27. Bölüm -Uğurlamak-

106K 6.8K 1.9K
                                    

Derin nefesler alırken göğüs kafesimin şişmesini sağlayıp sertçe yutkundum. Koskoca acılarla geçen bir haftanın sonunda Aziz ameliyat olacaktı.

Yoğun tedavi süreci, beş saatlik egzersiz Aziz'i hem yıpratmış hemde güçlendirmişti. Aziz'in isteği üzerine beş saatlik tedavinin ardından bir saatlikte yürüyüş bandında çok düşük bir seviyede yürüyüş yapmaya çabalıyordu.

Her geçen gün adım sayısini arttırmıştı ve son gün olarak dün tam tamına arka arkaya biraz dinlenerekte olsa yedi adım atmıştı. Tabi daha fazlası olabilirdi ama ben sevinçten çığlık atıp ona sarılmasaydım.

Üstelik bu adımları hafif bir tutunmayla yapıyor vucudunu dik tutmaya çabalıyordu ama onu başaramadığı için belinden sırtına kadar olan korse yardımcı oluyordu.

Kas ve kemik değerlerinin yükselmesi doktorun dediğine göre çok iyi bir şeydi ama Aziz'in bu kadar yorulması bana göre iyi değildi. Kilo alması gerektiği yerde kendini çok yorduğu için zayıflamış ve bu bir haftalık süreçte birde kilo alması için çabalamıştık ama en fazla verdiği beş kilodan ikisini alabilmişti.

Aynı zamanda da konuşmak için gece geç uyuyor her gün en az yüz sayfada sesli şekilde kitap okuyordu. Çok zorlanarakta olsa bitiyordu ama konuşmasından yana çok büyük gelişme olmuştu.

Öncesinde hece hece zorlanarak konuşması şimdi uzun cümleler arasında birkaç kelimede oluyordu. Beraber bile az vakit geçirmiş çok az konuşmuştuk.

Elini tuttuğum adamın alnına eğilip dudaklarımı bastırdım. Ameliyat kıyafetleri içerisinde odamızda saatin dolmasını bekliyorduk.

"Az kaldı." gizleyemediği tebessüm ile yorgunca gözlerini kapattı. Doğru düzgün uyumuyordu bile, sabahın beşinde uyanıyor ben uyanana kadar kendi kendine hem ayaklarını hem ellerini oynatarak egzersizlerini yapıyordu.

"Ya olmazsa?"

"Neden olmasın Aziz? İyileşeceksin beraber daha herkesi yalvarttıracağız." dedim elimi yumruk yapıp omuzuna acıtmayacak şekilde vururken. Gaz gelsin diye havada yumruklarımı sallamıştım.

Kendine her gün verdiği sözdü bu, her gün hem bana hem kendine söylüyor, 'onları sana yalvarttıracağım' diyordu.

"Suna." gülüşünü soldurup derince bir soluğun ardından yorgun gözlerini gözlerime dikti. Konuşmadan kendini hazırlaması için ona süre verip saçlarını parmaklarımla geriye taramaya başladım.

"Kalkamazsam ve bir daha yürüye-mezsem..." kızacağımı bildiği için  sessizce cümlesini kurduğunda tebessümle dinlemeye devam ettim. Hem kalkamazsam stresi hemde ameliyat korkusu vardı.

"Güzel birisin, bense yatalağım. Yatalak birine bak-mak zor. Böyle devam edersem benden ayrılmayı düşünür müsün? Yani seninde hakkın normal bir hayat yaşamak, gülmek eğlenmek."

Sakin ve sonlara doğru gözleri dolarak konuştuğunda istemsizce benimde gözlerim dolmuştu. Akmaya hazır gözlerimi silip tebessümle ona döndüm.

"Senin gibi deli kocayı başka nerde bulucağım ben. Evlenmekte zor iş, hiç başkasının derdini çekemem. Aldın bir kere iade edemezsin beni Aziz Ahkanoğlu." umursamazlık ile gülerek konuşurken duygusal atmosferi dağıtmaya çabaladım. Başarılı olmuşumtum ki bunu da dudağının kenarını kıvırlmasıyla anlamıştım.

"Ben, canım kocam ve öldüresiye sevdiğim kocamın ailesi ile mutluyum." ellerimi birbirine tutuşturup tatlı olduğumu düşündüğüm şekilde gözlerimi kırpıştırarak iyi bir görünüm sergiledim.

"Öldüresiye sevdiğin." gülüşü arasında konuşup bakmaya devam etti.

"Tabi ki öldüresiye Aziz, böyle onların boynuna ellerimi sararak nefes alamayacak şekilde uzun zuzn sarılmak, böyle tadından yenmez fare zehirli bir yemek yapmak, şöyle banyodayken suya ucu acık elektirik kablosu atarak onları eğlence ile dans ettirmek falan öyle çok seviyorum. Canım ailem." dedim abartılı bir şekilde ellerimi hareket ettirirek. Bu halime hem gözlerini büyütmüş hemde kahkahalar atmıştı

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin