20. Bölüm -Huzursuzluk-

117K 7.3K 1.3K
                                    

Öncelikle romantik olmadığı için özür dilerim...
İyileşme sürecini hızlandırmamı söylediğiniz için romantik anların olacağı bölümü sonraya attım.

"Ya Aziz." sakalını yanağıma sürten adamla uyku diye ölen gözlerimi zorlukla açtım. Sabahın altısından beri uyanmam için çabalıyor ya yüzüme soğukça üflüyor ya da yeni yeni çıkmış olan sakallarını yüzüme sürtüyordu.

Aslında yatakta kenara kayabilirdim ama bilerek gitmiyor göğsüne ve kollarının arasına sokuldukça sokuluyordum.  Kafamı biraz yukarı doğru kaldırarak uykulu gözlerimi kısıp burnumu burnuna sürttüm.

"Sen yaramaz bir adamsın." gözlerini büyütüp gülümsediğinde bende güldüm. "Günaydın." dedim kollarımı havaya kaldırıp gerinirken.

"Aziz!" anında oturur pozisyona geçip hevesle yanımda yatan adama döndüm. "Biliyor musun rüyamda seni gördüm. Bir tane tepe gibi bir yerdeydik hafif rüzgar vardı ve piknik yapıyorduk. Tabi rüyamdaki kenardaki keçi konuşana kadar güzeldi." dedim sonlarda ses tonumu düşürüp yüzümü asıp gördüklerimi anlatırken.

Beyaz renkte bir keçi vardı yanımızda otluyordu ve konuştuğu anda güzel rüyamın kâbusa dönüşmesi bir anda olmuştu.

"Aziz sen rüya görebiliyor musun?" saçlarımı elimle geriye taradığımda beni onaylamıştı. Heyecanla yerimde kıpırdandım Aziz'in nasıl rüyalar gördüğünü merak ediyordum.

"Peki beni gördün mü rüyanda hiç?" başını hafifçe sallayıp onayladığında kocaman gülümsedim.

"Demek sadece gözlerin açıkken değil, kapalıykende beni görüyorsun. Ya canım kocam o kadar çok mu aşıksın bana." etkileyici ses tonumla konuşurken işaret parmağımla dudaklarını çok kısa okşayıp gülümsedim. Hafif üzerine yatar pozisyonda yatıp kollarımı boynuna dolayıp yüzlerimiz arasında mesafeler bıraktım.

"Peki beni rüyanda nasıl görüyorsun?" sorumu sorduğum anda gözlerini kısıp alt dudağını dişlediğinde ıslık çalar gibi yapıp vücudumu süzmüştü.

"Ha! Sen benim ırzıma mı göz diktin? Namussuz!" dedim apar topar toparlanıp oturur pozisyona geçerken kollarımla çapraz şekilde göğüslerimi kapatıp gözlerimi kısarken anında ortaya kahkahasını bırakmıştı.

Uzun geçen gülme kriziyle dolu sohbeti bitirip ayağa kalkarken banyoya geçip üzerimi giymiştim ama kahvaltıdan sonra full odamızda olup kapıları kilitleyecek ve perdeleri çekecektim. Aklımda çok deli düşünceler vardı.

Odaya girip hiç açmadığım çeyiz sandığıma göz attıktan sonra Aziz'e yemek hazırlayacağıma dair bilgi verip odadan çıktım. Benim çıkmamlada Ömer girmişti.

Koridoru geçip avluya vardığımda gördüğüm suratlarla yüzümü düz tutup mutfağa ilerleyecektim ama adım seslenilene kadar bu düşüncelerdeydim.

"Suna gelin."

"Efendim Fatma Hanım." bıkkınlıktan sıyırmaya çalıştığım ses tonum ile elimde olmadan konuşurken ona döndüm. Yanında Süheyla ve Leyla vardı.

"Gelde iki kelam edelim." aslında reddedip odama çekilmek istiyordum ama yüzündeki gülümseme altından bir şeyler çıkacağını belli ettiği için yanlarına adımladım. Eliyle gösterdiği yere oturduğumda kısaca kızlara bakıp Fatma Hanım'a döndüm.

"Baban haber salmış, kahvaltıya buraya geleceklermiş. Ne dersin seni alıp götürürler mi geri?" gülerek Süheyla'ya döndüğünde bende gülümsedim.

"Belkide sizin için geliyorlardır malum ailemin yaşlılara saygısı sonsuzdur." nazikçe güldüğümde Layla'da boğazından kaçırdığı sesle gülmüştü ama Fatma Hanım'ın sert bakışlarıyla anında yüzünü eğdi ama bıyık altından gülmeye devam ediyordu.

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin