Telekinezi

By nilsuilgin

3.8M 196K 53.4K

UYARI: Hikayeyi okurken sakın henüz okumadığınız bölümlere bakmayın. Gizem/Gerilim olduğu için spoiler yiyebi... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
Tamam mı, Devam mı?
-6-
-7-
DUYURU
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-28-
-29-
-30-
-31- Yılbaşı Özel
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-
-49-
-50-
-51-
-52-
-53-
-54-
-55-
ÖNEMLİ NOT^^
-56-
-57-
-58-
-59-
-FİNAL-
Yazardan Müjdeler!
Yeni Bir Dönem
Siz Birer Mevsimsiniz

-27-

47.6K 2.9K 1.3K
By nilsuilgin

1 GÜNDE YAYINLADIĞIM 2. BÖLÜM!!!!!

Ben Serenay'in yasayip yasamadigi hakkinda bir suru ipucu verdim cunku bir an once anlamanizi istedim. Serenay eger gercekten yasiyorsa ve geri donerse bambaska bir sir ortaya cikacak, bu zamana kadar bununla ilgili biiiirsuru ipucu verdim zaten :D Benim saklamak istedigim Serenay'in yasiyor olmasi degildi ki, beraberinde getirecegi seydi.

Neyse :D

İyi Okumalar^^

Mutfakta ekmek arasına nutella sürerken, bir şarkının melodisini mırıldanıyordum. Elime bulaşmış olan çikolatayı emdim. Tamam, itiraf etmem gerekirse Nutella değil de başka bir çikolata markasıydı. Ama hepsi aynı sonuçta.

Şarkıma kaldığım yerden devam etmeye başladım, kelimeler daha bir anlam kazanmış gibiydi.

'But no one keeps a secret, no one keeps a secret...'

Kendime ait olmayan bir ses yükseldiğinde arkamı dönerek Eray ile karşılaştım. "Sesin güzelmiş." diyerek o çarpık gülüşlerinden birini attı. Yanıma gelerek henüz hazır olmayan ekmeğini eline aldı ve yemeye başladı.

"Eray dur, daha üzerine reçel sürmedim!" diye cırlayarak eline yavaşça vurdum.

"Ben açım, tamam mı? Hem çilek reçeli yemem."

"Neden?" diye sordum. Çilek reçeli kahvaltımda eksik olduğunda kriz geçirirdim ben, Eray nasıl yemezdi?

"Söylemem, dalga geçersin..."

"Geçmem."

Önce biraz mızmızlansa da sonunda pes ederek söylemişti. "Alerjim var. Çilek yiyince burnumda minik kırmızı noktalar oluşuyor ve emin ol eğer o halimi görürsen benden hoşlanmaktan vazgeçersin."

"Senden hoşlanmıyorum Eray!" diye cırladım.

"Evet, aşıksın."

"Beni deli ediyorsun! Değilim işte, değilim! Bunu yapmaktan vazgeç!"

"Tamam canım bağırma ya, öyleyse okulda bana aşık olmayan iki kızdan biri sensin, diğeri de Elis. O eminim Pars'a aşık."

Pars ölümüne itici bir yüze sahipti, ayrıca ne zaman konuşsa sanki gırtlak kanseri tedavisi görmüş gibi sessiz konuşuyordu. Kimin abisi işte.

"Dolunay'ın." demesiyle sesli düşündüğümü anladım.

"Ve Serenay'ın..." diye ekledi.

"Serenay öldü, ortak." dedim.

"Biz neden şu gizemli kişinin gizemli notunu çözmeye çalışmıyoruz? Palyaçodan bahsettiğine göre birisi iki yüzlü. Yani Dolunay."

"Ayrıca," diye devam ettim. "Öğrendiğimiz her şey hakkında emin olmamamız gerektiğini yazmış. Bu ne demek oluyor?"

"Serenay öldürülmüştür?"

"Belki de. Ama nasıl?"

"Ya dur, annemi arayayım," dedim ve telefonumu çıkararak rehberde 'Anne' diye kayıtlı olan numaraya tıkladım.

"Alo anne?"

"Tatlım, nasılsınız?"

"İyiyiz, iyiyiz. Lale Teyze nasıl? Dolunay rahatsızlanmış diyorlar."

"İntihar etti," dedi annem. Bilmiyormuş gibi yaparak "Aaa!" diye bağırdım.

"Bileklerini kesmiş ama şimdi iyi. Öncesinde sürekli ağlayarak ortalığı falan dağıtmış. Dolunay sürekli birilerini kıskanır, kriz geçirirmiş. Bu sefer de seni kıskandı galiba. Eray'la gittiniz ya, o yüzden.  Ama bunu Lale'ye söylemedim tabi ki."

"Anne, kapatmam gerekiyor. Sonra arayacağım." diyerek hemencecik kapatıverdim telefonu. Eray'a dönerek,

"Dolunay beni kıskanmış. Seninle gittim diye galiba."

"Maya, benim aklımda bir fikir var.." dedi sıkıntılı bir şekilde. Sonra devam etti.

"Ya Dolunay küçükken Serenay'ı kıskandığı için kriz geçirip, onu öldürdüyse? Bu yüzden trafik kazası diyerek üstünü kapatmış olabilirler."

"Bilemiyorum...Babaları Dolunay'ı evlatlıktan red mi etti acaba?"

"Babası Serenay'ı sürekli psikoloğa götürüyormuş. O adam hep Dolunay'ı daha fazla sevmiş. Belki de Serenay ölünce dayanamayıp annesini terk etmiştir."

Mantıklıydı. Şakaklarımı ovuştururken penceredeki notu farkettim. Ekmeğimi masaya koyarak gidip notu aldım.

"Anladığım zaman,
Hemen kaçtım yangından.
Gelmek için bekledim,
Kârım büyük olacak zararımdan."

"Ne demek istemiş? Kim bu ya?"

Eray bıkıp usanmış bir tavırla nefesini verdi. "Ama gerçekten yeter artık. Dolunay'ın sırrı ne, bize tüm bunları yazan kim?"

"Bulacağız," dedim cesaretli bir tavırla. "Bulacağız."

(Onlar tüm bunları yaşarken, dışarıdaki kişi içinden cevap veriyordu onlara; 'B*k bulursunuz. Azıcık macera ruhlu olsaydınız, tüm iş bana kalmayacaktı.')

~~~~~~

Saatler geçmişti. Eray'la farklı yerlere sessizce oturmuş, kafa patlatıyorduk. Bu gizemi çözmek zorundaydık çünkü işin ucu bize de dokunacaktı.

Ortada bir hain vardı; Dolunay.

İki düşman vardı; Elis ve Pars.

Bir dost; Sare.

Bir ölü; Serenay.

Serenay nasıl ölmüştü, kim, neden öldürmüştü? Pencereye bırakılan tüm o notlar neyin nesiydi? Kim yazmıştı? Dolunay ve ikizinin geçmişinde neler saklıydı?

İnternete girerek Serenay'ın fotoğrafına bakmaya başladım. Biraz daha kurcalayarak ona ait bir fotoğraf daha bulmuştum. Bir sahnede duruyordu, başına gümüşten kraliçe tacı takmıştı. Elinde tuttuğu çerçevede 'Little Miss Perfect' yazıyordu.

Serenay çocuk güzellik kraliçesiydi!

İşte bu, Dolunay'ın onu öldürmek için bir nedeni olduğu anlamına geliyordu. Kız her anlamda üstündü kendisinden.

Fotoğrafta gülmüyordu, sadece hafifçe tebessüm etmişti. Arkasında duran ve taç alamayan diğer çocuklar bile sırıtırken o tebessüm etmekle yetinmişti.

Baktım. Saatlerce inceledim. Acaba şimdi cesedi ne kadar çürümüştür? Bunu düşünmemeye karar verdim ve sayfayı kapattım.

~~~~~~

Akşam olmuş, hava kararmıştı. Eray'la bulmaca çözüyorduk. Resimdeki kadının adını ikimiz de hatırlayamamış, internetten bakmaya karar vermiştik.

"Tabi ya," dedi Eray iki elini birbirine vurarak. "Bu kadın Candan Erçetin'miş. Dilimin ucundaydı zaten."

Biz öyle dalıp gitmişken kapı çalınmıştı. Tırsarak birbirimize baktık. Eray, "Sen otur, gelme. Ben açacağım." diyerek ilerledi ve kapıyı açtı. "Buyrun?"

Kim olduğunu görebilmek için Eray'ın yanına gittim. Kenara çekilerek gelen kişiyi görmemi sağladı.

Bir süre kıza öylece baktım. Birini andırıyordu sanki. Eray, "Kimsiniz?" diye sordu nazikçe. Kız bizim yaşımızda olmalıydı ve tahminen benim boyumda, zayıftı.

"Merhaba. Siz ikiniz, hiçbir şeyi çözemediğiniz için teşekkürler. Size her şeyi anlatacağım."

O konuşurken anlamayan bir tavırla ona baktık. "Şey, yanlış yere geldiniz galiba?"

"Hayır canım, doğru yerdeyim. Ve soğuktan donmak üzereyim. İçeri geçebilir miyim izninizle?" diyerek ikimizi de itti ve salona geçti.

Şaka gibi.

Bir yabancı pat diye evimize girmişti ve ukalaca konuşuyordu. Sinirim bozulmuştu, içimden gülmek geliyordu. Böyle insanları çok severdim.

Kız bizim şaşkın halimizi görünce, "Gelsenize, oturun şuraya." diye çağırdı.

"Kimsin?" diye sordu Eray yeniden.

"Vay, şimdi senli benli olduk ha? Daha az önce 'siz' diyordun."

Hala ahmakça bakmaya devam

ettiğimizi görünce kıkırdadı.

"Tamam, bu kadarı yeter. Açıklıyorum. Günlerdir pencereden size o notları yazan bendim."

"Bir dakika, adın ne senin?" diye sordum. Kız bir yandan rahatça koltuğa oturarak, diğer yandan kasedeki cipsi ağzına atarak konuştu.

"Serenay ben."

Continue Reading

You'll Also Like

1.3M 12.2K 198
Francisco ve Vini 'den sıkıldıysanız ve hiç kullanılmamış erkek karakterler arıyorsanız tam yerindesiniz! Burada isteğinize göre karakterler bulacağ...
12.9K 3.4K 43
Birbirinden güzel, özel ve çekici kapaklar için tek adres. Hikâyesi için kapak ihtiyacı duyanlar için burdayım, sonuçta her hikaye ve roman güzel bir...
733 162 3
Darazan, bulutların arasında süzülen ve dışardan boyutu aynı kalsa bile iç yüzeyi sürekli genişlemeye devam eden bir gezegendir. Rasar ve Almithra gl...
1.5K 310 33
Allen ve ailesi hayatlarını normal aileler gibi yaşarken bir gün babası ani bir değişime uğrayıp Allen ve annesine kötü davranıp zulüm eder, babasını...