HİCRAN

Av BetlEldoan

108K 7.5K 1.6K

Bir kadın yağmurlu bir akşam saat 21:12 ağlıyordu. Kaybettiği yıllara, kaybolan hayallerine, sevdiği insanla... Mer

TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6.BÖLÜM
7. BÖLÜM PART 1
7. BÖLÜM 2. PART
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
ÜZÜMLÜ KEK (YENİ HİKAYE)
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM 1.PART
22. BÖLÜM 2. PART

8. BÖLÜM

3K 275 33
Av BetlEldoan

Alaz daha gün ağarmadan gözlerini açmıştı. Gözlerini diktiği prefabrikin eskimiş, pas tutmuş tavandan çekmiyordu gözlerini. Dışarıdan gelen bir kızın sesiyle tüm azaları ayaklanmıştı. Usulca sırtını çektiği sert sedirden dikkatini tekrar kızın sesine verdi. Ayağında ki halhalın sesini duyacak kadar yakınındaydı Hicran. Soluğu kesildi, kızın mırıldandığı bir şarkı mıydı yoksa bir ninni mi emin değildi ama çekildiği tek şey onun narin dudaklarından dökülen namelerdi. Anası yattığı yerde huzursuzca kıpırdanmış Alaz biraz duraksayıp tekrar harekete geçmişti. Ahşap eski kapıyı açıp kendisini soğuk havaya bıraktığında tahmininde yakınında olan kızla karşılaştı. Hicran eteklerini toplamış çamurlarla oynayan bir sarı tüylü bir kediyi seviyordu. Kız onu sevmek için hep bir hareket ettiğinde kedi de aksi yönde oyun oynuyor bu da kızın gülmesine neden oluyordu.

Alaz biraz daha kızı seyretmek için sırtını kapıya dayadı kız şalının arasından çıkardığı uzun saçlarını kediye doğru sallayınca kedi patisiyle onu yakalamaya çalışmıştı. Alaz gülmemek için ağzını kapattı, başkası olsa kediyi pis olduğu için dokunmak bile istemezdi ama kız kediyle bir çocukla oynar gibi oynuyordu. Kedi patilerini onun eteklerine geçirdiğinde kızın narin sesini daha net duydu.

"Oyun oynayalım mı?" Kız kedinin yüzünü ellerinin arasına sıkıştırınca kedi rahat değilmiş gibi miyavlayıp kızın işaret parmağını ısırmıştı. Alaz tam mani olacakken kız küçük bir inlemeyle eğildiği yere düştü. Sadece birkaç saniyede elbisesiyle beraber her yeri çamura batmıştı. Artık kahkahasına mani olamayan adam gülerken kızın onu fark edeceğini düşünmüyordu.

"Sen bana mı gülüyorsun!" dedi kız öfkeyle.

"Sana değil kediye"

"Gördüm işte! Bana güldün, çok sevdiysen sende çamurlan!" Kız hırlayarak konuştukça Alaz'ın keyif artmıştı. Kız ciddi olduğunu elli çamura daldırıp bir topak haline getirdiği yaş çamuru ona doğru savurunca anlamıştı. Alaz yüzüne gelen büyük parçayı engellemek için kolunu siper etse de bu kez de üzeri batmıştı.

"Hey" dedi Alaz gülerek. Hicran ona keyifli keyifli gülmeye devam eden adama deli olmuştu. Hem onu sapık gibi gözetliyordu hem de düştüğü hale gülüyordu.

"Beğenmediysen tükürüklüsünü dene!" dedi kız öfkeyle. Aldığı çamura hızlıca tükürüp havaya kaldıracakken Alaz kaçmak için hızlı davranmaya başladı.

"Dur beni yanlış anladın-"

Kız yüzüne gelmeye dikkat ederek adamın ayakkabılarına doğru atmıştı.

"Hicran çocuk gibi benimle çamurla oynayacaksın?"

Artık kız çığırından çıkmış gibi ardı ardına atıp duruyordu. Alaz daha fazla tepkisiz kalmayıp eline aldığı bir parça çamuru kıza doğru attı. Bir yandan kahkahalarla kıza karşılık verdikçe kız daha da hırçınlaşmıştı. Eline son anda aldığı oldukça iri parçalı taşı sol kaşına doğru fırlattığında acıyla geri çekildi. Alaz ince sızıdan sızan kanı parmaklarıyla kontrol etti. Hicran kendisine gelmiş gibi iki elini havaya kalırdı.

"Aman Allahım, ne yaptım ben" kız endişeyle ona doğru yaklaştıkça artık ağrımayan yarası sanki çok acı çekiyormuş gibi davranmasına neden oldu.

"Ah, çok acıyor-"

"Çok mu? Kanıyor da" dedi kız endişeden kocaman olmuş gözleriyle. Az ötede ki pet şişede ki suyla ellerini temizleyen kız başına dolağı ince şalı çıkarıp yarasına bastırdı. Alaz genzini yakıp geçen vanilya kokusuyla karışmış yasemin kokusunu derin derin soludu. Kızın uzun saçları beline kadar ulaşıyor, dalga dalga saçlarının arasında ki uzun dolanmış tokaların uçlarında kelebek desenleri vardı. Kulağında ki küpeler ise boynuna doğru akmış, buğday teninde ışıl ışıl parlıyordu.

"Yarayı temizlememiz gerekiyor" dedi kız endişeyle.

"Temizle" dedi Alaz, senin suçun der gibi kıza baktıkça kızın öfkesi tekrar canlanıyordu.

"Sen uğraştın benimle! Git doktora baksın" dedi aynı kinle.

"Avını temizlemeyen avcı olmaz, sende beni vurmadın mı?"

"Uğraşıp durdun benimle, sinirlendim yoksa niye dokunayım sana-" Kızın iki elini havada yakalayan adam kendisine doğru çekti, kızın şalı hala kucağındaydı. Gözlerini asla çekemediği yeşil gözlerde kendi yansımasını okuyabiliyordu. Oradan bile kendi halinin acizliğini seyredebiliyordu.

"Akan kanımı temizleyen ellerin boğazıma dolandığın o yağlı iple aynı eller"

"Ne?" dedi kız şaşkınlıkla. Onu anlamadığını düşündüğü adamı çok iyi anlıyordu, ana dili kadar bildiği Türkçe 'ye hakimdi.

"İnat etme Hicran" dedi adam usulca kıza doğru.

"Sen inat ettikçe senin dalgalarında boğulup canımdan oluyorum ama sonra sen gülümsüyorsun ben diriliyorum, tekrar ölmek için sana bakıyorum.."

"Bu hicran, dudaklarına ezeli bir nakarat yapıştırmış.." artık onunla oyun oynamayan adamın yüzünde ki sarsıcı gerçeklik yüzüne çarpıyordu. Durdu kız bekledi adamı, kaşındaki yara artık çenesine doğru süzülmüş sakallarının arasında ince bir iz bırakmıştı.

"Ömer Seyfettin" dedi Alaz.

"Bu sözü o söylemiş ama sanki benim için, bizim için söylemiş"

Daha birkaç gündür tanıdığı adamın ondan ne beklediğini anlamakta zorlanıyordu. Omar gibi zorba ısrarcı hallerinin arkasında o farklıydı. Onu seyrederken onu anlamaya çalışan ifadesini hep görüyordu.

"Biz diye bir şey yok, bırak ellerimi"

Bırakmak istemesede bıraktı kızı. Hicran ondan kurtulduğunda hiç arkasına bakmadan yürüyordu. Hemen arkasından Alaz ayaklanıp kızı takip etti.

"Yaramı sen temizleyeceksin" dedi kıza aldırmadan.

"Ben doktor muyum?" dedi kız öfkeyle.

"O halde babana ve nişanlına benimle az evvel yaptığın çamur oyununu anlatırım"

"Şeytan! Sen şeytansın! Cehennem ateşinde yan!"

Alaz kızı geçip ilkyardım çadırına doğru ilerledi. Hicran biraz duraksayıp adamın onu beklediğini belli eden yüzüne çevirdi kendisini. Çok ciddiydi, eğer babası yada Hamza bir şeyler duyarsa diye endişe etmeden de duramıyordu. Keşke babasına ve Fatma anneye uslu kız olacağım diye yeminler etmeseydi.

***

İnci elinde ki kasnağa iğnesini her sokup çıkardığında onu dikkatle süzen iki kadına bakmamaya çalışıyordu. Annesi Çiçek teyzenin yanında sürekli söylenip duruyordu. Beş yıl diye diye dövdüğü dizlerinde derman kalmamıştı yaşlı kadının.

"Ah Çiçek abla ah! Olacak iş mi bu? Bizde aleme kısır diye kızımız diye bakamıyoruz, meğer kusur beydeymiş-"

"Ağzını topla, o nasıl laf! Bey İnci'ye dokunmadıysa küçük diye şey ettiydi-"

"Ney edecekmiş allasen, kız geldi 21 yaşına ee daha ne?"

Çiçek kadın nefessiz kalmış gibi ellerinin tersiyle sık sık sallayıp durdu. Bir hanımın kulağına gitse olanla kopacak kızılca kıyameti düşündükçe ter bastı yaşlı kadına.

"Ağzını sıkı tutacaksın bacım, Alaz oğlum da vakti geldiğinde elbet vazifesini edecek İnci'nin kocası ne de olsa" dedi sakinleştirmek için kadını. Dış kapıda kulağını kapıya dayayan iki kadın dudaklarını dişleyip tek ellerini diğer ellinin üzerine vuruyordu.

"Gız gördün mü başımıza geleni!" Dedi Elmas sessizce genç kıza doğru. Esma endişeyle kendisinden yaşça büyük kadına çevirdi kendisini.

"Şimdi ne olacak abla, ya duyarsa bey?"

"Heh işte o vakit koyar gelin hanımı kapıya, zati bir şey çıksın diye bekliyo."

"Allah korusun, dayanamaz ki İnci abla. Ölüdür kendisini." Dedi endişeyle.

"Sus gız, ağzından yel alsın, ne demekmiş o!"

"Kapıları da mı dinler oldun artık hatun" dedi Rıza karısını korkutmak maksadıysa usulca yaklaşmış, zavallı kadın yüreği ağzında döndü adama doğru.

"Of korkuttun beni Rızam, ne diye usul usul sokuluyon!"

"Sen niye dikileyon kapı önlerinde?"

Elmas iki gündür Rıza'ya bile diyemediği şeyin rahatsızlığını en sonunda söyleme gafletinde bulundu. Adam karısının boncuk boncuk gözlerinde ki endişeden endişe etmişti. Elinde ki çapayı usulca yere bırakırken kadın iki elini birbirine vura vura yaklaştı.

"Sorma başımıza gelenleri Rızam, gelin hanım yok mu?"

"He var" dedi adam biraz düşünüp.

"Gelin hanımın anası her şeyi öğrendi Rıza abi" dedi Esma hemen. Elmas öfkeyle kıza doğru döndü.

"Gız niye pattanak söylüyon, ben bile iki gündür diyemedim diye şiştim durdum!"

"Anam abla duymayacak insan mı kaldı?" dedi Esma. Elmas gözlerini kısıp güldü hızlıca.

"Gız bana bak sen dedin mi seninkine-"

"Durun hele ne demek her şeyi öğrendi, ne diyonuz siz?" dedi adam korkuyla.

"İşte anlasana Rızam, ayrı odalarda falan kalıyorlar ya hani her evli çiftin birlikte yatması gereken odada-"

"Sus Elmas, töbe töbe kızın yanında-"

"Aman sanki öğrenmeyecek zamanı geldiğinde, duysun da öğrensin çok meraklı evlenmeye"

Esma al al yanaklarını saklayarak kaçtı ikiliden. Elmas kızın arkasından daha fazla gülerken, Rıza endişeli bakışlarını kapının üzerinde geçirdi.

"Anası ondan mı gelip duruyor?"

"He, Çiçek abla da duymuş konuşup duruyorlar da kadın beye dil uzatınca kopardı attı Çiçek abla.."

"Bey duyarsa ne olur biliyon dimi Elmas, anam diyiyim sen seversin dedikodu falan açma o ağzını gadasını aldığım"

"Yo töbe Rızam ben heç açarmıyım ağzımı, Alaz beyim küçüklüğünü bilirim ben öfkelendiğinde ne beni görür ne seni nede hanımı.."

Kadın endişeyle kocasına doğru döndü bu kez.

"Allah verede anası yedi düvele yumurtlamasa, ne ederiz?"

"Ne deriz bilmem hatun, bey ne gelin hanımı komaz konağa."

"Allah korusun" dedi Elmas.

"Gelin kız ne günahı var" dedi hızlıca.

"Yok işte, bir günah işlendi bey onu sırtına aldı bizde o günahın bilipte susanları, şahitleri olduk. Bu günah hepimizin boynuna dolandı.."

"Rıza?" dedi kadın en sonunda en çok merak ettiğini demeye cesaret etti.

"De hele ne diyecen hatun?"

"Bey ya aşık olursa?"

Durdu adam biraz bile düşünmedi.

"O vakit ne ederiz bilmiyom Elmas"

"Ya tutturursa ben bi kadın sevdim evlencem diye, bunlar imam nikahlı duruyor ya kuma getirirse?"

"İzin vermez hanım" dedi sakince adam.

"Bey dellendiğin de hanım mı görüyo?" dedi kadın öfkeyle.

"Belki de vardır" dedi Rıza endişeyle.

"He ya erkek adam, olur mu olur" dedi korkuyla.

***

Uzun ince parmaklar kanayan yarasını inceleyip durdukça o daha fazla kıza yaklaşıyordu. Bir seferinde buruna değer bir parça saçını havada yakalama arzuna mani olmak için kendisiyle savaştı.

"Uslu dur!" dedi kız öfkeyle. Alaz bir çocuk gibi azarlandığı için kendisini kötü hissediyordu ama hala kendisine yakın temas eden kadına dokunma arzusunu mani olamıyordu.

Hicran esmer tenli adamın yarasında ki açıklığın dikişe ihtiyaç olup olmadığından emin değildi. Hemşire saat çok erkenden aşı için merkeze gitmişti sadece iki tane görevli vardı ve doktor da daha uyanmamıştı.

"Yarayı temizleyip gazlı bezle kapatacağım" dedi bir hemşire edasıyla.

"Aslı hemşire yetenekli olduğunu söylemişti"

"İlkyardım dersleri aldım" dedi incecik sesi keçe kumaş çadırının içinde yankılandı. Alaz'ın dikkatini her seferinde çekmeyi başaran kıza hayret ediyordu.

"Kendini eğitmek için elinden ne geliyorsa yapmışsın"

Güldü kız, yüzünde ki acı gülümsemede bir süre takılı kaldı Alaz.

"Evden anca o zaman uzaklaşabiliyordum" Onun hakkında öğrendiği yeni bilgiyi sindirmekte zorlandı. Kız konuşmak için oldukça erken bir zamanda nedensiz bir bilgiyi ona verdiği için pişmandı ama bu kısa süreli oldu. Alaz o sabah iyi bir dinleyiciydi.

"Neden?" dedi uzun cümlelerle nedeni, niçin kurcalamadan sadece tek bir soru sözcüğüyle cevap bekliyordu.

"Evde iki üvey annem var, iki halam ve evlenmem odamı kapmak için sabırsızlanan beş kız kardeş"

"Benim hiç kardeşim olmadı" dedi Alaz aniden. Hicran elinde ki tentürdiyot bir süre havada tuttu. Ona karşılığı böyle vermesini beklememişti.

"İsterdim" dedi sadece Alaz sakin bir ses tonuyla.

"Ben de isterdim" dedi kız fısıltıyla. Tanımadığı bir yabancıya kendisini anlatmanın daha kolay olduğunu ilk o anda hissetmişti. Saçma bir durumda karşı karşıya olan iki yabancının birbirine bütün çıplaklığıyla konuştukları ilk andı.

"Vardı, yani hep kız kardeşimlerim vardı ama hiç olmamışım gibi davranırlar, yalnızca Maral, en küçük kardeşim hariç."

"İlkokulda babalar günü için resimler getirmemizi istemişlerdi, onunla bir resmim olmadığı için götürmemiştim.."

"Bende" dedi kız aynı anda. İkisi de nefes nefese birbirlerine bakıyorlardı.

"Onu hiç görmedim" dedi Hicran. Yıllardır içinde büyüttüğü acının ilk defa itiraf ediyordu.

"Görebilirdim ama bakmaya cesaret edemedim.."

"Babamla hatırladıklarım hep pusluydu, onu hatırlamak istemedim yorulmuştum.."

"Anneler gününden nefret ederim" dedi kız bir anda.

"Bende babalar gününden.."

Güldü Hicran gözlerinde biriken yaşlar sanki her an akacak gibiydi. Bir anda bütün kalkanlarını indirmesi rahatlamasına neden olmuştu. Alaz kızın hafif akmaya yakın gözyaşını yakaladı yüzünde. Tuzlu gözyaşı eline bulaştı, Alaz değerli bir taşı tutar gibi kendisine doğru çekti.

"Onu görmek ister miydin?" dedi aniden.

"Ölen birisini görmem Alaz" dedi kız. Alaz kızın elini bir an yakalayıp kendi sol yanına doğru çekti. Kızın ince parmak uçları şimdi sol yanındaydı.

"Sana bilmediğin bir gerçeği söylersem eğer bana inanır mısın?"

*-*

Sizce Alaz Hicran'a ne diyecek ? 😅

Hicran ve Alaz'ın yakınlaşması hakkında neler düşünüyorsunuz bakalım?🧡🧡

İnci'nin annesi bildiklerini herkeslere anlatacak mı? 😏

Bol bol yorum ve vote bekliyorum, birkaç gündür hasta ve sürücü kursu yüzünden baya yoğunum ama sonunda geri dönüş yapabildim. Sınır 135 vote hemen yeni bölüm 🧡

Fortsätt läs

Du kommer också att gilla

1.7M 74.8K 62
Aile problemleri yüzünden evden kaçmış ve kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan, aynı zamanda sinir hastası olan Pare, ucuza gelsin diye ikinci el...
97.3K 5.1K 20
❝ Konserdeki Sevgilim: Mine, üç ay. Konserdeki Sevgilim: Sadece üç ay çıkıyormuş gibi davranacağız. Konserdeki Sevgilim: O kadar. Siz: Üç ayın sonun...
5.3M 288K 30
Sarhoş olduğu gece bir adamla birlikte olan Kayra, sabah uyandığında kendini tanımadığı bir adamla bulur. Evden apar topar kaçan Kayra, birlikte old...
3.4M 125K 70
Berdel'e kurban gitmiştim. Hiç tanımadığım, bilmediğim bir adamla evlendiriliyordum... "1 yıl, sadece 1 yıl sonra burdan herkesin seni bir ölü olarak...