Yeni Asistan

By justbkttk

633K 24.8K 1.3K

Büyük bir şirket, herkes tarafından tanınan yakışıklı, ünlü bir tasarımcı ve sakar olduğu kadar güzel, çiziml... More

Önsöz
2. Bölüm "FABURA"
3. Bölüm "PATRON"
4. Bölüm "EK MESAİ"
5. Bölüm "EV"
6. Bölüm "ASİSTAN"
7. Bölüm "PARTİ"
8. Bölüm "TARTIŞMA"
9. Bölüm "BAR"
10. Bölüm "DAVETSİZ MİSAFİR"
11. Bölüm "ÖPÜCÜK"
12. Bölüm "KAMP"
13. Bölüm "TELAŞ"
14. Bölüm "HAYAT ARKADAŞI?"
15. Bölüm "ÇİZİM"
16. Bölüm "DEFİLE"
17. Bölüm "KARŞILAŞMA"
18. Bölüm "TESADÜF!"
19. Bölüm "Görüşme"
20. Bölüm "ANLAŞMA"
21. Bölüm "ESKİ BİR ANI"
22. Bölüm "YENİ ŞİRKET"
23. Bölüm "CEVAP"
24. Bölüm "SÖZ"
25. Bölüm "AÇILIŞ PARTİSİ"
26. Bölüm "DOĞRULUK MU CESARETLİK Mİ?"
27. Bölüm "FİNAL"
TEŞEKKÜR🌿
NAKİL ÖĞRENCİLER

1. Bölüm "ELEMELER"

49.8K 1.3K 105
By justbkttk

Loş ışığın altında çizimlerimi son bir kez daha gözden geçirdim. Bu benim için çok büyük bir şanstı ve belki de son şansımdı. Kalem izlerine, yönlerine, kalınlığına... her şeye tek tek baktım. Nihayet saatler sonra ikna olup çizimleri dosyaya kaldırdım. Yarın büyük gündü, elemelerde birinci olursam istediğim şirkete girme ihtimalim vardı. Okulumdan mezun olduktan sonra staj yaptığım yerlerden iş teklifi almıştım lakin istediğim düzeyde değillerdi. Açıkcası berbatlardı. Haftalarca hatta aylarca çizim yapmıştım. Kendimi geliştirmem gerekiyordu o şirkete FABURA'ya girmem gerekiyordu. Yaptığım araştırmalara göre bir çok ülkelerle anlaşmaları vardı, yatırım ve üretkenlik olarak mükemmellerdi. Ve nadiren düzenlenen elemeleri tek tek değerlendirip en iyi 2 kişiyi alıyorlardı. En büyük hayalim buydu. Gözlüğümü gözümden çıkarıp masaya bıraktım. Gözümün bozuk olmasına rağmen sadece projelerle uğraşırken takıyordum, şeffaf lensimin yerini asla tutamazdı. Mutfaktan gelen seslerle yerimden kalktım. Mm ortalık efsane yemek kokuyordu. Ev arkadaşım Burcu ile minik bir evde kalıyorduk. Babamın her ay gönderdiği paranın bir kısmı ile kirayı öderken kalan kısmıyla da ihtiyaçlarımı karşılıyordum. Babam hiç bir zaman ilgili bir ebeveyn olamamıştı. Bana tek desteği maddiyatın yanı sıra adının yaygınlığıydı. Soy ismim hemen hemen her kapıyı açıyordu tabii tercih etmiyordum.
Bir aileye sahip değildim, babam; ilgisiz sadece işine odaklanmış robot gibi bir adamın tekiyken annem; kendi ülkesine, Amerika'ya tekrar dönmüş ve yeni evliliğinden çocukları olmuştu. Babamla haftada bir görüşürken annemle hiç görüşmüyor, konuşmuyorduk lakin tercihlerine saygı duyuyordum. Burcu'nun yanına mutfağa geçtim.
"Yine döktürmüşsün yardım edeyim mi?"
Bir eliyle tavadaki yemeği karıştırırken diğer yandan tabakları çıkartmaya çalışıyordu.
"Aman sen otur bayan sakar bir iş yapıcam diye on iş çıkartıyorsun." diyerek yemeği servis etti.
"Bu kadar sakar olmayı bende istemezdim bayan ukala."
Yapmacık bir gülümsemeyle "ha ha" diyerek masaya oturdu. Burcu esmer güzeliydi ve mükemmel bir fiziğe sahipti. Simsiyah gözleriyle insanın cezbediyordu adeta. Dışardan çok soğuk ve mesafeli görünen tiplerdendi gerçi sevdiği insanlar dışında pek de sıcak bir insan sayılmazdı.
"Yarın büyük gün desene."
Başımı sallayarak onayladım. Hâla çok gergindim. Burcu çatalını bırakıp yüzüme baktı elini elime koydu ve destek vererek sıktı. "Sakinleş biraz, seni seçmeyip kimi seçecekler?!"
Tuttuğum nefesi verdim. "Ya seçmezlerse? Ya yapamaz.." Lafımı yarıda keserek "Seçecekler, eminim." dedi. Gülümseyerek susmayı tercih ettim. Konuşmadan beni anlayan tek insandı, tek gerçek dostumdu Burcu.
"Hah şöyle gül sen, gamzene kurban."
Bu lafı üzerine kahkaha attım. Elini yanağımdaki çukura koydu ve yanaklarımı çekiştirip sündürdü. Sevme şekline gel!
Yemekten sonra duşa girip yarın için hazırlandım. Kahverengi saçlarımı tarayıp kuruttum. Dalgalı saçlarım belime kadar uzanıyordu, bakımı gerçekten zordu. Geceliğimi giyip yatağıma uzandım. Kitabımı elime alıp kaldığım yeri bulmaya çalıştım. O sırada kitabın arasından küçük bir kağıt parçası düştü.
"Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca kollarıyla bizi sarar. sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz"
Kağıda bir süre baktıktan sonra Burcuyla yaptırdığımız büyük mantar panoya yapıştırdım. Duvara boydan boya mantar pano yaptırmıştık. Resimlerimizi, önemli şeyleri asıyorduk. Kağıt önemsizdi ama asmam gerektiğini hissetmiştim. Yatana kadar kitap okudum. Telefonuma gelen mesajla kitabı kaldırıp bir kenara koydum.

Gönderen: Babam
Yarın için bol şans.

Çok içten bir mesaj yazmasan da olurdu neyse bu da bir şey tabi ki nankörlük etmeye gerek yoktu. Genelde iban vb şeyler için yazardı. Kıyamet mi kopacaktı acaba?

*

Alarmın sesi ile yattığım yerden sıçradım. ELEMELER! Elimi yüzümü yıkayıp dolabımı açtım. Ne giymeliydim? Çok heyecanlıydım. Tamam sakinim. Siyah mini eteğimin üzerine beyaz ince bir tişört giyip içime verdim. Siyah tül külotlu çorap ve diz kapağımın biraz üzerine kadar uzanan siyah topuklu çizmemi de giydim. Sonbahar havası olduğundan dolayı tüylü pofuduk bir kürk aldım. Saçlarımı düzleştirirken bir yandan da solgun görünen cildime baktım. Bordoyu andıran koyu kırmızı ruj ve biraz da maskara sürdüm. Makyaj yapıp cildimi daha da yaşlandırmak istemiyordum bu yüzden nadiren makyaj yapıyordum.
Hazırdım. Kahvaltı yapmak istemiyordum sabah sabah midem hiç bir şey almıyordu. Burcu zorla bir iki lokma bir şeyler yedirdi. İyi işleyen bir kafesi vardı bir çok elemana maaş verebilecek kadar iyi. Çıkışta kafeye geleceğim konusunda anlaştık ve vedalaşıp evden çıktık.
Seri adımlarla yürürken bir yandan da unuttuğum bir şey var mı diye kontrol ediyordum. Saate baktığımda hâla zaman olduğunu görmeme rağmen hala stres içerisindeydim. Geç kalabilirdim İstanbul trafiği diye bir şey vardı sonuçta. Hızla yürürken taksi görme mesafemdeydi. Elimi kaldırarak durmasını işaret ettim. Taksi durdu ve kapı kolunu tuttuğumda tenimde bir sıcaklık hissettim. Bir el elimin üzerindeydi. Siyah gerçekten pahalıyım diye bağıran saati ile iyi giyinimli muhtemelen iş adamı olduğunu tahmin ettiğim adam bal rengi gözleri ile bana bakıyordu. Rüzgardan hafif dağılmış siyah saçlarının birazı alnına düşmüştü. Keskin yüz hatları vardı. Dikkatimi toplayarak kaşlarımı çatıp "Ben durdurdum." dedim. Beni baştan ayağa şöyle bir süzdü bakışları tekrar gözlerimle buluştuğumda gözlerimi kısıp aynı şekilde bende onu süzdüm. Sapık mısın? Manyak mısın? Sen öyleysen ben iki katın öyleyim hadi bakalım. Otoriter mükemmel sesiyle cevap verdi. "Elimi ilk ben kaldırdım." Taksici adam camı açıp "Biriniz biniyorsanız binin müşteriler bekliyor saatlerce sizi bekleyemem." dedi.
"Bakın geç kalıyorum şu an sizinle tartışamayacak kadar büyük bir yetenek yarışmasına gitmem gerek." diyerek cümlemi vurguladım. Adam iç çekerek "Bende sizinle taksi tartışması yapamayacak kadar büyük bir toplantıya geç kalıyorum." derken aynı şekilde cümlesini vurguladı. Ne gıcık bir herifsin sen böyle?! Pekala anlaşılan ortak bir karar veremeyecektik.
"Anlaşıldı." dedim ve aniden topuğumla bacağına vurdum adam acıyla inledi ve geriledi o sırada fırsat bilip hızla taksiye bindim. Öfkeli bakışları gözlerimle buluştu. Açık camdan "Özür dilerim, mecburdum." diyerek taksiciye adresi verdim.
Tam vaktinde gelmiştim. İçeriye geçip jürilere çizimlerimi taktim ettim ve sorulan sorulara cevap verdim. Değerlendirmeler yarım saat sonra açıklanacaktı bekleme salonuna geçmeden önce kafeteryadan kahve alıp bir koltuğa yerleştim. İyi ki taksiye binmiştim aksi taktirde yetişemeyip diskalifiye olacaktım. Umarım toplantıya yetişebilmiştir diye iç geçirdim. Kahvemi yudumlarken bekleme salonuna doğru yürüdüm. Herkes heyecandan yerinde duramıyordu, bende dahil olmak üzere. Nihayet açıklanma vakti gelmişti. Bir kadın elindeki kağıdı panoya astı ve "Tebrik ederiz herkesi." diyerek uzaklaştı. Koşarak kağıtları incelemeye gittim. Puanlar, eksikler, puan kırılan yerler bir sürü gereksiz şey yazıyordu. Diğer kağıtta sıralama vardı derin bir nefes aldım ve kağıda baktım.

1. Cüneyt KAHRAMAN
2. Çağla KÖSEM

2. Olmuştum?! NE?! GERÇEK MİYDİ BU? Çığlık atabilirdim. KAZANMIŞTIM! YAPMIŞTIM. Çizimlerim beğenilmişti. Jürinin biriyle göz göze gelmiştik. Kadın memnuniyetle gülümsememişti. Mahçup bir şekilde teşekkür ederce gülümsedim. Kendimle alakalı bir form doldurup gerekli yere teslim ettim, hızla toparlanıp seke seke kafeye gittim. Başarmıştım önümde hiç bir engel yoktu yeni bir hayata tekrar başlayabilecektim, nihayet!
Atlantis Kafe yazısını görünce duraksadım. Yanlış yere mi gelmiştim? Hayır, doğruydu. Burcu kafeyi baştan ayağa yenilemişti. Rengarenk masalar dışarda ahenk içindeydi. Rengarenk derken ne çok renkli ne de çok soluktu. Dışardan gelenlerin içini ferahlatıyordu adeta. Büyük arsası olan kafenin bahçesinde de değişiklikler yapılmıştı, oraya sonra bakmaya karar verip içerye göz attım. Bahçe sağ ve sol olarak bölünmüştü her iki tarafta da masalar vardı ve masaların üzerinde şemsiyeler vardı. Güneş koruması. Bahçenin ortasından kafenin içine girene kadar dümdüz uzanan ahşaplar yerleştirilmişti. İçeride ise yukarıdan sarkan lambalar vardı ve sarı aydınlatmalar ahşaplarla buluşunca çok uyumlu renklere bürünüyordu. İçeride dışarı kadar mükemmeldi. İç kısım dışa göre daha ağırdı. Ahşap ve kahve tonları hakimdi, karşıda kasa vardı sağ bölüm boydan boya masalarla kapalıyken sol tarafta sahne vardı. Geceleri çağrılan sanatçılar için diye düşündüm. Bilardo ve eğlence aletleri de buraya dahildi. Sol tarafın köşe tarafında ahşaptan büyük bir kapı vardı. İşçiler koşuşturarak bir oraya bir buraya gidiyorlardı. Köşedeki kapıdan içerye girdim, aman tanrım! Burcu ve dahine fikirleri gururla sunar. Barla karşı karşıyaydım. Yine ahşap ve tonları çevriliydi fakat tavada neon ışıklar ortama renk ve hava katıyordu. Lakin yerler ahşap değildi siyah pürüzsüz mermerle kaplıydı. Barın ilerisindeki koridor lavaboya çıkıyordu. Koridorda bir yerlerde gizlenen müzik sistemi slow bir müzikle bana eşlik ediyordu. Koridorda duvara montelenmiş taşlar üst tarafa montelenmiş lambalarla renkten tenge giriyordu. Yerler yine aynı şekilde siyah mermerdi. Gerçekten hayran kalınacak bir dekorasyon yapılmıştı, her yere. Lavabo siyah ve beyaz ağırlıklı yapılmıştı. Boy aynaları, yeni tasarım olduğu bariz belli olan mermerler... bir kısmı hala yapım aşamasındaydı merdiven tarzı dönemeçli bir şeyler yapıyorlardı. Üst kat? Üst katta vardı. Üst kattan lavaboya direkt iniş yapılıyordu. Hızla geldiğim yere döndüm ve restoran kısma, kasanın her iki tarafından yukarıya uzanan beyaz merdivenlere yöneldim. Yukarıya çıktığımda en büyüleyici yerlerden biri olduğuna kanaat getirdim. Aşağı katlar daha gündelikken üst kat daha klas, lüks ve gösterişliydi. Örneğin ben olsam önemli birileriyle toplantı için buraya gelirdim. Efsane bir yerdi! Burda da siyah, gri ve beyaz ağırlıklıydı. Masaların arasında yaklaşık 5-7 adım vardı. Yine aynı şekilde ortam loş sarı ışıklarla çevriliyken her masanın üzerinde normal aydınlatma dışında ekstra aydınlatma vardı ve her yer boydan boya camla çevriliydi. Ortam cidden çok havalıydı.
Aşağıya indiğimde Burcu elinde kağıtlarla koşuşturuyordu. Beni görünce elindeki kağıtları tutarken kollarını yukarıya kaldırdı kocaman sırıtarak "SÜPRİZ!" diye bağırdı. Koşarak boynuma sarıldı. "Nasıl? Beğendin mi? Sen gelmeden bitirmeyi düşünüyordum ancak pek de planladığım gibi olmadı."

"Kızım burası yakıyor! Dekorasyonda bir numarasın sen!"

Elleriyle saçlarını arkaya iterek 'elbette' gibi bir şeyler yaptı. O sırada gözlerini kocaman açarak
"Elemeler ne oldu?" dedi. Suratımı düşürerek gözlerimi kırpıştırdım aynı şekilde Burcu da suratını düşürdü. Tamam bu kadar kandırmaca yeterli diye düşünerek "KAZANDIM!" diye bağırdım. Çığlık çığlığa birbirimize sarılarak zıplaya zıplaya etrafımızda döndük. "İnanmıyorum gerçekten mi?!"
Başımı sallayarak onayladım.
"Allahım ne Harika bir gün! Bunu kutlayalım!" diyerek hemen organizasyona başladı. Tüm gün kafede durup işlere koşuşturduk. Nihayet kafenin işi bitmişti, biz de bitmiştik. Her yerim ağrıyordu. Burcu işçileri uğurlarken ben kendimi koltuğun birine attım. Burcu kapıyı arkalarından kapatıp derin bir nefes vererek yanıma gelip hızla kendini koltuğa bıraktı.
"Ben bittim."
Elimi kaldırıp bende bittim derce salladım.
"Yarın yeni bir gün olacak kafe umarım önceki hali gibi şans getirir." diyerek kafeye göz attı.
"Burcu bence mimarlığa kaldığın yerden devam etmelisin. Baksana şu kafeye.. neler yaratmışsın! Hâla devam etme şansın var."
Saçlarını toplarken "Hiç sanmıyorum. Kafemde mutluyum ben." dedi.
"Sen nasıl istersen ama yine de her zaman bir seçeceğim var unutma."
Bütün gün neler yaptığımızı konuşurken taksi olayını anlatmaya koyuldum. Burcu kahkahalar ile anlattıklarıma gülüyordu. Saat iyice geç olunca eve gitmeye karar verdik. 15-20 dakikalık mesafede olduğu için yürümeyi tercih ettik. Yol boyu gülüp durmuştuk eve geldiğimde kendimi direkt yumuşacık yatağıma attım. Saat 21.00 olmasına rağmen uykum gelmişti yorucu bir gündü. Bilgisayarımı açıp gelen e-postaları kontrol ettim. Gereksiz şeyler, gereksiz, gereksiz, FABURA, gereksiz... NE?! FABURA MI?! Hızla gelen mesajı açtım ve okudum. YARIN İÇİN GÖRÜŞME SAATLERİ ATILŞMIŞTI! ÇİZİMLERİM ONLARA TESLİM EDİLMİŞTİ!!! Çığlık çığlığa bir oraya bir buraya zıplıyordum.
Nihayet başlıyorduk.

Continue Reading

You'll Also Like

1.6M 49.4K 39
Üzerime doğru yürümeye devam etti. Gelip tam karşımda durdu. Gözünü kırpmadan yüzümü inceliyordu. Gözlerini gözlerime dikti. Soru dolu bakışlarla y...
11.5M 183K 17
17 NUMARA'YI KİTAP SATAN HER YERDE BULABİLİR, SATIN ALABİLİRSİNİZ. BURADA YALNIZCA TANITIM AMAÇLI İLK ON BÖLÜM VE ÖZEL BÖLÜMLER YAYIMDADIR. Gecenin k...
1.1M 27K 42
Babasının aramasıyla İstanbul'dan Mardin'e geri dönen Leyla,hiç ummadığı şeylerle karşı karşıya kalır.
703K 29.2K 46
30-50k izlenen Yağız her gün yayın açar, Sohbet eder ve korku oyunları oynar. Işıl ise o yayıncıya aşık bir kızdır. Işıl habire yağıza Instagramdan y...