya dalıyordum.

"Yılların eziyeti bitti." kolları arasında derin nefes alıp arkama döndüm. Kafasını eğmiş gözlerime bakmaya çabalarken dediğim cümleye gülümsüyordu.

"Yılların eziyeti bana geleceğimi getirdi." fısıldayarak dudaklarını anlıma bastırdığında yerimde kıpırdandım. Sürekli romantik cümleler kuruyor beni şımartmaktan geri kalmıyordu. Hayatım boyunca böyle ilişkilerden nefret etmiştim ama bu tarz cümlelerin dokunuşların Aziz tarafından olması beni daha çok bu romantikliğe itiyordu.

"Aziz kalbin durdu dediler."  hâlâ o güne gönüp duruyordum.

"İçinde sen varken durmaz." güldüğümde kafasını hafif çevirip şakağıma dudaklarını bastırdı, içinde ben vardım.

"Romantiklik yapma Aziz, ölüyordun."

"Ben sen diye zaten ölmüşüm." hâlâ muzip cevaplar veren adamın karnına hafifçe vurduğumda kendine çekti. Elime metalin çarpmasıyla geri çekildim. Kol değnekleri vardı, bazen dengesini yitiriyordu ama yanında emanetmiş gibi taşıyordu. Ondan destek almadan yürüyüp ben iyiyim diyordu ama arada bir dengesinin sarsılmasından dolayı zor yapışıyordu.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin