8. BÖLÜM

3K 275 33
                                    

Alaz daha gün ağarmadan gözlerini açmıştı. Gözlerini diktiği prefabrikin eskimiş, pas tutmuş tavandan çekmiyordu gözlerini. Dışarıdan gelen bir kızın sesiyle tüm azaları ayaklanmıştı. Usulca sırtını çektiği sert sedirden dikkatini tekrar kızın sesine verdi. Ayağında ki halhalın sesini duyacak kadar yakınındaydı Hicran. Soluğu kesildi, kızın mırıldandığı bir şarkı mıydı yoksa bir ninni mi emin değildi ama çekildiği tek şey onun narin dudaklarından dökülen namelerdi. Anası yattığı yerde huzursuzca kıpırdanmış Alaz biraz duraksayıp tekrar harekete geçmişti. Ahşap eski kapıyı açıp kendisini soğuk havaya bıraktığında tahmininde yakınında olan kızla karşılaştı. Hicran eteklerini toplamış çamurlarla oynayan bir sarı tüylü bir kediyi seviyordu. Kız onu sevmek için hep bir hareket ettiğinde kedi de aksi yönde oyun oynuyor bu da kızın gülmesine neden oluyordu.

Alaz biraz daha kızı seyretmek için sırtını kapıya dayadı kız şalının arasından çıkardığı uzun saçlarını kediye doğru sallayınca kedi patisiyle onu yakalamaya çalışmıştı. Alaz gülmemek için ağzını kapattı, başkası olsa kediyi pis olduğu için dokunmak bile istemezdi ama kız kediyle bir çocukla oynar gibi oynuyordu. Kedi patilerini onun eteklerine geçirdiğinde kızın narin sesini daha net duydu.

"Oyun oynayalım mı?" Kız kedinin yüzünü ellerinin arasına sıkıştırınca kedi rahat değilmiş gibi miyavlayıp kızın işaret parmağını ısırmıştı. Alaz tam mani olacakken kız küçük bir inlemeyle eğildiği yere düştü. Sadece birkaç saniyede elbisesiyle beraber her yeri çamura batmıştı. Artık kahkahasına mani olamayan adam gülerken kızın onu fark edeceğini düşünmüyordu.

"Sen bana mı gülüyorsun!" dedi kız öfkeyle.

"Sana değil kediye"

"Gördüm işte! Bana güldün, çok sevdiysen sende çamurlan!" Kız hırlayarak konuştukça Alaz'ın keyif artmıştı. Kız ciddi olduğunu elli çamura daldırıp bir topak haline getirdiği yaş çamuru ona doğru savurunca anlamıştı. Alaz yüzüne gelen büyük parçayı engellemek için kolunu siper etse de bu kez de üzeri batmıştı.

"Hey" dedi Alaz gülerek. Hicran ona keyifli keyifli gülmeye devam eden adama deli olmuştu. Hem onu sapık gibi gözetliyordu hem de düştüğü hale gülüyordu.

"Beğenmediysen tükürüklüsünü dene!" dedi kız öfkeyle. Aldığı çamura hızlıca tükürüp havaya kaldıracakken Alaz kaçmak için hızlı davranmaya başladı.

"Dur beni yanlış anladın-"

Kız yüzüne gelmeye dikkat ederek adamın ayakkabılarına doğru atmıştı.

"Hicran çocuk gibi benimle çamurla oynayacaksın?"

Artık kız çığırından çıkmış gibi ardı ardına atıp duruyordu. Alaz daha fazla tepkisiz kalmayıp eline aldığı bir parça çamuru kıza doğru attı. Bir yandan kahkahalarla kıza karşılık verdikçe kız daha da hırçınlaşmıştı. Eline son anda aldığı oldukça iri parçalı taşı sol kaşına doğru fırlattığında acıyla geri çekildi. Alaz ince sızıdan sızan kanı parmaklarıyla kontrol etti. Hicran kendisine gelmiş gibi iki elini havaya kalırdı.

"Aman Allahım, ne yaptım ben" kız endişeyle ona doğru yaklaştıkça artık ağrımayan yarası sanki çok acı çekiyormuş gibi davranmasına neden oldu.

"Ah, çok acıyor-"

"Çok mu? Kanıyor da" dedi kız endişeden kocaman olmuş gözleriyle. Az ötede ki pet şişede ki suyla ellerini temizleyen kız başına dolağı ince şalı çıkarıp yarasına bastırdı. Alaz genzini yakıp geçen vanilya kokusuyla karışmış yasemin kokusunu derin derin soludu. Kızın uzun saçları beline kadar ulaşıyor, dalga dalga saçlarının arasında ki uzun dolanmış tokaların uçlarında kelebek desenleri vardı. Kulağında ki küpeler ise boynuna doğru akmış, buğday teninde ışıl ışıl parlıyordu.

HİCRANWhere stories live. Discover now