LEYLA İLE MECNUN

By NisanUlusoy

2M 91.4K 3K

Dubai'den İstanbul'a esen sert ve cazibeli bir rüzgar. Poyraz.... Dubai'nin en zengin ve itibarlı ailelerinde... More

TANITIM
1.BÖLÜM
2.BÖLÜM
3.BÖLÜM
4.BÖLÜM
5.BÖLÜM
6.BÖLÜM
7.BÖLÜM
8.BÖLÜM
9.BÖLÜM
10.BÖLÜM
11.BÖLÜM
12.BÖLÜM
13.BÖLÜM
14.BÖLÜM
15.BÖLÜM
16.BÖLÜM
17.BÖLÜM
18.BÖLÜM
19.BÖLÜM
20.BÖLÜM
21. Bölüm
22.BÖLÜM
23.Bölüm
24.Bölüm
25.Bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.BÖLÜM
30.Bölüm
31.BÖLÜM
32.Bölüm
33.Bölüm
34.BÖLÜM
35.BÖLÜM
36.BÖLÜM
37.Bölüm
38.BÖLÜM
40.BÖLÜM
41.BÖLÜM
42.BÖLÜM
43.Bölüm
44. BÖLÜM
45.BÖLÜM
46.BÖLÜM
47.BÖLÜM
48. BÖLÜM
49.BÖLÜM
50.BÖLÜM
51.Bölüm
52.BÖLÜM
İlerideki bölümlerden bir alıntı -1-
53. BÖLÜM
54.BÖLÜM
55.BÖLÜM
56.BÖLÜM
Ilerideki bölümlerden bir kesit-2-
57.Bölüm
Ilerideki bölümlerden bir kesit-3-
58.BÖLÜM
59.BÖLÜM
60.BÖLÜM
61.BÖLÜM
62.BÖLÜM
63.BÖLÜM
64.BÖLÜM
65.BÖLÜM
66.BÖLÜM
67. BÖLÜM
68.BÖLÜM
69.BÖLÜM
70.BÖLÜM (FİNAL)
Yeni Hikaye Duyurusu

39.Bölüm

26K 1.1K 35
By NisanUlusoy

LEYLA İLE MECNUN 39.BÖLÜM

Valizine gerekli tüm eşyaları koyduktan sonra bir şey unutup unutmadığını kontrol etmek için etrafa bakınmaya başlamıştı Meltem. Bir süre sonra aşağıdan Poyraz'ın sesi duyuldu;

''Meltem hadi uçağı kaçıracağız.''

Meltem elinde valizini sürükleyerek kapıya doğru yürüdü, odadan çıkarken son kez durup odasına baktı. Dört yıldır kaldığı odayı bugün itibariyle boşlatmıştı. Eşyalarından çoğunu Poyraz'la oturacakları yalıya göndermiş birazı da arada kafa dinlemek için kaçarım umuduyla buradaki dolabında kalmıştı. Yine de Poyraz'dan ayrı bu evde tek başına kalmayacağını hissediyordu. Annesinin ölümünden sonra dört yıl boyunca bu oda, bu duvarlar ona arkadaşlık etmişti. Derin bir iç çekerek odasının kapısını kapattı.

Poyraz merdivenlerin başında elinde valiziyle yürüyen Meltem'i görünce hemen yanına koşarak elinden valizini almıştı,

''Ne koydun sen bunun içine sevgilim. Fazla bir şey alma oradan alırız demiştim sana.''

''Öyle de, dayanmadım sevdiğim her şeyi koydum işte. Hem balayı için gidiyoruz alışverişe vaktimiz olmayabilir.''

Poyraz gülümsedi ilk kez Meltem'den böyle cesur bir cümle duymuştu çünkü;

'Hımm bak bunda haklısın kolay kolay adadan, hatta odadan çıkmayacağımız kesin.''

Meltem birden utanarak merdivenlerden inmeye başladı. Neden kızarıyordu ki sanki, az önce bu kozu kocasına kendisi vermişti. Aslında adanın şehre uzak olduğu için sık sık dışarıya çıkıp alışveriş yapamayacaklarını anlatmak istemişti ama Poyraz her zamanki gibi işine geleni anlamıştı işte...

Poyraz valizi arabaya yerleştirirken o evinin kapısını kilitlemişti. Annesinin mirası olan evi satmayı asla düşünmüyordu. Belki ileride onunda bir kızı olursa bu evi ona hediye edebilirdi.

Arabaya binerek siteden çıktıklarında hala gözleri arkasında kalan evindeydi.

''Meltem evi satmıyoruz sonuçta istediğin zaman gelir görürsün. Üzülme bu kadar.''diyerek teselli etmeye çalışmıştı Poyraz;

''Haklısın canım, ama ne bileyim annemin ölümünden sonra burayı bana bıraktığını duyunca çok şaşırmıştım, burası bana çok iyi geldi yaralarımı sardım, sanki bu evde annemin varlığını hissediyor gibiydim. Şimdi artık burada hiç yaşamayacağımı bilmek beni birazcık hüzünlendirdi.''

'Yeni evimizi sevmedin mi yoksa?''

Meltem gülümsedi.

''Ben senin olduğun her yeri severim kocacım, ayrıca oraya ev demen haksızlık oluyor senin aldığın yalının yanında benim evim kulübe gibi kaldı .''

''Orası artık bizim evimiz aşkım. Orada yaşayıp çocuklarımızı orada büyüteceğiz.''

Meltem başını yine önüne eğmişti. Bu çocuk meselesi birden nerden çıkmıştı ki sanki?

O anda eczaneye uğrayıp ilaç alması gerektiğini hatırladı. Ama Poyraz'ın yanında almaya çekindi. Şimdi durup dururken tartışmak istemiyordu ama Dubai'deki eczane sistemini bilmiyordu. Acaba orada bu tür ilaçların satılması yasal mıydı? Ya da her isteyen kadın gidip alabiliyor muydu? Pek sanmıyordu, çünkü her turiste sonsuz imkanlar tanıyan bu şehir kendi halkının kadınların hiçte adil davranmıyordu. Kadınlar ikinci sınıf vatandaş gibiydiler. Çoğu kapalı ve ev hanımıydı. Kocası zengin olanlar bile evde oturup çocuk yaparak vakitlerini geçiriyordu. Allahtan orada yaşamak zorunda kalmamışlardı. Poyraz haftanın bir ya da iki günü Dubai'ye gidip iş bağlantılarını ayarlayacaktı. Batu, Rusya'da yapılacak alışveriş merkezi için sık sık gidip gelmek zorunda kalacağından o da otelle ilgilenmeyi üstlenmiş böylece eski düzeni bozmamıştı.

Reşat bey, her ne kadar bundan pek hoşlanmasa da torununun mutluluğu için itiraz etmemişti. Hava alanına geldiklerinde onları Zararf'ların özel uçağı bekliyordu. Pasaport işlemleri onlar gelmeden hallolmuştu. Tekrar Dubai'ye gitmek Meltem'i heyecanlandırsa da oradan geçen sefer dönüşünü hatırlayınca içini yine bir hüzün kaplamıştı.

''Tatlım ne düşünüyorsun?'' diyen kocasının sesiyle tekrar şimdiki ana döndü,

''Hiç bir şey sevgilim, sadece Dubai'ye son gidişim ve oradan istemden dönüşüm aklıma geldi.''

Poyraz kollarıyla karısını kendine çekip sıkıca sarıldı. Keşke Samira denen o kadını daha önce durdurabilseydi. Tüm bunlar yaşanmayacak, Meltem ile iki aya yakın bir zaman ayrı kalmayacaklardı. Hayatlarından mutlu olacakları o günleri çaldığı için o kadını öldürebilirdi. Allahtan Arap ülkelerinden en uzak olanına sürülmüş ve bir daha dönmemek üzere tehdit edilmişti. Eliyle Meltem'in çenesini hafifçe kaldırarak kendisine bakmasını sağladı;

''Sevgilim, bir tanem, canım karım. Lütfen o günleri unutalım artık, biz bunları konuştuk ve aştık, şu anda evliyiz. O günleri hatırlaman ne sana ne de bana fayda getirir, keşke daha önce seninle konuşabilseydim yaşadıklarımızın hiç biri yaşanmayacaktı. O kadar süre ayrı kalmayacaktık. Tek pişmanlığım bu.''

''Tamam, bir şey demedim üzülme sende. Ben seni çoktan affettim yinede aklıma gelince kötü oldum işte.''

''Aklına gelmesin güzelim, benden ve senden başka hiç bir şey aklına gelmesin şimdi kemerini bağla ve biraz dinlenmeye çalış. Yolculuk uzun sürüyor biliyorsun.''

'Tamam canım.''diyerek kemerini bağladı Meltem. Sonra Poyraz'ın elini sıkıca tutarak başını omzuna yaslayıp gözlerini kapattı. Uçak yolculuklarını sevmediği için hep uyumayı tercih ediyordu zaten...

****

Batu evden çıkıp otele geçtiğinde hala dün gecenin etkisindeydi. Küçük kadını ilk kez ona kendi isteğiyle gelmişti. Onu duşun içinde çıplak bir halde gördüğün de gözlerine inanmayarak birkaç kez açıp kapatmış ama Gece'nin bir anda dudaklarına yapışmasıyla gerçekliğin farkına doyasıya varmıştı. Onlar için özel ve tutku dolu bir gece yaşanmıştı. Sevdiği kollarında fazlasıyla ateşli ve ataktı. Ve Batu daha fazla bu ateşten ayrı uymak istemiyordu...

Bu yüzden Poyraz'lar balayından döner dönmez ailesiyle beraber Gece'yi istemeye gideceklerdi. Zaten dün gece uyku semesi Gece'ye evlenme teklif etmişti. Bunu elbette hatırlıyordu ama bu teklifin sevişme sonrasında aldığı zevk sonucu bir anlığına dudaklarından dökülmesi yerine çok daha özel bir şekilde olmasını istiyordu. Bu yüzden hemen araştırmaya başlamalıydı. Gece'sine en özel ve hiç duyulmamış bir teklif yapmalı ve ona hayır demek için hiçbir fırsat vermemeliydi.

Gece ise Batu evden çıkınca duşunu alıp yiyecek bir şeyler hazırladı. Dolaptaki eşyalardan kendine ait olan kot ve tişörtü giyerek laptopun başına oturmuş maillerine bakmaya başlamıştı. O anda çok uzun zamandır görüşmediği birinden gelen maili elleri titreyerek açtı,

Mail'i sessizce okumaya başladı, her okuduğu cümle kalbini paramparça ediyordu. Neden bu kadar geç gelmişti ki sanki?

''Gece'm ne söylesem ne yapsam beni affetmeyeceğini biliyorum. Ama inan çok pişmanım kelebeğim. Ben bunu sana nasıl yaptım hala aklım almıyor. Ben; senin biricik aşkın, sana tapan, bir sözünle dünyayı karşısına alan adam, nasıl başka bir kadına dokunabildim hala inanamıyorum. Sanırım önce hormonlarıma sonrada sıradanlıktan kurtulmak adına yapılan hatalara kurban gittim. Sen beni görmek istemedikten sonra bende kendini görmek istemedim. Günlerce aynaya bakmadım. Vücudumun her zerresi pişmanlık içinde kıvrandı. Bir anlık zaafım on yıllık aşkıma mal oldu. Sana defalarca gelmek defalarca af dilemek istedim. Ama karşına çıkacak cesareti bulamadım. Ne olursa olsun senin hazır olmanı beklemeliydim daha sabırlı olmalıydım erkelerin aptalca 'seks olmadan yaşam olmaz' kuralına inanmayıp sana anlayış göstermeliydim, ama yapmadım işte. Bende diğer çoğunluğun içine girmekten kurtulamadım. Halbuki, sabredip senin bana gelmeni beklemeliydim. Sonunda seni kaybedeceğimi bilseydim asla bu hatayı yapmazdım inan. Sarhoşluğun ya da başka bahanelerin arkasına sığınmayacağım merak etme çünkü ben bir hata yaptım ve bunun bedelini seni kaybederek ödedim''

Gece'nin gözleri dolmuştu okurken, Alp ilk kez bu kadar içten kendini anlatıyordu. Hala inanamıyordu, on yıl boyunca yanında olan her düştüğünde onu kaldıran ilk göz ağrısı ve ilk sevdiği adam tüm içtenliğiyle ondan özür diliyordu. Derin bir nefes alarak okumaya devam etti,

''Bir tanem şu anda başka bir ilişkin olduğunu biliyorum gazetelerde ve dergilerde resimlerinizi gördüm. Gözlerinin içi gülüyordu. Belli ki çok mutlusun ve belli ki beni çoktan unuttun ama şunu bil ki ben seni asla unutmayacağım. Lisedeyken kurduğumuz hayalleri, üniversitede ailelerimizden gizli gittiğimiz Şile sahillerini ve orada yaşadığımız güzel anıları... İlk iş günümüzde heyecandan, senin ayakkabılarını bulamamanı benimse yanlış çift çorapları giyişimi ve birbirimize bakınca kahkahalarla güldüğümüzü unutmayacağım. Seninle yaşadığımız tüm güzel anları unutmayacağım, hep kalbimde saklayacağım ve seni hep seveceğim. Umarım o adamla çok mutlusundur çünkü sen mutlu olmayı fazlasıyla hak ediyorsun.

Gece'm... Aileni sakın kafan takma, Gevher teyze bir gün pes edecektir. Sen yeter ki güçlü ol... Aşağıya numaramı ve adresimi yazıyorum eğer bir gün beni içinde affedersen lütfen ara. Belki iki eski arkadaş olarak görüşmek, eski günlerden konuşup dertleşmek istersin diye ben hep burada olacağım...Alp...''

Gece mail'i kapattığında gözyaşlarına engel olamamıştı. Evet, Alp onu aldatmış evliliğe doğru giden on yıllık ilişkilerini tek gecede bitirmişti ama ayrıldığı sadece sevgilisi değil arkadaşı, dostu, sırdaşı olmuştu. Liseye yeni başladığında sessiz sakin bir köşede çekingen tavırlarıyla bahçede otururken Alp yanına gelmiş ondan iki üst sınıfta olduğunu ve her konuda yardım edeceğini söyleyerek ona şakalar yapıp onu güldürmüştü. Daha o zaman ısınmıştı Alp'e. Zamanla ilerleyen arkadaşlıkları önce dostluğa sonrada sevgiye dönüşmüştü. Alp onu her yerde ve herkesten koruyordu. Gece ailesinden bunaldığında soluğu Alp'in yanında alıyor bazen telefonda sabahlara kadar konuşup dertleşiyorlardı.

Alp ona daha yakın olmak isteyip sevgilisi olmasını istediğinde, sırf o yanından uzaklaşmasın diye kabul etmişti ama zamanla oda alışmıştı Alp'e. Alp özel bir üniversitede işletme okumaya başladığında oda Alp'le aynı okula gitmek için annesinin zorlamalarını sonunda kabul etmiş sırf ondan ayrılmamak için çok istediği anaokulu öğretmenliğinden vazgeçmişti.

Onların o kadar özel bir ilişkileri vardı ki... Bu zaman kadar onu hiç üzememiş kırmamış ağlatmamıştı.Ta ki nefsine yenilip başka bir kadına dokunduğu geceye kadar...

Mail'in altında yazan adres ve yeni telefon bilgilerini kaydettikten sonra eli arama tuşuna gitti. Peki arayacak mıydı? Batu'dan habersiz böyle bir şey yapması doğru olur muydu?

****

Poyraz ve Meltem Dubai'ye iner inmez soluğu Reşat bey'in konağında almışlardı. Adet üzerine yeni evliler ailenin en büyüğünün elini öpecek hayır dualarını alacaktı. Meltem içeriye adım atarken boğazındaki yumruya engel olamamıştı.O gece bu evden nasıl kaçarcasına gittiğini unutmamıştı hala. Poyraz sanki bunu anlamışçasına Meltem'in elinden tutup gülümsedi.

Reşat bey salonda, ayakta karşılamıştı her ikisini. Önce Poyraz daha sonra Meltem dedelerinin elini öptüler.

''Yemek birazdan hazır olacak efendim. Öncesinde birer kahve içer miydiniz?'' diyen yardımcı kadının sözleri üzerine Reşat bey yeni evlilere sormadan başını 'tamam 'anlamında sallamıştı bile.

Kahveler gelince Reşat bey söze girdi;

''Çocuklar bu gece burada kalın yarın sabah adaya gidersiniz. Hem yol yorgunusunuz dinlenmiş olursunuz.''

Poyraz bu gece konakta kalmak istemiyordu. O tıpkı dün gece gibi karısını kollarına alacağı, baş başa olup kimsenin onları rahatsız edemeyeceği bir yerde olmak istiyordu. Burada Meltem'in rahat olamayacağından emindi. Hele dedesi ile aynı evde uyurken kendisine dokunduracağından bile şüpheliydi. Bu yüzden hemen lafa atladı;

''Sağ ol dede, ama daha hava karamadı hem akşam serinken gidelim sabah sıcağına kalmayalım.''

Reşat bey, Poyraz'ın gözündeki ışıltıyı ve sabırsızlığı görünce gülümsemeden edemedi. Bu kez haklıydı torunu, nerdeyse otuz beş yaşındaydı ve ilk kez evleniyordu.Bunun tadını ilk günden başlayıp sonuna kadar çıkarmak hakkıydı.Kendisini düşündü birde, o yaştayken on beş yıllık evli ve üç çocuklu bir adamdı. Poyraz ise çok geç evlenebilmiş, hayatını ancak düzene sokabilmişti. Allah'tan onlara uzun ve mutlu bir ömür ve de bir sürü çocuk diledi...

''Peki çocuklar siz nasıl isterseniz. O halde yemeklerimizi yiyelim sonra sizleri yolcu ederiz. Hadi bakalım buyurun .''diyerek gençlere eliyle yol vermişti.

Yemek masasında bir yandan yemek yeniliyor bir yandan da Reşat bey işler konusunda Poyraz'ı bilgilendiriyordu. Meltem birazcık sıkılmış gibiydi. İşler ilgisini çekmiyordu. Hele ki Dubai'deki işler .Yinede Poyraz'ın haftada bir ya da iki gün buraya gelip işlerin başında olacağını bilirken tedirgindi.Nedense içinde kötü bir his vardı .Henüz nedenini tam bilmediği ama ileride Poyraz'la canlarını sıkacağını düşündüğü bir his...

''Tatlına dokunmadın hayatım.''diyen Poyraz'ın sesiyle düşüncelerinden sıyrılıp masaya döndü,

''Canım istemiyor Poyraz, yemeği çok kaçırdım. Her şey çok güzeldi. Teşekkürler.''diyerek kibarca gülümsemişti Meltem.

''Afiyet olsun güzel gelinim.''dedikten sonra Meltem'e bakarak konuşmaya devam etti Reşat bey;

''Bak kızım; artık sen benim için Poyraz'dan farklı değilsin, o benim oğlum, torunumsa sende kızım, gelinimsin. Birbirinizi geç buldunuz ama kolay kaybetmeyin yavrum. Sen kızım evliliğiniz boyunca hep sabırlı ol, eşinin gönlünü hoş tut, onu sev ve saygı duy. İyi geçin, kocanın hatalarını yüzüne vurup onu küçümseme, aksine hep onun arkasında ol, evini çekip çevir, onu gereksiz kaprislerle kıskançlıklarla boğma, sırlarını sakla. Zamanı gelince çocuklarınla evinizi şenlendir.''

Meltem Reşat bey'in bazı sözlerini garipsemişse de bir şey demedi. Adetlerine göre zaten aile büyüklerine laf söylemek sanırım geline düşmezdi. Reşat beyde tıpkı Poyraz gibi geleneklerine bağlıydı.İki kez evlenmiş ilk karısından üç çocuğu olmuştu karısı öldükten bir süre sonra bir kez daha evlenmişti ama bu eşinden çocuğu yoktu.Kadının nerede olduğunu bilmiyordu.Sanırım onu boşamıştı. Bir keresinde Poyraz'ın ''Dedem işlerine karışılmasını sevmez, ikinci hanımı da bunu yapmayı pek severdi adam sonunda dayanamayıp onu evden göndermek zorunda kalmıştı.''dediğini hatırladı. Birden hatırladıklarıyla kaşları çatıldı. Ne yani Meltem'de Poyraz'ın işlerine karışırsa onu da mı evden gönderecekti.

Reşat bey, bu kez Poyraz'a döndü;

''Sen oğlum, canım, kanım, evladım... Mutlu olmayı sonuna kadar hak ediyorsun ben ne söylesem boş biliyorum ama deden olarak sana da birkaç öğüdüm var.''

''Ne demek dedem sen atamsın ne söylesen kabulümdür.''diyerek dedesinin elini tutmuştu masada,

''Karını hep sev oğlum, onu üzme gönlünü hoş tut, küçük görüp kırma, eziyet etme, tüm geçimin sağla, onu zor durumda bırakma, alabileceğinden fazla yük verme. Küskünlüğü o bitirmeze sen bitir, ona saygı duy. En önemlisi onu sev ve sevdiğini söylemekten çekinme. Peygamber efendimiz; "Erkeğin, karısına 'Seni seviyorum' demesi, hiçbir zaman onun kalbinden çıkmaz." Buyurmuştur.''

Sonra her ikisine bakıp ellerini açtı ;

''Allah'ım çocuklarımı koru gözet, sen onları huzurla sağlıkla bir ömür aynı evde yaşat, onlara sevgilerini taçlandıracak hayırlı evlatlar ver.''diyerek dua etmişti.

Meltem yeniden bu çocuk meselesine nasıl geldiklerini anlayamamıştı. Anlaşılan bu Zarraflar çocuğa kafayı fena halde takmışlardı. Zoraki gülümseyerek bir an önce yemekten kalkmayı diledi.Allahtan son anda eczaneye uğrayıp doğum kontrol ilaçlarını almıştı yoksa Reşat beyin bu kadar içten dua etmesinin bir an gerçek olacağını düşünüp aklına gelenlerle birden ürkmüştü.

Yemekten sonra tekrar vedalaşıp dedelerinin ellerini öperek adaya gitmek için arabalarına oradan da limandaki tekneyle evlerine geçmişlerdi. Meltem denize sıfır muhteşem manzaralı bu evi daha da sahiplenmişti. İlk kez geldiğinde incelemeye fırsat bulmadığı odaları tek tek gezmiş,burada Poyraz'la beraber geçireceği günleri düşünerek gülümsemişti.

''Hayatım valizi odaya koydum bir gelir misin?''

Meltem valizdeki eşyalar kırışmasın diye bir an önce dolaba yerleştirmek sonrasında birazcık dinlenmek istiyordu. Hava yeni yeni kararıyordu. Hiç olmazsa birkaç saat uyuyarak gecenin ilerleyen saatlerinde daha da dinç olabilirdi.

Odaya girince hemen valizin fermuarını açtı. Tam kıyafetleri almaya başlayacaktı ki arkasından onu tutarak kaldıran bir çift güçlü kol hissetti,

''Gel bakalım küçük hanım, balayımızın ilk saatlerinde, ilk öpücüğümü vermedin.''diyerek karısını tutkulu bir şekilde öpmüş adeta Meltem'in nefesini kesmişti.

''Elbiseler kırışacak Poyraz, yerleştireyim önce ...''

''Boş ver elbiseleri, yarın yardımcı kadın gelir hepsini ütüleyip yerleştirir.Sen sadece bana hizmet et.''

''Hımm, bakıyorum da dedenizin öğütlerini dinlemeye hemen başladınız Poyraz bey...''

''Evet, ben büyük sözü dinlerim Meltem hanım, bence sizde dinleseniz iyi olur.''diyerek karısının dudaklarına kapanıp onu yatağa doğru sürüklemeye başlamıştı bile...

*****

Melis sabah kahvaltısında Cenk'in ilgisinden gayet memnundu. Böyle giderse zaman içerisinde ona alışıp seveceğini düşünmeye yeniden başlamıştı. Cenk işe gidince o da Cenk'e yemek yapmak için hazırlıklara başlamıştı.Akşam kocası için mumlar eşliğinde güzel yemeklerle donatılmış bir masa hazırlayarak onun gönlünü kazanmak istiyordu.

Tüm gün yemek yapmak için uğraşmıştı. Annesinden telefonla tarifler almış bir kere beceremeyip çöpe atmış tekrar yapmıştı. Sonunda akşam olduğunda her şeyi filmlerdeki gibi hazırlamış, kendiside kırmızı güzel bir elbise giymişti.Karnı henüz belli olmadığı için hala eski kıyafetlerinin içerisine girebiliyordu , ama çok yakında fazlasıyla şişko bir kadın olacaktı.Ya Cenk o zaman onu beğenmezse diye düşünmeden edemiyordu.Bu yüzden yemek yerken dikkat etmeye sadece bebeğin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar yemeye dikkat edecekti.

Fakat zaman ilerledikçe Melis yeniden huzursuzlanmaya başladı. Elinde telefon salonda bir o yana bir bu yana dolaşıyordu. Cenk'i defalarca aramış ama ulaşamamıştı. Şirketten çıkalı saatler olmuştu. Masadaki yemekleri üçüncü kez ısıtmış şekilleri ve tatları bozulduğu için canı fena halde sıkılmıştı.

Neredeyse gece yarısı olacaktı, oda bu saate kadar hiç bir şey yemek istememiş ama karnındaki ufaklığın alarm vermesiyle zorla da olsa ağzına bir kaç lokma atmıştı.En sonunda dayanamayarak kanepeye uzanmış gözlerini dün geceden kalma uykusuzluğuna yenilerek kapatmıştı.

Gece iki gibi eve gelmişti genç adam, evde bir karısının olduğunu ve onu beklediğini biliyordu ama ne yapsa içindeki kızgınlığı ve öfkeyi bastıramıyordu. O evcilik oynamak istemiyordu, hele de sevmediği bir kadınla...

Salona girdiğinde Melis'in hazırladığı masayı gördü.Anlaşılan karısı onun için baya bir hazırlık yapmıştı.Halbuki ona bir şeyleri zorlamamasını gerçekten karı koca olmak ve bu duruma alışmak için zaman istediğini açık açık söylemişti. Böyle yaparak kendini ve dolaylı yoldan bebeği üzüyordu.Hele onu kanepede iki büklüm uyuyor görünce iyice kızdı.Neden her şeyi sonuna kadar zorlaması gerekiyordu ki..Bazı şeyleri zamana ve akışına bırakmak bu kadar mı zordu...

Yavaşça onu uyandırmadan kucağına aldı. Merdivenlerden dikkatle çıktıktan sonra odasına getirip yatağın üzerine bıraktı.Tam çıkacak ti ki ayakkabıları ve üzerindeki elbiseyle rahat olmadığını düşündü. Önce ayakkabılarını çıkarttı, sonra eli elbisenin arkasındaki derinlere kadar inen fermuara gitti. Yavaşça omuzlarından sıyırarak elbiseyi çıkarttı. Elbiseyi tamamen çıkarttığında pürüzsüz beyaz teni ve kırmızı iç çamaşırlarıyla fazlasıyla tahrik edici göründüğünü düşündü. Elinde olmadan elleri tenine gitti. Gerçekten güzel bir kadındı Melis ve yatakta yatan kadın kesinlikle o geceki ufak kız değil seksi bir kadındı. Şu an onu öpse karısının karşılık vereceğinden adı gibi emindi. Fakat sadece bir anlığına arzularına yenik düşerse sabah uyandığında bundan pişman olacağını biliyordu.

Özelliklede Melis bu gece yaşandıktan sonra farklı beklentilere girmek için haklı olacaktı. Bunu ona yapamazdı. Sevmediği bir kadınla sırf hormonlarına engel olamadığı için olmazdı. O kadarda acımasız değildi. Hemen yataktaki pikeyi Melis'in üzerine doğru çekerek odasına doğru yürümeye başladı. Galiba önce bir duş almalı sonrada son on dakika içinde yaşadığı hisleri unutmalıydı. Bir kadına yenilmek Cenk Soydan'a göre değildi.Hele de bu kadın onu tehditle ve şantajla evlenmeye ikna etmişse...

Continue Reading

You'll Also Like

10.7K 1.5K 37
Hikayenin başlangıcı... Onları bir araya getiren bir kader vardı.
71.6K 1.9K 36
"Nefret ediyorum senden anlamıyormusun?"dedim titreyen korku dolu sesimle "Sevemiyorum ben seni olmuyor işte artık vazgeç benden izin ver gideyim"ded...
58.7K 4K 24
Beni özlediğinde yıldızlara bak.
211K 16.5K 37
"Öptüm" Ben... Aşkı... Gözlerinden öptüm... BORANLI; "Kır bahçesinde esen ıssız bir Boran fırtınası" &&&&&& İLK YAYIN TARİHİ: 13 Ocak 2018 "MADE İN M...