Domestic

By dodoomsdey

791K 36.7K 11.4K

-Tamamlandı- Bu kitap ailesiz bir kız olan Jenny ve kurt melezi olan Martin'in hikayesini anlatmaktadır. Mar... More

《1》
《2》
《3》
《4》
《5》
《6》
《7》
《8》
《9》
《10》
《11》
《12》
《13》
《14》
《15》
《16》
《17》
《18》
《19》
Diğer Kitaplarım Ve İçerikleri
《20》
《21》
《22》
《23》
《24》
《25》
24 (Görmeyenler İçin Tekrar)
《26》
《27》
《28》
《29 Part - 2》
《30 - Final》
Martin

《29 Part-1》

14.9K 774 155
By dodoomsdey

Hiçbir şeye gerek yok, okuyun geçin😍❤️
(Medya, Kaan Boşnak - Benimle kayboldun)

Mezun olmuştum. Aylar öncesinde okuduğum üniversiteden mezun olmuş ve iki hafta öncesine kadar şirketin kapısının önünden bile geçmeyerek boş vakitlerimin tadını çıkarmıştım. Kendime vakit ayırmış, Martin ile zamanımı geçirmiş ve çalışmaya başlamadan önce kendime tatil vermiştim. Çünkü mezun olana kadar finallerime ayrı, proje ve ödevlerime ayrı çalışarak kendimi paralamıştım. Şimdi ise buradaydım. Babamın ölmeden önce bulunduğu bu odada tek başıma oturuyordum.

Andrew amca bugün yoktu. Eva büyük bir salonda piyano çalacak ve oradakilere minik bir konser verecekti. O ise kızının bu anını kaçırmak istememiş koca şirketi bana bırakarak gitmişti. İşin aslı yaptığım çok bir şey yoktu ama önüme getirilen dosyaları incelemek, organizasyon hazırlıklarını onaylamak dahi beni yormuştu. Şimdi ise bu odadan çıkacağım anı bekliyordum. Kafam esse şimdi çıkar giderdim sonuçta burada patron bendim ama babamın bana küçük yaşta aşılamaya çalıştığı iş ahlakı hala daha burda oturmamı ve çalışanların bana ihtiyacı olursa diye beklememi sağlıyordu.

Bütün her şey, her hazırlık, her fikir Andrew amca ve bende son buluyordu. Son şeklini biz veriyor, geliştiriyor, onaylıyor ya da reddediyorduk. İşte bu yüzden bu koltukta oturuyor ve gerçek bir iş kadını olmaya çalışıyordum. Yolun başıydı ve bildiğim şeyler bilmediklerimin yanında ufacık kalıyordu. Yine de öğrenmek için olmam gerken yer burasıydı, olmak istediğim yer ise burası değildi.

Babam çalışmayı seven, işine aşık bir adamdı. Annem ve benimle geçireceği vakitleri bazen işine ayırır ve küçücük halimle ona küsmem sebep olurdu. Sonradan gönlümü alsa dahi aklımın bir köşesinde işlerin benden babamı çaldığı anlar vardı. Belki de bu yüzden bu odada olmayı, fazla vakit geçirmeyi sevmiyordum. Benden babamı alan bu işler beni sıkıyordu.

Gözlerim masanın üstündeki telefonuma kaydığında tuş kilidini açtım. Martin'den gelen herhangi bir mesaj var mı diye baktığım sırada gözüm saate de çarpmış ve hem olmayan mesajlar hem de buradan ayrılmak için kalan bir iki saat moralimiz iyice bozmuştu. Oturduğum büyük koltukta sıkıntılı ile dönerek bir iki tur attıktan sonra oflamış ve ayağa kalkmıştım. Benim masamın hemen karşısında benimdekinden daha dolu ve üzerinde bir çok dosya olan Andrew amcanın masası vardı. İkimizin masasının da önüne ikişer tane koltuk ve birer tane sehpa bulunuyordu. Masalardan uzaklaşarak kapının biraz ilerisindeki deri koltuklara ilerledim. Bu odanın ev sevdiğim ayrıntısı kocaman ve acayip rahat olan bu deri koltuklardı.

Birkaç adım sonra oraya ulaştığımda bedenimi kocaman koltuğa bırakmış ve yattığım an gözlerimi kapatmıştım. Bütün gün hayalini kurduğum şey bu olmasa dahi o koltukta oturtup durmak ve katlar arasında dolaşmak koltuğa uzanmamı bile hayal kılıyordu.

Kapalı gözlerim ve sonunda uzanmaya fırsat bulan bedenim ile nihayet rahatlamışken tıklatılan ve hemen ardından açılan kapı ile kapalı gözlerimi devirmiş uzandığım yerden oturur pozisyona geçmiştim. Gelenin kim olduğuna bakacağım sırada bir el beni omzundan geri koltuğa itmiş hemen ardından kocaman bedenini bedenimin üstüne bırakmıştı.

Ne olduğunu şaşırdığım sırada boynuna yaslanan burun ve burnuma çarpan simsiyah saçlar arasından kendini belli eden sivri kulaklar dudaklarımı yukarıya doğru kıvırmıştı. İkimiz arasında kalan ellerimi zor bela çıkarıp beline sardığımda yeni yeni fark ediyordum. Bedeninin üst tarafı bedenime yaslıyken alt tarafı koltuktan aşağıda duruyordu. Şayet bütün bedeni üstümde olsaydı bu kadar rahat nefes alamazdım.

"Bebeğim?"

"Hımm?"

"Napıyorsun burada?"

Gülerek sorduğumda sadece omuz silkmiş ve boynumdan ayrılmadan derin bir nefes almıştı. Geriye çekildiğinde nihayet yüz yüze gelmiştik.

O... Nasıl anlatsam bilmiyorum ama çok yakışıklıydı. Bir anda kocaman bir adama dönüşmüş, gözlerimin önünde çocuk güzelliği, bir erkeğin çekiciliğine bürünmüştü. Hala daha ona her baktığımda şaşırdığım bir şeydi bu.

"Özledim ve geldim. İyi ki gelmişim. Şu haline bak gözlerini benden alamıyorsun.

Daha yan yana gelmemizin üzerinden dakikalar geçmemişken yaptığı şey bana sataşmaktı.

" Biliyorum çok yakışıklıyım. "

" Hayır bilmiyorsun. Sen çok ama çok ukalasın."

Burun kıvırp harketlendiğinde üzerimden kalkacağını düşünmüştüm. Düşüncem yanlıştı çünkü o aşağıda olan alt bedenini de deri koltuğa, dolayısıyla benim üzerime çıkarmış ve beni tamamen sarmıştı.

" Ağırsın. "

" Bunu her zaman söylüyorsun ama ben bunu yapmayı kesmiyorum?"

Evet belki her zaman aramızda olan bir diyologtu bu ama şu an daha da ağır gelmişti. Yorulmuştum ve dinlenmek isterken yük taşıyordum.

"Yoruldum bebeğim. O yüzden kalkar mısın üstümden?"

"Hımm çok mu yoruldun sen"

Bana imalı bir bakış atarak sorduğu soruya göz devirdiğimde gülmüş ve dudaklarını dudaklarıma bastırmıştı. Ufak bir öpücüktü.

"Alayım mı yorgunluğun?"

Tekrar aynı şeyi yaptığında bu seferki daha uzundu. Öyle ki karşılık vermemle dudaklarımız birbirine iyice yaslanmış ve açılan ağzı ile öpücüğümüz derin bir hal almıştı. Yoğun öpücükleri, onu arzu ile öpüşlerimi seviyordu. Beni ilk öptüğü zamandan bu yana fırsatını bulduğu anda öpmeyi, öpücüğü uzatmayı ihmal etmiyordu. Ama şu an iş yerimdeydik ve içeriye birinin girme ihtimali ya da bir şekilde görme ihtimali şirket içerisinde, yeni patron hakkında hoş olmayan dedikodular çıkarmaya yeter de artardı bile. Bu yüzden dudaklarımı ayırmış ve onun sızlanan mırıltısını duymuştum.

"İş yerindeyiz Martin."

"Patron sensin."

Gözlerini aça aça sanki bana fark ettirmek ister gibi söylediğinde gülmüştüm. Büyümüştü büyümesine ama içindeki ilgi arsızı çocuk her zaman oradaydı.

"Patron ben olabilirim ama çalışanların benim hakkımda kötü düşünmesini istemem. Aynı şekilde senin hakkında da. Şimdilik benim minik bebeğim olabilirsin ama bir kaç yıla onların patronu olacaksın."

'Minik bebek' lafına yüzünü buruşturmuş ve ben cümlemi tamamlarken üzerimden kalkmıştı. Takıntı mı ya da aşağılık kompleksi mi dersiniz bilmiyorum ama Martin'in benim onu küçük görmeme dair bir sorunu vardı. Olduğu aşikardı çünkü bizim kavgalarımız, ufak çaplı tartışma demek daha doğru olur, hep bu sebepten çıkıyordu.

"Sadece günler sonra seninle aynı yaşta aylar sonra senden büyük olacağım Jenn."

Kaşlarını kaldırmış ve ben yerimden kalkana kadar söylediklerine devam etmemişti.

"Buna rağmen hala daha beni 'çocuk' gibi görmene anlam veremiyorum. Biz sevgiliyiz, sevişi..."

"Martin!"

Çocuktu ve bana bunun aksini kanıtlama yöntemi de çocukçaydı. Resmen az önce birlikte olduğumuzu söyelyecek ve benim söylediklerimin tersini ispat için uğraşacaktı.

"Bebeğim, sen istersen benden yaşlar ve yaşlarca büyük ol yine de benim bebeğim olarak kalacaksın. Artık bu takıntını aşmamız gerektiğini düşünüyorum."

"Bir takıntım yok."

Ağzının ucu ile söylediğini şeylerin gram inandırıcılık payı yoktu. İşin aslı doğru olmadığını en az benim kadar o da biliyordu sadece itiraf edemiyordu.

"İyi miyiz o zaman?"

"Elbette iyiyiz."

Kollarımı açtığımda bekletmeden kollarımın arasına girmiş ve ben onun boynuna küçük öpücükler bırakırken eklemişti.

"Her zaman iyiyiz."

❤️___________________________________❤️

Heloo

Part 2 Martin'in ağzından olacağı için burayı böyle kısa ve geçiş gibi tutmuştum o yüzden bölümde bir şey yok.

Neyse dediğim gibi diğer bölüm Martin'den

Çok beklediniz, bekliyorsunuz biliyorum ve üzgünüm. Vizelerimden sonra söz verdiğim kitaplara yazmak için elimden geleni yapacağım.

Cidden sabır taşlarımsınız, öpüyorum ❤️

Continue Reading

You'll Also Like

76.1K 2.9K 111
Haşmet emine AŞKI İlyas ömür aşkı Hızır Meryem aşkı
219K 8.1K 165
Hızır: Az önce tuhaftık şimdi muhteşem olduk gördün mü Haşmet? Haşmet: Gördüm gördüm..çok şükür ..bin şükür.. 🌸 iyi okumalar.. Sürç-i lisan edersek...
Devâ By Elif

Fanfiction

25.1K 1.6K 24
deva: 1.hastalığı iyileştirici nesne, em, ilaç. 2.çözüm, çare.
169K 5.3K 78
Dört gün önce cenazesi olan kocası Derrick Vaisil aniden hayata geri döndü. Ama bu adam ölmeden öncekinden o kadar farklıydı ki! "Acıktım, karıcığım...