Yaşadığın ülkenin bu kadar güzel yerleri olduğunu bilmiyordun. Kalabalığın içinde ilerliyordunuz. Baekhyun olabildiğince yanında durmaya çalışıyordu ama bu şekilde devam ederse yan yana durmanız zorlaşacak gibi görünüyordu. Aklındaki şeyi yaptığında daha sonrası için pişman olacakmış hissine kapılıyordun ama şu an kaybolmak falan istemiyordun.
Yanındaki adamın koluna bakıp, daha sonra eline kaydırdın bakışlarını. Elini tutmak gibi bir planın vardı. Kendi elini ona doğru ilerletirken aniden o senin elini tutmuştu. Gözlerini şaşkınlıkla kırparken onun gözleriyle buluştun.
"Kaybetmek istemiyorum seni. O yüzden azıcık idare et." Diye söylediğinde başını sallayıp onayladın.
Yolda yürürken ilerlemeniz için yolu açıyordu. Arkasindaydin hemen. Seni nazikçe çekerken film setinden fırlamış gibi görünüyordunuz.
Sokak satıcılarının önünde durup bütün atıştırmaliklardan deniyordunuz. Arada Baekhyun denemen icin sana uzatıyordu yemekleri. Itiraz etmeden hepsini güzelce midene indiriyordun. Şakalar yapıyordu ve sürekli gülüyordunuz.
Kulakları olan bir tacı senin saçlarına takmıştı. Aynada kendine baktın. Oldukça sevimli olmuştun.
Sende aynısından bir tane alıp Baekhyun'un saçlarına takmıştın.
"Yaa çok tatlı oldun." Dediğinde sevimliliği karşısında tepkine engel olamamıştın.
"Bakayım hani?" Baekhyun kendini görmek için aynaya doğru bakmıştı. Saçlarını düzeltti. "Sende daha iyi duruyor bence."
"Hayır hayır baksana kendine" aynaya bakıyordunuz birlikte.
Ikinizinde kafasında kedi kulakları vardi. Üzerinizdeki aynı kıyafetler ve taç ile kesinlikle randevuya çıkmış çiftlerden farkınız yoktu. Baekhyun'un omuzuna kendi omzun ile dokunup azcık iteledin.
"Hadi ama şu hâline bak. Bir erkeğin bu kadar sevimli olduğu nerde görülmüş." Derken kıkırdadın.
"Böyle yaratılmış olmam benim suçum değil. Hem yakışıklı hem de sevimli olabiliyorum." Tacı çıkarıp yerine koyarken demişti. Yüzündeki şakacı tavır ve ifade yüzünden, hıhladın.
"Şapşal" dedin ve kendininkini çıkarmak için hareket ettiğinde seni durdurdu.
"Seninki kalsın. Benim kadar olmasa da gayet güzel duruyor. " demiş ve satıcıya parasını uzatmıştı.
Yüzündeki şaşkın ifade ile ne diyeceğini bilememiştin. Baekhyun'un bu hâllerini ilk defa görüyordun ve yani alışılabilirdi. Şakacı ve alaycı tavrı, kendinden emin halleri baya eğlenceliydi.
Tacı çıkarmadın ve sana almasına izin verdin. Durabilirdi. Aynadan saçlarını düzelttin.
"Şimdi nereye gideceğiz?" Diye sorduğunda eli yeniden seninkini kavramıştı. Gerek olmadığına emindin ama yinede tutmuştu elini. Peki. Bugünlük bir şey demeyecektin. Ortamın havasını bozmak istemiyordun. Nasıl istiyorsa o sekilde davranmasına izin verecektin. Bu onu tanımanın en iyi yoluydu.
"Aç mısın?" etrafa bakarak yürüyordunuz.
"Çok fazla değil. Bir sürü sey denedim."
"Peki o zaman dondurma ister misin? " ilerdeki dondurmacı dikkatini çekmişti.
"Olur"
Oraya doğru ilerlediniz. Önune gelince durdunuz.
"Neli istiyorsun?" Diye sorduğunda rengarek duran soğuk dolaba bakıyordun.
"Emin değilim. Hmm... limon ve vanilya olabilir."
"Tamam o zaman bende karpuz ve naneli istiyorum." Satıcıya söylediğinde ilk once seninkini sonra da Baekhyun'un istediğini vermişti.
Ekşi limon tadı ağzında yayılırken, Baekhyun'a bakıyordun. " Güzelmiş" diye söyledin.
"Denemek ister misin bundan?" Kendi dondurmasını sana doğru uzatmıştı.
Üstteki kattan küçük bir ısırık aldın. Karpuz tadı hoşuna gitmişti. " Hmm bu da güzelmiş"
"Değil mi?" Baekhyun kendi dondurmasını yemeye başlamıştı. Senin ısırdığın yerin üzerini yemişti.
"Ister misin?" Kendi dondurmanı uzatırken sordun.
Hayır demeden küçük bir ısırık almıştı. "Hafif ekşi"
"Güzel ama "
"Hmm"
Dondurmaları yemek icin ilerdeki parka doğru yürüdünüz. Ağaç altında olan bankın birine oturdunuz. Omuzlarınız ufaktan birbirine değiyordu. Sakince esen rüzgar hoş bir his bırakıyordu. Dondurma ile de birleşince oldukça ferahlatıcıydı.
Ufak bir sessizlikten sonra Baekhyun'un sana baktığını fark ettin.
"Siz kızların sorunu ne?" Öyle söylediğinde sende ona dönmüştün. Şaşkınca gözlerini kırparken, elini yüzüne doğru getirmişti. Sağ eli ile dudağının kenarına dokunup yavaşça kaydırdı. Dudağına dokunan el ile öylece kalıp bakarken, o parmağını kendi dudaklarına götürmüş ve yalamıştı. "Dudağının kenarına bulaşırmışsın" dedi.
Kalbinin sesi kulaklarının içinde yankılanıyordu. Ritmi değişmişti ve çok hızlı atıyordu. Kahve gözlere bakarken ne demen gerektiğini bile bilmiyordun. Yutkundun ve sadece "hmm" diyebildin. Utancından dizlerinin üzerine bakarken, yanaklarının al al olduğuna emindin. Kulaklarındaki ısı değişimini de hissediyordun. Baekhyun'un seni izlediğini biliyordun.
******
Ona bakarken gülümsememe engel olamıyordum. Biraz once yaptığım sey yüzünden utanmıştı ve su an o kadar masum görünüyordu ki. Yemek istiyordum. Kafasındaki taç ile duruyordu ve dondurma yerken ki halinin üzerine şimdiki hali de eklenince çok fazla guzel görünüyordu. Içimdeki her seyi demek istiyordum. Her şeyi bilsin istiyordum.
"Ne diyecem, ilerdeki parkta akvaryum var görmek ister misin?" Diye sordum.
Bana bakıp, " Akvaryum mu? Burada mı?" Dedi.
"Hmm. Çok fazla büyük sayılmaz ama oldukça güzel diye duymuştum. Olur mu, gidelim mi?"
"Olur" dediğinde heyecanlı görünüyordu. Yerinden kalkmasina yardim etmek için ilk ben ayaklanmıştım. Elimi yeniden uzattım.
"Küçük hanım" dediğimde önce bana sonra da elime baktı. Sonra elini elimin içine koydu ve tuttu. Eli tam benim elimin içine göreydi. Uyumlu duruyordu. Elini ilk tuttuğumda bana engel olur diye düşünmüştüm ama itiraz etmeden bana uymuştu. Içten içe mutlu olmama engel olamıyordum. Ona yolu gösterdiğimde birlikte akvaryumun olduğu yere doğru yürümeye başlamıştık. Öğleden sonra olmuştu çoktan. Güneşin ışıkları eğimli bir şekilde geliyordu. Rahatsız edecek seviyede değildi. Parlak mavinin altında birlikte el ele yürüyorduk. Üzerimizde uyumlu kıyafetler vardi ve istediğim her yere götürmüştüm onu.
******
"İki kişi lütfen" bilet gisesindeki görevliye söylediğimde o da broşürlere bakıyordu. Parasını ödeyip hızlıca yanına gittim.
"Geldin mi?" Diye sormuştu beni fark edince.
" Gel hadi içeri girelim."
"Tamam" dedigin de elimi tutmak için ilk hamleyi o yapmıştı. Yüzündeki gülümseme ile beni çekiştirmesene izin verdim.
"Vooahh! Ne kadar güzeller" şaşkınlık ve büyülenmiş bir ses tonu ile balıkları bana gösterirken minik bir kız çocuğundan farkı yoktu. "Baekhyun şuna bak" vatozları gösterirken telefonunu çıkarmıştı. Resimlerini çekiyordu. Arada onlarla kendi resmini çekmeye çalışıyordu.
"Benim çekmemi ister misin?" Diye sorduğumda başını sallayıp onayladı. Ilk once vatozlarla sonra sırayla ne kadar balık varsa hepsi ile resmini çekmiştim.
"Baekhyun birlikte resim çekilelim" dediginde telefonu elimden almış ve önüme geçmişti. Yunusların oldugu kısimdaydik. Selfimizi çekerken ikimizde v işareti yapmış ve gülümsemiştik. Birkaç tane daha çektikten sonra resimlere bakmaya başlamıştı. "Güzel olmuş." Demiş ve oradan gecen görevlilerden birini gözüne kestirdiği belli olan haliyle hızlıca ona doğru gitmiş ve " Pardon resmimizi çekebilir misiniz?" Diye sormuş; onay aldığında hızlıca yanıma geri gelmişti.
Önümüze geçen adam elindeki telefonu göz hizasına kaldırmış ve poz vermemizi beklemeye başlamıştı. Yanıma gelip koluma sarılmış ve boştaki ile de v işareti yaptığında şaşkınca ona bakmıştım. Resmin o sekilde çıktığına emindim.
"Beyefendi buraya bakmadı. Yeniden poz verin" diye söylediğinde görevli, bu sefer aklım başıma gelmişti. Kolumu tutuşundan kurtardım omzunun arkasından geçirip kendime doğru çektim. Bana bakarken ufak bir şaşkınlık yaşayıp sonra benim belime kollarını sarmış ve başını göğsüme yaslamıştı. Resim yeniden çekilirken gülümsüyorduk. Ancak bir şeyden emindim.
Hızla çarpan kalbimin sesini duyabiliyordu.
********
Evet yakınlaşma kısmını halletigime göre mevzuya girebilirim artik.
😏😏😏😏😏😏😏😏😏😏😏 ne olacak acaba ne olacak