«Kod Adı: Bordo»

By _TomrisMet_

856K 51.5K 39.7K

DİYARBAKIR/SUR «2016» Siz şimdi sanıyorsunuz ki her eline silah alıp, kamuflaj giyen asker oluyor. Yok aslanı... More

◽"Çete'ye Hoşgeldin!"◽
🐺
◽"Muhtaç Olduğun Kudret Damarlarındaki Asil Kanda Mevcuttur!"◽
◽"Bilmediğiniz Şeyler Var..." ◽
◽ "Korku Üzerine Egemenlik Kurulamaz..."
◽ "Hangimiz TEHLİKELİ MADDE?" ◽
◽ "Özgür Fikirler Uygulamaya Geçtiği Zaman, Türk Milleti Yükselecektir!"
◽"Sessiz Sessiz...◽
◽"Operasyon/Kandar 1/2!"◽
◽ "Operasyon/Kandar 2/2!"◽
◽"Uğrunda Yaşanacak Ve Ölünecek Tek Bir Gaye Vardır..."
◽ "En Karanlık Gece, En Aydınlık Gündüzü Getirir!"◽
◽"Disiplin Şiarımız, Görev Aşkımız, Feda Canımız! "
◽ "Kahramanlar İçin İdealdir!" ◽
◽ "Şimşeği Çaktıran Göktür! Ve Gök Ebedidir!"
◽ "Av Olmaktansa, Avcı Olmayı Tercih Ederim!"
◽ "Siz Yaşamak İçin Mutlu Olmak Zorundasınız Ama Ben Değilim."
◽"Bu Gün İstediklerin İçin Mücadele Etmiyorsan!" ◽
◽ "Vatan İçin Yapacaklarımızın Hududu Yoktur!" ◽
◽"Minnet Esarettir!"◽
◽ "Kimsede Olmayan Asillik, Senin Kanında Var."
◽ "Bu Topraklar Şehit Verdikçe, Devlet İlelebet Payidar kalacaktır..."◽
◽ "O Bizim Kavuşmalarımız, Mahşere Kaldı.."◽
◽ "Yola Düşerde Gezersem O Halde Neyleyim Sen Yoksan O Derde?"
◽ "Güzel Anam, Canım Anam, Kolay Değildir.. " ◽
◽"Uyuyan Milletler Ya Ölür, Ya Da Köle Olarak Uyanırlar!" ◽
◽ "Türklük Gibi Makam Da, Kat Da Yoktur!" ◽ ◽
◽ "Uğrunda Ölmeyeceğin Bayrağın Altında Yaşamayacaksın." ◽
◽ "Aksada Kanım Zalimi Güldürmem!" ◽
◽ "Akıllı Oynadığınız Kadar Şanslısınız!"
◽ "Operasyon/Deniz 1/2"◽
◽ "Operasyon/Deniz 2/2!"
◽ "Ben Bu Gece Ölmezsem, Ölmem Ölmem Hiç Bir Vakit.." ◽
◽ "Kar Beyaz Umutlarımız Vardı Yaşımızda Daha Büyük..."◽
◽ "Deli Kızım Uyan..." ◽
◽ "Köyün itleri birbirine küs olsada kurdu görünce birleşir."◽
◽ "İnanmak lazımmış meğer iskambil fallarına.."◽
◽ Ölüm bile ihanetten daha şerefidir..."◽
◽ "Tek başımızayız ama asla yanlız değiliz." ◽
◽ " Bir Dağ Başı Yalnızlığı Yaşıyorum Şimdi Ben. "◽
◽ " Bir ince pusudayım yolumun üstü engerek!"◽
◽ "Yerdeki ordusu biziz Allah'ın Titresin Dünya Ne mutlu Türküm!" ◽
◽ " Kurban Turkun Bayragına! "◽
◽ "Operasyon /Gever..."◽
◽ "En Karanlık Olanıydı,En Aydınlık Görüneni."◽
◽ "Dağlar Demirdendi Dediler , Türk'ün Yüreği Çeliktendi. Öğrettik"◽
/S&C
◽ "Ah Bir Ataş Ver..." ◽
◽ "Yoldaşa Haber Salın, Yol Yordu."◽
/Yeni
◽ "Tarihler Daima Bizi Yazdı, Zerre Şüpheniz Olmasın. Yine Bizi Yazacaktır" ◽
◽ "Hangi Dağın Kurdusun?" ◽
◽ " Her Zilletin Elbet Bir İzzet Var İçinde!"◽
◽ "Bin Atlı akınlarda Çocuklar Gibi Şendik!" ◽
▫️"Sert Adamlar, Sert Oynar..." ▫️
◽ "Korku Bir Reaksiyondur, Cesaret İse Devamında Verilen Bir Karardır!"◽
◽" Askerler İçin Barut Kokusu, Lavanta Kokusundan Üstündür!"
◽ "Ruhun Mu Ateş, Yoksa O Gözler Mi Alevden?"
◽ "Mefkuresinden Başka Her Varlığı Unutan Kahramanlar Gibi Sen.."
◽ Final Part .1.◽
◽ Final Part .2.◽
/Lasă-mă să mor acum
◽ Final Part .3.◽
◽️Final Part .4.◽️

◽ " Aklı olan Delirsin.. "◽

8.5K 502 406
By _TomrisMet_

Keyifli okumalar...

Bu bölüm Fırat kalkanında Şehit düşen 71 askerimize ithaf edilmiştir.

"Güldürmeye, ağlatmayan, sinsi bir ok,
bu yaramda.."

🕸️

"◽Aklı olan Delirsin◽"
🕸️

/Suriye/El-Bab
'Al VILAT'





«Pusat Yılmaz»


Burası ateş çemberi. Hani şu televizyonlarda moderetörlerin, haber spikerlerinin terör koridorları diye bahsettiği yer. Hani bizim Fırat kalkanı ile 24 Ağustos 2017 de kontrol altına aldığımız yer. Gelin size biraz anlatayım sınır hattını. El-Bab'ı, kamışlıyı, Cerablusu, Cizreyi.

Buralar soğuk. İnsanın ruhunu soğutur. Sokaklarda gezerken bir rejimin şerefsizi tarafından hiçbir suçunuz yokken sırf çıkarları adına öldürülebilirsin. Belki siz son nefesinizi dahi alamamışken bir keleş mermisiyle ve ya bir uzun namlulu silahın hedefinde saniyeler içinde yok olursunuz. Rejimin köpekleri amacına ulaşır. Siz ise El-bab adında bir şehirde sözüm ona bir meydanın tam ortasında sırtınızdan yediğiniz bir keleş mermisiyle yüzü koyun yerde yatıyor olursunuz.

Biraz önce sizi vuran rejim köpeği yanınızdan geçip gider. Sanki seni o öldürmemiş gibi. Sanki beş saniye önce bir can almamış,bir insanın yaşayacağı yılların katili olamamış gibi geçip gider hemde. Tabi siz o son nefesi hala almaya çalışıyorsunuz. Ama işe bakın ki Keleş tam omurganıza saplanmış. Kaburgalarınız paramparça ve ciğerlerinize çekeceğiniz havayı parçalanmış kaburga kemiklerinizin ciğerlerinize batması yüzünden kesik kesik alıyorsunuz. Öleceğinizden eminsiniz. Biraz sonra saçma sapan insanların menfaatleri uğruna can vereceksiniz.

Küçük bir kız çocuğu görürsünüz o an. Son kez birilerini görüyorsunuz. O kız çocuğu ürkek bakışlarla etrafa bakıp diz çöker. Elleri ile kulaklarını kapatır. Etraf kan gölü. İnsanlar birbirini yiyor resmen. Ama sizin gözünüz o küçük kızda. Baktınız ki son ana yaklaştınız. Önce ince bir ıslık sesi duyuyorsunuz. Ve daha sonra kulaklarınızı sağır edecek bir gürültü ile yanınıza bir roket fırlatılıyor. Anladınız mı küçük kızın neden kulaklarını kapattığını? Çünkü o çocuklara orda ince bir ıslık sesi duyduklarında yanlarına ve ya yakınlarına bir roket atar düşeceğini adı kadar iyi bilecek şekilde yetiştiriliyorlar. Başka şansları yok çünkü. Kimsenin umrunda değiller. Kendilerini ne kadar koruyabilirlerse o kadar yaşayabilirler.

İşte böyle bir yer idi El bab. Biz Fırat kalkanı harekatı ile oraya gitmeden önce. Aslına bakarsanız her şeyin ince çizgisi merhamettir, burada hiç bulunmasa da merhamettir. İbn Haldun da bu konuya şöyle değinir,

"Merhamet, masum olduğu için her kalbe misafir olmaz."

"Pusat."

Daldığım derin düşüncelerden abimin sesiyle ayrıldım. Yorgun yüzü ve sesiyle bana bakıyor kendileri.

"Emret General."

"Sınırı yokladın mı? Bı sıkıntı var mı?"

Önümdeki dosyada olan bakışlarımı ona çevirdim.

"Barlası yolladık abi. Ondan haber bekliyorum."

"Bi yoklasana onu. Vaziyeti öğrenelim."

Kafa sallayıp telefon açtım hemen.

"Koçum durumlar ne?"

"Komutanım. Tüm sokaklarını gezdim. Al Vilad'da gezmedik sokak kalmadı. Şu ana kadar 4 sokak işaretlenmiş. Bu işaretlerin ne anlama geldiği bilgisine daha ulaşamadım. Ama emin olun burda bir şeyler oluyor. İzniniz varsa El-Bab'a merkeze geçip neler döndüğüne bakmak istiyorum. Daha kapsamlı mevzi istiyorum."

Abimle bakışlarımız kesişince hafifçe kafasını salladı.

"Git ve öğren oğlum."

Telefonu masanın üstüne bıraktığımda abimin derin nefes alışını duydum.

"Yine pis işler dönüyor Pusat."

"Aksini düşünmedim abi zaten."

Abim koltuğa oturup sessizce bir şeyler düşünmeye başladığında ben yüzümü sıvazladım. O arada duvara bağlı bilgisayarın ekranına resimler düşmeye başladı. Bahsettiği işaretleri atmıştı. Hemen ekranın önüne geçip fotoğraflara baktım.

"Ulan bi bitmediniz orospu çocukları."

Sessiz fısıltım ile abim gözlerini açmıştı.

"Eylem..."

Hızla koltuktan kalktı.

"Pusat eylem yapacaklar. Hemen Barlas söyle, ben kürşatları ve Cemili göndereceğim, telsize geç!"

Barlası aradım hemen.

"Komutanım?"

"İşaretledikleri yerler füze ve el yapımı patlayıcı ile dolu mühimmat depoları. Eylem yapacaklar. Kürşad lar ve Cemil yolda sen de meziye dön."

Keskin bir fren sesi duyduğumda anlamıştım döndüğünü.

⚠🇹🇷⚠

«Barlas Turan»


Cemil benim sağ kolumdu. Ben atılınca Metin Binbaşı faktörü ile beyin takımı kadrosuna girmişti. Dibine kadar hak ediyordu.

" Bu Kürşadlar kim Cemil? "

" Senden sonra kuruldu abi. Yüzbaşı Kürşad Dalgakıran'ı biliyorsun. Onun timi."

"Esaslı adamdır Kürşad. Severim. Selçuk'un devresi biliyor muydun?"

"Selçuk Parker'in mi abi?"

"Rahmetlinin intikamını alan 12 kişiden biriydi. Suru yakmıştık."

"Tık derken abi?"

"Ömer Yüzbaşı beni hatırlamaz, gerçi ufaktan tanıştık sonradan ama o gece ordaydım. Ömer, Kürşad, Ertuğrul Susmaz şimdilerde o da yüzbaşı olmuş. Hepsi ordaydı o gece. Selçuk'tan sonra en çok yaralanan Ertuğruldu. Omzundan leğen kemiğine kadar büyük bir yara vardı sırtında. O haliyle bile canavardı."

"Ah be abi. Sizin gibi adamları içeri atıp, adam olmayanları başımıza geçirdiler ne diyeyim ki."

"Devran döner koçum, devran döner sen sıkıntı etme."

Cemil önüne döndüğünde ben bölgeye girdim. Zırhlı aracı anında görmüştüm. Yaklaşıp arkasına park ettim.

"İnelim hadi."

Cemil gülümseyip eline polimer kaplama çantasını alıp benim duyacağım şekilde mırıldandı.

"Bölüm sonu canavarı geri döndü."

⚠🇹🇷⚠

Yüzbaşı sessizce kapıya ilerlerken arkasından da tim geliyordu. Kapının önüne geldiklerinde, Yüzbaşı kapını deliğinin olmadığını farketti. Ve gözlerini devirip Faryalıya baktı.

"Her şeyi akıl ettin bi bunu mu edemedin?"

Faryalı cevap vermek yerine Yüzbaşının yanından geçip sigortanın yanındaki küçük demir dolabı açıp içindeki görüntülü diyafonu gösterdi.

"Niyet okuyanlar utansın komutanım."

"Faryalı sakince diyafona bak."

Ertuğrul diyafonun ekranını gösterince Faryalı oraya baktı. Ve sertçe yutkundu.

"Babam mı lan o?"

"Babam.."

Ertuğrulun cevabıyla Faryalı
gözlerini yumdu.

"Babam değildir o ya babam olsa duramazsın."

Diğerleri rahat bir nefes alırken üç kardeş adeta dut yemiş bülbüle dönmüştü.

"Eee açmayacak mıyız kapıyı?"

Faryalı Sonere döndü.

"Evde yok taklidi yapsak?"

Deniz göz devirdi.

"Yok ya ölü taklidi de yapalım mı belki gider. Saçmalama Faryalı."

Faryalı üzgünce durdu.

"Babam ne olursa olsun memleketinize kimseye haber vermeden girmeyin der. Kimsesiz değilsiniz siz der. Ha bide bunun yanında muhtemelen abimin tersanede dövdüğü adamın haberini almıştır."

Ertuğrul kaşlarını çattı.

"Lan şerefsiz ben mi dövdüm adamı? Sen yumruk attın ya ilk."

Faryalı gözlerini kocaman açtı.

"Üstüme iyilik sağlık belki ben başlattım ama sen devam ettirdin."

Yüzbaşı ikilinin arasına girdi.

"Ulan adam dışarda dondu dondu. Kapıyı açıyorum kesin sesinizi."

"Selamın aleyküm Derya kaptan."

"Ve aleyküm selam Ömer oğlum."

İçeri adımını atar atmaz ip gibi dizilmiş üç oğluna baktı. Çaktırmadan güldü.

"Hayırsız evlatlarım, nasılsınız? Benden mi kaçıyorsunuz siz. "

"Yok baba estağfurullah -"

"Tövbe haşa babam-"

"Tövbe haşa estağfurullah babam-"

"Ulan acıdım ha bu seferlik size. Haberim vardı geldiğinizden, korkmayın da artık."

Ertuğrul bile ne zamandan beri tuttuğunu fark etmediği nefesini serbest bıraktı.

"Baba vallaha bildiğin gibi değil. Biliyorsun tek korkumuz senin güvenini zedeleyecek bişey yapmak."

"Tamam da tamam. Haydi bi sarılayım size. Üçünüzü yan yana görmeyeli 3 sene oldu."

"Vay benim babam!"

Faryalı birden babasına sarılınca diğer ikisi de hemen sarılmıştı.

"Oğlum dur yavaş! Yaşlandım ben artık! ."

Faryalı geri çekilip güldü.

"Kim yaşlanmış Babam ya, sen hala Taş gibisin taş!"

"Hadi ordan hadi uzatma."

"Dondun bana dışarda buyur geç."

"Demin ölü taklidi yapıyodun ya? O zaman noldu da şimdi değişti?"

"Onu ben demedim Deniz dedi. Vallaha benim suçum yok."

"Sus yalan konuşma. Tüm konuştuklarınızı duydum. Biriniz de kapının arkasına ses geleceğini düşünmedi mi?"

Derya kaptan gülerek içeri geçerken diğerleri de onu takip etmişti. Faryalı ise salonun ışığını kapatıp diğerlerinin arkasından gitti. Tam boş gördüğü tekli koltuğa oturcaktı ki Babası ona çağırdı.

"Ahmet, Oğlum kapının önünde poşet vardı unuttum bi koşu al gel, Mehmet sen de yardım et kalk."

Faryalı daha oturamadan sadece babasını onaylayıp tekrar kapının yanına gelmiş ve kapıyı açmıştı. Kapının önünde duran yaklaşık yedi sekiz poşeti gördü.

"Biri babama tekil ve çoğul eklerinin aynı şey olmadığını öğretmeli."

Hayli ağır olan poşetleri 4 4 bölüşmüştü iki kardeş. Alınanları içeri götürüp masaya bıraktılar.

"Mavi poşeti aç bakayım bi Ahmet."

Faryalı merakla masanın üstüne bıraktığı poşetlerden mavi olanının yanına gitti. Poşetin içinde bir tencere, bir de başka bir poşet vardı. Ve o poşette çay vardı.

"Bizim çayluktan mı bu Babam?"

Derya kaptan gülerek kafa sallarken Ertuğrul da kalkıp yanına gelmişti.

"Sen anlamazsın ver ben bakayım."

Faryalı çay poşetini göğsüne bastırmış hemen.

" Kıymetlimiss!"

"Versene oğlum! Bi şey yapmayacağım-"

"Abi yemem ben bu numaraları, küçük Ahmet değilim ben artık."

"Abartmayın hemen. Pişman edeceksiniz beni. "

"Ama babam-"

"Sus Ertuğrul."

"Peki babam."

Faryalı çayla beraber koltuğa oturduğunda Ertuğrul da oturmuştu.

"Faryalı, içmek için getirdim oğlum onu, Deniz kızıma ver demlesin bize. Demler misin kızım?"

"Demlerim efendim." 

"Malzemelerin yerini gösterim mi?"

"Yok ben hallederim."

"Tamam."

Deniz ayağa kalkıp odadan çıktığında, Yüzbaşı da peşine oturma odasından çıktı.

Uzun koridoru geçip Mutfağın olduğu yere geldi. Denizi ocağı yakarkıp çayı koymuştu. Denizin saçlarına bir öpücük bırakıp geri çekildi Ömer.

"Güzelim."

"Bebeğim."

Denize arkadan sarılıp kafasını omzuna koydu.

" Seviyorum bu hallerini."

"Hangi hallerim?"

"Bana içinden geldiğin gibi davrandığın hallerini."

Deniz ona dönüp yanağına bir öpücük kondurdu.

"Seni seviyorum Benim Bey."

"Senin bey?"

"Evet bir sorun mu var?"

"Aksine, bi öpmem gereken mevzular var."

Gamzesini öpüp geri çekildi. Ve beraber çayın yanına yenecek şeyleri hazırlamaya başladılar. Onlar sohbet ederken oturma odasında kahkahalar havada uçuşuyordu, Derya kaptan anılarını anlatıyordu onalra.

"Bi gün, lojmandayız haber geldi ordu evinde yemek verilecekmiş. Birkaç bölükten  yarbay, binbaşı yemeğe gelecekmiş. Metin, ben bir de doğan geç kaldık mı yemeğe? Komutan bizi fark etmesin diye mutfaktan girdik yardım ediyor gibi yaptık. Komutan geldi tebrik ediyor falan neyse yırttık dedik. Yemeğe geçtik bir adamlar var görmeniz lazım, Namık ekinler, orbaylar var oğlu var. Namık hoca bana döndü gel dedi atış yapalım, ben daha bir anın heycanından çıkamadan öbürüne geçince kem küm ettim bölük komutanı yapar dedi. Sonra yemek bitti biz atışa girdik. O zamanlar acemiyiz. Bir atış yaptım çocuklar Allah sizi inandırsın kör girse koklayarak bile atardı. "

Hikayenin bitimine kapı açılıp içeri elinde tepsiyle Deniz girdi. Peşinden de yüzbaşı bir tepsi ile girdi.

Derya kaptana uzatıp gerisini masaya bıraktı. Herkes uzanıp almıştı. Fakat Faryalı çayı almış onunla adeta aşk yaşıyordu.

"Çaysamak yada çaysamamak işte bütün mesele bu!"

Yüzbaşı yüzünü buruşturdu.

"Shakespeare görse mezarından çıkar hamleti tekrar yazardı."

Derya kaptan onları gülerek izlerken yanında oturan Mehmetin kulağına eğildi.

"Poşetlerde çeçil falan da var yarın kuymak yapıp yersiniz. Bu inatçı keçinin çabuk toparlanması lazım. İyi beslenin ağır işler yaptırmayın tamam mı oğlum? Aynı şeylerin iki katı Deniz kızım için de geçerli."

Mehmet hemen kafa salladı.

"İyi olması için her şeyi yapacağımdan emin olabilirsin babam."

Derya kaptan Mehmetin kolunu sıktı.

"Aferim oğlum. Artık kalabalık bir ailesiniz. Birbirinize mukayyet olun."

"Aklın kalmasın babam."

Derya kaptan elindeki boş bardağı masaya bırakıp ayaklandı. Onun ayaklanmasıyla diğerleri de kalkmıştı.

"Baba nereye?!"

Faryalı kaşlarını çatmış öylece babasına bakıyordu.

"Yolcu yolunda gerek Kıvırcık. Sultanım evde yanlız. Artık kalkayım."

Faryalı itiraz etmek istiyordu ama annesi evde tekken yüreği el vermiyordu.

"Baba ama çok geç."

"Bi şey olmaz oğlum. Kendinize iyi davranın. Allaha emanet."

Tek tek herkesle vedalaşıp oturma odasından çıkmıştı. kapının yanına geldiğinde Ayakkabılıktan ayakkabısını alıp kapıyı açtı diğerleri de arkasından yolcu etmek için çıkacakken Derya kaptan onları durdurmuştu.

"Ne işiniz var soğuğa girin da içeri Hayde!"

Gözden kaybolana kadar kapıyı kapatmamıştı kimse. Derya kaptan iyice uzaklaşıp gözden kaybolduğunda Faryalı kapıyı kapattı. Herkes oldukça yorgun olduğu için direkt odalara dağılmışlardı.


⚠🇹🇷⚠

«Barlas Turan»

"

Başganım. "

"Bir gelişme var mı Barlas?"

"Şu an yok komutanım. Kürşadlar alana dağıldı, etraf abluka altında. Bir ekibi füze depolarına gönderdim herhangi bir harekette bildirecekler."

"Barlas eğer bu eylem gerçekleşir ise-"

"Binlerce kişi ölür... biliyorum komutanım . Ama emin olun eğer ben başaramazsam ve bu eylem gerçekleşir ise bilin ki ölenlerin arasında ben de varım."

"Bitir şu işi Barlas!"

"Emredersiniz komutanım!"

Telefonu kapatıp cebime koydum. Tam o anda da kulağımdaki telsizden ses gelmişti.

"3. İşaretli bölge, doğu yamacında hareketlilik var."

"Kim bunlar Kürşad?"

"Şahıs gri şapkalı. 1.70 boylarında esmer. Üstünde siyah bir şişme mont var. Oldukça tedirgin. Elleri ceplerinde etrafa tedirgin bakışlar atıyor bombacımız bu, Fakat bu eylemi bir kişi gerçekleştirmeyecek.

"Başka görüş var mı?"

"Olumsuz."

Aradan beş dakika geçmişti ki röleden(telsiz kanalı) bir ses daha geldi.

"Siyah esmer Bombacının, çaprazında kısa boylu çarşaflı. Yeşil Sırt çantalı. Tahminen 1.50. Atış izni lazım Barlas."

"Hepsi çıkmadan olmaz Kürşad."

Cemil'e bir şey demek için dönmüştüm ama yanımda yoktu. Vazgeçip önme döndüm.

"Yıldız taktiği!"

Nefes nefese yanına gelen Cemil ile ona döndü Barlas. Elindeki kağıdı uzattı.

"Yıldız tekniği. Kişiler bir yıldız gibi bir merkezin etrafına mevzi alır. Emri yıldızın tam ortasında bulunan kişi verir. Bu Yaşarın operasyonlarda sıkça kullandığı bir taktik. Sağlamasını yaptım doğru çıkıyor. Merkez meydanın tam ortasındaki çeşme. Çeşmeye yarımşar metre uzaklıkta 8 ayrı kişi şüpheli tavırlar sergiliyor. Ve şu an da çeşmenin yanında tek bir kişi var ve su içmeden öylece orda oyalanıyor. İnan bana sağlamasını yaptım!"

Hemen bilgileri aynen destek ekiplere aktardım.

"Bu gün burdaki insanlar senin sayende kurtulacak Cemil. Aslanım benim!"

Cemil ciddiyetini bozmadan konuştu.

"Asıl amacımız mesleğimizi en iyi şekilde icra etmektir komutanım. Sizler var olun."

Bu sözleri duyan Barlas gülümseyip telsizin mandalına bastı.

"Kürşad, atış serbest."

Ve tam da Yüzbaşının badisinden beklediğim bir söz duydum Kürşad'tan.

"Savaşalım beyler. Bundan sonra duranın kafasına ben sıkarım."


⚠🇹🇷⚠

Sabahleyin en erken kalkan Faryalı ve Ömer olmuştu. Önce beraber ateşi yakmış daha sonra kahvaltı hazırlamaya başlamıştı ikili. Mutfakta yan yana kahvaltıyı hazırlarlarken Faryalı konuşmaya başladı.

"Arap'la konuşacak mıyız bu gün komutanım?"

Yüzbaşı domatesleri doğrarken kafa salladı.

"Şöyle sessiz bir yer var mı buralarda? Ali abi, sen, ben bi alıp konuşsak çocukla."

"Var komutanım yemekten sonra gideriz."

Yüzbaşı domates doğramayı bitirip doğradığı domatesleri masaaya koydu.

"Faryalı sen o kuymak ve muhlamayı yapabileceğinden emin misin?"

Faryalı elinde çeçil peyniri ile Yüzbaşı ya döndü.

"Niye öyle diyorsunuz Beyefendi, alındım, gücendim."

Ömer gülerek ellerini yıkadı. Ve mutfaktan çıktı.

"Ben diğerlerini uyandırıp geliyorum kuymak soğumasın."

Mutfaktan çıkıp diğerlerini uyandırmaya giden Yüzbaşının ardından Faryalı da fırındaki muhlamayı kontrol edip ocağa bakır büyük tavayı koydu. Kuymağı yaparken daha mutfağa girmeye başlamıştı diğerleri birer ikişer.

"Faryalı gözüme giriyorsun bak. Kuymak mı yaptın sen?"

" Tam üstüne bastın ayağını çek abim."

"Sabah sabah formundasın yine."

Faryalı tüpün altını kapatıp bez yardımıyla tavayı kaldırdı ve sofraya koydu.

"Hadi hadi soğutmayın."

Neşeleri gayet yerindeydi. Keyifle kahvaltı yapıyorlardı uzun bir aradan sonra. Gülüşüp eğlenerek Kahvaltı yaptıktan hemen sonra kızların ısrarı ile masayı onlar toplamıştı.

Ömer de bunu fırsat bilip, Arap ile konuşmak için Ali ve Faryalıyı yanına alıp şelalenin olduğu yere gelmişti. Şu an ise şelalenin yanında bir ağacın altına oturup öylece bekliyordu hepsi. Kimse konuyu nasıl açacağını bilmiyordu.

Tabiki her zaman olduğu gibi Faryalı dayanamamış ve ilk o başlatmıştı konuşmayı.

"Konuşmuyorlar mı?"

Arap bir süre tepkisiz kalmış daha sonra zorlukla yutkunup öyle cevap vermişti.

"Konuşturamıyorlar."

"Peki sen de bizim konuşturamadıklarımızdan mısın?"

"Konuşturabildiklerindenim belki?"

Tam Faryalı cevap verecekti ki olaya yüzbaşı dahil oldu.

"O zaman konuşturamadıklarımızdan olup konuşamayanlar için konuşabilenleri susturanlar kimler?"

Faryalı, Ali ve Arap öylece bakakalmıştı Ömere. Hele Faryalı şaşkınlığı ağzını açmıştı.

"Ben cümlenin başını hatırlamıyorum."

"Doğaçlama gelişti. Konuya ben gireyim en iyisi. Arap, rahatlamak istiyorsan anlat kardeşim. Eğer canın anlatmak istemiyorsa burada vakit geçirelim ve gidelim. Sen seç."

"Anlatacağım abi."

...Bölüm sonu...

✔️BU BÖLÜM DÜZENLENMİŞTİR✔️

Esenlikler dilerim..

Continue Reading

You'll Also Like

4K 1.9K 41
Sadece kendine güvenenler için, ______________ "Güvenli sularda yüzelim, benim bölgemde takılalım mı diyorsun?" "Beni kendi bölgene kabul edersen teh...
4.3K 377 16
Ben şeytanın ateşiyle büyüyen ve şeytanın ateşiyle yanıp kavrulan Firuze. Sadece Firuze. "Öleceğim, çok acıyor baba. Sanki öleceğim." "Küçük kızlar...
1.8M 51.6K 87
sse-sen uzak dur benden!! "Benden kaçışın yok" diyerek adamlarını üzerime saldı..
1.9M 98.5K 78
"Çocukken yanağıma kondurduğun öpücük sayesinde tüm acılarım geçmişti. Şimdi ben senin kalbinden öpsem geçer mi? Tüm acıların diner mi?" İlk görüşte...