-26-

47K 3K 1.3K
                                    

Hatırladınız mı? Geçen bölümlerde Dolunay'ın bir sırrı vardı, hatta ilk bölümlerde Sare ve Elis onu bu sırla tehdit ederek kullanmışlardı. Sonra Elis ve Pars ikinci kez tehdit etmişlerdi. O sırrı ben şahsen çok merak ediyorum, ya siz?

İyi Okumalar^^

"Dolunay senden nefret ediyorum! Yılışık pisliğin tekisin, seni aptal. Hiçbir işe yaramıyorsun! Aklında sürekli Eray denen çocuk var! Daha on bir yaşındayız, azgınlığın gereği yok."

"Beni kıskanıyorsun," dedi Dolunay. "Annemler beni daha çok seviyor ve sen de bunu biliyorsun! Asla benim yerimde olamayacaksın Serenay, geberip gitsen bile."

"Asıl sen beni kıskanıyorsun. İleride lisedeyken saçını benimkiler gibi görünsün diye sarıya boyatacağına eminim. Aptal. Abim esmer, sen havuçsun, ben sarışınım. Bazen keşke üçümüz kardeş olmasaydık diyorum. Bu çöplükte yaşamaktansa, ölüp gitmeyi tercih ederim."

"Ne o büyücü kız? Yoksa onu da mı önceden gördün? Daha psikolağa gideceksin, benimle çene çalmaktansa git de giyin." dedi Dolunay. Kardeşinin damarına basmayı seviyordu.

"Göreceksin," dedi Serenay. "Benim gibi yetenekli olan insanlar da var. Göreceksin. Hepiniz pişman olacaksınız."

"Ya, tabi evet. Ailenin yüz karasısın. Seni tımarhaneye yollasak yapabileceğin hiçbir şey olmayacak. Sahi, sen aptalca konuşmaktan başka ne yapabiliyorsun ki zaten?"

"Her an ne düşündüğünü görebiliyorum Dolunay. Ya sen ne yapabiliyorsun?"

GÜNÜMÜZ

"Maya," diye seslendi Eray. "Biz bunlarla uğraşmaktan Dolunay'ın sırrını öğrenemedik. Sence neydi?"

"Acaba kağıt arkadaşıma onu da mı sorsam?"

"İyi fikir." diyerek bana katıldı. Kalemimi elime alarak yine bir kağıt çıkardım ve yazmaya başladım.

"Her şeyi biliyora benziyorsun. Aklımdaki tüm soruların cevabını bildiğini söylemiştin. Dolunay'ın sırrını ve Serenay Arslan'ın nasıl öldüğünü de biliyorsundur eminim. Söyleyebilir misin?"

Eray'a okuttuğumda başıyla onayladı ve ayağa kalkarak kağıdı pencereye koydu.  Pencereyi yeniden kapatarak yanıma geldi.

"Seninle konuşmam gerekiyor Maya."

"Evet, tabi." Ne konuşacaktı acaba? Eminim saçma sapan bir şeyle ilgiliydi.

"Benden hoşlandığını biliyorum."

"Eray, bu muydu diyeceğin şey? Sabah sabah saçmalama çocuk."

"Hayır, cidden." dedi. "İtiraf et. Korkma." Aptal, hem domates gibi olmama neden oluyordu hem de bunu konuşmaktan zevk alıyordu.

"Pencereden haber var, ne çabuk yazdı la bu kız?" diye sordu şaşkınca. Aradaki 'la' kelimesi sırıtırken pencereyi açarak kağıdı aldım. Nasıl oluyordu da o kız kağıdı oraya koyarken bir türlü göremiyorduk?

"Her şeyi biliyora benziyorsun. Aklımdaki tüm soruların cevabını bildiğini söylemiştin. Dolunay'ın sırrını ve Serenay Arslan'ın nasıl öldüğünü de biliyorsundur eminim. Söyleyebilir misin?". Yazmıştım. Cevap olarak yazdıklarını sesli bir.şekilde okumaya başladım.

"Bir palyaço olsaydım insanları eğlendirmek yerine onları korkutmayı tercih ederdim. Palyaçolar aşırı makyajlı ya da maskelidirler ancak sevimli veya sevimsiz, komik ya da trajik her maske karanlıktır. Yüzünü gizleyen herkes için öyledir. Dolunay bunun utancı içinde."

TelekineziHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin