BÖLÜM 15 - HÜKÜM

1.9K 166 28
                                    

Zavallı küçük Astrid ormandan o kanlı kıyafetleriyle eve dönerken onu kimsenin görmediğini düşünecek kadar aptal olmalıydı. Nitekim Sigrid günlerdir bunu planlamıştı ve Ragnar gittiğinden beri onun her hareketini takip ediyordu, fakat nasıl olduysa kısa bir süreliğine onu gözünden kaçırmış, ardından bir kaç saat sonra da üstü başı kan içinde bulmuştu. Sigrid o an neler olduğunu anlamıştı ama şu an harekete geçmek için erkendi. İlk olarak kadının ne kadar ileri gidebileceğini görmeliydi bu yüzden gece boyunca onu göz hapsinde tuttu. 

Sonunda gece yarısı olduğunda Astrid'in odasından gelen sesler onun bir şeyler peşinde olduğunu doğruladı ve Sigrid kulak kesildi. Pencerenin gıcırtısını duyduğunda dışarı çıktığını anladı ve hemen o da evden çıkıp onu takip etmeye başladı. 

Astrid yanına saçma sapan bir sürü şey almıştı Sigrid bu kadar şeyi ne yapacağını anlayamamıştı. Neyse ki genç kadın çok yakında bunu da öğrenecekti. Ormanda Astrid'i takip etmek oldukça kolaydı gerçekten çok dikkatsiz ve sakardı yürürken inanılmaz bir gürültü çıkarıyordu ve her bir dala, taşa takılıp neredeyse düşüyordu. Sigrid sinsice gülümsedi. 

Bu kadınla işi oldukça kolay olacaktı...

Nihayet Astrid bir mağaraya ulaştı. Akıllılık edip mağarayı iyi gizlemişti. Sigrid yalnız başına olsa burayı bulamazdı ama Astrid onun işini oldukça kolaylaştırmıştı. Genç kadın ona minnettardı. 

Sigrid onun bu zavallı çabasıyla eğleniyordu. Zavallı Astrid, adamı kurtarabileceğine gerçekten inanıyordu. Sigrid ise onlarla avıyla oynayan kedi gibi oynayacaktı. Ragnar yaptıklarının bedelini çok acı bir şekilde ödeyecekti. Gelenekler böyleydi. 

"Hükmü veren kılıcı indirir."

Sigrid hükmü vermişti. 

----------------

Asya mağaraya vardığında pelerinini üzerinden attı ve koşa koşa adamın yanına gitti. Tyne soğuktan donmuş gibiydi ve baygınlık geçirmişti. Gözlerini kapatmış, nefes alış verişi oldukça yavaşlamıştı. İşaret parmağını adamın boynuna bastırarak onu kontrol etti. Nabzı yok denecek kadar zayıflamıştı... Asya korkuyla kendine gelmesi için ona bir kaç tokat attı. Genç adam bu hareketi karşısında sinirle gözlerini açtı. Ona tokat atan kişinin Asya olduğunu gördüğünde yüz ifadesi hemen yumuşadı... Bir anlık refleksle sıktığı yumruklarını gevşeterek indirdi.

Asya pelerinini adamın üzerine örterek onu biraz ısıtmaya çalıştı. Daha sonra yaralarını incelemek üzere dikkatle sargılarını açtı.  Kanamalar durmuştu ama acilen müdahale edilmezse yaraları mikrop kapabilirdi Asya elindeki malzemeleri ortaya döküp hazırlık yapmaya başladı. Bu kadar derin yaraların kolayca iyileşmeyeceğini biliyordu ama bir şeyler yapmazsa mikrop kapacak ve o halde adamı kesinkes öldürecekti. Bu kadar pisliğin içinde hala mikrop kapmamış olması da Tanrının onlara verdiği bir lütuftu. Getirdiği havanın içinde bitkileri hazırlamaya başladı. Onları önce ağzında çiğneyerek ezmesi gerekiyordu daha sonra getirdiği tasın içinde karıştırıp lapa haline getiriyordu. 

O bunları yaparken adam da dikkatlice onu izliyordu. Hiç tanımadığı bu kadının onun için neden bu kadar uğraştığını merak etmekten kendisini alamıyordu. Onu iyileştirmek için canını tehlikeye atmasını aklı almıyordu...

Sonunda Asya karışımı hazırladığında yaraları temizledi ve adamın yüzüne bakarak onu uyardı. 

"Tyne, şimdi yapacağım işlem biraz canını acıtacak ama dayanmak zorundasın."

Adam sertçe başını salladı ve

"Bırak beni öleyim kadın!" diye mırıldanarak Asya'yı azarladı. Bu sözleri Asya'nın kaşlarını çatmasına sebep oldu.

VİKİNG SAVAŞÇISIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin