Marinette Agreste
Tatlı büyükanne Agreste'sin gitmesinin üzerinden 3 gün geçmişdi. Abim, Luna abla ve ben iş yorgunluğunu atmak için kahve içiyorduk ki kuzenimin aradığını gördüm.
"ne?"
"ne oldu?"
"kuzen arıyor"
Abim ile göz göze geldik.
"kim öldü dersin?"
"o ne demek şimdi?"
"büyükbabamlar bizi pek sevmez. Sadece düğün yada cenaze varsa zorla ararlar. E düğün olsa davetiye yollarlar,aldın mı diye ararlar. Davetiye gelmediğine göre biri öldü"
Adrien ve Luna bize şaşkın şaşkın baktılar
"Çinli olmak zor iş cidden"
Telefonu açdım
"kuzen?"
"Marinette ablaaa. Nasılsın?"
"iyiyim. Kim öldü?"
"aaaa aşk olsun biz seni sadece cenazelerde mi arıyoruz"
"evet kuzen"
"ehhhh. Şey"
"sadede gel"
"biliyorsun büyükbabam 60 yaşına girecek"
"*sessizlik*"
O sırada kendime hakaret etmekle meşguldüm
"Marinette? Orda mısın?"
"evet evet. Ne istiyor?"
"tutturdu yolun yarısından fazlasını tamamladım tüm torunlarını yanı da göreceğim buluşacağız diye"
"o bizi torunu gibi görüyor mu acaba?"
"Marinette öyle deme. Tamam bak zamanında size kötü davranmış olabilir..."
"kötü? Ciddi misin?"
"tamam belki hepimize kıyasla size baya kötü davrandı ama çin geleneklerini biliyorsun."
"biliyorum biliyorum. Eeee bu sefer ne istiyor bizden?"
"oraya gelmek istiyor. Senin evlendiğini öğrendi"
"ne?!"
"tamaaaam yeni evli bir çifte böyle çat kapı gelinmez belki ama ne yapalım"
"ne zaman?"
"bu hafta sonu"
"bekle 2 gün sonra mı?"
"evet"
"tüm aile"
"eveeet"
"ya bu şimdi mi söylenir?"
"daha neler var neler. Oraya gelince Katherine anlatır sana. Sevgili kuzenin"
"bana senden iyi davranıyorsa neden onu daha çok sevmiyeyim ki?"
"offff yine başlama duygu sömürüsüne bay bay kuzi"
"biz ona gerçekler diyoruz her ne kadar siz inkar etsenizde. Görüşürüz kuzen"
Yüzüne kapadım.
"abi 60 yaşına giriyor"
"şaka"
"değil maalesef"
"ölmemizi istemese iyi"
"öyle"
YOU ARE READING
Betona Renk Vermek - Adrienette {Düzenleniyor}
Fanfiction❦ Tamamlandı ❦ ↬Hayran Kurgu. Sarı saçları Güneş'i andırırken, o karanlık olabilir miydi? Yeşil gözleri, her yağmurdan sonra mis gibi toprak kokan bir orman kadar derin ve güzelken; o sanki o ormanlar yanıp kül olmuş gibi bakabilir miydi? Bir ruh;...
