Fak yu pipıl...

4.3K 242 72
                                    



Elimdeki çilekli sütten bir yudum daha içip kapşonumu kafama daha çok çektim. Şu aralar konuşmaya başladığım arkadaşım Emir ise son on dakikadır olduğu gibi bana garip garip bakmaya devam etti. İyi çocuktu, ama biraz saftı. Yinede çoğunluğu aptal olan sınıf arkadaşlarımdan kat kat daha iyiydi. O yüzden onunla takılıyordum artık. Bir de Karin diye bir kız vardı ama o bugün gelmemişti.

"Koray, neden operasyondan kaçmış cıa ajanı gibi davranıyorsun ?" Siyah gözlüklerimi düzeltip 'sen ne anlarsın' gibisinden bir bakış attım. "Çok konuşma yeğen kalk bana bir süt daha al, hadi bakim" birkaç saniye bakıştıktan sonra kafasını iki yana sallayıp ona uzattığım parayı almadan kantin sırasına doğru gitti. Dediğim gibi, saftı biraz. Ama seviyordum keratayı.

Elimdeki telefona bir göz atıp gergince kantin kapısını izledim. Angaralı şerefsiz her an her yerden çıkabilirmiş gibi geliyordu ve ben henüz onunla karşılaşmaya hazır değildim.

Son derece utanmazca geçirdiğim yıllar birlik olmuş ve beni beddua yağmuruna tutmuşlardı sanki, ben hayatımda bu kadar utandığımı hatırlamıyordum.

Ki utanmak için birçok anıya sahiptim, daha çocukken birkaç kıza hava atmak için demir direği yumruklamam ve elimi kırmam gibi. Ya da projemin olduğu dosyaya kendi fotoğraflarımı koymam ve bunları bütün okulun önünde açmam gibi.

Bunlara benzer birçok anım vardı ve ben hiçbirinde şu an utandığımın gramı kadar utanmamıştım. Deli gibi utanıyordum amınakoysyım ama nedenini bile bilmiyordum. Bu garip halimin bir an önce tedavisini bulmam gerekiyordu yoksa bayağı uzun bir süre kapişon ve gözlükle gezerdim.

Alt tarafı adamı dikizlerken yakalanmıştık, ne vardı bu kadar utanılacak! Hiç benlik değildi, hemde hiç!

Derin bir nefes alıp gözlüğü çıkardım ve bir kenara koydum. Kapşonumu da indirdim ve gergince oturmayı bırakıp iyice sandalyeye yaslandım. Eski koray'a dönmüş gibi hissederken yüzüme ufak bir sırıtma ekledim, böylesi daha iyiydi.

Bu sırada elinde sütle beraber gelip sandalyesine oturan Emir'e bakıp gülümsedim ve çilekli sütü hemen alıp pipetini açmaya başladım. "Eee Emir var mı sende birşeyler ?"

Anlamamış gibi birkaç kere sarımtırak kirpiklerini kırpıştırdı ve "Ne konuda?" Diye sordu. Pipeti süte geçirip bir yudum alırken sorusunu cevapladım. "Romantizm diyorum Emir, Aşk diyorum, Eros ve okları diyorum, seni diyorum, buldu mu diyorum ?"

Yüzü aydınlandı ve sarı saçlarını bir eliyle karıştırdı. "Heaa o anlamda diyorsun ?" Göz kırptım ve sırıtarak sorumu tekrarladım. "Eee var mı birşeyler, yenge falan ?" Enişte var mı diye soramazdım çünkü burası Amerikanın los encılıs şehri değildi, burası Angaraydı, burda adamı sikerlerdi..

Aklıma cafer gelirken keşke beni bi sikse diye düşünmeden edememiştim. Adam dağ öküzü olabilirdi ama feci bir karizma vardı.

Emir alt dudağını aşağıya büzdü ve düşünürmüş gibi bir hal takındı. "Bilmem ki, hiç birine karşı öyle hissetmiyorum uzun zamandır. Geçen sene Seda'yla çıktık bir kere, o kadar"

Ağır ağır kafamı sallayarak onayladım ve bir elimi uzatarak anlıyorum seni der gibi omzunu sıktım. Bu sırada kantinden içeri giren bedenlerle gözlerim anlık o tarafa dönmüş, sonra geri Emir'e dönmüş, daha sonra geri o tarafa dönmüştü.

Sonuna kadar açtığım göz kapaklarım sanki kopacakmış gibi hissettirirken bir eli cebinde, her zaman yanında olan birkaç kişiyle konuşarak ilerleyen bedenden gözlerimi alamıyordum.

Derince yutkundum ve istemsizce boş bir masaya ilerleyip oturana kadar onu izledim. Şu an burada olmamalıydım, ya beni görüp dalga geçerse veya gülerse. Daha kötüsü arkadaşlarına benden "benidikizleyenibne" olarak bahsederse...?

Manyiak BXB Where stories live. Discover now