19. B ö l ü m.

18.3K 949 158
                                    

Arkadaşlar kendimi yeni toparladım. Daha doğrusu toparlamaya çalışıyorum. Üniversite kaydı için de ayrı uğraşıyorum. Okul ders işleri filan. Fazla yazamadım. Geçiş bölümü. Geçmiş olsun mesajlarınız için teşekkür ederim.️❤️

8 Eylül benim için önemli bir gün. Tüm hayallerime kavuştuğum, hayatımın düzene girdiği, tüm kötü günlerimi atlattığım bir zamanın ilk günü.

Hayalleriniz için savaşın. Emin olun ki kazanan siz olacaksınız. Hayatınızı bir otobüs gibi düşünün. Direksiyonu siz kullanmıyorsunuz. Şoförü sizsiniz. Direksiyonu nereye süreceğiniz sizin elinizde. Arkada oturanlarda aileniz ve çevreniz. Hani kalıp yolcular. Unutmayın direksiyon sizin elinizde. Siz nereye sürerseniz yolcularda size uymak zorundadır. Siz hiç otobüs başındaki direksiyona şu yoldan değil bu yoldan sür diyen yolcu gördünüz mü?

İşte bu böyledir. Yolu seçmek sizin hakkınız. Yolcular da uymak zorundadır. Emin olun ki varış noktasına varacaksınız.🌺

Benim için 8 Eylül varış günümün tarihi. Tüm sorunlarımı atlatıp kitabımı rahatlıkla yazabileceğim artık. Bu yüzden bizim için bir başlangıç tarihi olsun. 8 Eylül 2022. İmzamız da bu.♾

♾️

"Sen ciddi misin?" diye sordum, fal taşı gibi açılmış gözlerimle. Yüzündeki ciddiyet beni bu korkunç alete bindireceğini gösteriyordu. Beni resmen bu korkunç alete bindirecekti!

"Saçmalama." dedim, daha çok büyüyen gözlerimle vazgeçmesi için.

Bana doğru bir adım attı. Benim kırmızı elbiseme zıt bir şekilde simsiyahtı. Aslında beyaz ve kırmızının savaşı gibiydi. Ben nerdeyse pamuk kadar beyaz tenli iken, o bir o kadar esmerdi. Çikolatayı andırıyordu. Eli yavaşça çeneme yerleşti. Hafif bir şekilde tuttu. Yüzüne doğru kaldırdı. "Korkularınla yüzleşmen lazım. Benim gibi bir adamın dünyasından hayatta kalman için korkularını atlatman lazım." dedi. Sesi ifadesiz gibi çıksa da yumuşacıktı.

"Hayır istemiyorum." dedim çenemi onun elinden çekerken. Bu korkunç alete sırf onun manyak ve tehlikeli dünyası için girmeyecektim. Zira kendi hayatına gerek kalmadan ben alette korkudan tahtalı köyü boylardım.

Geceden daha kara olan gözleri kızımlımsı kahverengi gözlerimi inceledi. "Hayatta kalman için korkularını yenmen lazım." dedi, tekrardan sakin bir sesle. Benim yükseklik korkusu ile kendisinin hayatı ile ne alakası vardı ki? Alete binmemle ne değişecekti? Sanki ben tekrar korkmayacaktım? Hem zaten üç ay sonra hayatından çıkacaktım, ne gerek vardı?

"Bunun senin hayatınla ne alakası var ki?" diye sordum kaşlarımı çatarken.
"Hem zaten üç ay sonra hayatından çıkıp gideceğim. Altı üstü 90 gün. Hatta bu gece geçince 89 gün kalıyor.

"Var." dedi, düz bir ifadeyle.

Kaşlarım daha çok çatıldı. Ne demek istiyordu? Kendi hayatıyla ne alakaydı?

"Benim hayatım kanlı, Lahza Benim hayatımda yaşaman için korkmaman lazım. Benim hayatımda korkuya yer yok. Korkarsan ölürsün." diyerek konuşma hakkı tanımadan bileğimden tutarak beni kendiyle yürütmeye başladı.

"Mesih istemiyorum." dedim itiraz ederek. Bana aldırmadan lunaparkın içine girdi. Rengârenk ışıkları yanan lunaparkta ilerlerken arkamızdan da adamları bizi takip ediyordu.

Uzaktan bile dev gibi görünen korkunç discovery'nin yanına kadar getirdi beni. Kendimi geri çekmeye çalışsam da boşa çıkıyordu.

"Ya binmek istemiyorum. Zorla mı!"

KIRMIZI DÜŞWhere stories live. Discover now