50.BÖLÜM

27.4K 1.2K 30
                                    

Ağzımın tadı yoksa, hasta gibiysem, boğazımda düğümleniyorsa lokmalar, buluttan nem kapıyorsam, inan hep güzel gözlerinin hasretindendir.

-Atilla İlhan-

LEYLA İLE MECNUN 50. BÖLÜM

Günler akıp geçerken ne Poyraz Meltem'i tam olarak yeniden kazanmış ne de Meltem Poyraz'a kendini kazanması için şans vermişti. İkili arasında hissedilen soğukluk Reşat Bey'e de yansımış yine de karı koca arasına girmek istememişti. Fakat bu durumdan o da mutlu değildi. Akşam beraber yenilen yemekler ölüm sessizliğinde geçiyor Meltem ve Poyraz'la ayrı ayrı sohbet etmek zorunda kalıyordu. Torununun bu duruma fazlasıyla üzüldüğünün farkındaydı ama bu durumu düzeltebilecek bir şeyde elinden gelmiyordu.

Reşat Bey, torunu Meltem'le evlendiğinde çok sevinmişti sonunda Poyraz'ın yıllarca kendini kapattığı karanlıktan çıkmasına, yeniden aşık olmasına çok memnundu fakat gün geçtikçe yeniden sessizliğe gömülmeye başlaması onu endişelendiriyordu. Ayrıca Meltem gerçekleri henüz tam olarak öğrenememişti. Burada kalıcı olarak yaşamak istemeyeceğine neredeyse emin olmuştu. Üstelik kendisine olan tavırları da o geceki yemekten sonra değişmişti.

Meltem'i anlamaya çalışıyordu ama yetmiş yaşındaki bir ihtiyardan daha fazlası çıkmıyordu işte. Züleyha'nın babası ile konuşmadığını sandığı için gelini ona tavırlıydı. Aslında bir kez Mikail Bey'le bu konuyu konuşmaya çalışmış ama 'kesinlikle olmaz' cevabını alınca mecburen üsteleyememişti. Sonuçta o babaydı kızına karışmak hakkıydı. Her ne kadar kızı reşit olmuşsa da buralarda tek başına bir yaşam kurmak gibi bir şey söz konusu olamazdı. Kız baba evinden ancak koca evine gidebilirdi.

Bunu Meltem'e söyleyip üzmek istemiyordu ama Mikail Bey, Amine'yi nişanlamıştı bile. Sıranın çok yakında Züleyha'ya geleceği kesindi.

Meltem ise iki hafta süren maratondan sonra aldığı restoranın bahçesini bir cennete çevirmiş Melikşah'ın ağzı açık hayran bir halde kalmasını sağlamıştı. Yarın gece restoranın açılışı vardı. Poyraz'la beraber katılmaları gerekiyordu. Tabi kocası ile aralarındaki soğuk durum yüzünden nasıl söyleyeceğini bilemiyordu. Oraya yalnız başına gidemezdi. Akşam yapılan bir açılışa eşsiz katılmasını oradaki insanların yadırgayacağından emindi. Ama ondan bir şey istemeyi de gururuna yediremiyordu işte.

O gün öğlene kadar serada çalışmış daha sonrasında büyük markaların bulunduğu alışveriş merkezlerinden birine gidip kendisine bir elbise almıştı. Fakat açılışa gidip gitmemekte hala kararsızdı.

Eğer giderse başka işler alabileceğini de biliyordu, hiç olmazsa o serada oturmaktan daha iyiydi. Hala burada ne kadar kalacakları ile ilgili bir şey dememişti kocası ve açıkçası sormaya korkar olmuştu. Yinede bu durum gittikçe canını sıkmaya başlamıştı.

Ağabeyini, Gece'yi, arkadaşlarını, babasını herkesi özlemişti. 'Memleketimin taşı toprağı altın' deyiminin ne demek olduğunu hissetmişti sonuna kadar...

Eğer kocası ile arası iyi olsaydı birkaç gün İstanbul'a gidip sevdikleriyle hasret gidermek isterdi. Ama şu anda bunun mümkün olacağından bile şüpheliydi.

Poyraz, Meltem'e o geceden sonra başka jestlerde yapmış olmasına rağmen karısı kendini hala kapatıyor onu affetmesi için bir şans vermiyordu. Yarın gece açılış olacağını biliyordu ve karısını ne kadar müthiş işler yaptığını da. Hepsini gizlice gelip görmüştü ve onun işinin bir sanat olduğuna tekrar anlamıştı. Belki buralarda çalışması o kadar da kötü değildi. Kesin yarın gece yaptığı işi görenler, başına akbaba gibi üşüşecek onunla çalışmak isteyecekti.

LEYLA İLE MECNUNWhere stories live. Discover now