Telekinezi

By nilsuilgin

3.8M 196K 53.4K

UYARI: Hikayeyi okurken sakın henüz okumadığınız bölümlere bakmayın. Gizem/Gerilim olduğu için spoiler yiyebi... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
Tamam mı, Devam mı?
-6-
-7-
DUYURU
-8-
-9-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31- Yılbaşı Özel
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-
-49-
-50-
-51-
-52-
-53-
-54-
-55-
ÖNEMLİ NOT^^
-56-
-57-
-58-
-59-
-FİNAL-
Yazardan Müjdeler!
Yeni Bir Dönem
Siz Birer Mevsimsiniz

-18-

52.1K 3K 707
By nilsuilgin

"Beni Dolunay'la bu yüzden yalnız bırakmak istemiyorsun. Onunla takılmamı istemiyorsun. Ve eminim ki başka hiçbir kızla takılmamı istemiyorsun."

"Evet."

"Ne?"

"Evet, istemiyorum. Nedenini düşünsene."

"Aklıma gelmiyor. Neden peki?"

Ona cevap veremeden kapı açılmıştı. Dolunay elinde poşetlerle içeri girdi ve elindekileri masaya koydu. "Dondurma yoktu, düşünebiliyor musunuz?" diye isyan etti.

"Neler aldın? Canım tam da abur cubur istiyordu." dedi Eray ve onun yanına gitti. Poşetten çıkardığı bir gofreti açarak ısırdı. "Mmm."

Dolunay onun bu obur haline kıkırdamıştı. Eray yemeğine odaklanmış halde yerken çok tatlı görünüyordu. Kendine has karizmasını bu halde bile kaybetmemişti. Ona imrenerek baktım.

Uzun zamandır içimde farkedemediğim kıpırtılar vardı; Özellikle Eray'la beraberken ortaya çıkıyordu ve biri sanki midemin içinde vinç kaldırıyormuş gibi hissettiriyordu. Ölümle yaşam arasındayken gördüğüm o hayal gittikçe silikleşiyordu, ama hayatım boyunca asla unutmayacağımdan emin olduğum tek şey o anda Eray'a olan bakış açımdı. O sırada bana birçok şey gibi görünmüştü; Bir ilaç, yol gösterici bir tabela, sevdiklerimin simgesi, ve adlandıramadığım birçok şey.

Asla çirkin olduğumu iddia eden bir kız olmamıştım, kendimi güzel bulmuyordum ama çirkin olduğumu da sanmıyordum. Ama Eray ile konuşurken sürekli saç baş düzeltme çabası içerisindeydim, elim sürekli bir taraflarımdaydı. Bir kere benimle göz teması kurması ölüm gibiydi zaten.

Ben düşüncelere dalıp gitmişken Dolunay'ın bana da bir gofret uzattığını farketmemiştim. Onu aldım ve yemeye başladım. Her ne kadar yerken Eray kadar çekici görünmesem de minik minik ısırıklar alarak kibar olmaya çalıştım.

Eray, "Onu yediğinden emin misin?" diye sorunca ağzımda gofretle gülmeye başladım. O da gülünce içim ısınmıştı, ta ki Dolunay sesli bir şekilde yarılana kadar. "Hahahahahaha!"

Eray ile ben onun verdiği bu aşırı tepkiye gözlerimizi büyüterek karşılık verdik. O da bizim bu halimiz üzerine daha çok güldü. Biz böyle geçinip giderken birden Eray durgunlaştı. Onun bu halini sevgilisi değil, ben farketmiştim. Ona ne olduğunu sormaya çalışsam da Dolunay yüzünden rahatça soramıyordum. O yüzden cep telefonuna mesaj attım.

"Ne oldu?"

"Bir şey hissettim. -Eray."

"Ne gibi? Geleceği mi gördün?"

"Gibi gibi. Şu anda söyleyemem. -Eray."

Telefonu kapatarak cebime koydum. Ona da gözlerimle, 'tamam' işareti yaptım. Hala durgun görünüyordu. Bunu öğrenmenin bir yolu olmalıydı. En iyisi bekleyeyim.

~~~~~~

Yataklarımıza giderken Lale Teyze'nin emri üzerine üçümüz de birer bardak süt içmiştik. Eray iki bardak içmişti, o ayrı mesele. En sonunda ben Dolunay'ın odasındaki yataklardan birine yerleşirken Eray da yan odaya geçmişti.

Saat neredeyse gecenin ikisi olacaktı ama uyku tutmuyordu. Yan tarafımdaki Dolunay çoktan uyumuş gibiydi, içimden oflayarak kalktım. Su içmeye gidecektim.

Mutfağa zar zor ulaştığımda bedenim bir cüsseye değdi ve tam çığlığı basmak üzereyken Eray olduğunu gördüm. Derin bir nefes aldım.

"Korkuttun beni," diye fısıldadım. Bu karanlıkta, mutfakta ne arıyordu?

"Maya içimden bir ses birkaç ay boyunca burada kalacağımızı söyledi, ona sıkıldım bugün biraz. Neyse, sen niye geldin buraya?"

"Su içecektim."

"Al." diyerek elindeki bir bardak suyu bana verdi.

"Su içeceğimi de mi önceden sezdin?"

"Hayır, ben de su içmeye gelmiştim. Aynı bardaktan içsek sorun olmaz."

Bardağı alarak içtim. "Teşekkürler.

"İyi geceler," diyerek içeriye gitti. Ben de arkasından odama geçtim, yatağa tekrar yattım ve düşünmeye başladım.

Özet geçmek gerekirse, ilk olarak Elis ve Sare'nin yeteneğimi ifşa etme olasılığından korkmuştum. Benden intikam almak isteyeceklerdi. Sonra annem ve koruyucumuz Lale Teyze bizim tehlikede olduğumuzu sezerek bizi korumaya çalışmışlardı. Peşimizde birilerdi vardı, yarın okula gidecek ve Sare'yle konuşacaktım. İkisinin de benden uzak durması gerektiğini söyleyecektim.

Ama anlayamadığım bir mesele vardı. Herkes yetenekli insanların yeteneğinden yararlanmak ister. Yetenekli insanlar üzerinden para bile kazanılabilir. Tüm bunlar varken yetenekli olduğumuzu bilen biri niye bizi öldürmek istesin ki? İşte bu ihtimal, peşimizdekilerin Sare ile Elis olduğu teorisini desteklemiyordu. Çünkü onlar en fazla Eray ile benim üzerimden prim yapabilirdi, bizi öldüremezlerdi ki.

Peşimizde koca bir tehlike vardı ve biz farkında bile değildik.

~~~~~

Birkaç hafta boyunca aldığım izinden sonra okula dönebilmiştim.

Sare'nin sınıfına giderken hiçbir şey hissetmiyordum, korkmuyordum. Çünkü dün gece korkmam gereken asıl kişilerin onlar olmadığı kanısına varmıştım.

"Sare bir gelir misin?"

Yüzüne egoist bir ifade takınarak yanıma geldi. "Ne var?"

"Merak etme, o gece hüsranla sonuçlanan beni kaçırma planından bahsetmeye gelmedim. Sana bir şey sormam gerekiyor."

Kollarını göğsünün üzerinde bağladı. "Buyur sor."

"Bak, sadece cevap istiyorum. Elis ve sana zarar vermeye kalkışmayacağımdan emin olabilirsin. Okula gelmediğim üç hafta boyunca peşimizde olan siz miydiniz?" Kendimden emin bir şekilde bu soruyu ona yönelttim.

"Peşinizde biri mi vardı?"

"Siz miydiniz, değil miydiniz?"

"Bak Maya. Seni sevdiğim pek söylenemez. O gece evine gelip seni kaçırarak ileri gittik ama bir şey olmadı sonuçta. Senden alınacak bir intikamımız var çünkü diğer insanlar eşit olarak yaşarken sen doğuştan 1-0 başladığın yeteneğinle insanların hayatını zorlaştıramazsın. Neyse, sadede geleyim. Biz senden intikam almak istedik ve peşinizde sizi öldürmek falan isteyenler her kimse biz değiliz. Biz o kadar ileri gitmeyiz, ileriki hayatımızı hapishanede geçirmek istemiyoruz."

Yani Eray ile beni öldürmek isteyen bir canavar vardı. Belki de birden fazla canavar. Ve neredeyse kazadan sonra ölseydim bir emelini gerçekleştirmiş olacaktı. Sare yanımdan geçip gitti, ben öylece kalakalmıştım. Biraz sonra koridorda sınıfıma ilerlerken annemi gördüm. Okula neden gelmişti?

"Anne," diye seslenerek yanına gittim. Ona kısaca sarıldım.

"Nasıl gidiyor tatlım?"

"İyi, neden geldin? Bir şey mi oldu?"

"Yok, kızımı özledim. Bir gelip kontrol edeyim dedim. Sizi rahatsız eden bir şek yok değil mi?" Annemin Eray'ı da kendi çocuğuymuş gibi görmesi yok muydu? Hayır, Eray'ın kendi annesi vardı sonuçta.

"Yaramaz bir durum yok merak etme," dedim. Annem bana bir kez daha sarılarak veda etti ve okul kapısından çıkıp gitti. Öğretmenler zili çalmıştı, sınıfa gitmem gerekiyordu. Sınıfıma ulaştığımda hoca çoktan girmişti, sırama gitmek isterken hocanın kolumu tutmasıyla tahtaya çıktım.
"Nerede kaldın Maya?" diye sordu öğretmen. En arka sırada Dolunay'la oturan Eray sırıtıyordu. Gözlerim kenetli olan ellerine kaydı. Birden yüzüm düşmüştü.
"Maya?" Hocanın sorduğu soruyu cevaplamayı unutup dalıp gitmiştim.
"Annem geldi hocam."

"Peki, bir daha olmasın. Geç yerine." Dolunay'ların bir önündeki sırada yalnız oturuyordum. Sıraya oturmamla Eray arkadan saçımı çekmişti. Sinirle ona dönüp öldürücü bakışlar fırlattım. Tek eliyle Dolunay'ın elini tutuyor, diğer eliyle her zaman yaptığı gibi kalem çeviriyordu.

Keşke normal bir kız kankam olsaydı.

Her hikayede öyle olmaz mıydı? Kızın sürekli en yakın bir kız arkadaşı olurdu, ona her şeyi danışabileceği bir arkadaş. Ne olduğunu anlayamadığım şeyler hissediyordum ve bunun ne olduğunu anlayabilmem için birine söylemem gerekiyordu.

Oflayarak pencereden dışarı baktım. Dersin bitmesine daha yirmi dakika vardı. Sınıfımız üst katta olduğu için dışarısı bahçenin dışındaki yolu da gösteriyordu. Birden kaldırımda bir şeyin durduğunu farkettim.

Gözlerim yanılıyordu adeta. Simsiyah bir şeyle örtünmüş birisi mi duruyordu orada, yoksa bana mı öyle geliyordu? Simsiyah eldivenler, simsiyah bir maske. Siyah kapüşon. Bu kişi sanki korku balosundan fırlamış gibiydi. Niye kaldırımda öylece duruyordu?

Sonra birden kalbimi durduracak bir şey oldu.

Kaldırımdaki maskeli kişi kolunu yavaşça kaldırdı, bana baktığı belli oluyordu. Kolunu kaldırarak baş hizasında yükseltti ve yavaşça, sinsice el salladı.

Sonra ise yürüyerek uzaklaştı.

Continue Reading

You'll Also Like

8.5K 623 27
•• "Neden Arya?" Buz gibi olan vücudum sıcak nefesiyle buluşunca titrememe neden olmuştu. Yaşlı gözlerimi söylediği sözlerle Kuzey'e çevirmiş ve hayr...
2M 73K 158
Zombiler İstanbul'da... Birbirinden ilginç karakterleri ve yüksek temposu ile bir zombi romanından çok daha fazlası. Bir solukta okuyacaksınız.
1K 820 10
Bu golü atarsam. Söz vermiştim duygularımı açıklayacaktım. Ama hayatın benim için farklı planları vardı. Bir hayalim diğer hayalimin boynuna idam ipi...
42.4K 1.4K 14
Cinler ve insanların birbirinden nefret ettiği bu dünyada yasak bir aşkın doğuşuna hazır mısınız? Birbirlerine yasaktılar onlar. Biri ateş biri topra...