54. B ö l ü m.

13.6K 718 319
                                    

Selâm canlarınnn en içleri.. Fazla uzun olmayan ama güzel ve tatlı bir bölüm ile geldim.

Aslında gezip tozuyorum, çerkezköye geldik. Ailemle geziyoruz, tatil yapıyoruz. Bu bölümü bile bugün yazdım aşırı yorgun olmama rağmen. Bir haftadır kalıyoruz.. malumunuzdurki pek yazamıyorum dışarda olduğum için.  Bu hafta dönüyoruz ve evde bol vaktim var yazmaya şükür.

Oy ve yorum yapmayı lütfen unutmayın. Emek veriyoruz arkadaşlar. Bir tane bile olsa içten bir yorum yapın yeter ki.

55. bölüm birinci kitabın final bölümü. Hayli uzun. 30 binden fazla kelime olacak. İkinci kitap başlıyor 56. Bölüm ile. Çok heyecanlıyım 🍓

♾️

Dudaklarımı daha önce de öpmüştü ama hiç biri bu kadar sert ve vahşi değildi. Gidecek olmamı ve az önce de bunu sözlerimle dökmüş olmamdan gerek, kendince engellemeye çalışıyordu. Hareketleri sert, vahşi ama bir o kadar tutkuluydu. En çokta karşılık vermediğim için. Sırf karşılık vermediğim için daha da tutkuyla öpüyordu beni.

Nefesimi kesene kadar sertçe, kanatırcasına öptü. Karşılık vermedim öptüğü süre boyunca. Bu onu daha çıldırttı. Daha asıldı dudaklarıma sertçe. Canımı yakmıyordu ama dudakları aşırı baskındı.

Karşılık vermeyeceğimi anladığında dudaklarını biraz mesafeyle geri çekti ve sert soluklarını dudağıma çarparak, delici kara gözleriyle, "Neden karşılık vermiyorsun bana?" diye fısıldadı.

Dudaklarına doğru baktım. Islak, kızarmış, altı daha dolgulu, üstü, alta göre daha ince olan dolgun dudaklarına baktım. Daha önceden hep konuyu uzatır ve kavgayı devam ettirirdim ama bunu artık yapmıyordum. Konuştukça hiç bir şey yoluna girmiyordu. O, sır gibi sakladığı şeyi bana söylemeyerek aramıza ördüğü güven duvarını kaldırmadan sabaha kadar konuşsakta, öpüşsekte fayda etmeyecekti.

Sessizliğim karşısında delirdi adeta. Yüzümü kavrayarak dudağıma sert bir öpücük bıraktığında susmamın hıncını alırcasına öptü. Ne onu ittim, ne karşılık verdim. Sadece gözlerimi kapatarak öylece bekleyerek öpmesinin bitmesini bekledim.

Dudaklarıma doğru yapma dercesine inledi. Kendini büyük bir hızla geri çektiğinde ne olduğunu anlamadan
doğruldu ve yerine geçti. Arabayı anlayamadığım bir hızda çalıştırıp gaza basarken öne doğru sertçe savrulmuştum. Torpido'ya çarpmamı engelleyen karnimdan tutarak beni geriye çekmesiydi. Üstelik bunu duvar kadar sert yüzüyle yapmasıydı.

Beni ne sanıyordu hiç bilmiyordum ama ben istediği zaman iki ay bırakacağı, aniden gelip bir sebep ile hiç bir şey olmamış gibi, iki ay yaşanmamış gibi davranacak bir kız değildim.

İki ay yüzüme bile bakmayıp, delicesine aradığım telefonlarımı açmayıp, sonra bir anda aniden çıka geldiği için hop diye öpüşecek değildim.

Kalbimi paramparça ettikten sonra nasıl hiç bir şey olmamış gibi davranmamı bekleyebilirdi?

Haklı bir sebebi olsa da unutulmazdı ki. Yalnızlıktan deli gibi korkarken tek başıma evde televizyon sesinden medet umduğum günleri unutturamazdı.

Arabayı öyle bir hızda kullanıyordu ki ister istemez koltuğun kenarlarına tutunmuştum. Zaten bomboş bir yoldu, hiç bir araba yoktu. Onun evine giden yollardan olduğu için kimse bu yolu bilmiyordu. Kendisine özel yapılmıştı.

Labirenti andıran ormanın içinde sayısını sayamadığım kez döndü. Zaten sürekli bunu yapıyordu. Takip edilirmiş gibi yaşıyordu sürekli. Takip edilirse de, izini kaybettirmek için asla sabit bir yolda kalmıyordu.

KIRMIZI DÜŞWhere stories live. Discover now