Sensiz Asla (Tamamlandı)

By FeyzaTurak

245K 12.4K 862

Mary Merriville amcasının yaptığı bir hata yüzünden Haversham Dükü Jordan Cameron'un öfkesine maruz kalır. Bi... More

Sensiz Asla
1. Bölüm
2.Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10. Bölüm
11. bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. bölüm
15 Bölüm
17. bölüm
18. bölüm
19. Bölüm
21. Bölüm Final
Duyuru
Duyuru!!

16. bölüm

9.1K 484 26
By FeyzaTurak

Mary sabah odaya dolan ışıkla gözlerini araladı. Odayı şimdi daha iyi görüyordu. Krem rengi duvarların ortasından altın rengi sırmalarla bir kemer geçiyordu. Şamdanlarda aynı desendendi ve yatağın her iki tarafındaydı. Oda tamamen ahşap mobilyalarla kaplıydı. Kapının yanında bir boy aynası duruyordu. Perdeler boydan boya olan camın tümünü kaplıyordu. Biraz daha etrafını inceleyipmyataktan doğrulmak için kıpırdayınca bir el belinden sarılıp kendine daha fazla çekti..

“Nereye gidiyorsun?” Arkasından gelen sesle gülümsedi..

“Kıpırdamama izin verirsen sana dönmek istiyorum..” Jordan kolunu biraz gevşetti. Mary olduğu yerde dönerek Jordan’la yüz yüze geldi. Genç adamın gözleri hala kapalıydı. Mary elini Jordan’ın yanağına koydu.

“Biraz daha uyu sevgilim..” Mary Jordan’ın söylediğine karşılık inatla cevap verdi.

“Yapamam çoktan uyandım..” Jordan gözlerini açıp gülümsedi.

“Milard’a bizi uyandırmaması için emir vermiştim..” Mary’i daha da kendini çekip başını göğsüne yasladı..

“Davetliler gitmiş midir?”

“Evet.. Tanrı Korusun! Eğer gitmemişlerse de ben kovalayacağım..” Mary kıkırdayınca Jordan onu kendine çevirip öptü. O kadar tutkuluydu ki Mary neredeyse tüm vücudunun aniden uyuştuğunu hissetti. Dudakları ayrılınca Mary dirseğinden güç alıp Jordan’a baktı..

“Bu gün ne yapmak istersin..”

“Yemek dışında seninle yatakta kalmak..” 

“Jordan!..” Jordan’da ona doğru dönüp saçlarından birazını eline aldı.. Parmaklarıyla okşayıp tekrar bıraktı..

“Senin yapmak istediğin nedir..”

“Bilemiyorum.. Belki bana Haversham’ı gezdirmek istersin..”

“Sen ne istersen onu yapabiliriz.. Ama önce..” Mary tekrar yatağa çekip öpmeye başladı..

*******

Öğlene doğru Mary ve Jordan kahvaltı yapmak için aşağı inmişlerdi. Bütün davetliler gitmiş hatta Amelia bile Londra’daki evine dönmüştü. Aşçı Broody mükemmel bir kahvaltı hazırlamıştı. Mary zevkle kahvaltısını ederken Jordan’ın ona baktığını hissetti..

“Neden öyle bakıyorsun?” Jordan çay fincanını elinden bırakıp sordu..

“Nasıl bakıyorum?” Mary gülümseyip cevapladı..

“Sanki her an bir yere kaybolacakmışım gibi..”

“Bunun için yeterince sebebim olduğuna eminim” Mary eğilip Jordan’ın yanağına bir öpücük kondurdu. Sonra başka bir konuya geçti..

“Artık burada yaşayacağımıza göre-”

“Burada çok fazla kalmayacağız.. Londra’daki eve geçeriz Mary..” Mary kaşlarını çatıp sordu..

“Neden?”

“Burayla ilgili iyi anılarım yok.. O yüzden Londra’da yaşamayı tercih ediyorum..” Mary kahvaltısına dönüp sessizce yemeye başladı. Jordan uzanıp Mary’nin elini tuttu..

“Amacım seni üzmek değildi.. Buraya ilk kez geldiğimde kapıdan kovulmuştum ve bu hatıra hala tazeliğini koruyor. O yüzden burada yaşamak istemiyorum Mary..” Mary gülümseyip yanıtladı.

“Elbette, sen nasıl istersen öyle yaparız..”

“Kahvaltıdan sonra atla gezmeye ne dersin?”

“Çok güzel olur..” Mary tekrar kahvaltıya döndü. Onun çocukluğu Kilmartin’de geçmişti. Kırlarda koşmuş, taşranın keyfini çıkarmıştı. Şimdi kendi çocuklarının Londra’da yaşayacak olması Mary’nin canını sıkmıştı. Fakat Jordan’ın bu konuda bu kadar hassas olması itiraz etmesini engelliyordu.. Kahvaltıdan sonra atla gezintiye çıkmışlardı. Jordan Mary’e Haversham’ın nerdeyse her yerini gezdirmişti. Mary köylülerin Jordan’a olan bağlılıklarına hayran kalmıştı. Köylülerle oturup sohbet etmişler ürünler ve diğer şikayetlerini dikkatle dinlemişlerdi. Mary’de kadınların ve çocukların yoğun ilgisine maruz kalmıştı. Her biri mutluluk dilemiş ve gülümseyerek karşılamışlardı. Akşam eve geldiklerinde Mary yorgunluktan ölmek üzereydi. Attan indikten sonra Jordan’ın koluna girip ancak yürüyebiliyordu. Jordan onu atların olduğu bölmelere doğru götürdü.

“Neden buraya geldik?”

“Burada senin olan bir şey var..” Mary Jordan’ın ona hediye ettiği tayı görünce heyecanla gülümsedi. 

“Bu kadar büyüdüğüne inanamıyorum..”

“Evet oldukça kuvvetli bir at.. Ona bir isim koymak ister misin?” Mary ata bir göz gezdirdi. Atın gözleri ve burnu dışında her yeri simsiyahtı. Elini atın yelesine koyup okşadı..

“Onunda annesine yakışır bir ismi olsun istiyorum.. ‘Karayel’e ne dersin?” Jordan gülümseyip yanıtladı.

“Onun için çok uygun.. Henüz daha genç olmasına rağmen nerdeyse tüm engelleri başarıyla geçiyor. Annesi kadar da hızlı” Mary ve Jordan biraz daha atlarla zaman geçirip akşam yemeği için eve geçtiler. Aşçı yine birbirinden güzel yemekler hazırlamış ve yeni çift için masa özenle hazırlanmıştı.Mary o kadar acıkmıştı ki önündeki bifteği neredeyse nefes almadan yiyordu.

“Yavaş ye tatlım, boğulacaksın..” Ağzındakini çiğneyip uykulu gözlerle Jordan’a döndü.

“Bu kadar acıktığımı tahmin etmemiştim..”

“Yarın balık tutmaya gitmek ister misin?” 

“Daha önce balık hiç tutmadım ama tutmak isterim”

“Gölün kenarında piknik yapabileceğimiz bir yer var balık tuttuktan sonra orada piknik yapabiliriz..”

“Çok güzel olur.. Küçükken Kilmartin’de de pikniğe giderdik. Daha sonra Kilmartin’e gitmeye ne dersin? Sana çocukluğumun geçtiği yerleri gezdirmeyi çok isterim..” Jordan gülümseyip konuştu.

“Elbette, çocuklarımızın Kilmartin’in de varisi olduğunu düşünürsek oraları görmek çok güzel olur.. Ayrıca çocukluğunun geçtiği yerleri görmek isterim Mary..” Mary Jordan’ın kendisine hayranlıkla bakan gözleri karşısında mest oldu.. Sanki her gün bu adama daha da aşık oluyordu. Yemekten sonra Jordan kendisine gelen iş mektuplarını okurken Mary’de hemen yanında Judith’e mektup yazıyordu. Jordan arada gözleriyle ona bakıyor genç kadının mum ışında mektup yazarken ki görüntüsüne hayran kalıyordu. Adeta özenle çizilmiş bir tablo gibiydi. Mary’nin her hareketi Jordan’ın nefesini kesiyordu. Sabahları onunla uyanıyor olma düşüncesi bile hala inanamadığı bir gerçekti. Bir insanın bu kadar sevebilmesi gerçek miydi? 

“Jordan?”

“Efendim sevgilim..”  Mary masadan kalkıp Jordan’ın yanına ilerledi.  Jordan’ın oturduğu koltuğun yanına ilişip konuşmaya başladı.

“Burada yaşama konusunu bir kez daha düşünmeni istiyorum..” Jordan derin nefes alıp cevapladı..

“Neden?”

“Çocuklarımın Londra’da büyümesi fikri hoşuma gitmedi..” Jordan Mary çekip kucağına oturtturdu.

“Henüz çocuğumuz yok..” 

“Evet ama-”

“Ve bizim bir varise ihtiyacımız var..”

“Elbette aksini-”

“Mary..”

“Efendim?”

“Önce çocuğumuz olmalı..” Mary Jordan’ın yüzündeki muzip ifadeyi görünce kucağından kalkıp kapıya doğru yürüdü.. 

“Çok yavaş hareket ediyorsunuz Lordum? Yaşlandınız mı yoksa?”

“Ah.. Leydim bunu kendime hakaret olarak alırım..” Mary kapıyı açıp kızla merdivenlere doğru ilerledi. Jordan hemen arkasından koşarak onu takip ediyordu. Mary gülmekten neredeyse nefessiz kalmış halde merdivenleri tırmandı.. Hem koşuyor hem de söyleniyordu..

“Jordan! Bunu fazla ciddiye almadın mı?”

“Devam et hayatım.. Biraz ileride yatak odamız var..” Mary odaya koşup Jordan yetişmeden kapıyı kapattı. Jordan kapıyı yumruklayıp söylendi..

“Hadi ama! Aç şu kapıyı sevgilim..”

“Önce sakinleşeceğine söz ver..” Mary heyecanla nefesini dizginlemeye çalışıyordu. Kapıdan ses kesilince yavaşça kapıyı açmaya çalıştı fakat tam o sırada Jordan arkasından beline sarılıp Mary’i kollarıyla hapsetti.

“Jordan!” 

“Bu evde bir çok oda ve kapı var sevgilim..” Jordan Mary kıpırdamaya çalışınca daha da sardı..

“En azından sana dönmeme izin ver..”

“Kaçmayacağına söz veriyor musun?”

“Evet..”

“Evet ne?”

“Evet kocacığım..” Jordan kollarını gevşetip ani bir hızla kucağına aldı ve Mary’i götürüp yatağa yatırdı. Mary’nin ellerini elleriyle sabitleyip konuştu.

“Daha fazla direnecek misin?” Mary hayır anlamında başını iki yana savurdu. Jordan gülümseyip Mary’i öpmek için eğildi. Evde bir anda başlayan koşuşturmayla bütün uşaklar merdivenlere yönelmişti. Milard neşeyle yeni kahyaya gülümsedi. 

“Lord Jordan’ı böyle neşeli görmek anlatılamaz bir mutluluk..” Thomson bilmiş bir ifadeyle yanıtladı..

“Leydi Mary ile olduğu için çok şanslı..” Milard’da başıyla onaylayıp gülümsedi..

*****

“Şimdi fırlat!” Mary Jordan’ın talimatıyla oltayı ikinci kez fırlattı. Bu kez başardığını görünce heyecanla yerinde zıpladı ve oltanın elinden kayıp göle düşmesine sebep oldu..

“Ah! Tanrım!” Mary suçluluk duygusuyla Jordan’a dönüp baktı. Genç adam anlayışlı bir ifadeyle uşaktan yeni bir olta getirmesini istedi..

“Öncelikle oltayı sıkı tutmalısın sevgilim..” Mary Jordan’a yaklaşıp kollarını boynuna doladı..

“Hala balık tutamadığıma inanamıyorum..” Jordan ellerini Mary’nin beline koyup yanıtladı..

“Öncelikle oltayı atma kısmını halletmeliyiz..” Mary kıkırdayınca Jordan onu öpmek için eğildi fakat arkadan gelen öksürük sesiyle aniden ayrıldılar.. Uşak başını yerden kaldırmadan yeni oltayı Jordan’a uzattı. Mary utançtan kıpkırmızı olmuş bir şekilde göle bakıyordu. Jordan başıyla teşekkür edip oltayı Mary’e uzattı..

“Tekrar deneyelim mi?”

Öğleden sonra uzun çabalar sonucunda hala bir tek balık bile tutamamışlardı. Mary aşçının onlara hazırladığı sepetten peynirleri ve meyveleri çıkarırken hala Jordan’ın sinir bozucu alaylarıyla uğraşıyordu. 

“İlk kez bu kadar balıksız bir balık avından dönüyorum..” Mary kekleri çıkarıp konuştu.

“Daha önce hiç balık tutmadım..” Jordan Mary’nin gücenmiş yüzünü görünce yerinden kalkıp Mary’nin yanına oturdu. 

“Sevgilim?” Mary’den ses gelmeyince Jordan Mary’nin yüzünü kendine yaklaştırdı. “ Bu hayatta senden çok önemsediğim kimse yok…” Mary gülümseyip yanıtladı.

“Balık tutamasam bile mi?”

“Oltayı tutamasan bile..” 

“Jordan!” Jordan gülümseyip Mary’i öptü. Mary geri çekilip etrafına bakındı.

“Uşak buralarda mı?” 

*******

Haversham Dükü ve Düşes’inin evliliği tüm Londra’nın birinci konusu olmuştu. Neredeyse her ev bu haberle çalkalanmıştı. O sıralar Leydi Elyssa sinirle iç geçirmekteydi. Bir zamanlar Jordan’ın en gözde kadınıydı. Onun en zor zamanlarında en yakın arkadaşı olmuştu. Ona bu evi, mücevherleri hatta kıyafetlerini o almıştı. Daha sonra evlenmeye karar vermiş ve aylarca yanına uğramamıştı. Oysa şimdi… Yanındaki kadını bir kez uzaktan görmüştü.. Elyssa’nın aksine kadının çok aşırı bir güzelliği yoktu fakat erkeklerin neden ona böylesine ilgi duyduklarını bir türlü anlayamamıştı…Elyssa sinirle elindeki mücevheri aynaya fırlattı. Döneceğine o kadar emindi ki asla bir başkasıyla olmayı düşünmemişti. Yakın zamanda geri geldiğinde döneceğine söz vermişti fakat şimdi eline yolladığı kağıt ve mücevherle kendisini terk ettiğini ve bir daha görüşmeyeceklerini yazmıştı. 

“Bu kadar basit değil.. Beni yeni yetmeymişim gibi kenara atamazsın Jordan!” Genç kadın bir anda aklına gelen fikirle nefesini düzenlemeye çalıştı. Aynanın kırılmış parçalarının önüne geçip gülümsedi. Altın rengi saçlarından ellerini geçirip düzeltmeye çalıştı.

“Tekrar görüşeceğiz aşkım..”

*******

 *** Biraz geç oldu biliyorum ama bu güzel kitap kapaklarımı yapan mbfcforever'a çok teşekkür ederim :)

Continue Reading

You'll Also Like

19K 1.9K 12
kim taehyung en büyük rakibini kendi elleriyle birinci yapacağından habersizdi.
227K 13.8K 26
BÜTÜL ÇEZİKER EMRİ HİKAYESİDİR ...
372K 20K 38
Clarabel Lawrence, aile soyuna layık davranamamış basit bir kadındı. Bu sebepten cemiyet kuralları çerçevesinde sosyeteden dışlanmıştı ve şimdi nered...
1.3M 64.8K 37
Elindeki yüzüğe baktı genç kız. Mahallede her zaman dalga geçtiği, adını insandan bozma koyduğu, yıllarca aşağıladığı adam ile nişanlıydı artık. Bol...