Betona Renk Vermek - Adrienet...

By blauesakura

246K 14.6K 21.2K

❦ Tamamlandı ❦ ↬Hayran Kurgu. Sarı saçları Güneş'i andırırken, o karanlık olabilir miydi? Yeşil gözleri, her... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12. Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17.Bölüm
18.Bölüm
19.Bölüm
20.Bölüm
21.Bölüm
22.Bölüm
23.Bölüm
24.Bölüm
25.bölüm
26.Bölüm
27.Bölüm
28.Bölüm
29.bölüm
30.bölüm
31. Bölüm
32.Bölüm
33.Bölüm
34.bölüm
35.Bölüm
36.Bölüm
37.bölüm
38.bölüm
39.Bölüm
40.Bölüm
41.Bölüm
42.Bölüm
43.Bölüm
44.Bölüm
45.Bölüm
46.Bölüm
47.Bölüm
48.Bölüm
49.Bölüm
50.Bölüm
51.Bölüm
52.bölüm
53.Bölüm
54.Bölüm
55.Bölüm
56.Bölüm
57.Bölüm
58.Bölüm
59.Bölüm
60.Bölüm
61.Bölüm
63.bölüm
64.Bölüm
65.Bölüm
66.Bölüm
67.Bölüm
68.Bölüm
69.Bölüm
70.Bölüm
71.Bölüm
72.Bölüm | Final

62.Bölüm

2.5K 176 262
By blauesakura


~Kimse göründüğü gibi değildir~

Marinette Agreste

"Ya bir şey diyeceğim ben gerçekten neden burada olduğumu anlamadım"

Adrien sabahın köründe beni kaldırmış ve şirkete getirmişti. Onun odasındaydık. Yanımızda Alya ve Nino da vardı.

"Ya hayatım dün akşamı hatırlıyorsundur ben seni evde tek başına bırakamam olmaz. E Şirkette de bir yığın işimiz var. O yüzden buradasın"

O sırada neden olduğunu anlamadığım bir şekilde Adrien Ninoya göz kırptı.

"Offf"

Adrien'ın odasının duvarları camdan olduğundan dışarıda neler olduğunu görebiliyordum. Birden gözüme bir kadın ilişti. Onu daha önce burda hiç görmemiştim.

"Adrien"

"efendim"

"Şu kim?"

"Kim kim?"

"Sarı saçlı olan kadın diyorum o kim?"

"Ha o mu. O baş tasarımcımız"

Sırıtıyordu.

"Neden sırıttığını öğrenebilir miyim acaba"

"Ben mi? Yok canım sana öyle gelmiştir."

"hm hmm kesin öyledir"

Arkama yaslandım ve kadını izlemeye başladım. Sarının koyu bir tonunu taşıyan, beline kadar uzanan sık saçları, Ela rengi büyük gözleri, buğday rengi bi teni vardı. Estetik olduğu kesin bir burnu, kalemle iyice belirginleştirilmiş uzun kaşları, belirgin elmacık kemikleri, şişkin dudakları vardı. Yaptırma olduğu 5 metre öteden anlaşılan dişleri ve yüzündeki bir ton boyayı söylemeyeceğim bile. Fiziği güzel, boyu ise uzundu. Giydiği taban topuk ayakkabı 1 santim daha uzun olsa kapıdan geçemeyecek haldeydi. Eğilse çok afedersiniz bir yerleri gözükecekti. Eteği o kadar kısaydı. Giydiği gömlekte kapalı doğru düzgün yer yoktu. İçini gösteriyordu.

Bunun moda tasarımcısı olduğuna emin miyiz ya

Diye geçirdim içimden. Bir kere yaşı gençti. En fazla 22 olmalıydı. Tam anlamıyla çaylaktı. Üniversiteyi cidden bitirmiş miydi bu. Yada staj yapmış mıydı hiç. Bir anda baş tasarımcı olmak için küçüktü. Oldukça küçük.

"Hayatım sen niye öyle bakıyorsun ki o kadına"

"Hiiç öyle bakıyorum. Kaç yaşında kendisi"

"Ne yapacaksın"

"Sen merak ne bilmez misin söylesene"

"23 sanırım"

"Peki hangi akla hizmet onu baş tasarımcı yaptın ki. Daha çok genç. Öğrenmesi gereken çok şey vardır. Tasarımcı yapsan hadi neyse diyeceğim de"

"bekle kov demeyecek misin?"

"Yoo. Kızı niye işinden edeyim ki"

"Bu hamilelik yengeme yaramadı. Kadınsal fonksiyonları durdu galiba"

Onlar bana tuhaf tuhaf bakarken bende onlara bakıyordum. Birkaç dakika bakıştık.

"Yani Mari sen Adrien'ı hiç mi kıskanmadın şimdi"

Havaya bakıp düşünüyormuş gibi yaptım

"yoo"

"hiç?"

"hiç"

Bu sefer de birbirlerine baktılar.

"Siz benden ne istiyorsunuz bi anlatsanıza"

"Şimdi bu kadın herkese asılıyor. Bana işkence çektiriyor. Biz seni onu kovdurman için bi çözüm üretirsin diye getirdik. Hem o gidince sen eski yerini alırsın"

Bana yaşadıklarını ve kızı biraz daha anlattı

"Baştan söylesenize ya"

"şimdi kıskanıyor musun"

"hala hayır"

""Ahhhh""

onlara güldüm.

"Bakın ben o 'Sana güveniyorum çevrene güvenmiyorum' tipi kadınlardan değilim. Ben eşime güveniyorum gerisi umrumda da değil"

Bu sırada Adrien oturduğum koltuğun arkasından yanağıma bir buse kondurdu.

Nino ise alyanın koluna hafifçe dokundu ve ' bak bak iyi bak'  anlamında gözlerini hareket ettirdi. Alya ise gülüyordu.

"Tamam görev anlaşıldı. Bulurum bir açığını" dedim ve onu izlemeye devam ettim. Elinde bir dosya buraya geliyordu. Kapıyı çaldı.

"Bay Agreste gelebilir miyim?"

"Gel Opal"

Kızın adı opal

"Özel tasarım 20 elbise bitti. İşleme koyalım mı?"

Adrien'a elindeki dosyayı uzattı. Adrien dosyanın içindekileri incelerken, o bana döndü.

"A bayan Agreste sizi fark etmemişim kusura bakmayın. Opal ben baş tasarımcıyım. Çok memnun oldum"

Elini uzattı. Tokalaştık.

"Bende Opal."

Adrien dosyayı geri verdi

"Gayet iyi işleme koyun"

Gitti.

"Ya bu baya tatlı kız aslında"

"Değiiil"

Ninoya göz devirdim. Ve onu izlemeye devam ettim.

{**}

Buldum. Yaptığı bir baş tasarımcının yapmaması gereken bir hataydı. İlk başta çift dikiş atarken, şimdi tek dikiş atıyordu elbiseye. Ama içimde bir huzursuzluk vardı. Yerimden kalktım ve odadan çıkmak için kapıya doğru yürüdüm.

"Marinette nereye?"

"bekleyin geleceğim şimdi"

Elbisenin etek uçlarının bir tarafını o, diğer tarafını ise başka biri elle dikiyorlardı. Yanındakinin elinden iğneyi aldım ve yerine ben dikmeye başladım. Opal beni görmeyi beklemiyordu.

"Sana yardım ettiğimi kimseye söyleme, ama az önce çift dikiş atarken, şimdi tek dikiş atıyorsun."

Önce kendi yaptığı hataya şaşırdı. Sonra da bana

"Ama siz-"

Durdu

"Doğru sizde moda tasarımcısısınız"

Gülümsedim. Birden bir şey fark etti

"Bayan Agreste ben sizin yerinizi aldım dimi. B-Ben çok çok özür dilerim cidden. İsterseniz hemen yarın istifa dilekçesi bay Agreste'in masasının üzerine bırakırım"

O bunları söylerken ben hala sakince dikiyordum. Sözlerini bitirince durdum ve ona döndüm.

"İstifa etmen gerektiğini söylemedim. Bak Opal, sabahtan beri seni izliyorum. Yaptığın tek hata buydu. Çok başarılısın. Gayet güzel çiziuorsun dosyana baktım. Ama-"

"yanlış pozisyondayım"

"biraz. Baş tasarımcı olman için önünde uzun bir yol var. Ama merak ettiğim başka bir şey var. Alya, senin giyim şeklinden biraz şey,rahatsız. Ve emir verme gibi huylarından."

Derin bir iç çekti.

"Sevgilim ile ayrıldık. Ayrılma nedenimiz ise kısa etek giymeme izin vermemesiydi. Ona inat böyle giyiniyorum. Emir vermeye gelince..."

Duraksadı.

"Babam yoğun bakımda ve bu beni strese sokuyor. Stresli olunca da. Elim de değil böyle olurum. Ben çok özür dilerim bunu bilmiyordum."

İkimizinde gözleri dolu doluydu.

"seni anlıyorum. Babanın durumuna çok üzüldüm geçmiş olsun. Benim babam da hastaydı. Onu kaybettik. Umarım baban iyileşir."

"sağolun. Şey ben istifa dilekçesi yazmaya gideyim izninizle."

"istifanı her şekilde kabul ettirmem"

"neden ama"

"çünkü istifa etmeni istemiyorum. Tasarımcı olarak işe devam eder misin?"

"G-Gerçekten mi?"

"Gerçekten. Opal bak çok yeteneklisin. Bunu içten bir şekilde söylüyorum. Sana baş tasarımcılığı öğretebilirim. Yanında çalışan insanları nasıl organize edebileceğini, nasıl komut verebileceğini, nasıl motive edeceğini öğretebilirim. Peki sen öğrenmek ister misin? "

" Çok isterim bayan Agreste. Çok çok teşekkür ederim. Size söz giyimime dikkat edeceğim. Emir falan da vermeyeceğim. Beni işsiz bırakmadınız çok teşekkür ederim"

"rica ederim. O zaman şu elbisenin işini bitirelim mi?"

Gülümsedi

"bitirelim"

"Çift dikiş?"

"çift dikiş"

Gülüştük ve devam ettik.

{**}

Herşey bitince Opal evine bizde benim eve doğru arabada yol almaya başladık.

"Vay be yenge. Kızda bizim göremediğimizi görmüşsün helal olsun sana"

"kimse göründüğü gibi değildir Nino. Kimse göründüğü gibi değildir"

O sırada ilk defa hissettiğim bir şey hissettim. Aşerme...

"Adrien"

"efendim güzelim"

Anladım güzelim zaaflılar klübü güzelime zaafiniz var. Benim de var

"Galiba şey oldu"

"Ne oldu"

"canım bir şey çekiyor. Ama normal değil"

Gülümsedi.

"Ne çekiyor söyle alayım hemen"

"Mandalina"

"tamaaaam alırız hemen"

"ama normal mandalina değil"

"nasıl mandalina?"

"ekşi"

"ekşi?"

"hm hm ekşi"

Arabayı bir marketin yanında durdurdu

"Nino mandalina'nın ekşisi nasıl bulunuyor biliyor musun?"

"bilmiyorum kardeşim"

"Gel benimle gidip alalım"

"bilmiyorum kabul etmiyor adam ya."

İkiside arabadan indive Markete gittiler.

Döndüklerinde marketteki neredeyse tüm mandalinaları almışlardı.

{**}

Eve geldik. Nino rahat takıldığı için asla takım elbise giymezdi. Bir kazak ve pantolon giymişti. Adriensa takım elbise giymişti. Kazadan sonra 1 hafta burda kaldığından birkaç kıyafeti buradaydı. Gidip üzerini değiştirdi. Hep beraber önce yemek yedik ardından da televizyonun karşısına geçtik. Alya ve Nino birbirlerine uzak tekli koltuklara, Adrien ve bende o koltukların arasındaki koltuğa oturduk. Adrien bir tarafına bir kasenin içinde mandalinaları yarleştirmişti. Ayaklarını koltuğun önündeki masaya uzatmıştı. Kucağında mandalina kabuklarını atmak için boş bir tabak vardı. Mandalinayı soyuyor. Ekşi mi değil mi bakıyor, ekşi ise bana veriyordu.

Akşam hep beraber böyle geçti...

Eveeet bir bölümün daha sonu. Şimdi size bebeğin cinsiyeti için ip ucu vermek üzereyim. Bu konuda ip ucu vermeyi Bayadır istiyordum ama aklıma bir şey gelmemişti. Annemle yaptığım 30 dakikalık konuşma sonucunda, bir deyiş hatta iki deyiş öğrendim. Bu iki deyiş sizin ip ucunuz.

Ye tatlıyı getir hakkıyı

Ye ekşiyi getir ayşeyi

İp ucunuz bunlar. Bakalım çözebilecek misiniz. Bu arada bunları kim söylemişse biraz komik söylemiş ama olsun. Neyse başarılar sizi çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok çok seviyorum ❤️❤️❤️

1209 kelime

Continue Reading

You'll Also Like

37.4K 1.1K 25
Başıma geleceklerden habersiz uyandığım bir sabahtı... Güneş hep aynı doğuyor ama batarken yaşadıklarımız aynı değil. İşte bu hikaye o anlarda yaşadı...
43.6K 2.5K 21
Romanogers (Steve&Natasha) ve Avengers hikayesidir. Devam kitabı Dear Natasha yayında! Link: http://my.w.tt/UiNb/dOy0t6BILx *Tüm hakları Steve Rogers...
341K 15.9K 36
Draco ve Hermione yıllardır birbirlerine düşmanlardı. Ne olduysa bu son yıl olmuştu. Birbirlerini artık düşman olarak görmüyorlardı. Her şey onlar iç...
141K 4.7K 72
Ailesinden kalma küçük ve güzel pastanesiyle ilgilendiği sırada rastgele bir mafyadan gelen mesaj ile dalga geçip uğraşan bir kızın hikayesi