erotica | jikook abo [çeviri]

By -jimineral

13.8K 1.4K 308

jeongguk'un ağzı uzun süre açık kalması sonucu kurumuştu; elleri donmuş bir şekilde, erotik sahnelerin detayl... More

one
two
four
five
six
seven
eight
nine

three

1.3K 154 47
By -jimineral

"Nasıl yaptığını bilmiyorum." dedi Taehyung nefes nefese. Jeongguk hemen yanından kalkmıştı. Tıpkı arkadaşı gibi Jeongguk da hızlıca eğilip çizgiye dokunmuş, daha sonrasında keskin bir dönüş alıp diğer takım arkadaşlarının bulunduğu yere sahanın diğer ucuna geri koşmuştu. Zorlayıcı bir seanstı ve Jeongguk'un bacakları isyan edermişçesine ağrıyordu. Koçları cidden antrenmanlarını arttıracağını söylerken şaka yapmamıştı.

"Neyi yapıyormuşum?" dedi Jeongguk neredeyse tıslamıştı, açıkçası şu an cidden konuşmayı hiç istemiyordu, soluduğu havayı ve enerjisini korumayı umuyordu.

"Tıbbi çalışmalarınla uğraşırken bir de gününün bir kısmını nasıl basketbol oynamaya ayırabiliyorsun diyorum."

Jeongguk sırıtırken azıcık zorlanmıştı. "Üniversitenin ikinci sınıfına daha yeni geçmiş sayılırım, hyung. Tıbbi çalışmalarım üçüncü yılıma kadar pek başlıyor sayılmaz." (yn: keşke benim de böyle olsa.)

"Yine de, çalışmana odaklanabilecek kadar zaman ayırıyor musun?" derken seslice nefes verdi Taehyung, Jeongguk'un hızına kolayca ayak uydurabiliyordu.

Jeongguk sırıtırken başıyla da onayladı; dürüst olması gerekirse Taehyung'a cidden minnettardı. O olmasaydı alfa, tıp kariyerini yürütmek konusunda gerekli özgüvene asla sahip olamazdı, özellikle de başarabilecekleri konusunda kendisine dair çok fazla bir inanca sahip olmayan bir anne ile babaya sahipken. Ama Taehyung her adımında yanında olmuştu, Jeongguk üniversite sınavını ezdiğinde ve şimdi ikisinin de gittiği üniversitenin tıp fakültesine kabul edildiğinde.

Jeongguk tıp müfredatı hazır başlamamışken ve daha genel çalışmalar devam ediyorken takımda olabileceğini düşünmüştü.

Altı yıl üniversite okumak yine de son derece uzun bir süre gibi duruyordu. Umarım hayatta kalabilirdi.

Ayrıca kendisini çalışmalarından alıkoyabilecek başka çok da bir şeyi yoktu. İki oda arkadaşı da Jeongguk'un ders önceleri çalışmasına engel olmuşlardı, biraz olsun özgürlüğün tadına varabilmesi için. Kıçı tekmelendikten sonra o boş vakti de basketbol ile doldurmuştu.

Partilere gitmeyi sevdiği de pek söylenemezdi, Yoongi ve Namjoon ile apartmanında rahatça zaman geçirmeyi tercih ediyordu. Film izlerlerken notlarının da üzerlerinden geçiyorlardı, Jeongguk cidden onların birkaç işi aynı anda yapabilme özelliklerine imrendiğini söylemeliydi.

Daha sonrasında da Taehyung ders çalışmıyorken veya işe gitmiyorken birlikte video oyunları oynuyorlardı, bütün bunları düşününce hayatı şu anlık sakin ilerliyor diyebilirdi.

Yani, kısmen.

Çünkü daha arkadaşlarına belli bir omegadan alıp durduğu mektuplardan bahsetmemişti. Ateşli sözcüklerle oynayan bir omegadan. Bu Jeongguk'un kirli, küçük bir sırı olmak üzereydi ve Namjoon ile Yoongi ne kadar odasına asla gizlice giren tipler olmasalar da, yine de birisinin onun çekmecesinde öyle şeyler göreceği düşüncesi onu endişelendirmiyor değildi.

Keskin bir düdük sesinin havada yankılanması sonucu koşunun sona erdiğini anlamıştı. Herkes rahatlamışçasına nefes vermişti.

"Beş dakikalık esneme ve soğuma süresi, sonrasında da duşlara dalın." Koçun bağırması sonucu Jeongguk deminden beri aklında gezenlerin gitmesine izin vermişti, en azından bir süreliğine.



"Hey, hyung. Kütüphanede olacağını düşünmüştüm?" Jeongguk mutfağa girdiğinde Yoongi'yi evde akşam yemeği yaparken görmesiyle şaşırmıştı. Yoongi, bir alfa, tıp fakültesinin beşinci sınıf öğrencisi, çoktan kemerinin altında bir sürü deneyim bulunduruyor, hastaları muayene ediyor ve ameliyatları gözlemliyordu.

Yoongi okulda bulunmadığı her an ise, ders çalışıyordu. (yn: welcome to tıp fakültesi, ağlıyoruz.)

"Yeni rotasyon programları. Gece nöbetim iki saate başlıyor. Çıkmadan önce size yemeniz için bir şeyler hazırlayayım diye düşünmüştüm." dedi Yoongi kafasını önündeki tavadan kaldırmadan. Cennet gibi kokuyordu.

"Yorgun değil misin?" dedi Jeongguk kaşlarını çatarak. Spor çantasını salondaki koltuklardan birisinin yanına bırakıp geri büyüğünün yanına dönmüştü.

"Yorgunluktan ölüyorum, ama sorun değil, acil tıp asla uyumaz."

Jeongguk tam kısa alfanın üstünden eğilip et parçasını almak üzereydi ki Yoongi yeniden konuştu. "Posta kutusuna senin için bir mektup gelmiş. Kimden geldiği yazmıyor gerçi, garip."

Jeongguk'un midesi sanki ayaklarına düşmüş gibi hissediyordu, Yoongi'yi tezgahın üzerindeki Jeongguk'un kolayca tanıdığı zarfı almaya yönelirken görünce az kalsın kendi tükürüğünde boğuluyordu.

"Değişik şeylere abone olmuyorsun, değil mi? Bilirsin, insanların gizli tutmak isteyeceği türden şeylere?"

Jeongguk'un yüzü Yoongi'nin ima ettiği şey ile oldukça ısınmıştı ve kendisi inkar ederken biraz fazla aceleci davranmıştı, "Tabi ki de hayır, hyung! Büyük ihtimalle sınıf arkadaşlarımdan birisinin gönderdiği ders notudur, biliyorsun, kızgınlık yüzünden olan devamsızlığımı."

Yoongi hafifçe kaşlarını çattı, "Kızgınlığın haftalar önceydi."

Zayıf bir el sallayışıyla Jeongguk odasına ilerlemişti, diğer alfayı hiçbir şekilde ikna edememiş olduğunu biliyordu, "Endişelenme, hyung. Akşam yemeği için az sonra aşağı inerim!"

Yaşça büyük alfanın yüz ifadesine şahit olmayı bile beklemeden hemen odasının içine girmişti, mektubu eliyle sıkıca tutuyordu. Gönderebileceği onca yer varken, o apartmanını seçmişti. Siktir, omega yaşadığı yeri nereden biliyordu ki?

Gönderen tanıdık birisi miydi? Ama nasıl? Jeongguk çok az omega tanıyordu, isimlerini hatırlayabildikleri ise sadece Jihoon ve Hoseok'tu. Hoseok çünkü Yoongi ile çıkıyordu ve Jihoon çünkü Taehyung'un oda arkadaşıydı ki Jeongguk onu yatıya kaldığı zamanlarda sık sık görmüştü.

Jeongguk gizli hayranının büyük ihtimalle tanıdığı birisi olduğunu düşünürken, ki bu çılgıncaydı, kalbinin ne ara bu kadar hızlı atmaya başladığını fark etmemişti. Bildiği birisi miydi yani?

Başını sallayarak yatağına oturmaya gitmiş ve sonunda üstünde adının yazdığı zarfa doğru bakmıştı. Ama bu mektup diğerlerinden farklı duruyordu; daha kalındı, sanki içinde bir şey varmış gibi.

Bunun üzerine alfanın kalbi ağzında bitmişti, birkaç gün önceki mektubu hatırlamıştı. Gönderen kişi ona bir sürpriz yapacağını söylemişti. Ama nasıl bir sürpriz?

Alfa ne beklemesi gerektiğini bilmiyordu, ama yine de zarfı açmıştı hafifçe titreyen elleriyle.


Alfam,

İçimden bir ses tüm bunların ilgini çektiğini söylüyor.

Sürprizini öğrenmek için can atıyor musun?

Bu mektupta söyleyeceğim çok bir şey yok, alfa, bu omegayı nasıl hissettirdiğini kendi gözlerinle gayet iyi görebilirsin. Bana ne yaptığını görüyor musun?

Sadece bil ki tüm bunlar senin, alfa. Bu omega sadece sana ait; bize bakacaksın değil mi, alfam? Bana ait olduğum yeri gösterip sana ait olanı alacak mısın?

Bekliyor olacağım,

Senin omegan.


Omeganın sürprizinin ne olduğu artık çok açıktı.

Çünkü tam şu anda alfanın kucağında, mektupların arkasındaki omegayı gösteren üç tane polaroid fotoğraf duruyordu. Daha doğrusu kısmen gözüküyordu, hiçbirisi yüzüne odaklanmadığından Jeongguk hala omeganın kim olduğunu bilmiyordu.

Ama...

Bu omeganın vücudu tam bir şaheserdi.

Fotoğraflardaki omeganın büyüleyici olduğunu inkar edemezdi. İlk resim ön cephesini gösteriyor, Jeongguk'a ince gövdesini gözler önüne seriyordu. Omega zayıf duruyordu ve daha önce kimsede görmediği kadar hassas ve harika bir cilde sahipti.

Kollarından birisinde apaçık bir şekilde dövme sakladığı belliydi. Jeongguk, onu bulamasın diye bilerek her şeyini göstermediğini tahmin ediyordu. Ama bunu çabucak unutmuştu diyebilirdi çünkü alfa o sırada omeganın uyarılmış haline gözlerini dikmiş, istemsizce dudaklarını yalamakla meşguldü. Omega sıcak ve oynanmaya hazır duruyordu.

Jeongguk onun dansçı, yüzücü veya koşucu olabileceğini düşünmüştü. Alfanın çıkarabildiğine göre güzel baldırları ve elleri arasında sıkmak için mükemmel duran bir kalçası vardı.

Kahretsin, onca günahkar laf üzerine bir de bu mükemmel fotoğrafları görmüştü, artık aklına üşüşmeye başlayan görüntüleri durdurması imkansızdı.

Ve kıçı. Siktir.

Jeongguk ikinci resmi görmesi sonucunda boğazının acı verecek şekilde kuruduğunu hissetmişti. Omeganın kalçasını mükemmel bir şekilde kareye almıştı. Ve Jeongguk dolgun kalçaları olan omegalara karşı hep zayıf olmuştu, özellikle de erkeklerse. Alfa onları elleri arasına alışını hayal edebiliyordu, tadına bakmadan önce parmaklarını yumuşak et parçasına geçirdiğini düşündü.

Kasığına vuran sıcaklığa karşı koyamıyordu, penisi pantolonunda rahatsızlık verecek bir şekilde hareketlenmeye başlamıştı, omega sağolsun giderek artan gerginliğini hissediyordu.

En sonunda kararmaya başlayan göz bebekleri son resmi bulmuştu, omeganın kendi kalın penisini elleri arasına aldığını gayet net görebiliyordu, eli penisinin ucunu güzelce sarmışken aletin baş kısmından çoktan bir çizgi biçiminde menisi akmaya başlamıştı bile.

Omeganın bacakları Jeongguk'un onun ıslak deliğini görmesine yetecek kadar açıktı, penisi kaygan sıvıyla kaplıydı ve kalçaları hafif yukarı kalkmıştı bu sayede Jeongguk'un görüş alanını azıcık bile bozan bir durum oluşmamıştı. Sanki omega fotoğraflar üzerinden kendisini alfaya sunuyor gibiydi, diğer mektuplarında da belirttiği gibi Jeongguk'a olan arzusunu gözler önüne seriyordu.

Ve Jeongguk şimdi ıstırap çekiyordu. Omeganın kokusunun nasıl olduğunu bilmeyi diledi veya kalçasından akan kaygan sıvının dilinde vereceği tadı.

Alfasının gözü dönmüştü ve şimdi nasıl ilerlemesi gerektiğini bile bilmiyordu.

Hafif bir homurtuyla fotoğraflardan birini dizine sabitlemişti, ellerini pantolonunu açabilmek adına serbest bırakmış, fermuarıyla uğraşa girmişti. Kendisini rahatlatması gerekiyordu, soğuk bir duşun bile böylesine sertleşmişken kendisine yardımcı olabileceğini düşünmüyordu.

Ama kapının sert bir şekilde tıklatılması Jeongguk'un aceleyle ayaklanmasına ve fotoğrafın odanın zeminine düşmesine sebep olmuştu. Panikle yataktan fırlayıp ayağıyla sakarca tam fotoğrafın üzerine basmıştı ki Yoongi de tam o sırada odasının kapısını açmıştı.

Saniyesinde üstünü pantolonuna doğru indirmişti, olabildiğince heyecanlı gözükmemeye çalışıyordu. Yine de, Yoongi'nin içinde kimsenin kandırmasına izin vermeyecek türden bir keskin sezgi vardı.

"Ne vardı, hyung?" Jeongguk'un sesi neredeyse nefessiz çıkmıştı, yüzünün çoktan okunabildiğini biliyordu, ne kadar utanmış ve azmış olduğu düşünülürse. Kalbi göğüs kafesine çok hızlı bir şekilde çarpıyordu, Yoongi'nin bile duyabildiğine neredeyse emindi.

Bir fotoğraf ayağının altında ve diğerleri yatağının üzerindeydi, Jeongguk kendisini Yoongi'nin görüş alanını kısıtlayabilecek şekilde konumlandırdığına inanıyordu. Yaşça büyük alfanın, omeganın göndermiş olduğu yaramaz resimleri görmesine izin vermediğini umuyordu.

"Akşam yemeği hazır. Joon az önce geldi."

Garip bir sessizlik oluşmuştu, Jeongguk nefesini tutmuştu ve Yoongi ise ona uzun, sert bir bakış atmış, daha sonrasında ise hafifçe yüzünü buruşturmuştu.

Muhtemelen Jeongguk'un mastürbasyon yapmanın eşiğinde olduğunu biliyordu.

Ama Yoongi harika bir hyung olduğundan dolayı genç alfayı gereksiz yere utandırmaya gerek duymamıştı. Odanın kapısını geri kapayıp sessizce çekilmişti.

Jeongguk sızlanarak alnını kapıya dayadı, nefesini düzene sokmaya ve kalbini sakinleştirmeye çalışıyordu. Birkaç saniye sonra, en sonunda yerde duran ve ayağıyla korumaya çalıştığı fotoğrafı almak adına eğilmiş, gördüğü şeyle olduğu yere çivilenmişti.

Resmin tam arkasında bir telefon numarası bulunuyordu.

Hemen altında ise basit iki kelime yazılıydı.

Ara beni.


çok uzun bir aradan sonra ilk önce bu kitabı güncellemek istedim, kontrol etmeye zamanım olmadı, yanlışım çıkmışsa affedin. beklettiğim için de üzgünüm, hayatım şu sıralar hatta tüm yıl baya dağınıktı, hala da tam toparlayamadım. yine de çeviri yapmayı ve sizin tepkilerinizi görmeyi sevdiğimden bir sürpriz yapmak istedim, umarım beğenmişsinizdir. ❤️

çok güzeller :( jungkook'un uzun saçı adına şiir yazabilirim şaka yapmıyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

334K 42.6K 41
bir ipe bağlanmayı öğretmek fwb texting / düzyazı slowburn⚠️
105K 3K 65
Aşk güzeldir. Onun yanı sıra felakettir. Evet, felaket. En büyük felaket aşk... Baktığın her yönde onun yüzü vardır. Deli olmamak elde değildir. Ama...
110K 12.5K 51
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
The 42 By alex

Fanfiction

58.2K 8.3K 18
"Bizden ne komşu, ne düşman, ne de arkadaş olur." university & dorm au! ! 15.01.2024