7.Bölüm

4K 242 122
                                    

Adrien Agreste

İşlerimizi halledip eve geri dönmüştük. Marinette şirkettekilerle tanışmış ve kaynaşmıştı. Eve geldikten sonra, biz yemek yerken şimşekler çakmaya, yağmur yağmaya başlamıştı. Aradan saatler geçsede bir türlü dinmemişti. Şimdi saat muhtemelen gece yarısına varmıştı. Odamızda Marinette cam tarafında bende diğer tarafta yatıyorduk. Çin seddimizi de unutmayalım, o da aramızda yatıyordu. O sırada bir şimşek daha çakması ile Marinette korkmuş olacak ki ufak bir çığlık döküldü dudaklarından. Yavaşça ona doğru döndüm.

"İyi misin Marinette?"

"Hımhım," Dedi usulca. "İyiyim."

"Korkuyor musun?"

Bir süre cevap gelmedi. Sonrasında ise Marinette'in kısık sesini zar zor işittim. "Belki biraz."

Yastığımı hafifçe dikleştirdim ve yatağın biraz daha ortalarına geldim. Çin seddini yıkıp tüm yastıkları odanın bir köşesine attığımda bunu hissetmiş olacak ki bana döndü.

İyi yaptım. Elime sağlık.

Kollarımı açtım ve ellerimi açıp kapattım. Önce tedirgin oldu. Sonra yaklaştı ve sarıldı. Bembeyaz bir gecelik vardı üzerinde. Melek gibiydi. Sağ elim saçlarının üstündeydi. O gece mavisi, ipek gibi saçlarda. Kafası göğsümde, bir eli karnımın üstündeydi. Birden yine şimşek çaktı.

Marinette Agreste

Ve yine korkmuştum tabii. Daha sıkı sarıldım ona. Bu istemsiz olmuştu. Birkaç saniye içimden kendime hakaretler savurduktan sonra gözlerimi kapattım ve uyumaya çalıştım. Benim korktuğumu anlamış olacak ki tam karnının üstündeki elimi sıkıca tuttu güven verircesine. Bunun bana sağlamış olduğu rahatlama ile yorgun gözlerimi kapattım.

Adrien Agreste

Uyuyana kadar saçlarını okşamaya devam ettim. Elini hiç bırakmadım. Onun nefesleri yavaş yavaş düzene girerken, ben düşüncelerimde boğuluyordum.

Flashback

Kapıyı tıklattım. "Geel," Bu annemin sesiydi. "Anne, baba.." Babam kaşlarını çattı. "Oğlum, ne oldu?" Odalarındaki büyük camı ve çakan şimşekleri gösterdim. "Korktum.."

Annem ve babamın gözlerinde o an şefkati gördüm. "Gel buraya bir tanem." Dedi annem kollarını kocaman açarak.

Onlara doğru ilerlerken konuştum. "Ablama da gittim ama o uyuyordu."

Babam yavaşça güldü. "E oğlum sabahtan akşama kadar ders çalışıyor."

"Baba bende büyüyeceğim, ablam kadar çok ders çalışacağım.  Sonra da senin kadar ünlü bir iş adamı olacağım. Söz."

"Sen hele bir büyü sonrasına bakarız." Dedi babam saçlarımı karıştırırken.

Annem güldü. "O zaman iyi geceler benim küçük iş adamı."

"İyi geceler en güzel elbiseleri çizen canım annem."

"Ha benimkiler kötü yani." Dedi babam alıngan bir sesle.

"Hayır! Sende en güzel elbiseleri çizen harika babamsın. Siz ikiniz harika bir çiftsiniz. İyi geceler babacığım."

İkisinin de gülüşü kulaklarımı doldurdu. "İyi geceler oğulların en yakışıklısı."

"İyi geceler hayatım."

"İyi geceler canım.

Flashback end

Öyle anılar vardır ki hatırladıkça boğulur, unutmaya çalıştıkça vicdan azabı çekersiniz.

Ve gerçek şu ki; Ne hatırlamadan durabilirsiniz, ne de unutabilirsiniz.




































Son cümlelere ruhumu bırakıyor ve bölümü burada bitiriyorum.

Umarım beğenmişsinizdir.

-Balsamic.

Betona Renk Vermek - Adrienette {Düzenleniyor} Where stories live. Discover now