29. Bölüm

95K 5.2K 672
                                    

Keyifli okumalar 🌼

___

Ellerimiz birlikte kantinden çıkarken görenlerin bakışları ile utanıyordum. Sude'nin okuldan çıkıp biz tekrar arkaya giderken Ata 'ya seslenmesi ile duraksadım. O durmayıp giderken tökezlemem ile bana dönerken sordu. 

"İyi misin? Bişey oldu mu?" 

"Hayır olmadı da. Sude. Sana sesleniyor."

 Bakışlarımı bize yaklaşan Sude' ye çevirip konuşurken omuz silkti. "Duyuyorum." 

"Ee dinlemeyecek misin?"

 Yanımıza gelen Sude'ye döndüğümde bir Ata'ya bir ellerimize baktığını gördüm. "Ata? Siz?"

 Şaşkınca bize bakarken Ata pek umursuyor gibi gözükmüyordu. Elimi bırakmayıp aksine hafif bir baskı uygulayıp sıkarken yürümeye başladı. 

Sude ise arkamızdan bağırıyordu "Nasıl ya? Nasıl? Ata! Sana soruyorum!" 

Ata ise hâlâ takmayıp ilerliyordu. Arkanın boş olması ile gerginliğim azalırken onun yine aynı bankın önünde durmasıyla bende durdum. Elimi hâlâ bırakmazken bana bakmıyordu da. 

"Neden yaptın bunu?"

 Bana dönüp gözlerini üstümde dolaştırırken elimi de bıraktı. Elimi bırakması ile sanki boşluğa düşerken onu izlemeye devam ettim. Banka otururken öne doğru eğilmişti. Ellerini öne doğru sarkıtmışken dümdüz karşıya bakıyordu. Bir cevap vermemişti bile. Bir anda banka vurması ile yerimden sıçrarken korkuyla bir adım geri çekildim. "Sikicem o iti." Ettiği küfürle beraber ayağa kalkarken hızla ona doğru atıldım. Önüne geçip durması için ona bakarken nihayet gözlerime bakmıştı. 

"Ya bir sakin ol artık! Çocuk burada değil bile. Derdin ne senin? Ne alıp veremediğin var?" 

Yine derin derin nefes alıp verirken bunu sakinleşmek için yapıyordu fakat bir işe yarıyor gibi gözükmüyordu. "Onun olup olmaması fark etmiyor Arya." 

Bu sefer ben sinirlenmiştim. Gerçekten neydi bunların derdi böyle? Küçük çocuk gibi ikisi de birbirine laf atıyor inat yapıyor. 

"Ne demek fark etmiyor ya? Hiçbir soruma cevap da vermiyorsun zaten. Sıkıldım sizin bu kendi aranızdaki yarıştan." 

Ellerini saçlarından geçirip arkasını dönerken herhangi bir atağa karşı tetikte bekliyordum. "Ne yarışacağım o itle"

 
"İt değil Burak" Çocukça bir inatla yanıt verirken şu durumda bile çaktırmadan gülmemi sağlamıştı. "İt işte. Şerefsiz" 

"Arkadaşım hakkında düzgün konuşur musun acaba? Ayrıca sen kaçmaya mı çalışıyorsun bana mı öyle geliyor?" 

Bana dönüp bakarken biraz beklemişti. "Arkadaşmış. Ben biliyorum öyle arkadaşları. Ya sen farkında değil misin? Çocuk sana abayı yakmış!" 

Aklıma Kardelen'in dedikleri de gelirken aslında böyle bir tahminimin olduğunu söyleyen tarafımı susturmaya çalışıyordum. Belki susturursam olmaz gibi saçma bir düşünceyle." Ne alakası var Ata? Arkadaşız biz. "

" Sen arkadaş olabilirsin. Ama o arkadaş falan değil. Niye kabul etmek istemiyorsun kızım sen? "

 Oflayarak banka otururken ona baktım." Hadi diyelim kabul ettim tamam. Bana abayı yakmış. Sana ne bundan? Ya da yine soruyorum. Neden konuşmamıza izin vermeyip elimi tutarak çıkardın beni kantinden? " 

Sadece bakarken içinden ne cevap vereceğini düşündüğüne emindim. Cevabını heyecan ve merakla beklerken bir yandan da gerçekten içimden geçen gibi olsun diye dua ediyordum.

" Çünkü... "
Merakla ona bakmaya devam ederken" Çünkü ne? "

 Elini ensesine atıp tişörtünden zaten belli olan kol kaslarını daha da belli ederken gözlerim oraya kaydı. Ne yakışıklı çocuksun be.

Kendine gel Arya kendine gel saçmalama . Gözlerimi tekrar yüzüne çıkarırken konuştu." Çünkü onu senin yanında istemiyorum. İstemedim ve seninle beraber oradan bende çıktım."

Hayır Ata hayır. İstediğim cevap tam olarak bu değildi ki. "Sude'ye neden cevap vermedin? O kadar gel-" 

Elini boşver dercesine sallarken cevapladı. "Bırak Sude'yi. O karışamaz ne yaptığıma kimin elini tuttuğuma. O şerefsizin de karışamayacağı gibi."
🌙

Basketçi |                                              Yarı Texting/ TamamlandıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin