Storm In Hogwarts // Dramione

By MadamRiddle

204K 11.5K 21.9K

✨Hermione, Draco'nun büyük sırrını öğrendiğinde artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.✨ 👑 WattpadFanficsT... More

Gemiler
|1| Yemin
|2| Denizden Gelen
|3| Gökyüzüne Bakmak
|4| Mavi
|5| Gece
|6| Nefret
THEO
Cevaplar
|7| İtiraf
|8| Geçmiş
|9| Özgür
RICHARD
|10| İksir
|11| Aşk Ve Gurur
DRACO
|12| Mektup
PANSY
|13| Sabah Kahvesi
HERMIONE
|15| Fotoğraf
WILLIAM
|16| Ziyaret
|17| Hogwarts
SLYTHERIN
|18| Görev
|19| Plan
|20| Mucize
|21| Siyah
|22| Karar
|23| Korku
|24| Taç
ANKET
|25| Güven
|26| Ev
TOM
|27| Katil
|28| Temas
|29| Seçim
|30| Buluşma
|31| Kupa
|32| Düğün
|33| Cesur
|34| His
|35| Yolculuk
|36| Saray
Yeni
|37| Yüzleşme
Adios
|38| Aşk /Final
WILLHARD

|14| İlk Defa

5.1K 287 820
By MadamRiddle

Not: +18 sahneler içerir, homofobikleri dışarı alalım.

Kelime Sayısı : 2.468
Sürprizlerle dolu bir yeni bölüme hazır mısınız? Hdoshdos
Yorum yapmayı unutmayın!✨Keyifli okumalar! ✨

Hermione büyük salonda Richard'la karşı karşıya Ravenclaw masasına oturmuş kitap okuyordu.

Richard mavi gözlerini eski parşömenler üzerinde gezdirirken bir yandan da çilek yiyordu.

Hermione kitaptan kafasını kaldırıp arkadaşına döndü. "Richard?"

"Efendim?" genç adam gözlerini yormaya başlayan kemik gözlüklerini çıkarıp masaya attı, sol gözünü ovuşrururken.

"William.." dedi kız biraz ürkekçe. "William senin çok eski bir arkadaşın değil mi? Onunla ilgili her şeyi biliyorsundur.."

Yakışıklı büyücü gülümsedi. "Öyle."

"Peki bu dünyadan haberi var mı?" dedi işaret parmağını çevirerek "Babası bir muggle, kendisi de buralarda yeni."

"Mione neyden bahsettiğini anlamıyorum."

"Yanlış anlaşılmak istemiyorum Rich, sadece merak ettiğim.. İyiyi ve kötüyü ayırabilecek kadar -

"Karanlık tarafın onu etkileyeceğinden mi endişeleniyorsun?" dedi Richard Hermione'nin beklemediği bir rahatlıkla.

"B-ben bilemiyorum Richard, sonuçta o senin arkadaşın ama çok güçlü. Elinin altında bir Krallık var ve annesi Safkan bir büyücü. Hedef alınabilecek bir kişi."

Ravenclaw oğlanı sıkıntılı bir nefesle oflarken kemikli parmaklarını siyah saçlarından geçirdi. "Hermione, aslında.. Birkaç gündür beni rahatsız eden bir şey var, kimseye söyleyemediğim. Sanırım sadece sana güvenebilirim."

"İyi misin Rich?" dedi güzel kız telaşla.

"Hayır sorun ben değilim. Mione bu okulda herkesle iyi geçindiğimi biliyorsun. Kimseye karşı da kötü bir iftirada bulunmak istemiyorum ama-

"Ama şüphelendiğin şeyler var?"

Richard sıkıntıyla başını salladı. "Var." Kitabı kapatıp kenara itti ve karşısında oturan kıza doğru eğildi biraz daha. "Geçen gün Draco ve Will'i tuvalette fısıltıyla gizli bir şeyler konuşurken gördüm."

Hermione şaşkınlıkla fal taşı gibi açılan gözlerini biraz olsun kısmaya çalışırken zorlukla yutkundu. Konuştuklarını biliyordu çünkü bizzat Malfoy'dan duymuştu. Hatta aptal Draco kolundaki işareti açıp çocuğa göstermişti. Acaba Richard görmüş veya bir şeyler duymuş muydu?

"Ne konuştular?" diyebildi zorlukla.

"Aslına bakarsan pek az şey duydum. Benim sinirimi bozan tek şey dar tuvalet köşelerinde dip dibe ne halt yedikleriydi." dedi göz devirerek.

Hermione gülümsedi. "Merak etme, eminim önemsiz bir şeydir. Malfoy'u bilirsin, takıntılı manyağın tekidir. Bir şeye siniri bozulmuş ve ona bulaşmak istemiştir."

"O zaman neden Will konuştuklarını saklıyor?"

Hermione'nin midesindeki kelebekler şiddetle sağa sola çarpmaya başladı yine büyük bir mide bulantısıyla. Lanet olsun ki yalan söylerken çok geriliyordu.

"Senin bu durumu yanlış anlamandan ve Draco ile aranın bozulmasından korkmuştur."

Richard tekrar siyah kemikli gözlüklerini eline alıp kitabının sayfalarına geri döndü. "Umarım." dedi sakince.

"Rich?"

Richard aniden omuzlarına yaslanan iki el ile irkilip arkasına döndü, Hermione de kimin geldiğine bakmak için kitaptan kafasını kaldırdı.

"Terence?" dedi Richard sakince. "Selam." Terence Higgs kumral saçlarının önlerini düzeltirken yeşil gözleri masadakiler üzerinde gezindi.

"Geçebilir miyim?" genç Slytherin sandalyeyi işaret ederek.

"Tabii." Rich biraz kenara kaydı gelebilmesi için.

"Her zamanki gibi ders çalışıyorsunuz.." dedi gülerek.

Hermione olumsuz anlamda kafasını salladı gülerek. "Araştırma yapıyoruz."

Higgs ilgiyle iki elini kenetledi masanın üstünde, biraz daha dik otururken. "Ne konuda?"

"Aslında bu çok saçma.." dedi Hermione iki eliyle yüzünü kapatarak. Richard gülerek devam etti. "Bir haftadır rüyasında garip şeyler görüyor. Yıldızlarla ilgili konularda uzman sayıldığım için bana geldi." kahkahasına Hermione de katıldı. "Sadece merak." dedi genç kız gülerek.

Higgs'in yeşilleri kızın gözlerini buldu. "Ne görüyorsun?"

Hermione dudaklarını birbirine bastırırken anlatmakta tereddüt etti. "Gece uyanıyorum ve daha önce hiç gitmediğim soğuk karanlık bir ormanda buluyorum kendimi." anlatmaya devam ederken kazağının bilek kısmındaki sökülmüş iplerle oynuyordu. "Sesler geliyor, biraz korkunç tabii.. Ormandan çıkmayı deniyorum ama olmuyor. Hep aynı yere geri dönüyorum."

Terence'ın tek kaşı havaya kalktı ilgiyle. "Peki kurtulabiliyor musun?"

"Evet. Hep aşağılara, karanlık taraflara baktığım için yönümü bulamamışım. Kafamı kaldırdığımda koskocaman parıltılı yıldızlar bana yolu gösteriyor ve onları takip ettiğimde çıkmayı başarıyorum."

Richard, Higgs'in yüzündeki ilgili ifadeyi çok garipsedi.

"Sana yolu gösteren yıldızı mı arıyorsunuz yani?" dedi genç Slytherin.

Hermione olumlu anlamda kafasını salladı. "Richard'ın tahminine göre bu Scorpius Takım Yıldızı."

"Tahmin değil eminim. Çizimlerin benim kitaplarımdakilerle aynı."

"Arada sizle takılmalıyım çocuklar gerçekten." dedi Higgs gülerek. "Sly'de birine rüya gördüm hadi araştıralım desem neler olur acaba?"

Hermione gülümseyerek masadaki kitaplarını topladı. "Ben gitsem iyi olacak. Harry ve Ron'un quidditch antrenmanını izlemeye gideceğime söz vermiştim."

"Görüşürüz." Richard, Kızın gittiğinden emin olduktan sonra yanındaki arkadaşına döndü.

"Terence?" dedi imalı bir halde.

"Rich?" çocuğa bakarken elini çenesine koydu.

"Bir sorun yok değil mi?"

"Ne gibi?"

"Geçen gün Malfoy'la kavga ettiğinizde, çok sinirliydin."

"Biz Slytherin'iz Rich her gün biriyle kavga ediyoruz. Üç gün boyunca yas tutacak değilim."

"Biliyorum." mavi gözlerini çocuğun yüzünde gezdirdi. "Senin kinci bir insan olduğunu da biliyorum ama Terence"

Higgs'in dudakları sinsi bir gülüşle kıvrıldı. "Kötüleri de olsa, hala hakkımda hatırladığın şeyler var demek."

Richard derin bir nefes aldı huzursuzca. "Hermione'ye nasıl baktığını gördüm, o kıza zarar veremezsin Terence."

Higgs'in bakışları masadaki kitaplara döndü yine. "Kimseye zarar vermek istediğim yok Rich, sinirlendiğimde kendimi kaybettiğimi biliyorsun." dedi gittikçe sesi kısılırken.

Richard onun masanın üstünde duran eline dokundu. "Biliyorum. Ama dikkatli olmak zorundasın. Artık çocuk değiliz ve yaptığımız hatalar eskisi gibi kolay telafi edilemeyebilir."

Terence gülümsedi üst üste duran ellerine bakarken. "Haklısın."

Aniden karşılarına geçip oturan bir İrlandalı yüzünden ikisi de sanki kötü bir şey yapıyormuş gibi ellerini çekip başka taraflara bakmaya başladılar.

"Will?" dedi Richard sakince. "Tüm gün yoktun. Nerelerdeydin?"

William tek kaşı havada bir Higgs'e bir de Richard'a bakıyordu. "Anna ile ödev yapıyorduk."

Mavi gözler şaşkınlıkla kırpıştı "Anna ile? Benden de yardım isteyebilirdin Will." Richard olabildiğince sakin gözükmeye çalışarak gülümsedi.

"Son zamanlarda fazla meşgulsün." dedi İrlanda Varisi masaya bakarak.

"Çocuklar sanırım ben gitsem iyi olacak. Snape'in dersi.." Higgs ortamın gerilediğini anladığı için küçük bir bahaneyle aradan çekilip büyük salondan çıktı.

William kapıdan çıkana kadar Slytherin oğlanın peşinden bakmaya devam etti.

"Anna'yla demek?" yüzündeki sahte gülümsemeyle sertçe kitabın kapağını çarparak kapattı. "Ödev yapacak başka birini bulamadın yani."

William onun sinirli yüzüne bakarken koca bir kahkaha patlattı.

"Ne var Will? Aptal gibi gülüp durma."

Genç prens gülmeye devam ediyordu.

"WILLIAM!"

"Richee ne kadar kıskanç olduğunu bazen unutuyorum. Şaka yaptım Anna'yı günlerdir görmüyorum bile. Sakinleş."

Richard'ın sinirle verdiği nefes havaya karıştı. "Peki bu komik mi? Bir gün o beyinle ülke yöneteceksin. İrlandalılara acıyorum."

Will umursamazca omuz silkti. "O piçi yanında çok görmeye başladım."

"Terence benim arkadaşım."

"Arkadaşlarının elini tutma bir daha o zaman."

"Will saçmal-

Richard, genç prensin aniden kalkıp çocuğu kolundan çekiştirmesiyle kaşlarını çattı."Ne oldu?"

"Kalk bahçeye gidiyoruz."

"Will çalışıyorum."

William asasını sallayıp masadaki tüm kitapları yok etti ve tekrar çocuğun koluna yapışıp onu önüne katarak kapıya doğru yürütmeye başladı tüm huysuzlanmalarına karşın.

Büyük salondan çıkıp yan koridora geçtiklerinde William çocuğu arkasından sarıp boynuna sert bir öpücük kondurdu. Kafasını oradan çekmeden konuştu fısıltıyla.

"Bu gece babam beni almaya geliyor. Sarayda yeni doğan kuzenim adına kutlama olacak." Richard'ı çenesinden tutup kendine bakmasını sağladı. "Sende gel."

Richard memnuniyetle gülümsedi. "Gelirim tabii ki, seni yalnız bırakacak değilim."

Will'in onu tutan kolları biraz daha sıkılaştı. "Hem yalnız uyumamış olurum." dedi gülümseyen bir sesle.

Rich'in gülüşü bembeyaz dişlerini ortaya serdi. "Tam bir piçsin Will"

"Ne o Mr.Sky yoksa korktunuz mu?"

Richard'ın siyah kaşı kalktı havaya "Korkması gereken ben değilim."

Will insanların onlara bakmadığından emin olduktan sonra çocuğun dudaklarına hızlı bir öpücük kondurdu. "İkimzin de ilk seferi bu harabe okulda olsun istemiyordum." dedikten sonra onu tekrar bahçeye doğru çekiştirirken Richard'ın yüzündeki gerginlikten haberi yoktu. İlk?

İki Yıl Önce

Snape Ravenclaw-Slytherin ortak dersinde kavga çıktığı için sınıftaki tüm erkekleri ceza olarak bahçedeki yabani otları çıplak elle yoldurmaya göndermişti.

Hava neredeyse otuz dereceydi ve güneş bir türlü batmak bilmiyordu.

Richard karagölün kıyısına kadar geldiğinde terden üstüne yapışmış beyaz tişörtü çıkarıp soğuk göl suyuna bastırdı birkaç kez.

Sonrasında ıslak tişörtü sıkarak sulardan kurtulmaya çalıştı ama tişört hala çok ıslaktı. Asası da yanında yoktu.

"Yapma ama Ravenclaw bir tişört sıkamayacak kadar zayıf olamazsın."

Richard arkasını döndüğünde yarı çıplak halde lacivert tişörtünü çıkarıp tek omzuna atmış ona doğru gelen çocuğu gördü.

"Higgs sence de bugün yeterince kavga çıkmadı mı?"

Terence Higgs yeşil gözlerini ondan ayırmadan yaklaşıp çocuğun elindeki ıslak beyaz tişörtü alıp iki eliyle iyice sıkarak biraz da olsa kurumasını sağladı.

"Teşekkür ed- Richard tişörtüne uzanacakken Higgs geri çekildi.

"Verir misin Higgs?" dedi Richard titrek bir sesle, çocuğun karın kaslarına bakmamak için büyük bir çaba harcıyordu.

"Gel de al." dedi beyaz tişörtü boynuna atarken.

"Higgs ver şunu."

Terence birkaç adım daha yaklaştı Rich'in yarı çıplak vücudunu incelerken. Çok beyazdı çocuk. Terence bile kumral olmasına rağmen ten rengi hafif kavruktu ama Richard siyah saçlarına inat ay gibi parlayan bir tene sahipti.

Higgs sağ elini oğlanın boynu ve kulak arkası arasına yerleştirdi baş parmağıyla hafifçe adem elmasına daireler çizerken.

Richard gerilen vücudu ve hızla çarpan kalbinin etkisiyle güçlükle yutkundu. "Higgs tişörtümü ver."

"Nasıl bu kadar kusursuz olabilirsin?" dedi yeşil gözler dalgınca, onu duymuyor gibiydi.

Diğer elini Richard'ın beline koyup çocuğa iyice yaklaştığında genç Ravenclaw'un boynuna doğru eğilip burnunu sürttü.

İlk defa bir erkeğe bu denli yakındı Rich, vücudunu derin bir titreme sardı. Çocuğun her dokunuşu içinde bir çığlığa dönüşüyordu ve şimdiye kadar fark etmediğine şaşırdı.. Higgs gerçekten çok çekiciydi. Şekilli omuzlar, karın kasları ve şuan vücudunda gezinen elleri.. Özenle birleştirilmiş altın parçalar gibiydi.

Terence'in eli yavaşça Richard'ın karnında gezinmeye başlarken, Rich de dayanamayıp kollarını kumral olana sardı sıkıca onu kendine çekerken.

Higgs'in parmak uçları tenine sürtünerek Richard'ın pantolonunun düğmesini buldu. Bu sırada burnunu çocuğun güzel kokulu boynuna sürtmeye devam ediyor, Rich'ın hafif inlemeleriyle biraz daha sertleşiyordu.

Higgs, elini onun pantolonundan içeri sokup oğlanın zaptetmekte zorlandığı uzunluğa sardı parmaklarını, Rich'in dudaklarından sökülen zevk iniltilerini dudaklarını onunkilere bastırarak susturdu.

Elini yavaşça oğlanın pantolonundan çıkarıp dudaklarını birbirinden ayırdığında Richard şaşkınca baktı ona. Gideceğini düşündü aslında. Ama genç Slytherin onu omuzlarından ittirerek soğuk toprağın üstüne yatırdı ve çocuğun kasıklarının üstüne oturdu, Richard refleksle üstünde oturan çocuğu üst bacaklarından kavradı.

Higgs eğilip çocuğun dudaklarını koparacak kadar sertçe öperken bir yandan da hızla kasıklarını onunkinin üstünde ritmik şekilde hareket ettiriyordu.

Higgs, Richard'ın düğmeleri açık pantolonunu yavaşça aşağı indirirken, Rich de hafifçe kalçasını kaldırarak ona yardım etti çıkarması için. Sonra da kendi pantolonundan kurtulup tekrar ay tenli çocuğun üzerine yerleşti.

Dudakları deli gibi birbirini ezerken terli vücutları her sürtünmede daha da istekli bir halde titriyordu. Terence Higgs ikisinin penisini de tek eliyle sıkıca kavrayıp hızla çekmeye başladı.

Zevk inlemeleri birbirine karışıyor, dudakları bir saniye olsun ayrılmıyordu.

Birkaç dakika sonra Higgs yorgunlukla Richard'ın üzerine yığıldığında Richard kollarını genç adamın beline sıkıca sardı kumral saçlarına bir öpücük bırakmadan önce. Kafası göğsüne yaslı duran Slytherin'den uğultulu bir cümle yükseldi. "Sen gerçek olamayacak kadar güzelsin."

***

Hermione, Harry ve Ron'un quidditch antrenmanından çıkmış okul binasına doğru yürüyordu ki birkaç adım önünde yürüyen bir Slytherin dikkatini dağıttı. Adımlarını biraz daha hızlandırıp ona yetişti.

"Malfoy!"

Sarışın şaşkınca yanına koşturan kıza baktı.

"Beni bu kadar çabuk mu özlüyorsun Granger. Daha bu sabah konuştuk. "

Kız sıkıntıyla göz devirdi.

"Bitki bilimde saçıma toprak attın."

"Evet ve çok eğlenceliydi."

"Malfoy çocukluk yapmayı ne zaman keseceksin."

"Sana bulaşmayınca sıkılıyorum ve okulda yapacak başka bir şey de yok Granger şansına küs." dedi sarışın umursamazca.

Birkaç metre daha yürüdükten sonra Malfoy kendini bir ağacın altına attı yorgunlukla. Hermione karşısında dikilmeye devam ediyordu.

"Theodore ile konuştun mu?" diye sordu genç kız korkuyla.

"Evet." mavi gözler yorgunlukla kapanıp açıldı.

"O.. O iyi mi?" sormaya çekinirken dudaklarını kemiriyordu.

Malfoy oturduğu yerde biraz daha dikleşip sırtını ağaca yasladı ve eliyle işaret etti yanına vururken. "Otursana." dedi sakince.

Genç kız yaklaştı, kısa eteğini zorlukla tutarak yere oturmayı başardı. Bu sırada Malfoy'un gözleri üzerindeydi.

"Theo iyi, ben de öyle. Sanırım en büyük şoku yaşayan Pans oldu. Theo'dan da benden de haberi yoktu."

"Biliyorum." Kuruyan dudaklarını diliyle ıslatırken "Onunla konuştum."

Draco anlayışla kafasını salladı. "Özür dilerim Hermione. Gerçekten sanırım ilk defa bir şey için bu kadar çok özür diliyorum ama bu olay kalbime o kadar ağırlık yapıyor ki."

"Draco buna gerek yo-

" Var. Gerek var. Hiçbir şey yapmak zorunda değildin. Gidip Dumbledore'a söyleyip önce bizi sonra ailelerimizi mafedebilir, arkadaşlarını kurtarabilirdin. Ama yapmıyorsun. Bizi korumayı seçtin, omuzlarına nasıl bir yük koydum bilmiyorum. Keşke o gece hafızanı silseydim."

"Saçmalama.." dedi kız sakince çocuğun yerde duran elini tutup. "Biz düşman değiliz Draco. Neden böyle bir şey yapayım?"

"Arkadaş da değiliz." dedi sarışın elini kızın elinden kurtarırken. "Ne olursa olsun böyle bir şeyi bilmen hata ve kendimi bu konuda her zaman suçlayacağım."

Genç kız hayretle çatışan kaşları eşliğinde çocuğa baktı. "Arkadaş değil miyiz?"

Malfoy kızın bu tatlı tepkisine gülerken bakışlarını uzağa çevirdi. "En son benden nefret ediyordun." dedi dalgacı bir sesle.

"Ben her zaman senden nefret ediyorum Malfoy, çünkü sinir bozucu dengesizin tekisin."

"Teşekkür ederim." dedi dudaklarını büzüp heyecanla elini kalbine koydu. "Ne büyük şeref bunları sizden duymak."

Hermione gülerek başını iki yana salladı. "Rica ederim."

"Benimle arkadaş olanların başına gelmeyen kalmıyor Hermione."

"Hah, sahi mi? Bir de Harry ile arkadaş olmayı dene."

Draco'nun dudaklarından kısa bir kahkaha döküldü.

"Potter'la asla arkadaş olmam." dedi birden aklına bir şey gelmiş gibi.

Hermione neden olduğu nerden geldiği bilinmeyen bir cesaretle başını sarışın çocuğun omzuna yasladı.

Draco bu beklenmedik temas ile biraz gerilse de kızın saçlarından yayılan muggle şampuanının güzel kokusuyla rahatladı.

"Benle arkadaş olur muydun?" dedi kız sessizce.

Malfoy birkaç kez konuşmak için dudaklarını aralasa da sessiz kaldı. Bir süre sonra mırıldanarak "Sen de pek dengeli ve aklı yerinde sayılmazsın Granger." dedi huysuzca.

Kız gülerek çenesini kaldırıp mavi gözlere baktı.

Kahretsin! Hermione biraz uzaklaş! Diye geçirdi Malfoy içinden, kızın nefesi dudaklarına çarptığında.

"Şansına küs Malfoy, ben seni çoktan arkadaşım olarak görmeye başladım bile."

Draco kıkırdayarak kollarını kızın beline sardı, gözlerini birbirinden ayırmadan. "Belki de arkadaş olarak görmek istemiyorumdur."

Hermione hızla mavi gözlerden kaçırdı bakışlarını ve utançla kendini biraz geri çekerken çocuğun sıkı kolları arasında olduğunu unuttu.

"Neden gerildin Granger?" dedi piç bir gülüş eşliğinde kızın ondan kaçan gözlerini takip ederken.

"Derse gitme-

" Derse bir saat var. "dedi sakince kızı hala bırakmadan. Yüzleri o kadar yakındı ki biraz kıpırdasalar burunları birbirine değecekti.

Kızın gergin ve utançla kızarmış yüzünü izlemek sadistçe bir zevk verse de yine de kıyamadı bu telaşlı haline ve başını sarıldığı kızın omzuna yaslayıp derin bir nefes aldı.

"Malfoy-

"Arkadaşının uyuması için bir saatçik çeneni kapalı tutabilir misin?" diye mırıldandı sarışın büyücü kızın sarhoş eden kokusunu içine çekerken.

"Uyu-Uyuyacak mısın?"

Draco kızın deli gibi çarpan kalp atışlarını duyabiliyordu.

"Draco bahçede olduğunun farkında mısın?" diye fısıldadı kız.

"Ne olmuş? Potter'a bahçede sarılmıyor musun? Arkadaş olarak görd-

" O farklı sen farklısın!"dedi kız hızlıca.

Draco kafasını hafifçe kaldırıp başparmağını kızın dudaklarına yerleştirdi yavaşça."Farklı olan ne?" dedi öldürücü bir yavaşlıkla kızın dudağını okşarken.

Hermione kalbinin atış sesinden kendi sesini duyamayacak haldeyken zorlukla mırıldandı. "Farklı işte. Biliyorsun.." sesi git gide azaldı.

"Biliyorum." dedi ellerini yavaşça kızın yanaklarına yerleştirirken. Dudaklarına biraz daha yaklaştı. "Biliyorum Hermione."

Bir Malfoy'dan beklenmedik sabırla kızın alt dudağını dudakları arasına aldı nazikçe emmeye başlamadan önce. Bir eli kızın ensesine yöneldi kendine doğru biraz daha bastırmak için.

Hermione şok olmuş halde sadece refleksleri sayesinde karşılık verebiliyordu. Yoksa birkaç saniye önce çoktan bayılmıştı.

Draco'nun dili öpücüğünü biraz daha derinleştirirken kızın ağzına bir keşfe çıktı. İkisi de yılların hırsını alır gibi cüretkar ama bir o kadar da sakindi.

Dudakları birbirinden ayrıldığında genç kızın şu anda onun mavilerine bakacak cesareti olmadığı için kollarını çocuğun boynuna dolayıp sarılarak kızarmış yüzünü saklamaya çalıştı.

Adrenalin hala vücutlarını terk etmemiş halde iki genç ağacın altında sarılırken. Okulun yarısından fazlasının onları izlediğinden haberleri bile yoktu.

Özellikle Ronald hem şaşkın hem de şaşkınlıktan elindeki şekerleme paketini çamura düşürdüğü için kızgındı.

Continue Reading

You'll Also Like

782 58 8
Kitap İsmi: 7th Time Loop: The Villainess Enjoys a Carefree Life Married to Her Worst Enemy!/7. Zaman Döngüsü: Kötü Kadın, En Kötü Düşmanıyla Evli Ol...
6.5K 750 53
Ağırlık yunan mitolojisi
695K 35.9K 76
"her fırsatta yüzüne vuracağım. önce sövdün kimse seni almaz dedin sonra sen koştun diyeceğim" _ 17518
161K 16.9K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...