Ağzını Yerim [boy×boy] - TAMA...

Por melankoli2724

534K 29.3K 6.1K

+0507.....24: Senin ağzını yerim ben +0507.....24: Bu zamana kadar nerelerdeydin sen? Mais

1. Bir
2. Güneş gibi
3. Doğdun sen
4. Ufuktan
5. Ufuktan (2)
6. Tereddüt etmedim
7. Teslim oldum
8. Ben çoktan
9. ben çoktan (2)
10. Sensiz
11. Geçen
12. Günlerime
13. Yanarım
14. Yanarım (2)
15. Boş yere
16. Ömrümü
17. Harcamışım
18. Hiç yoktan
19. hiç yoktan (2)
20. Senin
21. Ağzını
22. Yerim
23. Ben
24. Bu
25. Zamana
26. Kadar
27. Nerelerdeydin
28. Sen
29. Kimse
30. İnkar
31. Etmesin
32. Güzel
33. Gördüm
34. Demesin
35. Seni
36. Görmeyen
37. Senin ağzını yerim ben
38. Bu zamana kadar,
39. nerelerdeydin sen?
40. Kimse inkar etmesin,
41. güzel gördüm demesin
42. seni görmeyen.
43. Bir güneş gibi
44. doğdun sen
45. ufuktan, ufuktan.
46. Tereddüt etmedim,
47. teslim oldum
48. Ben çoktan, ben çoktan
49. Sensiz geçen günlerime
50. Yanarım, yanarım
52. Ömrümü Harcamışım
53. Hiç yoktan, Hiç yoktan
54. Senin Ağzını Yerim Ben
55. Bu Zamana Kadar Nerelerdeydin Sen?
56. Kimse Inkar Etmesin
57. Güzel Gördüm Demesin
58. Seni Görmeyen
59. Final Part I
Özel Bölüm

60. Final II

4.2K 221 129
Por melankoli2724

Fırat

Günümüz

O hastane odasında uyanmamın üstünden 10 yıl geçmişti. Benim yüzümden kaybolup giden canların ardından 10 yıl. Babamın kaza sebebi ile tekerlekli saldayeye mahkum olmasının ardından geçen 10 yıl.

En acısı da sadece tanıdığım bildiğim insanlar dışında o zincirleme kazaya sebep olup bir kaç insanda onarilmaz izler bırakmamın üstünden 10 yıl geçmişti.

Maalesef ki geçen sadece zamandı. Yaptıklarımı, yaşattıklarımı öğrendikten sonra kendimi asla affedememiştim.

Katlanılmaz olan ise her şeyin aslında basit bir yanlış anlaşılma olması idi. O gün doktoru sona kadar dinleseydim o yaşananlar yaşanmamış olucaktı.

Bir sevgi bu kadar yıkıcı, bu kadar gözü kara olmamalı. Ders aldım.

Bir insana, kendi canını geçtim, başkalarını da riske edecek kadar bağlanılmamalı.

Yada daha basit bir tanımla o insandan uzak durarak kendi cezamı kendim kestim.

10 yıldır o şahıs hayatım yok. İlk başlarda şok sebebi ile uzak durduğumu düşünmüş, ardından zamanla düzelir diye destekleyici tutum sergilemişti. En sonda ise kabullenemez davranmış bağırmış çağırmıştı. Hiç biri işe yaramamıştı.

Kendi canımın bir değeri yoktu çünkü. Kendi mutluluğum önemsizdi. Nefes alıyordum. Lakin tek sebebi ölüme gidersem bu sefer de başkalarının vebalini taşırım korkusu ile. Yoksa o anlar bir saniye bile düşünmezdim. Aslında şimdi bile bir saniye düşünmezdim.

Psikolojik destek aldığım ilk dönemler tedaviye yanıt vermiyordum. Ama bir gün psikoloğumun söylediği bir söz beni yeniden hayata tutundurmuştu.

"o gün o kalplerin durmuş olduğu gerçeğini değiştiremezsin. Lakin bundan sonra gücün yettiğince başka kalplerin atmasını sağlaya bilirsin"

Gece gündüz artık tek hedefim doktor olmak ve kefaletimi ödemekti. Duygusuz, ruhsuz bir adama döndüm. Ama işim de çok iyi bir doktor haline geldim.

Benle birlikte benim tayfa da 1 yıl gecikmeli üniversite kazanmıştı. Benim için feda ettikleri en basit şeylerden biriydi hayatlarından bir yıl. Bu süreçte onlar olmadan var dahi olamazdım.

Universite biter bitmez Müge, Ateş ile evlendi. Şimdi aslan gibi bir oğulları var.

Batu ise kader denilen şeyin cilvesi ile karşılaştı. Nisa için her şey bitmiş iken Batu için yeni başlamıştı. İlginç yanı Nisa da benim gibi doktor. Çok sık karşılaşıyoruz. Batu ile de bu sayede tekrar karşılaşmışlardı. Şimdi peşinden koşma sırası Batu da. Ama eminim ki üstesinden geleceklerdir.

Babam yeniden evlendi. 9 buçuk yaşında bir kardeşim var. Hayatta yanında mutlu olduğum 4 kişiden biri prenses.

O şahıs ise Amerika da. Nişanlanacak diye duydum. Ne kadar garip bir zamanlar dünyam olan birisinin dünyası değişiyordu ve ben bunu sadece duyuyordum. 5 yıldır resimler dışında yüzünü görmüyordum. Bizimkilerin görüşüp konuştuğunu biliyordum. Ama ne ben soruyorum nede onlar anlatıyordu.

Kafamı sallayarak düşünceleri kafamdan kovmaya çalıştım. Kazanın her yıl dönümünde berbat halde oluyordum. Bu yıl güçlü durmam lazımdı. Nöbetçiydim ve bana ihtiyacı olabilecek insanlar olabilirdi.

Çalan telefonumu elime aldığım da Mügenin aradığını görüp gülümsedim. "efendim?" diye bildim sadece.

"baş hekimle konuştuk. Bugün nöbetini Nisa devraldı. Aşağıdaki seni bekliyoruz" dediğini duyunca kendimi saldım.

Nöbetçi olmak benim kurtuluşum diye düşünürken bugün işkencem olmuştu. Doktorluk hata kabul etmeyen bir meslekti ve ben bugün hata yapmaktan çok korkuyordum.

Üstümü değiştikten sonra Mügenin yanına gitmek yerine otoparktan çıkarak neye sebep olduğumu görmek için çok iyi bildiğim o yola sürdüm.

Mezarlığa geldiğim de "Ahmet Çakar" ismi kazınan mezar aslında benim mezarımdı. Ölmesi gereken bendim. O mezara onla birlikde ruhumu da gömdüler.

Her zaman yaptığım rutini gerçekleştirirken "Fırat abi gelmişsin" diyen ses ile olduğum yerde çakılıp kaldım. Bu hayatta en çok Ahmet abinin oğlu Mertin gözlerine bakamıyordum. Onu bile bile öksüz bırakışımı o gözlerde görmeye dayanamazdım.

"geldim aslanım" dedim.

"biliyormusun abi her geldiğim de babamın mezarını sulanmış, çiçek bırakılmış gördüğümde eskiden kimse ismini anmazdı. Bu kim ki babamı benden daha fazla seviyor diye düşünürdüm. Benden bile fazla kim gelirki babamın yanına diye içim içimi yerdi. Büyüyünce anladım.

Fırat abi kim ne derse desin ben seni suçlamıyorum. Babamı o çok seven annem bile evlendi, aile huzuru bozulmasın diye mezarına gelmiyor.

Sense bıkmadan usanmadan buradasın. Her kurtardığın hastanın ardından babamın ismini yaşatıyorsun. Babamın adına hayırlar yapıyorsun.

Abi babam bu seçimi kendi yaptı. Eminim ki bu gün o hatayı ben yapsam sende ben yaşayayım diye o direksiyonu kırardın" dedi ağlayarak

Farkında olmadan bende ağlıyordum.
"kırardım tabi aslanım" dedim.

"peki göçüp gitsen ardından benim bu vicdan azabı ile yaşamamı istermiydin? Kendimi hiç affetmememi? Yaşarken kendimi mezara koymamı? Herkesi kendimden uzaklaştırmamı istermiydin?" dedi.

Yumruk yaptığım ellerimle güçlükle" aynı şey değil" diye bildim.

"aynı şey abi. Babamın fedakarlığını mahvetme. O sana yaşamı mutlu ol diye hediye etti. Onun hediyesini onurlandır abi" diyerek bana sarıldığın da artik sarsılarak ağlıyordum.

"söz mü abi" diyişine cevap veremiyordum.
"söz ver bana. Söz ver ki babam rahat uyusun" dedi.

"söz aslanım. Söz" dedim. Omuzlarım da dünyanın yükü ile.

Babası ile ikisini yalnız bırakarak arabama doğru yürüdüm. Konuştuklarımızı ve verdiğim sözü düşünerek.

Farkında olmadan çarptığım beden ile sendelesemde dalgınlıktan kurtularak hemen özür dilemek için kafamı kaldırdım.

Göz göze geldiğim kişiye inanamadım.

Onun burda ne işi vardı?

Kendimi toparlayarak yanından geçip gitmek için çaba gösterdim.

"yetmedi mi? Herkes seni affetmişken sende kendini affedemez misin? Kos koca 10 yıl kendine de bana da verdiğin cezayı ne zaman bitireceksin?" dedi kısık sesle.

Gitmek için bir daha onu iterek çaba gösterdim.

"Hayır gidemezsin. Artık olmaz.
Yıllardır bekledim. Sabret diyen insanları dinledim. Ama sonuç ortada. Ben seni tam tamına 22 yıldır seviyorum. Artık yetmez mi bu hasretim?" dedi.

Duyduklarım ile içimde tuttuğum tüm siniri, hınçı tek yumrukta birleştirerek ağzının ortasına çaktım.

" kızlarla fink atarkende mi beni seviyordun? Nişanlanırken de beni seviyormuydun? " diyip bir yumruk daha attım.

" defol git nerden geldiysen oraya. Kimin yanindan geldiysen oraya git" diyerek bir tane daha vurdum.

Beni durduran kahkaha atması oldu. Deli gibi sinirden falan da değil. Mutluluktan kahkaha atıyordu.

"hala beni seviyorsun. Hala beni köpek gibi kıskanıyorsun." diyerek tekrar kahkaha attı.

"sen delirmişsin. Bir daha asla olmaz. Bir daha aşk denilen illet yüzünden insanların hayatlarını mahvetmem. Asla" dedim

Gülmesi durdu. Hüzünlü gözlerle bana baktı.

"sensiz bir hayata bende katlanamazdım. Gitseydim peşinden gelirdim. Günahı ile sevabı ile bu sevgiyi sahiplenirdim.

Tek acı çeken sen değilsin. Tek sorumlu hissedende. Yıllardır kendi yaşadıklarına odaklanıp benim neler yaşadığımı hiç anlamadın.

Benim yüzümden kaybolan canlar, yaşanan acılar, kaybedilen bir aşk " dedi acı çekercesine.

" ama yoruldum. Ya kafama sıkacaktım, ya sana gelecektim. Al buyur tüm hayatım senin. Ne istersen yap. Ister al yaşa, yaşat istersende fırlat at" dedi yorgun bir sesle.

Ama acımasızdım ona karşı. Kinim bitmiyordu.
"lütfen bir vebali daha kaldıracak durumda değilim. Git nişanlınla mutlu bir hayat yaşa ve beni rahat bırak" diyerek bu sefer tüm gücümle iterek yolumu açtım.

Arabamın önünde duran Müge ve Batu ile karşılaştığım da aslında onların onun geleceğinden haberi olduğunu anladım.

"kardeşim" diyip kollarını açan Batuya ne kadar kızgın da olsam o kolları hiç boş bırakmadım. Sarıldığım da yenilmez gibi hissettim. Arkamda koca bir dağ varmış gibi.

"Fıratım" diyen Mügeyi ise ben kollarim arasına aldım. Sadakatı bana öğreten kadındı.

"bu gün sondu kardeşim. Yasımızın son günüydü. Bundan sonrası sana da bizede yasak. Her zaman yanında olacağız ve Ahmet abinin ailesi için elimizden geleni yapacağız. Onun şerefine onlarca kalbin atmasını sağlayacaksın. Ama yeter. Yasını bitirmen lazım" dedi Batu

Sanki bugün her kes birleşmişti ve kimse beni anlamıyordu.
"yapamam" dedim kısık sesle.

"yapa bilirsin ve yapacaksın" dedi Müge omuzlarımı sıkarak

"ve yapmaya arkanda ki adamı yeniden hayatına alarak başlayacaksın" diyen Batuya ters ters baktım.

"yavaş gel. O gitsin nişanlısı ile hayatına devam etsin" dediğim de Müge de Batu da sırıttı.

"benim nişanlı olduğumu hangi sivri zeka söyledi?" diyen şahıs ile tekrar arkadaşlarıma döndüm.

"bakın birde hesap soruyor paşa" diyip arabama binmek için anahtarlarımı çıkarırken Batunun yerinde kımıldanması dikkatimi çekti.

Ben bu sallanışı iyi bilirdim. Bir halt yemişse yerinde ileri geri sallanırdı.

"ben azcık minnacık yalan söylemiş ola bilirim" dedi bir çırpı da.

"Melihin herkese sevdiğim var demesini ve Türkiyeye döndüğümde nişanlanacağız demesini sana sadece nişanlanacak diye aktarmış ola bilirim" dediğin de gözlerim ile öldüre bilirsem öldürürdüm o an.

"mal mısın Batu. Demek o yüzden son yıllarda adını bile anmıyordu." dedi birşeyleri kafasında netleştiren Müge

Elimden anahtarı alarak uyuşmuş beni yan koltuğa oturtan Melih "senle hesabımı sonra göreceğim kardeşim" diyerek Batuyu tehdit ederek kendi de şoför koltuğuna geçti.

"seninleyse görülecek bir ömürlük hesabımız var. Taksit taksit ömründen düşeriz hepsini" diyerek sırıttı.

Zor oldu. Çok direndim. O daha çok çabaladı.
Uzak durdum. O daha da yakınlaştı.
Kendimi kandırdım, o ikimizin yerine de inandırdı.

Eskiden yaptığı gibi sabırla, ilmik ilmik işledi sevdamızı yaralarımıza. Merhem oldu, huzur oldu.

Yılların olgunlaştırtığı taraflarımızın aksini geri kalan yanlarımızı küçücük çocuğu büyütür gibi büyüttük.

Hikayemiz hiç tamamen mutlu olmadı. Zaten insanın mutlu olduğu anlar simsiyah gökyüzündeki serpiştirilen yıldızlar gibi nadir ama parlaklar. O mutlu anlarımıza tutunarak ve mutlu anlarımızın değerini bilerek yaşadık.

Her anımızda Ahmet abiye şükran duyarak...

SON

Büyük bir macera idi benim için. Bazen mutlulukla yazmaya koştuğum bazense saatlerce yazamadığım bu hikaye de son buldu.
Ara sıra özel bölümlerle size merhaba diye bilirim.
Sizi seviyorum.
Umarim benim kadar keyif almışsınızdır bu hikayeden.

Continuar a ler

Também vai Gostar

51.1K 2.8K 24
Çınar'ın son günlerde içine kapanması ve kimseyle konuşmaması ailesini tedirgin eder. Babası, arkadaşının tavsiyesiyle mahallenin gençlerinden yardım...
41.3K 2.6K 13
"Bak sen Mecnun olsanda ben Leyla değilim. Sen Kerem olsan da ben Aslı değilim. " •Çok kısa hikaye•
piç [bxb, texting] Por winnie

Ficção Adolescente

467K 36.3K 82
[tamamlandı.] timur: senin kendine saygın yok mu lan piç feza: yok siktir git şimdi kime inanmaya devam ediyorsan o yoldan devam et orospu çocuğu (gö...
192K 11.5K 41
İddia sonucu kütüphane de rasgele bir kitaba yazdığım numaramı okulun serseri çocugunun bulması tam da bir wattpad klasiğiydi herhalde... "sevgilim...