Telekinezi

By nilsuilgin

3.8M 196K 53.4K

UYARI: Hikayeyi okurken sakın henüz okumadığınız bölümlere bakmayın. Gizem/Gerilim olduğu için spoiler yiyebi... More

-1-
-2-
-3-
-4-
-5-
Tamam mı, Devam mı?
-6-
-7-
DUYURU
-8-
-10-
-11-
-12-
-13-
-14-
-15-
-16-
-17-
-18-
-19-
-20-
-21-
-22-
-23-
-24-
-25-
-26-
-27-
-28-
-29-
-30-
-31- Yılbaşı Özel
-32-
-33-
-34-
-35-
-36-
-37-
-38-
-39-
-40-
-41-
-42-
-43-
-44-
-45-
-46-
-47-
-48-
-49-
-50-
-51-
-52-
-53-
-54-
-55-
ÖNEMLİ NOT^^
-56-
-57-
-58-
-59-
-FİNAL-
Yazardan Müjdeler!
Yeni Bir Dönem
Siz Birer Mevsimsiniz

-9-

75K 3.7K 1.5K
By nilsuilgin

Multimedia Dolunay.

Ben oyuncu falan ekledim ama siz eğer kadroyu beğenmediyseniz kendi hayalinizde kimi canlandırıyorsanız onu canlandırabilirsiniz of konuşamadım :D

Peki, yazar neden her bölümün başında konuşur? Çünkü yazar her zaman fazlaca konuşmayı sever. Umarım bunu bölümlere de yansıtabilir, daha uzun yazabilirim.

İyi Okumalar^^

Dolunay alelacele çantasını toplayarak sınıftan çıktı, kadın ise bana son bir bakış atıp gitmişti.

Aklıma gelen şeytani bir fikirle hiç düşünmeden ayağa fırladım. Hocanın yanına koşarak ulaştığımda elimle burnumu tutuyordum.

"Hocam burnum kanıyor," dememle hoca başını salladı ve sınıftan koşar adımlarla çıktım. Dolunay ile 'annesi' koridorun sonundaydılar ve merdivenden inmelerine ramak kalmıştı. En sonunda yetişebilmiştim.

Kadının mega itici suratına bakmamaya özen göstererek Dolunay'a döndüm.

"Dolunay ben sana ders notlarını veririm olur mu? Bir de, şey, geçen gün bize yardım ettiğin için teşekkürler. Yani Eray ve bana." Ben konuşurken kadın da bana bakıyordu. Dolunay garipçe başını sallayıp gülümsediğinde gözlerimi kadına çevirdim.

Seni rüyalarımda görüyorum.
Normal bir insan değilsin, belki de insan bile değilsin.

"Sen Maya olmalısın, tatlım. Umarım daha sonra tekrar görüşürüz."Kadın dudaklarının arasından konuştu. Ses tonu tıpkı gördüğüm halüsinasyondaki gibiydi.

Ona öylece baktım. Dolunay annesine geç kaldıklarıyla ilgili bir şeyler mırıldanarak büyük adımlarla yürümeye başladı.

Onu ilk kez yıllar önce, Elis'in başına gelen -gerçekten 'başına' gelen- olayda görmüştüm. Birkaç hafta önce rüyama girmiş, bana suçsuz olduğumu söylemişti. Sonra ise okulda görünmüştü bana. 'Sana sadece ben yardım edebilirim' demişti. Az önce de Dolunay'ın annesi olduğunu öğrenmiştim.

O kimdi ve benden ne istiyordu?

Artık sınıfa dönmeye karar vermişken zil çaldı ve ben topuklarımın üzerinde dönerek okul dolaplarının yanına gittim. Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde okuyorsanız ve okulunuz özel bir okulsa, okul dolapları size şaşırtıcı gelmeyecektir.

Dolabımı açtım ve aynı anda dolaptan düşen bir not gördüğümde irkildim. Nihayet notu yerden almayı akıl edebildiğimde nedensizce içim ürpermişti. Notu açtım, okuduğum kelimeler beni dehşete düşürmeye yetmişti.

"Eray'dan uzak dur büyücü kız, kendine yeni bir okul bulmak zorunda kalmadan önce. -Elis."

Kalbim küt küt atıyordu. Elis ve lanet olası Sare neredeydiler? Neden bir haftadan fazla süredir onları okulda göremiyordum?

Birisi notu elimden çektiğinde arkamı döndüm. Eray şaşkın bir ifadeyle nota bakıyordu. Sonra göz göze geldiğimizde ikimiz de boşluğa düşmüş gibiydik. Belki de ilk kez neden Elis'in ondan uzak durmamı istediğini anlıyordum. Çünkü ona yakındım. Sadece ortaktık, ama yakındım işte. O da bunu farketmiş olacaktı ki yutkunmuştu.

Biten bir monopoly oyununda malûp olmuş gibi hissediyordum.

"Eray, sen şimdi boşver," dedim. "Bu notu boşver." Ne saçmalıyordum? Devam ettim.

"Dolunay'ın annesi benim rüyama giren kadın." dedim bir çırpıda.

"Ne? Anlamıyorum."

"Biliyorum. İlk başta ben de anlamadım zaten. Eray sana yemin ederim ki o kadındı!" diye çığırdım.

"Bana niye yemin ediyorsun? O rüyandaki miydi yani? Hani şu 'Vera Farmiga'ya benziyor' dediğin..." sözünü bitirmeden başımı salladım."Oydu, evet evet oydu."

Sonrasında Eray, belki de hayatım boyunca unutamayacağım o bakışı attı bana.

'Bu kıza nereden çattım?' bakışı.

~~~~

Bir yandan Eray'la yürüyor, diğer yandan ona anlatıyor, anlatıyordum. O ise her seferinde sakin olmam gerektiğini söylüyordu.

Ancak sonrasında söyledikleri beni afallatmaya yetmişti. "Yani o kadın benim kayınvalidem?"

Ona baktım. Dediğini idrak edememiştim. "Ne?"

Çarpık gülümsemesiyle gözlerime baktı. "Dün dediklerini iyice düşündüm. Dolunay'ı daha fazla yıpratmak istemedim. Ve sevgili olduk."

Ona bakmakla yetinmiştim. Hiçbir şey hissetmiyordum, sadece uyuşmuş gibiydim. Bir süre sonra bana seslenmesiyle hayata döndüm. Bir şeyler söylemem gerektiğinin farkına varmıştım.

"İyi. İyi yapmışsın. Dolunay, o buna sevinmiştir," diye mırıldandım uyurgezer gibi. Sevgili olduklarını öğrenmek bugün bilmem kaçıncı kez şoka uğramama neden olmuştu.

Gerçi büyütecek ne vardı ki? Sadece şaşırmıştım birden. Eray bir şey söyleyecekmiş gibi dudaklarını araladı ama sonra sustu. Kaşları, beyninde bir şey ölçüp biçiyormuş gibi çatılmıştı. Birdenbire cep telefonu çalmaya başlayınca irkildim. Zil sesi eşek anırmasıydı.

"Alo sevgilim?" Arayan Dolunay olmalıydı. Bunu söylerken bana gülümsemişti. Ama nedense ben de ona gülümseyerek karşılık veremedim.

Biraz dinledikten sonra, "Hımm," diye mırıldandı. "Bak ne diyeceğim, bizim ev olmaz."

Aklıma gelmemesi gereken düşünceler geldiğinde fesatça sırıttım. Eray hala dinliyordu.

"Maya da gelecek değil mi?" diye sormuştu. Nereye gidecektim? Sonra biraz daha dinledikten sonra "Tamam," diyerek kapattı. Telefon Eray'ın kolej ceketindeki cebinde yerini almıştı.

"Dolunay bana ders çalışmak istediğini söyledi. Ben de 'bizim ev olmaz' dedim. Böylece Dolunaylara gideceğiz, yarın öğleden sonra. Hem annesiyle de tanışırız, ama hemen kadına 'sen benim rüyama girdin' demek yok tamam mı?"

Tekrar gözlerimi devirdim. Benimle alay edemezdi.

~~~~

"Hoşgeldiniiiz!" diye cıvıldadı Dolunay. "İçeri girin."

Evleri güzeldi, beyaz deri koltuk takımı vardı ve yerin tamamı desenli bir halıyla kaplanmıştı. Duvarlarda Dolunay ile kendinden büyük olduğu anlaşılan bir çocuğun fotoğrafları vardı. Benziyorlardı. "Bu kim?"

"Abim, adı İbrahim Pars."

"İbrahim Pars," diye tekrar ettim. Ne tuhaf isimdi öyle. Diskoya gidip açık giyinmiş Bangladeşli müslümanlar görmekten farksızdı. Garip garip baktığımı farkeden Dolunay açıklama yapmaya girişti.

"Annemler Pars koyacakmış ama abim doğmadan birkaç gün önce dedem vefat etmiş. Vasiyet olarak doğacak çocuğa kendi adını vermelerini söylemiş. Annemler de kabul etmişler."

Pars ismi bana bir yerden tanıdık geliyordu ama dur bakalım.

(Flashback:
İkinci engel olan Sare'yi atlatmak o kadar da kolay olmadı.

''N'aber?'' diye sordu cilveli bir şekilde.

''İyi.'' kestirip atmak istesem de izin vermeye niyeti yok gibiydi.

''Bak ne diyeceğim, sana erkek arkadaşımdan bahsetmiştim değil mi? Ve sen de bana yardım edeceğini söylemiştin.'' Ne dediğimi bal gibi hatırlıyordu, rol yapmasına gerek yoktu aslında.

''Edemeyeceğimi söyledim.''

''Hadi ama. İsmin Maya'ydı değil mi? Sevgilimin kafasına uzaktan şöyle güzel bir saksı düşürsen ne kadar da iyi olurdu...'' Allahım, o kadar yapmacıktı ki oracıkta bağdaş kurup oturasım gelmişti. Bir dakika, ne dedi o az önce?

''Şaka yaptım canım. Sen de hemen ciddiye alıyorsun.'' diye kıkırdadı ve devam etti. ''Ha unutmadan, çıkışta bana telefon numaranı verirsin. Şu işi iyice konuşalım. Pars benden iyice soğumaya başladı da.'')

Ben hatırlamaya çalışırken Dolunay Eray'a sarılarak onu özlediğini söylüyordu. Eray da onun saçlarını okşuyordu. İçimde bir yerlerin acıdığını hissettim. Acıktığımdandır belki de.

"Lavaboyu gösterebilir misin?" diye sorduğumda Dolunay Eray'ın içinden çıkıp koridora yönelmişti. "Tabi, beni takip et."

Duvarlar hala bitip tükenmeyen Dolunay ve İbrahim Pars fotoğraflarıyla kaplıydı. En sonunda Dolunay bana tuvaleti gösterdiğinde girdim, ancak Dolunay tekrar salona gittiğinde çıktım.

Yavaşça kimin olduğunu bilmediğim bir odaya yöneldim. Çift kişilik yatak olduğuna göre annesiyle babasına ait olmalıydı. Minik adımlarla ilerledim ve kadının dolabını açtım.

Bu yaptığıma her şey denebilirdi; hırsızlık, terbiyesizlik... Ama cidden kadını ölesiye merak ediyordum. Dolapta tozlu bir kutu duruyordu, üzerine ip geçirilmişti. Bu, 'sakın açma' anlamına geliyor olmalıydı. Açtım. Elbette kendimle ilgili şeyler görmeyi ummamıştım. Sadece kadın neyin nesi bilmek istiyordum.

Ama karşılaştığım şeyle kalakaldım.

İki tane doğum belgesi vardı. Yıllar öncesine aitti ve belli ki birilerinin biyografisini kopyalamıştı kadın.

Birinde Eray Atasoy araştırılmıştı. Ebeveynlerinin adı ve tüm doğum bilgileri yazıyordu.

Diğerinin üzerinde yazan isim kanımı dondurmuştu.

'Maya Levi.'

Continue Reading

You'll Also Like

2.9K 2.2K 13
Birbirini öldürmek için tutulan iki Katil... Ben beyazım. Siyah kadar yalnız. Mavi kadar sonsuz. Tanrı evreni yaratmadan önce sonsuz bir boşluk vardı...
1.1K 301 14
"Her şey bir yalandı!" Sinirle tıslayan Ahu, ellerini sımsıkı bir şekilde yumruk yaparak öğrendiği çarpıcı gerçeğe bakıyordu. "Hiçbir zaman yöneti...
768 67 11
_Burası serbest ruhlar şehri. Burada herkesin ruhu hiç olmayacak kadar serbest ve bir o kadar da tutsak içinde yaşar. ...
1.3M 12.3K 11
(Allah), insanı; kabaran-kuru-ses çıkaran çamurdan yarattı. Cann'ı(cinleri), dumansız, karışık ateşten yarattı. Ey (insanlar ve cinler!) Siz ikiniz...