BÖLÜM 21: KİBİR

3.6K 400 276
                                    

Ay ay ay geldiiiiiiim!

Siz de hoşgeldinizzzzz!

Nasılsınız bakalımmmm??

Umarım iyisinizdirrrr! Ben iyiyim diyeyimm!

Bu arada kapıda bir şeyler gördüm. Yıldız falan yazıyordu. Galiba alttaki yıldıza dokunmanızı istiyorduu ;)

İyi okumalar dileriiiim!

🌜🌚🌛

"Hiç kimse tamamen kötü değildi aslında. Hayat grilerden oluşuyordu. Kimse tamamen kararmamıştı da aydınlanmamıştı da. Herkesin içindeki o çocuk izin vermiyordu tamamen kararmaya."

🌜🌚🌛

Odadaki Müdür'e gergin bir şekilde bakıyordum. Kızları okuldan uzaklaştırmışlardı. Sanki özel olarak herkesi bana düşman yapıyorlardı. Dedi kızları rezil eden kız!

Müdürün delici gözleri bendeydi. Açık kahve gözlerin delici değil de tatlı durması gerektiğini düşünüyordum. "Bu yaptığını nasıl açıklamayı planlıyorsun?"

Kaşlarım havalandı. "Tam olarak neyi açıklamalıyım?" Sesimi olabildiğince sevecen tutuyordum.

"Herkesin içinde kendi türünü aşağılamanı tabii ki de." Tam ağzımı aralayıp konuşacaktım ki elini havaya kaldırarak tüm lafları ağzıma tıktı. "Ya da siz açıklayın. Kız herkesin içinde bunu nasıl yapabiliyor? Bu nasıl bir cesaret?!" diye gürledi son cümlesinde. Gözleri hepsinin içinde Marcus'u buldu. "Sen ne işe yarıyorsun?! Sana kızı koruma görevi verdik! Yaptığın iş bu mu?!" Marcus'un yüzü tamamen ifadesizdi. Bay Malcolm'a öylece bakıyordu. "Açıkla!" Sesi tüm odayı inletti.

"O sırada daha önemli bir işim vardı." diye açıkladı hiçbir duygu barındırmayan bir sesle Marcus.

"Senin ondan daha önemli bir işin yok!" Resmen benden bir görev gibi bahsediyorlardı.

"Kızın hayatı bahis olduğu zaman her şey daha önemlidir." Bay Malcolm, Marcus'a iyice yaklaştı.

"Kızı kendi gözetiminde asla çıkarmayacaksın. Her yaptığı yanlış sana ait. Bunu sakın unutma Marcus." Marcus onu başıyla onayladı. "Onun güvenliği için gerekirse sürükleyerek bunu ona anlatacaksın. Ona ne yapacaksan yap düzene sok!" Sinir hücreleri beynime doğru yürürken dişlerimi birbirine geçirdim. Ben bir insandım, bir bireydim. Dillerini anlayabiliyordum. Geçmiş benim yanımda bir köpeğe eğitim vermesini ister gibi, sanki Marcus benim sahibimmiş gibi ona emirler veriyordu. O kimdi ki?

"Evet." dedi Marcus mekanik bir sesle. Ona kızmıyordum. Onun işi bu pisliği onaylamaktı. Bana asla böyle bir şey yapmayacağından emindim.

"Öyle olsa iyi olur." dedi Bay Malcolm ve bana bakmadan yavaş adımlarla Sharon'a yöneldi.

"Kızın üzerine adam göndermek de ne demek?" dedi kitlenmiş gibi. "Aldığın ceza seni akıllandırmadı mı yoksa?" Hemen Watson'ın yanında duran Sharon'a baktım. Hepsinin yüzü ifadesizdi. Sharon tüm ifadesizliği ile Bay Malcolm'a bakıyordu. "Öyle gözüküyor."

GÖLGE KANIWhere stories live. Discover now