Trabzon'a Gelin ( Düzenlenece...

By nuitvid

14.1M 495K 246K

İzmirli 19 yaşında bir genç kız... Babasının yüzünden daha doğru düzgün bir kez dışarı çıkamazken yine babası... More

1. Bölüm - Hayatımın Değişeceği Gün
2. Bölüm - Beklenmedik Haber
3. Bölüm - Rüya Değil
4. Bölüm - Trabzon'da İlk Gün
5. Bölüm -İlk Karşılaşma - Düğün Günü
6. Bölüm - Fotoğraf Çekimi - Düğün Günü
7. Bölüm - Düğün Salonu - Düğün Günü
8. Bölüm - Evde Devam - Düğün Günü
9. Bölüm - İmam Nikağı - Düğün Günü
10. Bölüm - Sabah
11. Bölüm - Yavaş Yavaş Isınma
12. Bölüm - Beraber İlk Gece
13. Bölüm - Alışveriş
14. Bölüm - Akşam
15. Bölüm - Uzungöl
16. Bölüm - Dağ Evi Tatili
17. Bölüm - Korku
18. Bölüm - Film
19. Bölüm - Salıncak
20. Bölüm - Part 1
21. Bölüm - Part 2
22. Bölüm - Kıskançlık
23. Bölüm - Özür Dilerim
24. Bölüm - Ağlıyordu!
25. Bölüm - Etkiliyor Beni...
26. bölüm - 1
27. Bölüm - Kıskandığını Belli Ediyorsun
28. Bölüm - Hamam
29. Bölüm - Doya Doya Öptüm
30. Bölüm - Cadı Karı
31. Bölüm - Dokunma Bana
32. Bölüm - Sana Doyamıyorum
33. Bölüm - Hasta Çok Hasta
34. Bölüm - Benim Olmaya...
35. Bölüm - Taş Mübarek Taş
36. Bölüm - 1.Kısım
37. Bölüm - 2. Kısım
38. Bölüm - Anne Olabilirdim
39. bölüm - ne yapayım Mecnun olup Leyla'yı ?
40. bölüm - botokslu Hatce
41. bölüm - hamsi köy sütlacı
42. bölüm - bayram
43. bölüm - hastane
44. bölüm - sürpriz
* karakterlerimiz *
45. bölüm - Rize
46. bölüm - karlı Ayder
47. bölüm - hadi aşkım
48. bölüm - senin yüzünden
49. bölüm - hamilelik
50. Bölüm
51. Bölüm - Kuru İftira
52. Bölüm - Hastane
53. Bölüm - Alışveriş
54. Bölüm - İki Melek
55. Bölüm - 1. Kısım
57. Bölüm - İstanbul
58. bölüm - Doğum Günü
59. Bölüm - Gerçekler
60. Bölüm - Savaş
61. Bölüm - sakin ol
62. Bölüm - Sezon FİNALİ

56. Bölüm - 2. Kısım

167K 6.1K 3.7K
By nuitvid

56. Bölüm

Babamın dün gece de gelip sarhoş bir şekilde kapıya dayanması canımı öyle bir sıkmıştı ki , bu durum mideme vurmuş ve tekrardan kusmak zorunda kalmıştım. Dört - beş gün boyunca sesi soluğu çıkmayınca bir daha kapıya geleceğini tahmin edememiştim.

Üstelik annem bile bu durumun utancından gitmeyi kabul etmişken Toprak izin vermemiş ailesiyle karşı karşıya kalmıştı. Bana çaktırmasa bile annesinin bu duruma karşı çıktığını biliyordum. Annemde sırf benim huzurum kaçmasın diye gitmek istemese de razı geliyordu.

Midem de ne var ne yok boşalttıktan sonra ağzımı suyla çalkalıyıp yüzümü yıkadım. Banyodan çıktıktan sonra odaya girdim ve havanın kararmak üzere olduğunu görünce aşağı inmek istemedim. Belki saygısızlık olacaktı ama iyi hissetmiyordum ve morelim altüst durumdaydı.

Kapıdan gelen sesleri duyunca kapıya yaklaştım ve Toprak'ın sesini işittim.

" Anne yeter! O kadın İpek'in annesi olmasa bile bu evde bir misafir ve şu tavrından vazgeç. "

" Misafir dediğin, kaldığı evin kapısına sarhoş adam dayatmaz Toprak. Eğer azıcık hatrım varsa o kadını kocasının yanına gönderirsin. "

" Peki madem ben de o kadını alır başka eve yerleştiririm. "

" O da kabulüm. Git bir yerden ev tut. "

" Tabii ben ve İpek de , o kadın kendini iyi hissedene kadar yanında kalırız. Buna da kabul ol anne. "

Gözlerimin dolmasına engel olamazken geçip yatağa uzandım ve gözlerimi kapattım. Babamın rezilliği bu evde herkesi rahatsız ediyordu ve annemin de benden aşağı kalır yanı olmadığını biliyordum. Toprak ise bizi düşünürken ona her seferinde daha da tutuluyordum.

Kapının sert bir şekilde açılması ve yumuşakca kapanmasıyla gözlerimi hiç aralamadım. Üstüme örtülen bir battaniyenin ardından yatağın yan kısmı çökmüş ve elini saçımda hissetmiştim.

" Senin üzülmene bile dayanamıyorum. Şu hayatta bana anlam katan en güzel şeysin. Sanki ben daha sınavımı tamamlamadan cennete kavuştum da hurim yanındaymış gibi... "

Saçımın ön tutamını kulağımın arkasına doğru eliyle yerleştirirken sesi o kadar kısık çıkıyordu ki, duymakta güçlük çekmiştim. Beni o kadar temiz seviyordu ki bazen onun sevdasının yanında benim ki çok hafifmiş gibi geliyordu. Bir de geçen gece kadın parfümü kokusu hâlâ bana şüphe uyandırıyordu ama sesimi çıkarmıyordum. Çünkü öyle bir şey yapamayacağını bildiğimden aramız bozulsun istemiyordum.

" Düşünüyordum da bir anlam veremiyorum. Senin gibi bir kadın nasıl olur da öyle bir adamın kızı olabilir? "

Toprak sanki babamı benden daha iyi tanır gibi kurduğu cümleyi anlamasam da hafifçe araladım gözlerimi. Bütün yorgun bakışlarımla yüzüne baktım.

" Çok sıkıldım. "

Dudağımdan çıkan kelimler o kadar yavaş ve ince bir ses tonuyla çıkmıştı ki kendi sesimi tanıyamadım.

" Bunaldım. "

Kaşları çatılırken eli belimi buldu ve kendine çekti. Diğer eli de saçım da gezinmeye devam etti.

" Tahmin edebiliyorum meleğim. Hem baban, hem böyle kalabalık bir aileyle aynı evde kalmak, hem de hamilelik... "

Burnu burnuma değerken hüzünle birbirine sürttüm.

" Ne yapacağız? "

Gözlerimi tekrardan yumarken onun saçımdaki dokunuşlarının tadını çıkardım.

" Abin şuan İstanbul'daymış ve orada ki şirketle uğraştığını söyledi. Annem de abine gitmek istiyor. Eğer sende istersen birlikte gidelim ve bir süre baş başa kalmak için bir ev ayarlayayım ikimize. "

Dokunuşlarıyla mayışmışken kafamı hafifçe sallayarak onayladım. Onunla bir süre yanlız kalmak iyi gelecekti.

" Bu akşam çıkalım ister misin? "

" Olur. "

Nefesini nefesim de hissederken beni öpmesini bekledim ama o boynuma eğilip derin bir nefes aldı.

" Sen uyu güzelim. Ben çantaları hazırlarım. "

Mırıltılı bir şekilde onayladığım da alnıma bir öpücük kondurup kalkmıştı. Ben ise kendimi uykuya bıraktım.

...

Toprak'tan...

İpek yorgunluğunu açık ve net bir şekilde belli ederken bir süre onunla yalnız kalmanın iyi geleceğini düşündüm. Hem hamileydi ve stresden uzak olmasını istiyordum.

Bir kaç hafta kalırız umuduyla 2 büyük valize ikimiz için de bir şeyler koymuştum. Ardından odadan çıktım ve Yeşim anneyi de bilgilendirdikten sonra Burak'ı aradım.

Bize uygun bir yer aramasını rica ettikten sonra da valizleri arabaya indirip İpek'i uyandırdım.

" Hayatım. "

Seslenmem yetmezken yatağa girdim yüzünü tekrardan kapatan saçlarını çektim. Ama görmek istediğim manzara çok daha farklıydı. Yüzünü buruşturmuş o kadar rahatsız duruyordu ki sanki hemen ağlayacak gibi. Oysa ben onu her uykusunda bebek gibi bir suratla ya da tatlı bir dudak bükmeyle izlerdim.

Kaşlarını çatması ve dudaklarının gerildiği yerlerde parmağımı yavaşça gezdirdim. Sanki dokunduğum anda sihirle yüzünü düzeltecekmişim gibi bir his vardı. Öyle de oldu. Dudağında ki elimle o gerilmeyi düzeltirken gözlerini hafifçe aralamış, suratıma bir süre bakmıştı.

" Toprak... "

Fısıltıyla söylediği kelimeyle istemsizce parmağım alt dudağını okşadı. O kadar yumuşaktı ki, bu kadın da en sevdiğim şeylerden biriydi.

" Söyle meleğim. "

Sadece onun duyabileceği bir sesizlikte konuştum.

" Bebeğimizi gördüm. "

Eli karnına gidince gözüm oraya kaydı. Oğlumuzu görmüşken neden bu kadar huzursuzdu anlayamadım ama gözünden akan o bir yaşı görünce öylece kaldım. Onun üzülmesine dayanamıyordum.

" Ne gördün? "

Korkarak sorduğum soruyla eğilip o göz yaşının aktığı yerden öptüm.

" Çok yakışıklıydı. Senin gibi... "

Gözlerinde ki ışıltıyla o kadar mükemmeldi ki yanına uzandım ve kafamı dirseğime dayayarak ona yukarıdan baktım. Bir yandan da onu iyice dibine çekerek sarmıştım.

" Ne güzel işte. İstemez misin ? "

" İsterim ama sadece dış görünüşte sana benziyordu. Aynı babam gibiydi Toprak. Huyu suyu aynı ona benziyordu. Kimseyi dinlemeden başına buyruk hareket ediyor, herkesi üzüyordu. Beni bile... "

Gözünden akan yaşlarla gülümsedim. Bunun için korkmasına izin vermezdim.

" Biz o kadar iyi bir anne baba olacağız ki, oğlumuzu en güzel şekilde yetiştireceğiz. Hem saygı hem sevgiyle büyücek o. "

Avcumu yanağına getirip bütün göz yaşlarını sildim.

" Hadi şimdi kalkıp aşağıya inelim sonra da yemeğimizi yer yola çıkarız. "

" Tamam. "

Yavaş hareketlerle yataktan kalkarken yardımcı oldum.

...

Annemin sınırlı hali ve ortaya saçtığı gerginlikle bütün masada kimse çıtını çıkarmamış sessiz bir yemek olmuştu. Ama benim asıl dikkat ettiğim Yeşim anne ve İpek'in sofrada başlarını bile kaldırmamalarıydı.

Sofradan sonra annem kızlara yardım etmeden odasına çıkarken bende abim ve babama İstanbul'a gideceğimizi söylemiş sonra da annemgilin odasına gitmiştim. Kapıyı tıklatır tıklatmaz kapının açılmasıyla annemin dolmuş gözlerini gördüm. Kim olursa olsun birisi için onu karşıma almak istemiyordum. Ama annem de beni buna mecbur bırakıyordu.

" Anne... "

" Ne var? "

Sert bir şekilde bakıp yatağına geçip oturunca önünde diz çöktüm ve alçak yatağıyla hemen hemen aynı boyda sayılırdık.

" Neden böyle yapıyorsun? Bize ne zararı var, seni niye üzüyor ki bunlar? "

" Benim oğlum neden başka kadını hemen annesi yerine koyup beni hiçe sayıyor ? Çocuğu görmeye , hastaneye giderken bile beni çağırmadın. Gidip o kadına teklif ettin. Ben demesem umrunda olmazdı. Ben oğlumu elin karısına anne diyip beni unutması için mi bu yaşa kadar getirdim. Karı koca arasında olur böyle tartışmalar. İzin verecektin kadının gitmesine. Bir de diyorsun ki o kadınla gideceğim. "

Elimle yanaklarından tutarak kendime çektim ve alnından öptüm. Belki de gerçekten ağır konuşmuştum ve anneme her sesimi yükselttiğim de bile kötü hissediyordum.

" Özür dilerim anne. Eşeklik ettim. Hem benim annemin yerini kimse tutamaz sırf saygımdan ona da anne demeliyim biliyorsun. "

" Ona mı bir şey diyorum ben! Beni ayrı kırmana, karşına almana kızıyorum. "

" Ne yapalım o zaman varya? Aslında bizim İstanbul'a gitme ve kalma sebebimiz bir tek annesi değil. İpek çok üzülüyor bu sıralar ve 2 gün sonra doğum günü. Onunla baş başa zaman geçirmek istiyorum. Sizde doğum gününden hemen sonra ki gün yanımıza gelin. Ben söylerim Onur'a seni yanımıza getirir, sana da değişiklik olur. "

Annemin gözleri parlarken beni affettiğini anladım. Zaten hiç bir zaman dayanamazdı bana. Üstelik hava değişikliği ona da iyi gelecekti.

" İyi bakalım. Gidin siz. "

Onayını da aldığım da rahatlıkla ayağa kalktım. Onunla küs ve dargın bir şekilde asla bir yere gidemezdim. O da ayağa kalktığında kollarımın arasına alıp iyice sarıldım.

" Kimseyi kıskanmana gerek yok anne. Sen benim hayatım da ki en özel kadınsın. Senin yerini kimse alamaz. "

" Karında mı ? "

Bir an duraksadım. İkisini asla kıyaslayamıyordum bile.

" Şimdi ikisi çok farklı. Sen annemsin, o helalim. Nasıl bir tutayım? "

" Biliyorum oğlum, biliyorum. Hadi, aldın gönlümü gidin siz. "

Yanaklarını da öptükten sonra aşağıya inmiş ve Yeşim annenin valizini de alıp arabaya taşımıştım. Sonra da uzun bir yolculuğa çıkmıştık.

İpek yanıma oturmuş astığı suratıyla camdan dışarı bakarken elini elime aldım. Sabah zaten geç kalkmış ve uzun yolda sorun yaşamayacağımı biliyordum. Ama İpek sanki her an uyuyacak gibiydi.

" Meleğim. "

" Efendim. "

O kadar solmuş bir şekilde gelmişti ki sesi kaşlarım çatıldı. Onun enerjisi hiç bitsin istemiyordum. Ama o kadın parfümü kokusunu aldıktan sonra hem böyleydi. Konuyu açmasa da hâlâ o işin aslını merak ediyor olmalıydı.

" Neyin var ? "

" Hiç. "

Kafamı çevirip baktığım da bana bakan gözlerini kaçırmıştı. Aynadan arkaya baktığım da ise Yeşim annenin gözlerini yumduğunu gördüm.

" Sen böyle suratını astıkça benim morelim düşüyor ama. "

Kafamı geri yola çevirmeden önce gözlerini yakalayabilmiştim.

" Eğer o gece ki kokuyu merak ediyorsan... "

" Evet ediyorum. "

Ben daha lafımı bitirmeden cümleye atlarken elimdeki elini okşadım. Onu bu şekilde huzursuz edemezdim.

" Bir yakınım o gece çok fazla içmişti ve evliydi. Üstüne pavyonda kadınlarla eğlenirken beni aramıştı. Ben de yardım amaçlı gidip adamı oradan alayım dedim. Tabi o sırada kadınlar bana da musallat olunca kokusu sindi ama yemin ediyorum hayatım, en ufak bir temasa bile izin vermeden kadınları kaba bir şekilde ittim. "

Tepkisine bakmak için dönüp baktım o ise arkasına yasladığı kafası bana dönük , yorgun gözlerini yüzüme odaklamıştı.

" İnanayım mı ? "

" Trabzon Sporun ve Beşiktaş'ın galibiyetinin üzerine yemin ederim ki doğru söylüyorum. İnan yani! "

Söylediğim şeye gülümseyince elini dudaklarıma götürüp yüzüğünün kenarından öptüm.

" Senin hiç maç izlediğini görmedim. "

" Sen aklımı başımdan alınca maçları da takip edemedim. "

" Ben bir şey yapmadım ki? "

" O bakışlar, o dudaklar, o ses tonundan tutta fiziğine kadar her şeyin beni bu dünyadan soyutlamaya yetiyor meleğim. Özel bir çaba sarfetmene gerek yok. "

Elimi sıktığın da gözleri kocaman olmuş uyarıcı bakışlarını atıyordu. Oysa ben Yeşim annenin arabada olduğunu çoktan unutmuştum.

Sessizlik için de bakıştıktan sonra elini bırakmadan yola devam ettim. Aralarda verdiğimiz tuvalet molası ve çay molası dışında olabildiğince hızlı gitmiş ve Yeşim anneyle İpek'in uykusu bölünmesin diye kulaklıkla müzik dinlemiştim. Yoksa uyuya kalabilirdim.

Gün aymaya başlarken bizde neredeyse Burak'ın attığı konuma gelmiş sayılırdık. Planım da Yeşim anneyi bıraktıktan sonra Burak'ın ayarlamış olduğu yerde karımla baş başa kalmak vardı. Doğum günü için ise o arkadaş gurubuna mesaj yazmış ve gelebilecek olan herkesi çağırmıştım. Zaten İpek'in telefonu hep bende olduğu için bu kolay olmuştu. Neredeyse bütün kızlarda erkek arkadaşlarıyla beraber geliyorlardı.

Hâlâ yol boyu ayrılmayan ellerimize baktım. Bir ömür boyunca bu eli bırakmak istemiyordum. Hep dibim de olsun aldığım her nefeste onun da kokusu olsun istiyordum.

" Hayatım. "

Duyduğum narin ve tatlı sesle İpek'e döndüm. Yeni uyandığı için yüzünde onu çok tatlı kılan bir ifade vardı. Gözleri hafif kısılmış, yaptığı dağınık topuzundan yandan ve önden çıkan tutamlar onu çok güzel yapmıştı.

" Söyle aşkım. "

Bir süre uykusu açılsın diye bakındıktan sonra elini elimden çekti ve o uyurken dizlerimize örttüğüm baddaniyeye sildi. O elini çekmese terleyen avuç içlerini fark etmeyecektim bile.

" Ne zaman geleceğiz ? "

" Geldik sayılır. "

Elimi çeken eli tekrardan elimi kavrayınca tutmak yerine parmaklarımla oynmaya başlamıştı.

" E sen hiç uyumadın? "

" Uzun bir vaktimiz olacak zaten uyurum, sen dert etme. Ama şu tutulan boynuma iyi bir masaj yapabilirsin ? "

Kıkırdadığını duyunca keyfim olabildiğince en yüksek seviyedeydi. O mutlu olduktan sonra gerisi umrumda değildi.

" Sen iste yeter ki. "

Arabanın navigasyonundan geldiğimizi anlarken. Burak'ın tarif ettiği evin önüne arabayı çekmiştim. Geniş bir bahçesi olan, sıradan bir villaydı. Zaten yolun bu tarafında hep aynı tarz konuklar bulunuyordu.

Aynadan arkaya bakarken dalgın bir şekilde dışarıya izleyen Yeşim anneyi gördüm. En son uyuyordu ve ne zaman uyandığını fark edememiştim.

" Günaydın sultanım ! "

Arkaya doğru seslenip dikiz aynasından baktığım da gülümsetebilmiştim.

" Günaydın Toprak'cım. "

" Ev burası. Geldik yani. "

Ben daha cümleyi bitirir bitirmez İpek heyecanla kapıyı açıp arabadan inmişti. Bu ani hareketiyle arkasından bağırmak istesem de Yeşim anneden dolayı sessizliğimi korudum. Çok ani hareketleri vardı ve hamileydi. Bir şey olacak diye aklım çıkıyordu.

" Teşekkür ederim Toprak. Her şey için oğlum... İyi ki senin gibi bir adamla evlenmiş İpek. Başlarda kaderi bana benzeyecek diye çok korkuyordum ama seni tanıyınca fark ettim ki, aslında kızımın şu hayattaki en büyük şansı sensin. "

" O da benim için öyle anne. Hatta bunun için ben sana teşekkür ederim. Sen bu kızı doğurmasan sanırım şu hayatta daha iyisini bulamazdım. "

Arabadan ben önce inip hemen arka kapıyı açtım. Yeşim anne indikten sonra da bagajdan valizini çıkarttım.

" Ona meleğim demekten hiç vazgeçme olur mu ? Çünkü o kelimeyi senden duyduğu anda gözleri parlıyor. Kendisini senin yanında bir melek gibi hissettiğine eminim. "

Ben bu kadar dikkat etmemiştim onun için anlamına ama benim gerçekten en içten söylediğim kelimeydi. Onu nasıl görüyorsam o şekilde sesleniyordum.

" Tamam anne. "

Bagajı kapattıktan sonra bahçede iki araba görmemle başka birisinin daha olduğunu düşündüm. Ama belki de iki araba da Burak'ındı diye kafama takmadan kapıya yöneldim. Tabii Yeşim anneye önden yol verip arkasından ilerlemeyi de ihmal etmedim.

Kapı açık olduğu için direk girerken İpek'in abisine sıkıca sarılmış olduğunu ve aynı şekilde abisinin de ona karşılık verdiğini gördüm. Her karşı karşıya geldiklerinde sanki gurbetten dönmüş gibi sarılıyorlardı. Oysa daha 1 hafta ya olmuş ya olmamıştı.

" İpek? "

Duyduğum yabancı ama bir o kadar da tanıdık gelen erkek sesiyle görmek isteyeceğim en son kişi olan Bora denen herifi gördüm. Onun burada ne işi vardı?

İpek geri çekilirken o adamı görmüş ve ne yapacağını bilememiş gibiydi. O herif ise İpek'e elini uzatırken ben hemen öne atılıp adamın elini en sert şekilde tutmuş ve ondan memnun olmadığımı gösteren ifadeyi takınmıştım. Sırf bu herif yüzünden karıma zarar vermiştim ve şuan burada yanlız olmuş olsak şu herifi anında öldüresiye döverdim.

" Siz eşiydiniz hatırlarsam? "

Soru biçiminde çıkan cümlesinde hoşnutsuzluğunu belli ederken sıktığım elimi hemen geri çektim.

" Aynen. "

O elini usanmadan tekrardan İpek'e uzatırken, alt dudağımda öfkeyle dilimi gezdirip, İpek'in elini tutarak koridordan gözüken salona çektim. Arkama bile bakmazken sırtımız onlara dönük olacak şekilde koltuğa oturdum ve İpek'i kolumun altına çektim.

Burak da o herifi evden yollaması gerektiğini anlamış olmalıydı. Arkadan gelen konuşma ve muhabetin ardından kapı sesi duyulurken Burak ve Yeşim anne de gelip yanımıza oturmuştu. İpek ise gerildiğimi farkına varmış olacak ki birleşen ellerimizde avcumun içini okşamaya başlamıştı.

" Senin bu Bora'yla alıp veremediğin ne? "

Burak'ın sorduğu soruya cevap vermeye daha tenezzül etmeden İpek benim yerime konuşmuştu.

" Geçen davette olan tatsızlık yüzünden. "

" Bence o şuursuz herifi boşverelim. Zaten uzun bir yoldan geldik acıktım. "

Yeşim anne bana gülümserken İpek'i kıskandığımı anlamış gibi bakıyordu. Hoş saklama gereksimi de duymuyordum. O sadece benimdi ve başka bir erkeğin ona yaklaşmasını istemiyordum. Hele de bu şerefsiz herif en başta olmak üzere !

" Kahvaltıyı bahçeye kurdurttum. Oraya geçelim isterseniz. "

" Ay evet, bahçe de kahvaltı yapmayı özledim. "

İpek benden önce aniden kalkarken elimi bırakmaya çalıştı ama ben izin vermeden arkasından kalktım. Hızlı hızlı hareket ediyordu ve bundan çok rahatsız oluyordum.

" Yavaş oturup kalkar mısın İpek. Bir şey olacak. "

Gözü beni bulunca dudaklarını büzüp omuz silkti. Sonra da elimi bırakarak abisinin kolunun altına girdi. Onlar önden bahçeye çıkarken bende göz devirip arkalarından gittim.

" Çok düşkün abisine. "

Yeşim annenin yanımda ilerlemesi ve hüzünlü tebessümüyle bu sefer ben gülümsemedim. Beni bırakması hiç hoşuma gitmemişti. Abisi de zaten bu durumdan oldukça mutlu gözükmüş olacak ki kardeşine sarılarak yanına oturttu.

" Onun yanında beni unutacak kadar... "

" Öyle düşünme. Abisini özlediğinden dolayı yanında. Evlenmeden önce , hatta bütün çocukluğunda tek oyun arkadaşı, tek sevgilisi, abisi olmuştu onun. Babası bile ilgilenmezken Burak onun için her açığı dolduruyor ve hapis hayatı yaşadığımız evi eğlence alanına çeviriyordu. Hatta benden çok abisini özlediğine bile eminim. Ne kadar sık görürse görsün onların ilişkisi bambaşka. Her halükarda özler abisini. "

Anladığımı belirtircesine kafamı salladığım da İpek'in karşısına oturdum. Kahvaltı için çayı koyan bir görevli yanıma geldiğinde kızın benim yaşlarım da olduğunu yüzünden hissettim. İlk benim bardağımdan başlamıştı ve bu da İpek'in dikkatini çekmiş olmalıydı. Sırf benim yanım da değil de abisinin yanın da oturduğu için ona inat kıza gülümseyip teşekkür ettim.

" Rica ederim afiyet olsun. "

Burak ve Yeşim anne kahvaltıya başlamışken onların anlayamayacağı şekilde aramızda geçen bakışmalar resmen bir meydan okumaydı.

İpek amacımı anlamış olacak ki kötü bakışlarını kıza yöneltirken, bir yandan da sanki masanın altında ayağıyla bir şeyle uğraşıyor gibiydi.

Kız gittikten sonra bakışları bana yönelmiş tek kaşını kaldırmıştı. Bir an tırsmadım desem yalan olurdu.

" Ee Toprak işler nasıl? "

Burak elinde ki çayını yudumladıktam sonra muhabbet açarken bende devam ettirdim.

" İyi Allah'a şükür. Bir sıkıntımız yok. "

" Ben sana bir teklifte bulunacaktım aslında. "

" Tabii. "

" Bizim inşaat sektörü işinde bir kısmını devretmek istiyorum. Hatta öyle de demeyelim. O pay direk İpek'e ait. Hatta İpek'in bir evlat olarak daha da fazla payı var ama genç yaşında ona bu tür şeyleri yüklemek istememiştim. İstersen direk İpek'in payını sana verelim. "

Bu konu da aslında kararı İpek'e bırakmak istiyordum ama ihtiyacımız da yoktu. Hem ben onca işin gücün arasın da zorlanırdım hem de fazla malda gözümüz yoktu.

Ağzıma götürdüğüm zeytini çiğneyip, çekirdeğini çıkartacakken bacağım da hissettiğim dokunuşla çekirdek boğazıma kaçmış ve öksürük tutmuştu. Art arda öksürürken İpek bana suyu uzatmış Yeşim anne sırtıma hafifçe vurmuştu. Zar zor kendime gelirken hepsi endişeyle bakmış ama İpek ayağıyla bacağıma yaptığı dokunuştan vazgeçmemişti.

" İyi misin oğlum? "

" Ne oldu bir anda? Benim dediklerimle ilgili bir sorun mu var? "

Yeşim anne ve Burak endişeyle bakarken İpek sırıtıyordu. Sudan bir yudum aldıktan sonra boğazımı temizledim.

" Yok, cevap vereyim derken çekirdek boğazıma kaçtı. "

İpek imayla kaşlarını kaldırıp bakarken bacağımdaki dokunuşlara devam etti. Tehlikeli sularda yüzüyordu ve farkında değildi.

" Neyse geçmiş olsun. Eee cevap ? "

Kaşlarım çatılırken İpek'e baktım. Cevap ona aitti. Ben istemiyordum ama o isterse de bir şey diyemezdim.

" Ben o adamın hiç bir şeyini istemiyorum abi. Toprak zaten bana en mükemmel şekilde bakıyor ve her ihtiyacımı karşılıyor saolsun. Fazlasına gerek yok. "

Meleğimle gurur duyarken onunda gözlerinde ki pırıltıyı gördüm. Benim bakışlarım da onun dokunuşunun da etkisi vardı ama o en masum ifadesini takınmıştı.

" Peki. Yine de ne zaman isterseniz işlemleri başlatırız. Hiç yoktan yeğenim için hazırda dursun. "

Oğlumun da buna ihtiyacı olmayacağını biliyordum ama İpek'in bu beni zor durumda bırakan hareketine bende karşı bir hamle yaptım.

" Belki art arda yapacağımız düzine dolusu çocuklarda o zaman isteyebiliriz. Ama şuan oğlumuz için de gerek yok. "

Bu sefer öksüren İpek olurken onda sadece su boğazına kaçmış ama küçük bir öksürüktü. Yüzü kızardığında ise ayağını hemen çekmişti.

" Bugün bu sofradan boğulmadan kurtulabilecek miyiz acaba? "

Yeşim anne her zamanki eğlenceli tavrına devam ederken olanları anlasa da anlamamazlıktan gelmiş olmalıydı.

...

" Toprak gerçekten çok kötüsün, abimin yanında ne kadar utandım haberin var mı ? "

Arabayı şehir dışına doğru sürerken sessizliği İpek bozmuş bende sırıtmadan edememiştim.

" Peki sen ailenin yanında bana ne yaptığını farkında mısın meleğim? "

Oysa o anda olabildiğince zor durumda kalmıştım. Hatta bu durumu yüzüme yansıtıp yansıtmamam bile şüpheliydi.

" Sende o kıza gülümsemeseydin. "

" Sende abine benim yanımda sokulmasaydın. "

İpek dudaklarını büzüp yine kollarını bağlarken kırmızı ışıkta durmuş ve belinden çekerek uzun bir öpücük kondurmuştum.

" Bir, bana küsmeyeceksin. İki, tripde atmayacaksın. Üç, abine benim yanımda sokulmayacaksın. Dört, ani hareketlerde bulunmayacaksın. Beş, böyle tatlı tatlı bakıp o dudaklarını büzmeyeceksin. Yoksa... "

Yakınlığımızı hâlâ korurken tekrardan öpmek için kendime çektim.

" Yoksa? "

Tam dudaklarınız değmişken çalan kornayla kendimi küfür etmemek için zor tuttum. Yeşil ışıkta yanmıştı ve çalmaya devam eden kornayla mecbur geri çekilmiştim.

" Hele bir varalım da şu eve. Ben göstericem sana yoksayı. "

" Benim aslında bir tahminim var ama... "

İnatla tekrardan dudaklarını büzerken atabileceğim en ters bakışı attım. Sınırları zorluyordu.

" Ne gibi? "

"En son banyo da burnumu ısırıyordun. Belki yine bunu yapacaksındır. "

" Olabilir. "

Yolun devamında da eğlenceli bir şekilde muhabbet ederken Bolu yoluna doğru girmiş, girdiğim konumun yerine gelmeye az kalmıştı.

" Sen hiç uyumadın bütün gece. "

" Yorgunluğumu senin yanında, sarılarak atacağım için hiç dert değil. "

Eve doğru giderken yolda gördüğüm marketin önüne arabayı çektim. Ev bomboştu ve bu yüzden alışveriş gerektiriyordu.

Burak'ın söylediğine göre ise gideceğimiz ev İpek için yapılmıştı. İş hayatına atıldığı ilk zamanlarında inşaat bölümünde bir de burayı yaptırmıştı. Belki babasını ikna ederde bu iki kadına değişik bir ortama getirir diye düşünmüştü ama evliliğimiz bütün planlarını bozmuś olacaktı. Şimdi ise İpek'in bu sefer ki doğum günü için bir hediye olarak armağan etmeyi düşünüyordu.

Tabii benim de işime gelmiş ve ayrı bir yer tutmak zorunda kalmamıştım. Marketten olabildiğince ne var ne yok almış, aburcuburdan tutup mangalına kadar herşeyi almıştık. Her şey tam olunca da İpek'e taşıttırmamış arabaya 3 kere git gel yapmıştım.

Zaman akıp geçerken yorgunluğum da kendini belli etmeye başlamış ve varacağımız yere gelmiştik.


Ben bile daha içine girmeden buranın ne kadar güzel olduğunu düşünürken İpek'in de oldukça beğendiğini tahmin edebiliyordum.

" Toprak, burası harika ! "

İpek yine beni dinlemeyerek kapıyı açıp hızla çıkacakken kolundan tuttum ve izin vermedim.

" Yavaş hareket edeceksin hatun. Kaç kere demem lazım daha. Kendinden ziyade oğlumuzu düşün bari, lütfen. "

İpek göz devirip yavaşça kapıdan inince bende indim. Poşetleri ve valizleri almadan önce evi görmek daha iyi olur diye uzun tahta yolda erledik.

"Ömrümün sonuna kadar burada yaşayabilirim. Hem şehirden uzak, ıssız... Hem de muhazzam bir görünümü var.

Kapıları ve camları açarak girdiğimiz yerde İpek benden daha sabırsız ve her yere heyecanla bakıyordu. Ben balkon da ağaçlara bakarken İpek içeriye girmiş bana seslenmişti.

" Hayatım koş. "

Heyecanlı sesine koşarak gidip baktığım da ilk defa gördüğüm bir şeyle karşılaştım.


Perdeyle kapatılabilen ama bütün ormana karşı manzarası olan bir duş yeri hatta kuyu gibi küçük bir havuzu vardı. İpek eğilip suya dokunduğunda yüzünü buruşturdu.

" E bu su buz gibi. Ayrıca bizden önce gelenler mi kullandı acaba? "

Buraya gelen ilk bizdik ama buranın ona hediye olduğunu abisi söylesin diye hiç konuyu açmadım. Burak bizden bir gün öncesinde burayı hazırlamıştı zaten. Suyun da ısıtılması için ayarları olduğunu söylemişti.

Dışarıya baktığım da neredeyse çok uzun bir mesafede olan şelaleyi ve dereyi zar zor girebilmiştim. Yüksek ihtimal su oradan geliyordu. Biz ise içme suyunu zaten marketten halletmiştik.

" Dün Burak bizim için birisini gönderip buranın temizliğini falan hallettirmiş merak etme. Sen gezmeye devam et. Ben de arabadakileri getireyim. "

İpek kafasını sallayarak onayladığında bende arabadan eşyaları indirdim ve çok fazla eşya olduğu için yaklaşık 2 saatimizi yerleşmeye harcadık. Tabii bu sırada İpek de elektrikli şömineyi çalıştırmış ve evin ısınmasını sağlamıştı.

" Şömineyi yakabilen kadınlara hep hayranımdır. Gerçekten şimdi sen yakmadan ben uğraşmak zorunda kalacaktım hatun. İyi ki varsın. "

Aslında alay edercesine bir konu olsa da ciddi bir şekilde söylemiştim.

" O zaman desene seni baştan çıkarmaya yeten yeteneklerime bir de bu eklendi. "

" Kesinlikle. "

İkimiz de geceliklerimizi giymiş ve yatmak için hazırlanırken İpek'i kucağıma alıp yatağa yatırdım. Uyku öyle baskın hale gelmişti ki gözlerimi artık açık tutamıyordum.

Yatakta yatarken ise İpek'in göğsüne kafamı koymuş ve beline sarılmıştım. O da bacaklarını bana sarmış saçlarımı okşuyordu. En sevdiğim, en hoşlandığım şeylerden biri de buydu. Annem de çocukluğum da hep saçlarımı okşardı.

" Rahatsın dimi hayatım? "

" Beni boşver asıl sen rahat mısın? Ağırlığımı vermiyorum dimi? "

Endişeyle bir de ona dikkat etmeye çalıştım. Hamile olduğu için karnına baskı yapıp bebeğimizi boğmak istemiyordum. Ama belki bende aynı dokunuşlarla ona dokunabilirdim. Elim İpek'in kazağını içinden girerken göğsünün altına kadar kazağı sıyırdı. Sonra da yavaş dokunuşlara parmağımı göbeğinde gezdirdim.

" Üç kişilik mümemmel bir aile olacağız. "

Hurimden duyduğum ses ninni gibi gelirken ona cevap vermeden kendimi uykuya bırakmadım.

" Öyleyiz zaten. "

...

İpek'ten...

Toprak uyuyalı saatler olmuştu ve ben artık uyuyamıyor, sıkılıyordum. Belki biraz gezmek, keşfetmek iyi gelirdi. Yataktan çıktığım da üzerime düzgün bir şeyler geçirdim ve bahçeye çıktım. Orman kokusunu iyice içime çekerken bir yandan da duyduğum su sesine doğru ilerliyordum. Bir yokuşu çıkarken gördüğüm dereyi devam ettim ve şelalenin ucuna geldim. Çok yüksek sayılmazdı belki ama benim başımın dönmesine neden olacak kadar yüksek gelmişti.

Zaten bunu Toprak'la uçuruma gittiğimiz zaman öğrenmiştim. Yükseklik korkum vardı galiba. Arkamdan gelen çıtırtıyla çevreme bakındım ama kimse yokken endişe etmemeye çalıştım. Hayvan olabilirdi, Toprak da zaten uyuyordu. Çevreme bakınırken iyice emin olup temiz şelale kokusuyla yükseklikten tekrardan baktım. Manzara çok güzel görünüyordu ve şu korku olmasa uzun uzun seyredebilirdim.

Ama arkamdan gelen gür bir köpek sesiyle yerimde sıçradım ve ayağım kaydı. O an herşey o kadar hızla gelişti ki, başımın dönmesi ve panikle, zar zor bir yere tutunmaya çalıştım.

...

Sizleri seviyorum, iyiki varsınız ❤️

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 😘

Continue Reading

You'll Also Like

117K 7.2K 22
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
1.8M 65.4K 58
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
1M 34.5K 57
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
2.3M 143K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...