Keyifli okumalar🌼
___
Özlediğim kolların arasında olmak içimi hoş etse de ayrılmak zorunda kalacaktım az sonra. Ellerim belimdeki kollarının üstündeyken buz kesmişti. "İyi misin?" Dikkat yüzümü incelerken sorduğu soru beni kendime getirdi. Kafamı salladım öylesine. Kolları hâlâ belimden ayrılmazken benim de içten içe ayrılmaya niyetim yoktu.
Kollarının arasından çıkıp derin bir nefes alırken onun da iç çektiğini duydum. Konuşmak istiyordum ama yalan söylemişti. Ne olursa olsun bunu da unutmayacaktım bir adım atmadan önce. Arkamı dönüp gitmek için adımlarken nefesini saçlarımın üstünde hissettim. Derin bir nefes çektiğini sırtıma değen göğsünden anlarken gerildim.
"Yetmez mi bu kadar?" Elini arkadan elime uzatırken tepkimi ölçmek ister gibi yavaşça dokundu önce. Parmaklarımı okşadı sonra. "Konuşmamız gereken şeyler yok mu sence de ?" Elimle oyanırken aldığı nefesler saçlarıma vurup bir kaçını havalandırıyordu.
Kafamı sallamamla ona dönerken aynı elimi gözlerime bakarak tuttu. Sanki ters bir şey dememden ya da elimi çekmemden korkuyor gibiydi. Konuşmamız için daha rahat bir yere giderken bu geçen kavga ettiğimiz sınıf olmuştu. Kapıyı kapatıp karşıma geçerken masanın üstüne oturup kollarımı göğsümde bağladım.
"Baştan sona anlatacağım. Sonra ne dersen ne yapmak istersen o olacak." Kafamı sallayıp başlaması için kaşımı kaldırıp ona bakmaya başladım. "Sude biliyorsun kaç senelik arkadaşım. Ailesini tanıyorum. Onlar da beni tanıyor. İlk sarıldığı gün... Annesinin hasta olduğunu öğrenmiş. Kadını gördüm kaç defa çok iyi bir insan. Bende üzüldüm. Ağlamaya başladı. Sonra da sarıldı işte."
"Geçen gün de aradı. Çok kötüydü. Annesinin de çok kötü olduğunu söyledi. Sana söylesem izin vermeyeceksin diye düşündüm. Tanımazsın demek zorunda kaldım. Allah kahretsin ki yalan söyledim. Ama gerçekten inandım. Annesinin de kendisinin de durumunun kötü olduğuna inandım. Hata ettim. Ne kadar özür dilesem unutmazsın biliyorum. "
" Ama özür dilerim Arya. Yemin ederim sadece arkadaşım o benim. Arkadaşımdı. Yaptığını anlayıp kızsam da kendisi gelmeye devam ediyor. Biliyorum güvenini kırdım ama yapacağım. Geri kazanacağım. "
Önüme gelip çözdüğüm ellerimi tutarken gözlerime baktı." Şu bir kaç gündür yapamıyorum. Sana o kadar alışmışım ki... Yapamıyorum Arya. Dayanamıyorum... " Gözleri hafif dolarken şaşırdım.
" Sevdiğime inanamıyor musun gerçekten? Pişman mısın sevdiğine? " Gözlerime bakarken kafamı salladım usulca. O gün sinirle konuşmuştum ama değildim. Hiç bir anımız için de sevdiğim için de pişman değildim." Pişman değilim. Takip ettim evet. Yine olsa yine ederim Ata. Sana bunu duysam da sordum. İhtimal vermek istemesem de aklımda illa ki oluştu o kişi ama yine de sordum."
"Sen ne yaptın? Yalan söyledin. Bana başka bir yolu sen bırakmadın. Evet dinlemedim orada suçluyum. Bende özür dilerim. Önce dinlemem gerekirdi." Ellerinden birini belime götürürken gülümseyerek bana baktı.
"Düzelteceğiz. Her şeyi düzelteceğiz Arya. Söz veriyorum. Bunun için de her şeyi yapacağım." Kolumu boynuna dolarken gülümsedim.
" Her şeyi yapar mısın gerçekten? " Kafasını salladı hızla" Yaparım Arya. Her şeyi yaparım " Yüzümdeki gülümseme sinsi bir gülüşe dönüşürken telefonumu cebimden çıkardım. Ata bir şeyleri anlamak istercesine bana dikkatle bakıyordu. Kayıtlar bölümünü açıp ona tuvalette olanları dinletirken her cümlede kaşları git gide çatıldı.
"Sence de iyi ders vermenin vakti gelmedi mi?" Yüzümdeki gülüşü silmeden sorduğum soruyla onun da yüzünde bir gülüş oluştu.
~
Kardelenle birlikte gülerek bahçeye çıkarken karşıda beraber oturan Ata ve Sude'yi gördüm. Sude gülerek Ata ile konuşurken o da cevap veriyordu. Göz göze geldiğimizde bana bakarken Sude de onun baktığı yere dönmüştü. Yani bana.
Bana bakıp alayla gülerken tekrar dönüp Atanın omzuna eline attı. Ona yaklaşıp bişeyler söylerken ister istemez bu yakınlığına karşı sinirlendim. Ellerim sıkarken Kardelen beni çekip boş olan bir masaya yönlendirdiğinde Ataları buradan da görebileceğim bir yere oturdum.
Sude hâlâ samimi bir şekilde Ataya bişeyler anlatırken onun gözleri ara ara bana kayıyordu. Ne kadar sinirlensem de önüne bakması için işaret ederken elimi önce gözlerime sonra ona doğru gösterip gözüm üstünde anlamında işaret yaptım. Sude'nin yanında olmasından bu yana ilk defa gerçek anlamda gülümserken yanındaki yalancı bunun ona olduğunu sanmıştı.
Bundan ümitlenip daha da samimi konuşmaya başlarken sinirle gözlerimi onlara dikmiş izliyordum. "Kızım çok belli ediyorsun bak" Kardelen in eğilip fısıldaması ile ona dönerken şuan ne yapıyor acaba diye düşünmeden edemiyordum da. "Napayım? Şuna bak nasıl dibine giriyor çocuğun. Hayır ben ona da sorucam zaten. Beklesin o"
"Bu işe giren sendin kanka. Çocuğa niye kızıyorsun? Kız yılışık o da plan gereği -"
"Plan gereği ağzının içine sok demedim ben. Alt tarafı konuşacaktı. Kendisi gibi bende onu tembihledim fazla yakın olma temas kurma diye ama. Bi öpüşmedikleri kaldı herhalde."
"Eğer bunu istiyorsan katlanmak zorundasın sende biliyorsun. Boşuna çocuğa kızma da yani. Sen istedin"
"Offf! Biliyorum biliyorum. Ama böyle görmek sinir bozucu" Elini sırtıma atıp sıvazlarken Sudenin kantin sırasına doğru gitmesini fırsat bilen Ata bana döndü. Etrafa kısa bir göz atıp kimsenin bakmadığına emin olduktan sonra öpücük atarken elimde olmadan gülümsedim. İyi alıştı bu şapşal öpücük atmaya.
Başımda dikilen biri ile gözlerimiz ayrılırken gerilerek gelen Buraka baktım. Atanın bakışlarını üzerimde hissediyordum. "Selam"
"Selam" Kardelen baktığımda anlayıp kalkarken kenara geçti. Kantine giren Eren onu görüp sırıtarak yanına giderken güldüm. Olacak bunlar olacak. "İyi görünüyorsun" Kafamı salladım.
"Neden kötü olayım ki? İyiyim sorun yok" Beni dikkatle süzerken gözü sinirle bize bakan Ataya kaydı. Biraz da sen sinirlen bakalım Ata bey. Sude nin tekrar onun yanına gitmesiyle ikisine bakıp bana döndü. "Arya... Ben yanlış anlamanı istemem. Sadece duyduğumu söylemiştim sana. Başka bir niyetim yoktu."
"Yok yanlış anlamadım. Neyi yanlış anlayacağım ki zaten? Duydun söyledin bu kadar" Gülümseyip ona bakarken rahatlamış bir şekilde arkasına yaslandı. "Böyle düşünmene sevindim. Antrenmanlar nasıl gidiyor? "
"Güzel. İyi gidiyor" Kısaca cevap vererek konuşmayı hızlı bitirmek istiyordum açıkçası. Sonuçta karşımdaki bana ilgisi olan biri ve gerçekten duyup söylediğine inandığımdan bu plan yüzünden ümitlenmesini istemiyorum. "Peki. Çıkışta müsait misin? Bir şeyler yapalım mı?"
"Üzgünüm. Yalan söylemek istemiyorum. Bir işim yok ama durumu biliyorsun. Ayrılır ayrılmaz başka biri ile dışarı çıkıp gezmek istemiyorum. Ki hâlâ tam olarak Atayı bitirmiş değilim. Bi anda bitecek bir şey de değil. Öyle değil mi? "
" Anlıyorum. Ama sen böyle düşünürken onun orada Sude ile takılması ne kadar doğru? "
" Beni onun doğrusu yanlışı ilgilendirmiyor Burak. Ben benim doğrularımla ilgilenirim. Anlayışlı olacağını düşünüyorum bu konuda " Kafasını salladı." Sorun değil. Sadece sana kendimi yanlış tanıttığımı düşünüyorum ve bunu düzeltmek istiyorum. "
"Düzeltilcek bişey yok." Gözleri bize bakan Ataya dönerken güldü. "Bu hâlâ neye bakıyor kızgın boğa gibi? "
"Kızgın boğa derken? Normal bakıyor işte boşver. " Kardelenlerin olduğu tarafa döndüğümde Erenle ikisini göremedim. Nereye gitmişti yine bunlar ya? Hayır aranızı ben yapacağım çocuklarım böyle haberim olmadan falan olmaz ki ama. Önüme düşen saç rahatsız ederken geriye atmak için üşenmiştim.
Üfleyip bir süreliğine de olsa geriye gitmesini sağlarken iki erkeğin de bakışları üstümdeydi. Atanın olması mutlu etse de olmaması gerekiyordu şuan için. Önüme tekrar düşen saçı benden önce başka biri tutarken bu Buraktan başkası değildi. Kafamı ona çevirip gözlerine bakarken o önemli bir işle uğraşıyormuş gibi aldı ve hafifçe kulağımın arkasına bıraktı.
Soğuk eli kulağımın hemen altına değerken titredim. Atanın elleri hep sıcaktı... Kendimi rahatsız olarak geri çekerken dokunuşundan kurtuldum. Aniden geri çekilmemle fark etmiş olacak ki kendini açıklama gereği duydu. "Rahatsız ediyor diye" Kafamı salladım önemsiz anlamında.
Kantinde yüksek çıkan sesle o tarafa dönerken Ata masayı çekmişti. Zaten doğru şekilde duran masayı neden çekti diye düşünürken Burak ın geri önüne dönmesini fırsat bilip gözleri ile telefonumu işaret etti. Buraka bakıp yapay bir şekilde gülümserken cebimden telefonumu çıkardım. Masanın alt tarafından tutarken üstten mesajını okudum.
Basketçi Bey : Gülüp durma şu ite
Basketçi Bey : Zor tutuyorum kendimi oraya gelmemek için
Basketçi Bey : Zil çaldığı gibi her zaman ki yere gel
Gözlerimi telefondan kaldırıp ona baktığımda gözlerimi kapatıp açarak onayladım. Hâlâ gergin olduğu belli olsa da bir nebze rahatlamış olarak önüne döndü. Öğlen teneffüsü bitmek üzereydi zaten. Bir kaç dakika vardı. "Sınıfına bırakayım mı?" Buraktan gelen soru ile gözlerim onu bulurken tek cevabımla ayaklanacak bir hali vardı.
"Gerek yok teşekkür ederim sorduğun için. Kardelen ile buluşup gideriz." Kafasını salladı yüzü düşerken. Elimden geldiğince kırmamak için çabalıyordum ama yapacak başka bir şey de yoktu elimden gelen. Çalan zille ayaklanırken konuştu. "Görüşürüz"
Kafamı eğerek selam verdiğimde son kez bakarak kantinden çıktı. Bir kaç kişinin ardından bende ayaklanırken Ataya bakış atıp çıktım. Alt kata inerken iyi ki burası var diye geçiriyordum içimden. Burası da olmasa nerede buluşacağız biz?
Sessiz olan katta ilerlerken arkamdan bir adım sesi duydum sanki. Dönüp baktığımda kimse yokken boşverip ilerlemeye devam ettim. Belimde hissettiğim kollarla irkilirken sesini duydum.
"Arada bir böyle gizli gizli buluşur muyuz?"
🌙
Hellööö🎈 Öncelikle yeni bir kurguya başladım. Sizi oraya da bekliyorum :)
Her şeyin plan olduğu ortaya çıkmıştı zaten. Ama şimdi de bizimkilerin bir planı var. Sizce ne yapacaklar?
Burak, Sude ile iş birliği içinde mi yoksa gerçekten duyduğunu mu söyledi?
Ata, Arya'nın güvenini tekrar kazanacak mı?
Bölümler belirli günlerde vr akşam saatleri geliyor. Günü geldiği gibi 00.00 da gelmiyor yani. Lütfen bunu bilerek yazın bazı yorumları🙏🏻
Perşembe günü yeni bölümde görüşmek üzere❤️