Hayal Et Harry Potter

By -thescarlett

154K 2.1K 1K

Anlatmama gerek var mı? 28.09.2020| #remuslupin kategorisinde 3. 14.08.2020| #siriusblack kategorisinde 2. 1... More

𝐢 𝐡𝐚𝐯𝐞 𝐭𝐨
𝐭𝐰𝐨 𝐥𝐨𝐯𝐞𝐫𝐬
𝐚𝐝𝐡𝐞𝐬𝐢𝐯𝐞 𝐩𝐥𝐚𝐬𝐭𝐞𝐫
𝐚𝐝𝐡𝐞𝐬𝐢𝐯𝐞 𝐩𝐥𝐚𝐬𝐭𝐞𝐫²
𝐢 𝐡𝐚𝐯𝐞 𝐭𝐨²
𝐬𝐢𝐝𝐞𝐬
𝐢 𝐡𝐚𝐯𝐞 𝐭𝐨³
𝐬𝐨𝐦𝐞 𝐬𝐭𝐮𝐩𝐢𝐝 𝐦𝐢𝐬𝐭𝐚𝐤𝐞¹
𝐢 𝐡𝐚𝐯𝐞 𝐭𝐨³
𝐝𝐞𝐭𝐞𝐧𝐭𝐢𝐨𝐧

Some stupid mistake2

3.4K 139 76
By -thescarlett


"Evet, bir bakalım (...) Rosier değil mi..." Dedi James Potter, ciddiyetini korumaya çalışıyordu ama seni yakalanmış olmanın verdiği sevinç, bir ölüm yiyeni  yakalamış olmanın verdiği sevinç içini kıpır kıpır ediyordu. İlk sorgusuydu, saat sabah altıydı ve yataktan kalkmanın okul yıllarındaki Quidditch antrenmanları haricinde zulüm gelen zamanlar şu anda derin bir haz veriyordu. Evine gidince güzeller güzeli eşine bunu anlatmak için öyle sabırsızlanıyordu ki!

"Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz? Siz onun kim olduğunu biliyor musunuz? Babamı tanıyor musunuz?"

Barty'nin bağırışları sorgu odasına kadar geliyordu, ve tahmin etmek zor değildi, eğer seni bu durumdan çıkarmak için nefret ettiği babasından bahsetmeye başladıysa, ya durum gerçekten düşündüğünden kötü demekti ya da Barty'nin daha önce hiç görmediğin çılgın bir yanını görüyordun.

James Potter asasıyla bir büyü yaptı. "Dışarıdaki sesleri duymayalım değil mi? Fazla ses gelmesin... ama yine de merak etmeden duramıyorum, neden sihir yasaları dairesi uygulama başkanın, sayın Crouch Senior'un, oğlu bir ölüm yiyenle birlikte olur? O ölüm yiyenlerin kökünü kazımaya çalışırken oğlu nasıl bir ölüm yiyenin evinde bulunur?"

Bir süreliğine konuşamadın. Olayları hala algılamaya çalışıyordun. Her şey... ne kadar hızlı olmuştu öyle, ne kadar da hızlı yakalanmıştın? Ama hayır, korkmuyordun, hem de hiç korkmuyordun. Karşında oturan seherbazın aksine bu sorgunun boşa olduğunu biliyordun. Sana dokunulamayacağını biliyordun. Avukatın birazdan geleceğini ve çıkacağını biliyordun. Seni suç üstü yakalamadıkları veya sen bir aptal gibi itiraf etmediğin sürece yaptıkları her şeyin gözünü korkutmaktan daha fazlası olmadığını biliyordun. O halde bu duygu neydi? Dizlerinin, ellerinin titremesine sebebiyet veren bu his neydi? Yakalanmanın verdiği utanç mıydı? Heyecan mıydı? Endişe miydi? Ne olduğunu anlamakta zorlanıyordun. 

Bu işten sıyrılacağını bilsen bile meraklıydın, karanlık taraf yükselişteydi ve hiç kimse, seherbazlar bile, birinin evine bu kadar absürt bir saatte baskın yapıp onu sorgu odasına almazdı. Alamazdı.

"Hakkımda bir kanıtları mı var da buraya getirildim?" Diye düşünsende vazgeçtin. Eğer bir kanıtları olsaydı şu an muhtemelen bir işkence odasında olurdun. Yarın sabahsa James Potter eşiyle kahvaltı yaparken bir eliyle portakal suyunu yudumlayıp  bir eliyle gazeteyi açar, ona senin yakalanma haberini gösterir, göğsünü gere gere ne kadar büyük bir iş yaptığını anlatırdı.

Ne olmuştu o zaman? Sihir bakanı bir anda ona yapılan Imperius lanetinden kurtulup cesur kararlar almaya mı başlamıştı? Nasıl seni buraya getirecek cesaretleri olabilirdi? Bakanın onların elini kolunu bağlamış olması gerekirdi. Düşündün, düşündün...abinle konuşmalıydın. O mutlaka bir şeyler bilirdi.

"Toparlan, toparlan..." Dedin kendi kendine. Şu an beyin fırtınası yapmak için kesinlikle uygun bir zaman değildi. Nerede olduğunu ve ne yapman gerektiğini kısa bir sürede idrak ettin. karşındaki seherbazın zayıf itiraf ettirme taktiklerine gülümsedin.

Acaba ne kadar süre açılış konuşması için arkadaşlarıyla pratik yapmıştı? 

Ama sende boş değildin, abin Evan Rosier ölüm yiyenliğinin ilk yıllarından beri sürekli sorgulanmasıyla bilinirdi. Sana pek çok taktik, pek çok numara ve onları nasıl kızdıracağın hakkında epey eğlendirici bilgi vermişti. Bir süre sonra bundan o kadar rahat o kadar gündelik bahseder olmuştu ki...

"Bu akşam bana kaymak birası ısmarlamak ister misin?" Demiştin ona bir pazar akşamı.

"Hayır, bir seherbazla randevum olacağını hissediyorum."

Kaşlarını kaldırdın. "Ha yani artık hissedebiliyorsun da?"

Gerindi. "Evet, dün tamda benden şüpheleneceği bir olay oldu. Çok kızacağını düşünüyorum. Kendimi bir şekilde kurtarmalıyım. Ama ne yapayım kardeşim! Öyle çok seviyor ki beni! Bence beni görmek istediğinden sürekli böyle yapıyor."

Ama doğrusunu söylemek gerekirse şu anda karşındaki seherbazla oynamak istemiyordun, bunu yapacak enerjin yoktu. Şu an eve gidip uzanmalıydın. "Bir kedi almalıyım..." diye düşündün. "Güzel bir tekir, rahatlatan, sürekli sırnaşan bir kedi, evet, bir kedi almalıyım. Hem Barty'de istiyordu bunu. Şu sarı kediler..."

"Ben ölüm yiyen değilim." Diyebildin yalnızca, bezgin bir sesle.

Yüzünde alaycı bir gülümseme belirdi. "Tabii, tabii. Bunu kanıtlayabilir misin?"

"Sol kolumda bir işaret yok?"

"Bu biçim değiştirme büyüsü çok kolay yapılan ancak yalnızca kişinin kaldırabileceği bir büyü olduğundan olmasın?"

"İyi o zaman, madem benim kanıtlarım sana yetersiz geliyor, lütfen sen benim ölüm yiyen olduğuma dair kanıtlar sun."

"Bir Slytherin'sin, ayrıca... ailen kan saflığı bozulmasın diye akraba evliliği yapmaktan kaçınmayan manyak bir aile."

"Camın arkasından bizi izleyen arkadaşın Sirius Black'te öyle değil mi?" 

"Ah, yani manyak bir ailen olduğunu kabul ediyorsun?"

"Herkesin ailesi biraz manyak değil mi? Sadece bazıları biraz daha fazla."

"Hiçbir aile kızlarının koluna ölüm yiyen işaretini 16'sında damgalayacak kadar manyak olamaz."

Şaşkınlıkla kaşlarını çattın, ağzın açıldı ama hemen kapandı. İşareti 16 yaşında aldığını nereden biliyordu?

James Potter camın arkasındaki Sirius'a onu göremese bile göz kırptı. Anlık şaşkınlığın onu kazandığını düşünmeye itmişti. Gözlerini kıstın, bu piç herif böyle mi oynamak istiyordu? Peki.

"Bak Potter, ne demeye çalıştığını anlıyorum ama..." Dedin yavaşça masaya eğilerek. "Olmaz."

Potter'ın gözleri ufak bir heyecanla parladı, masaya yaklaştı, eğildi. "Olur, olur, olur." Diye mırıldandı, ne kadar heyecanlandığını gizleyemiyordu bile.

"Olmaz." Dedin yavaşça yeniden. "Benim bir sevgilim var ve onu seviyorum, ve ah, sen evlisin!"

James Potter kaşlarını şaşkınlıkla çattı. "Ne diyorsun sen be?"

Kaşların şaşkınlıla havaya kalktı. "Ah! Beni bu yüzden sorguya almadın mı? Baş başa zaman geçirebilmek için. Yoksa neden elinde hiçbir somut kanıt yokken beni gecenin bir yarısı sevgilimle hoş zaman geçirmekten alıkoyasın ki? Hiç mantıklı değil."

Potter'ın bakışı görülmeye değerdi. Ağzını açtı, tam bir şey söyleyip cevap verecekti ki -ki onunla laf dalaşına daha fazla devam etmek istemezdin, çünkü iyi bir konuşmacı olduğu belliydi ve sen fazla yorgundun.- içeri avukatın girdi.

Sonraki birkaç dakika boyunca yasal olarak elinde bir kanıt bulunmadığı için burada kalamayacağın hakkında konuşuldu.

***

"Ve sonra, bu kadar pervasız olduğu için abine kızıyorsun." Dedi Barty, eli senin belindeyken. "Seherbazları sinir ediyorsun, görevlerde aptalca cesur davranıyorsun, gürültü çıkarmayı seviyorsun. Onu kadın kopyasının." Yüzünü ekşitti. "Tanrım, Evan Rosier'ın kadın hali benim sevgilim. İğrenç."

Ufak bir kahkaha attın. "Söylediğin şeylerde doğru olan tek şey ne kadar gürültü çıkarttığım. Özellikle seninleylen. Hayır bekle- özellikle seninle yataktayken."

"Tanrım sen..." Gözlerini devirdi.

"Tabii illa yatakta olmak zorunda değil." Diye sözlerini devam ettirdin. "Otel odası, yatak, yer, mutfak tezgahı... ah duş! Zamandan tasarruf etmenin muhteşem-"

Barty elleriyle senin yüzünü nazikçe sardı. Ona bakmanı sağlamak için başını havaya kaldırdı. "Canım?"

Şaşkınlıkla ona baktın. "Evet?"

Barty bir şeyler söylemek üzereydi. Ağzı açıldı, kapandı, açıldı. "Senin için gerçekten endişelendim."

"Evet...bunu biliyorum."

"Senin hakkında hep endişeleniyorum."

Kaşlarını çattın. "Neden ki?"

"Abine çok benzediğini söylerken şaka yapmıyordum. Onun pervasızlığından şikayet edip aynı şeyleri sen yapıyorsun. Bu akşam nasıl eve geldiğini hatırlıyor musun? İşte her sabah bunun gibi bir hisle seni düşünüyorum. Düello yaparken, göreve gönderilirken...o kadar gürültüsün ki... başına bir şey gelecek diye o kadar korkuyorum ki...Ve gecenin bu vaktinde seherbazlar tarafından sorguya çağrılman...dikkat çekiyorsun. En ufak bir hatanda-en ufak bir hatanda-"

Yavaşça onu kendine çektin ve öptün. Tutkulu bir öpücükten ziyade duygusaldı. Dilleriniz birbine değiyordu. Ağzındaki pis sigara kokusunu almana rağmen, onu öpmeye devam ettin.

Senden ayrıldığında elini omzuna attı ve eve yaklaşmanıza yalnızca birka. adım kala konuştu. "Beni susturmak için öpmeni sevmiyorum." Dedi yavaşça. "Ama şimdilik çenemi kapalı tutacağım çünkü ikimizde çok yorgunuz. Ama yarın, bunu konuşacağız."

Ona baktın. ""Bu kadar büyük bir duygusal gelişiminin olması beni korkutuyor." Dedin yavaşça. Oysa sadece gülümsemekle yetindi.

Evin kapısını açtı. "Bir şeyler içmek ister misin, meyveli şaraplardan? Uyumamıza yardımcı olur."

"Tabii...harika olur." Diye mırıldandın o mutfağa giderken. Yavaşça yatak odasına gittin, üstüne yeni pijamalar geçirirken...

"Barty?"

"Evet?"

Çalışma odasının kapısı ardına kadar açıktı. Çekmecelerde olması gereken kağıtlar yerlerde, kitaplıktaki tüm kitaplar yerlere atılmıştı. Masanın üstü hiç olmadığı kadar dağınıktı.

"Buraya gel canım."

***

Merhaba okurlar, 80950583 yıldır yayınlamadığım devam bölüm işte burada. Saat 1.26 ve açıkçası bu bölümü bitirmeye bu kadar azimli olmasam muhtemelen telefona bakarak uykuya dalardım.

Yazım yanlışları ve mantık hataları (eğer varsa) kontrol etmeyeceğim bu sefer. Yazmanın önemli bir aşaması tekrar okumak ve düzeltme yapmak ama bunu yapmayacağım bu sefer.

 some stupid mistake'in ilk bölümünü 9 ay önce yazdığım için onu da yeniden okumam gerekti. İnanılmaz dil hatalarıyla dolu, sırf o dil hataları yüzünden güzelim metin heba olacakmış az kalsın. Neyse ki o kadar da göze batmıyor.

Yeni bölüm ne zaman gelir? İnanın bilmiyorum. Hala 50+ taslak var ama bunlarının hepsinin elden geçmesi lazım. Ya da lazım mı bilmiyorum. 

Sonuçta o zamanki yazım dilim çok daha fakirdi, şimdi geliştim. Ve gelişimlerimi yeni bir kitap yazarak kıyaslamak yerine bu fakirliği zenginleştirmeye çalışmak ne kadar mantıklı bilmiyorum. Sizce?

Bilmiyorum arkadaşlar, yeni bölüm kesin gelir de, ne zaman gelir bilmiyorum. En kötü eski yazdıklarımı yeniden koyarım öyle biter bu kitapta.

Bazı insanların sadece okuduğunu biliyorum, ama yorum yapmanız benim için önemli. Burada yazdığım 100+ kelimeyi yalnızca beyaz bir ekrana yazmadığımı bilmek beni mutlu edecek.

İyi günler 🥱🥱🥱






Continue Reading

You'll Also Like

415K 42K 61
Taehyung iki yıllık ilişkisini ayakta tutmaya o kadar odaklanmıştı ki yanı başındaki gerçek aşkını fark edememişti bile. |omegaverse| |omegatae&alfak...
71.5K 5.3K 30
jungkook kendisine takıntılı eski kız arkadaşından kurtulmanın tek yolunu eşcinsel olduğunu ileri sürmekte görüyordu ve bunun için taehyung'tan yardı...
397K 36.4K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
262K 24.7K 25
Jeon Jungkook, 20 yaşına gelen herkesin dolunay gecesi kurt cinsiyetini ôğrenmesi şerefine düzenlenen baloda, kardeşinin kurt cinsiyetini kutlamaya g...