Bölüm ♦6♦

4.7K 238 7
                                    

     Kemal evden çıktığından beri tarifi mümkün olmayan bir sinir içindeydi. Aldığı haberler Nefese söyleyemediği şeylerdi. Birileri onu diskoya kapatmış ve doğruca genç adamın kucağına atmıştı. Belli ki onun zarar görmesini istiyorlardı, ama neden?

Bir de sabah anlattığı çocukluk hikayesi Kemal’in canını o kadar yakmıştı ki avazı çıktığı kadar bağırmak, içini saran ateşi kusmak istemişti.

O insanların yaşamasını o an ne de çok istedi. Memnuniyetle de cezalarını kendi çıplak elleriyle vermeyi.

İki kardeşin ne kadar acı çektiklerini, hor görülüp, itilip kakıldığını belki de genç adamdan başka kimse daha iyi bilemezdi.

 Şimdi dışarıdan baktığı yıkık dökük gece kondu da cezalarının o evden çıkmakla bitmediğini anlatıyordu. Kızla konuşmasının ardından kafasına takılanlar için hemen Beyaz anne dediği kadının evine gelmiş ve Nefesin büyüdüğü yeri görmüştü. İki göz oda dışında daha büyük değildi.  Esefle fark etti ki kendi banyosu onların tüm evi kadardı.

Ama içeri onu endişeyle buyur eden orta yaşlı yılların yıprattığı kadın evini elinden geldiği kadar yaşanılası bir yer yapmıştı. Çiçeklerin doldurduğu salon kendince bir sıcaklık vermişti. Ama içerisi sıcak değildi. Bu soğuk kış günü olmasına rağmen kömürü bitmiş olduğu belli, soba yanmıyordu.

Kemal neden orada olduğunu açıklayıp, ona sorular sorduktan sonra kadın telaş içinde Nefesi sormuştu. Ne kadar düşkün olduğu her halinden belliydi. Bir kerede Derini. Kemal gerekli açıklamaları yapıp Nefesin iyi olduğunu ona temin ettikten sonra. Gerekli ayarlamaları yapıp evden ayrılmıştı.

Nefesin tüm çocukluk ve gençliğinin ilk yıllarının geçtiği yatakta oturup konuşmuştu kadınla. O yatak ayrıca evin salon takımıydı. Başka oda olarak dışarıda sadece mutfak vardı. Bunların nedenini tam çözemediği bir ağırlıkta adamın kalbine yük oluyordu. Sanki onun yaşadığı sıkıntıların sebebi kendisiymiş gibi canı acıyordu.

Evin yıkık haline dalıp, düşünceleri ve vicdanıyla çekişirken telefonu çaldı. Kemal daldığı düşünce denizinden kendini kurtarıp dönüp arabaya doğru yürümeye başladı o sırada da telefonuna cevap verdi “Erdemim. Söyle”

“Abi Cangöz denen lavuğu aldık diskodayız. Sen gelmeden onu biraz dans ettirelim ister misin?”

“Gerek yok. Yoldayım” dediğinde direksiyonu mekana doğru kırmıştı bile.

  “Evet şimdi anlat bakalım Cangöz efendi Nefese yolladığınız adam kimdi?” Kemal adamın başına eğilmiş bağladıkları sandalyeye tek ayağını dayamıştı.

Daha onu yormaya başlamamışlardı çünkü konuşabilmesi için ayık olmasını istiyordu. Ama Erdem genç adamdan kendisinden daha sabırsız olduğu için biraz daha konuşmazsa kardeşini tutabileceğini sanmıyordu.

Cangöz dedikleri adam çelimsiz yirmili yaşlarda tam bir kılkuyruktu. Kafasını kaldırıp nefret dolu gözlerle Kemale baktı “Kaç kere söyleyeceğim? Nefese bir şey yapmak değildi niyetim sadece onun iyi olduğunu sormak için aradım.”

“Aha gördün mü lan deli oğlan? Bizim kıl bir de kafa tutuyor” açık açık alay ediyordu Kemal.

“Gördüm abi gördüm. Aklı sıra bizi yemlicek salak. Hayalarını eline veriyim istermisin lan HEE?” Erdem de öne doğru çıkmış çocuğa dalmaya hazırdı.

“Yok abi ya yok gerçeği söylüyorum. Derin istedi bunu yapmamızı” dediğinde bu sefer gözleri her ikisine de kaygıyla bakıyordu.

“Derin mi? Nasıl yani?” Kemal kaşlarını çatıp çocuktan uzaklaştı biraz.

♦Karo'nun ♦ Nefesi♦Where stories live. Discover now