Dark Lord ~Jeon Jungkook

By myboy_jjk

129K 8.1K 2.5K

Şeytanın yazdığı iddia edilen bir kitapta kesinlikle önlerine çıkan ilk ayini yapmamalılardı. More

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
Final

12

3.4K 246 47
By myboy_jjk

Kapının açılmasıyla kafamı oraya çevirdim.

—Kendini bu kadar yormana gerek yok dedi kadife sesiyle. Neden birden bu kadar sakinleşmişti bilmiyorum ama kollarini bana dolamasıyla daha da şaşırmıştım.

Onun kokusunu istemeden içime çekerken bana bu kadar acımasızca davranmamalıydı.

—Daha çok zamanımız var. Eminim ki sen çabucak diğer kopyayı da almayı başarırsın. Bu yüzden hazır Paris'teyken biraz zaman geçirsek fena olmaz. Aşıklar şehrinde. Dedi.

—Uyumak ister misin? Yorgun görünüyorsun dedim.

Kafasını salladı. Sonrasında kolunu çıplak bacaklarımın altından geçirip sandalyeden kaldırdı beni. Kucağında yatağa taşırken bu jesti neye borçluydum bilmiyordum.

Üzerini değiştirmeden rahatsız kıyafetlerle yanıma gelip yattı. Kafasını boynuma koyarken kollarını belime dolayıp tamamen kendine çekti. Çenemi kafasının üzerine koyup ona istediği sevgiyi vermek için elimi yumuşak saçlarında dolaştirmaya başladım.

Onun nefesini boynumda hissetmek kalp atışlarımı rahatsız ettiği kadar ruhumu sakinleştiriyordu.

—Heyecanlanıyorsun dedi.

Dudaklarımı kafasına bastırdım.

—Yanim da sen bana böylesine sarılıyorken heyecanlanmamak ne mümkün. Benim diğer kızlardan hiç bir farkım yok Jungkook dedim.

Burnumu saçlarında gezdirirken. Şampuanını değiştirmişti. Ancak her koku olduğu gibi bu da ona çok yakışıyordu işte.

—Hiç bir kız benim için bunlara katlanmazdi Hyuna dedim.

Parmakları hafifçe belimde dolaşıyordu. Bu fazla hoştu.

—Yaparlardı Jungkook. Emin ol. Dedim.

—Onlar dış görünüşümü seviyor dedi.

—Neden bu kadar farklı yapmaya çalışıyorsun beni? Halbuki senin çoğu erkekten farkın yok bile.

—Değişelim Hyuna birlikte. Dedi.

—Bu halimizden sen de memnun değilsin değil mi? Diye sordum burukça gülümserken.

—Öpüşmelerin, sarılmaların bir anlamı olmalı. Her şeyi o kadar basitleştiriyoruz ki...

—Bunlar sadece sevdiğin kişide anlamlı Jungkook. Yoksa zaten kendileri basit şeyler. Dedim.

—Birbirimizde anlam bulalım Hyuna dedi.

—Bulmayalım Jungkook. Şuan sadece duygusal olarak kötüsün. Bunlara anlam yüklemek istediğin kişi ben olmayabilirim dedim.

—Hayatımın muhtemelen en zor dönemini yaşıyorum. Sence bu dönemde yanımda olan kişiyle bir ömür geçirmek istemem çok mu yanlış?

—Jungkook biz birbirimize güvenemeyiz. Biz berbat insanlarız. Eve geç geldiğimizde aklımıza Başına bir şey mi geldi acabadan önce acaba beni aldatıyor mu? Ifadesi gelir. Mutlu olamayız. Dedim.

—Biz birbirimizi hakediyoruz Hyuna. Birbirimizin iğrençliğinde boğulmalıyız. Hiç bir masum kişiye bunları düşündürmemeliyiz.

—Sen bu iğrenç dediğin yerde bile o kadar güzelsin ki Jungkook... uzun zamandır sana kapılmamak için kendimi zor tutarken öylece zaafım olmaya başlıyorsun. Ben ilk defa birine karşı koyamıyorum. Dedim uykulu sesimle.

—Her şey bittikten sonra benimle Busan sahilinde buluş. Otur bir banka. Bekle benim tüm sahilde seni bulmamı.

—O zaman 09.01.21 de seninle Busan sahilinde, belirsiz bir saatte soğuktan donduğum bir bankta oturarak bekliyor olacağım. Eğer gelmezsen Jungkook ertesi gün tüm kore haberlerinin manşetinde yer alırım.

—Senin bu güzel yüzüne ölüm yakışmaz sev...

—O kelimeyi bu günlerde kullanarak kirletme. Dedim.

—O zaman sana bu kelimeyi söylemek için 09.01.21 tarihini bekleyeceğim güzelim. Dedi.

Kafasını biraz daha boynuma gömerek ona sıkıca sarıldım. Onun kokusu ve boynuma soluduğu düzenli nefeslerinden sonra bir bacağımı onun üzerine atıp rahat bir pozisyona geçtikten sonra uykuya daldım.

...

Üzerimi giyinip makyajımı yaptım. Beyaz topuklu botlarımı giyip saçlarımı düzleştirdim. Saçımı yana atıp tek tarafı her zamanki gibi kulağımın arkasına aldım. Uzun salkımlı bir küpe takıp yüzüklerimi ince uzun parmaklarıma sıraladım.

Ben ne kadar beyaz giyindiysem Jungkook bir o kadar siyah giyinmişti. Bel zincirini belime taktım. Hoş olmuştu.

Dudağıma kırmızı rujumu sürdüm. Tamamdım. Çantamın zincirini boynumdan geçirdim.

—Ben hazırım gidebiliriz dedim Jungkook'a.

—Güzel olmuşsun. Melek gibi dedi.

—Iltifat istemiyorum. Dedim ve arkamı dönüp onun gelmesini beklemeden odadan çıktım. Fazla nefes kesici görünüyordu.

Şayet ona biraz daha baksaydım bir daha gözlerimi üzerinden alabileceğimi pek sanmıyordum.

Birlikte asansöre bindiğimizde kendime bakıyordum. Ellerimle belimdeki zinciri düzelttim. Hafifçe aynadan uzaklaşıp nasıl durduğuna tekrardan baktım.

Güzeldi. Asansorden inecekken Jungkook aniden elimi tuttu ve o şekilde inerken beni cekmeseydi orada öylece dikilebilirdim.

Pesinden onun adımlarına uyum sağladım. Bir süre ellerimize bakıp gülmeme engel olamazken Paris sokaklarında el ele gezinmek sanırım fazla romantikti.

Sevdiğim bir markanın parfüm dükkanını görünce önden ilerleyerek Jungkook'u oraya sürükledim.

—Sende mi parfümlerini burdan alıyorsun? Diye sordu.

—Hiç mi sıkarken görmedin? Diye sordum ellerimizi ayırıp şişelerin oraya giderken.

Kokulara kağıtlardan tek tek bakarken Jungkook'un parfümünü arıyordum.

—Parfümün buydu değil mi? Diye sordum Jungkook'a uzatırken.

—Evet bu dedi.

—Gerçekten bu kokuya zaafım oldu dedim burnuma doğru sallarken kağıdı. Arkamı dönmemle birine çarptım. Eli belime sarılırken beni tuttu nazikçe.

—Teşekkürler diyip geri çekilirken yüzüne bakmamla sanırım bir tanrıyla karşı karşıyaydım.

Karşımdaki kesinlikle bir Yunan tanrısıydı. Hayatımda gördüğüm en yakışıklı ikinci insan olabilirdi. Birincisi benim için Jungkook'tu. Şayet objektif bakabilseydim karşımdaki adam kesinlikle birinci sıraya taht kurmuş olurdu.

—Taehyung niye oyalanıyorsun? Senin aksine hala benim belirli bir kokum yok dedi arkadan bir ses.

—Rica ederim. Dikkatli olun dedi ve gülümseyerek arkadaşının yanına gitti.

Adam koreliydi. Zira Jungkook olmasaydı ona kaderim der ve peşinden öylece sürüklenirdim.

—Bayan Moon sizi uzun zaman sonra burda görmek ne hoş. Lütfen size hazırladığım yeni kokuları denetme şansını verin bana. Dedi adam fransızca.

Eh fransizdi.

—Reşit olduğuma göre yakında reklam yüzün olabilirim dedim gülerek.

—Sonunda o gün geldi demek dedi duygulu bir sesle.

—Arkadaşım Jeon Jungkook. Jeon Holdingin varisi dedi.

—Tanıştığıma memnun oldum Bay Jeon. Dedi adam ingilizce elini Jungkook'a uzatırken.

Adamın elini nazikçe kavradı.

—Sana özel bir koku hazırlamamı ister misin? Diye sordum boynuna yaklaşıp nefes alırken.

—Çünkü tenine yakışacak daha güzel bir koku var aklımda dedim.

—Eğer bunu yaparsan bir daha gitmene izin veremem biliyorsun değil mi? Diye sordu belimi kavrayip kendine çekerken.

—Senden gitmek isteyen kim? Diyip omuz silktim.

—O halde arkaya geçebiliriz. Kokuları denemek için sabırsızlanıyorum dedim adama.

Hâlâ parfümde kararsız kalan adının Jimin olduğunu Taehyung'un sizlanmasindan dolayı öğrendiğim çocuğun yanından geçerken ona bir tavsiyede bulundum.

—Okyanus kokularını dene. Tenine yakışacaktır.

O dönüp bana bakarken biz birlikte çoktan mağazanın arkasına geçmiştik.

—Elinde benim parfümümden var mı? Hazır gelmişken almak istiyorum dedim.

—Hazırlayabilirim şuan senin için. Dedi.

Kafamı salladım. O benim parfümümü hazırlamak için giderken ben Jungkook'un parfümünü hazırlamaya koyuldum.

—Günlük hayatta tenine çok ağır kokular yakışmıyor dedim.

—Kafayı bulmama ramak kaldı kokudan dedi.

Kıkırdadım.

—Tamam sabret. Parfümü yapmayı markanın sahibinin de yardımıyla bitirdiğimde kendi parfümümü ve hazırladığım parfümü alarak çıktık. Kasaya giderken ikisini de ben ödedim.

Jimin hala parfüm seçmeye çalışırken gülerek hazırladığım parfümü kutusundan çıkardım.

Jungkook'un elini tutup bileğine parfümü sıktım. Burnuma yaklaştırıp koklarken kesinlikle teninin kendi kokusuyla birlikte muhteşem olmuştu.

Elim elindeyken bileğini kendi burnuna götürdü.

—Kesinlikle bu zamana kadar duyduğum en güzel ikinci koku dedi.

—Birincisi ne? Diye sordum kaşlarımı çatıp özenle hazırladığım parfümü ikinci sıraya koymasına bir anlam vermeye çalışırken.

—Senin teninin kokusu dedi ve omuz silkti.

Yüzümdeki gülümsemeye engel olamazken gülüşüme dudaklarını değdirip çekildi.

Continue Reading

You'll Also Like

198K 10.5K 35
*Namoon94 sizi Snapchat'ten ekledi!* *Namoon94 size bir resim gönderdi*
22.5K 2.1K 7
Güney Koreli Kim Namjoon ingilizce öğrenmek için Amerikalı Mona Lisa'ya mesaj attı.
3.1K 354 11
Scaramouche'un teyzesinin evinde kalan Kazuha ve Scara'yı birgün Scaranın teyzesi arar ve onlara şöyle der: Aranızda ilk evlenene bu evi vereceğim. F...
10.2K 1.1K 32
"Bizim fon müziğimiz nefeslerimiz." - Dünyanın en üzgün melodisini fısılda bana. 16.12.19 - 3.5.20