48 // you make me complete

4K 339 80
                                    

"Kadın kırgındı. Adamsa birlikte gezdikleri sokaklardan geçerek terk etti şehri. Kadınsa birlikte güldükleri sokaklarda tek başına ağlıyordu artık. Kalplerin cenaze töreni sonlanmıştı. Defnetmişlerdi aşkı. Sokakların mezarlıktan farkı yoktu. Sadece etrafta ruhlar yerine anılar dolaşıyordu."

Justin Bieber

'Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.'

Elimdeki tişörtü bavuluma tıkıştırırken aklımda gezinen Lydia'nın sözleri dişlerimi birbirine bastırarak inlememe neden olmuştu. Hızlıca kıyafetlerimi dolaptan çıkararak bavulun yanına hepsini yığdım.

'Buraya kadar Justin.'

Lydia'ya göre her şey burada son bulacak gibi görünüyordu -ki bana sorsalar ben ona sonsuza kadar sahip olmayı seçerdim. Eski anılarımızı daha yeni hatırlamışken (Bu anıların içinde maalesef ki Savanna'da var) onu bırakmak istemiyordum ama Lydia'nın son sözleri sabır sınırlarımı cidden zorlamıştı.

Ama hatayı kendimde buluyordum. O gün Savanna'yı kabul etmeseydim yine eskisi gibi devam edecektik hayatımıza. Belki de şuan Lydia, ona edeceğim evlilik teklifini kabul etmiş bile olabilirdi.

Boşversene, dedi içimdeki seslerden biri. Eğer kabul edecek olsaydı şimdi de ederdi.

Yatağın üzerindeki kıyafet yığını bavulun içindeki sıkış tepiş hâlini aldığında bavulu kaldırdım ve kapının kenarına indirdim. Hazırdım, hemde hiç olmadığım kadar. Artık tek istediğim buradan gitmekti.

Ne hissettiğim hakkında en küçük bir fikrim dahi yoktu. Kafamın içinde dönüp duran tek şey ise bana olan sevgisini kaybedip kaybetmemesiydi. Bu kadar kısa bir süre içinde bizden vazgeçmiş olabilir miydi?

Lydia ile konuşmamızdan sonra o, odadan çıkmış ve dışarı gitmişti. Ağlıyordu, peşinden gitmedim. Ayaklarım ilk kez onun arkasından gitmeme izin vermemişti.

Zaten peşinden gitmemde hata olabilirdi. Ne de olsa benden uzaklaşmak için elinden geleni ardına koymuyordu. Hem yarın Amerika'ya geri dönecektim. Artık onu tamamıyla rahat bırakacaktım.

İç organlarım sanki bir kağıt gibi buruşturuluyor gibi bir his vardı içimde. Midemden göğüs kafesimin sonuna kadar dışarıya atmak istediğim sıkıntı dolu bir his, oraya sıkışıp kalmışcasına yutkunmamı engelliyordu.

Sevdiğim kadın beni istemiyordu.

Bundan daha boktan bir durum olamazdı herhalde.

Ayağa kalktım ve bavulu elime alarak açık kapıdan sıyrıldım. Bu gece burada kalmasam benim açımdan daha iyi olacaktı. Elimde kalan nakit parayla kalabileceğim bir otel bulabilirdim.

Merdivenlerden yavaş yavaş inerken ev, gecenin koyuluğuna boğulurmuşcasına kapkaranlıktı ve görüşümü biraz engelliyordu. Duvara uzanıp ışık düğmesi aramaya çalıştım ama sonradan vazgeçerek hızlıca çıkış kapısına geldim.

Deri ceketimin cebinden çıkardığım kenarları hafif yamulmuş sigara paketinin kapağını açtım ve parmaklarımın arasına bir yaprak sıkıştırdım. Hatırlıyordum, bu paketi bana Lydia almıştı. Neredeyse birkaç gün önce. Üzerinden çok geçmiş sayılmazdı.

Ciğerlerim kirli dumanın etkisiyle yanmıştı ama pek umursamadım. Boş kaldırımda ağır adımlarımı ilerletirken bavulun tekerlekleri ses çıkartıyordu. Sokakta kimse yoktu. Bu saatte de olmasını beklemem biraz saçma olurdu.

Issız sokakta gezinmeye devam ettim. Taksiye verebileceğim kadar param vardı fakat sokağın sonu caddeye çıkıyordu. Caddeye çıktıktan sonra bir otel bulabilirdim.

good night miss. terryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin