Ahuzar

By dearmare

63.1K 3.9K 2.1K

Selanik'te yolları kesişen mesut iki gençten; Harbin getirdiği yazgıyla kedere bürünen iki yüreğe. ''Eyvâh... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18/Part1
Bölüm 18/Part2
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45

Bölüm 46

582 27 3
By dearmare

Tamamlanmamış, tek sahne içeren bir bölümdür.
*

"Nihayet şu yatakta birlikte yatabiliyoruz.'' Hilal Leon'a doğru dönmüş, kolunun izin verdiği müddetçe Leon'un yüzünü okşuyor, adamsa kadının dokunuşlarıyla iyice mayışıyor, uykuya dalmadan evvel dedikleri Hilal'i güldürüyordu.

''İkimiz de bu kadar inatçı olunca, kırıp dökmeden olmadı.'' Leon yüzünde dolanan küçük eli tutup dudaklarına götürdü. Tam da avucuna minik bir öpücük kondururken gülümsedi.

''Oysa birbirimize yeterince geç kalmıştık.'' Hilal'in yüzünü bir burukluk sardı, o kadar çok şey geçmişti ki aralarında ve belki birbirlerine karşı bu kadar büyük sevgi, tutku beslemeseler aşılmayacak şeylerdi bunlar.

''Fakat araya bambaşka şeyler girdi ve biz o şeylerin bizi değiştirebileceğini unuttuk.'' Hilal'in o şeyler diye bahsettiği nelerdi, elbet bütün dünyayı ilgilendiren savaşlardı, kıtlıktı, işgaldi, kayıplardı. Fakat nereden bilebilirlerdi, onlar birbirlerini bıraktıkları gibi bulmayı umut etmişlerdi hep, aslında birbirlerine besledikleri hisler olarak hiçbir şey değişmemişti ama ya zorunda kaldıkları sebepler dairesinde onların fikirlerindeki değişiklikler? Bunları es geçmişlerdi, hoş es geçmeleri de anlaşılırdı çünkü koskoca yedi senedir birbirinin yüzünü dahi görmeyen sevgililerin düşünecekleri en son şey olmalıydı bunlar. Bu yanılgıya kapılıp da ancak hasret gidermek derdiyle diğer her şeyi es geçerek, birbirlerine karşı hissettikleri o aşkı kutsal sayıp da diğer şeylerin üzerinde debelenerek daha da büyük bir felaketi çağırmışlar, sonunda birbirlerine tekrar ve tekrar geç kalmışlardı.

Bir önceki ayrılıkta hiçbir payları olmamıştı, tamamıyla kaderdi belki ama şimdi bu ikisini de tüketen ayrılıktaki sebepleri kendileri oluşturmuşlardı. Geçmişte ektikleri ne varsa, hepsi mantar olup bitmişti ve ayıklamakla başa çıkamamışlardı.

''Sen Atina'ya gelince zannettim ki biz yine lisedeyiz, her şey eskisi gibi. Oysa sadece seni gördüğümü sanırken hislerimmiş tek umurumda olan. Senin ne hissettiğini, ne yaşadığını göremedim Hilal.'' Bunları söylerken hissettiği mahcubiyetten olsa gerek kızdan gözlerini kaçırmıştı Leon. Oysa Hilal o koca yedi senede babasız kalmış ve neredeyse vatansız kalacaktı. Leon ise sadece kızın gelişini kendisine bağlamış, tekrar tekrar bencillik ettiği vuruyordu gün yüzüne. Oturup da kaç kere bahsetmişlerdi kızın acılarından, yaşadıklarından. Evlendiklerinde bile, hiç anlamamıştı kızın ne vaziyette olduğunu. Birbirlerine kavuştuklarını düşünürlerken aslında birbirlerinden bir nevi kaçmışlardı.

''Önemli olan şimdi Leon. Şimdiden ötesini de berisini de değiştiremeyiz. Şimdi beni anlıyor olman en mühimi. Bir kere daha aynı şeyleri yaşamak istemiyorum, bir kere daha sana yalan söylemek zorunda kalmak istemiyorum.'' Leon başını salladı usulca, karşısında kırık dökük Hilal'e bakıyorken o da kırılıyor, yavaş yavaş parçalara ayrılıyordu sanki. Oysa ikisinin de içinde ne büyük yaralar vardı ve o yaralar iyileşmeyi bekliyordu.

''Herhalde senin olmadığın bu yedi yıl bana sadece bencil olmayı öğretti.'' Leon şimdi haksızlık ediyordu kendisine, öyle düşünüyordu Hilal, yavaşça adamın yüzüne doğru doğrulup, üstten bakışlarıyla okşadı yüzünü.

''Bak bana...'' Yükünü sağ koluna vermemeye uğraşıyor, fakat artık eskisi kadar ağrı hissetmediğinden olsa gerek o uğraşı yersiz kalıyordu. Leon'la arada bir değen bakışları şimdi birbirini bulmuş, Hilal'in yüzündeki masum tebessüm Leon'un da kalbini sımsıcak ediyor, fakat o pişmanlık adamın bakışlarından silinmiyordu.

''Bencil olmayı öğrenmişsin evet ama bencil değilsin Leon. Bencil olsaydın benim için yangının ortasına atlar mıydın?'' Bu sırada Hilal'in sol eli Leon'un sağ elini buldu, sargının üstünden adamın elini okşadı. İşte buradaydı yangının ortasına atladığının kanıtı, oysa ne kadar önemsiz gelmişti Leon'a, az biraz yanık, biraz su toplamıştı ama onu kaybetmeyi düşünmek kadar yakmamıştı canını.

İkisi de yavaşça doğruldu, kolları birbirine sarılıydı hala. Hilal dediklerinde ne kadar haklı olduğunu düşünse de Leon'a göre Hilal'in dediği çok da doğru değildi. Bu yüzdendir ki, hala kendine haksızlık ediyor şekilde konuşmayı sürdürdü.

''Bu... Bu dediğinin konuyla alakası yok Hilal. Bunu bir marifetmiş gibi söyleme bana. Bunun için bana minnettar da olma.'' Hilal başını eğdi burukça, hatırlamak ya da hatırlatmak istemezdi ama durum bundan ibaretti. Leon yaptığını basite indirgiyordu belki, biraz da kendine kızgın olduğundandı bu tavrı fakat Hilal sadece bu olduğundan beri minnettar değildi ki Leon'a, adam ona her baktığında hem hayran oluyor hem de kendisini sevdiği için minnet duyuyordu ona. Evet, Hilal'in yalanı ortaya çıktığında kaçmıştı Leon ondan, hiç tanımıyor gibi davranmış, Hilal ona o kadar içerlemişse de bir gün onu anlayacağı düşüncesine tutunmuştu hep. Şimdi ikisi bu kadar birken, kolları birbirine dolaşmış halde şu yatağın ortasında karşı karşıya oturup konuşuyor oluşları bile şükür sebebiydi Hilal için ve o düşüncesinden bir an olsun vazgeçmemiş oluşunun haklı gurunu yaşıyordu.

''Sadece onun için mi minnettarım sanıyorsun Leon? Beni seviyor oluşun, o kadar yaşanılana rağmen hala beni düşünüyor oluşun, bu kadar sen oluşun bile minnet sebebi.'' Leon'un bakışları Hilal bunları söylerken kızgınlıkla odada geziniyorsa da kızın dediklerini işittiğinde biraz şaşkınlıkla, daha çok hayranlıkla baktı kızın gözlerine. Hilal'in eli usul usul geziniyordu adamın dudaklarında, okşuyordu orayı gülümseyerek. Onu ilk öptüğü zamana gitti aklı, hatta sadece ilk defa öpülmemişti o zaman, ilk defa birisiyle dans etmişti de. Fakat o yumuşacık dudaklar dudaklarına değdiğinde ne kadar bambaşkaydıysa hissi, aynen öyle, hiçbir farklılık yoktu şimdi de, yine öpüşüyorlardı ve yine aynı hisler sarıyordu kızın yüreğini. O zamanki hislerin coşkulu olması belki çocukluktandı sanmışlardı ama peki şimdi? Şimdi çocukluktan çok uzaklardı, neler öğretmişti hayat onlara, neler öğretmişti de şimdiyle öncesi arasında bu kadar uçurum vardı.

''Hilal...'' Diye fısıldadı, nefesini hissetti kız parmak uçlarında. Şaşkınlık dolu bir fısıldayıştı bu, sanki hiç duymamıştı bunları Hilal'den. Elbette duymuş, saymayacağı kadar dinlemişti bu lafları ama şimdi bambaşka dokunuyordu kalbine. Sanki o zamanki Hilal de Leon da bambaşkaydılar.

''Leon...'' Diye karşılık verdi Hilal de, gecenin bir yarısı olmuş, bütün şehir sessizliğe bürünmüş, yalnız ikisi azıcık bir ışıkla aydınlanan odada birbirlerini anlamaya, aynı şeyler bir daha tekrar etmesin diye uğraşıyorlardı.

''Evet, şimdi böyle konuşuyoruz ama yarın ben tekrar giyeceğim o üniformayı, yine Teğmen Leon olduğumda da aynı kelimeler dökülecekler mi dudaklarından?'' Hilal kafasını umutsuzca salladı, Leon hala Hilal'e inanmakta, ona güvenmekte sıkıntı çekiyordu. Kız kaç kere tekrar ederse etsin, Leon hep aynı yere takılıyordu, haksız da sayılmazdı zira bu evliliği kabul ettikten sonra yaptıkları oluşturmuştu bu güvensizliği.

''Üniforman hakkında fikirlerim değişmedi ama senin tercihine saygı duymam gerektiğini öğrendim Leon. Hakeza sen de ben kadar bağlısın vatanına, anladım ben bunların hepsini, neden asker olduğunu. Fakat biliyorum, sokağa çıktığında senin de rahat değil yüreğin... Gördüklerin senin de kalbini acıtıyor.'' Leon ne kadar kızın dediklerine hak veriyorsa da inandıklarını savunmaktan da geri kalmadı.

''Zorluk çıkmasa, bunların hiçbiri yaşanmazdı.'' Hilal'in eli yüzünden çekilip de vücudunu da geri çekince yine başa dönüyoruz diye düşündü Leon. O kadar kolay değildi yıllardır dayatılanlardan sıyrılmak, biliyordu bunu ikisi de fakat daha ne kadar bunun sancısını çekeceklerdi?

''Lakin yaşandı Leon. Hâlâ yaşanıyor da. Bırak artık ezberden konuşmayı, sana ait olmayan lafları diline dolamayı! İkimiz de biliyoruz böyle düşünmediğini. Yüreğin kaldırmıyor olanları ama biraz zamana ihtiyacın var. Biliyorum.'' Leon Hilal'e düşüncelerinin rengini belli etmediğini düşünürken ne kadar da okumuştu kız içini. Nasıl da böylesine tanıyordu Hilal adamı, sokağa çıkıp da devriye gezdiği her an içine bir sıkıntı oturuyor, hep zulme davet çıkaranların onlar olduğu yalanına inandırıyordu kendini ama elbet bir yere kadardı bu yalanın geçerliliği.

''Sen o ihtiyacım olan zaman boyunca yanımda duracaksın öyle mi? Üniformama rağmen tutacaksın elimi.'' Hilal şimdi hem sağlam, hem sargılı eliyle tutuyordu adamın yüzünü. Leon'un sorgulayan sesine karşılık ne kadar yumuşacıktı dokunuşu. İşte şimdi bir Hilal'in bir dokunuşuyla değişiveriyordu Leon'un kuşkusu. Zaten yanağına değmekte olan sargılar başta dağıtıyordu dikkatini, hele bir de sabahleyin karargahta düğmenin eşine rastlamıştı ya, iyiden kaygılanır olmuştu onu uyaranla.

Yüzünü ona yaklaştırdı iyice Hilal Leon'un aklına üşüşenlerden habersiz. ''Evet, yanındayım sevgilim.'' diye fısıldadı adamın dudaklarına doğru. İkisi de paramparçaydı ama toparlayacaklardı birbirlerini. Ne vakit biri yıkılır gibi olsun, diğeri ardından yetişecekti. Evliliklerinin başlarında yaşadıklarından ötürü birbirlerine olan güvensizlikleri de esasen ikisinin de ihtiyacı olan zamanla değişecekti.

''Fakat...'' Hilal şimdi ciddileşmiş bakışlarla ürkütmüştü Leon'u. ''Benim de senden aynı hoşgörüyü beklediğimi bilesin.'' Ne demekti bu şimdi, elbette şu vatanperverlik meselesiydi. Nasıl Hilal onu bütün kimlikleriyle kabul etmiş, Leon'dan da aynısını bekliyor, en azından onu anlamasını istiyordu. Bak, ikimiz de aynıyız diyordu aslında. İkimiz de biriz ama farklı şekilde büyütüldük, farklı şeylere inandık ama aslında biriz!

''Sen yanımda ol da...'' Birazcık daha yaklaştı yüzleri birbirlerine. ''Sen hayatta ol da...'' Neredeyse bir nefes mesafesi vardı aralarında, Leon'un elleri sıkı sıkıya sarmıştı kızın belini, Hilal'in ise bir eli yanağındaydı adamın, diğer koluysa biraz ağrıdığından olsa gerek omzunda duruyordu hemen.

Küçük, kısacık bir öpücük. Bir tane daha, sonrasında biraz daha büyük bir öpücükle karşılaştı kızın dudakları. Daha o büyük öpücüğe karşılık vermeye uğraşıyordu ki o dudaklar dudaklarından çekilip de Hilal'in şakağına ilerledi. Hilal gülümsedi bu tüy gibi hafif öpücükle. Sonra dudakları ayrılmadı kızın yüzünden, neredeyse sürterek aşağı indi, hemen çenesinin oraya. Biraz daha aşağı, boynuna gelip de orada soluklandı Leon. Öptüğü yerin ıslaklığında hissediyordu adamın nefesini, bu his kızın içini gıdıklıyor, ne kadar yorulmuşsa da Leon'un devam etmesini bekliyordu. Fakat Leon onun yorgunluğunu hissetmiş gibi sakince geri çekildi, kıza sıcacık gülümseyip onu kollarının arasına aldı.

Sarmaş dolaş bir halde, biraz nazlanarak yatağa geri uzanıp ilk defa bu konakta koyun koyuna uykuya daldılar.

Selam!
Hikayeye devam edemeyeceğim ama arşivde kalan bu kısmı paylaşmadan edemeyeceğim. En azından Hilal ve Leon'un birbirlerini nihayet anladıklarını biliyoruz.
Devam edemeyeceğim dedim, sizlerin de son bölümde ne olduğunu unuttuğundan devam etmekte zorlanacağını düşünüyorum.
Birbirinden vazgeçemeyen fakat devamında en çok birbirlerine zarar veren iki aşık Ahuzar Hilal ve Leon'un hikayesi burada son bulmuyor elbet.
Daha Leon kimin yangını çıkardığını bulacaktı, orduya olan saygısı azalacaktı ve daha bir sürü şey aklımda vardı ama yazıya dökecek kadar heyecanlı değilim artık.
Sizlerin istediği güzel son ne, bilmediğimden olsa gerek; bu hikayeyi birbirlerini anlamış, sonunda aynı yatakta huzurla uyuyabilecek olan HiLeon olarak noktalıyorum.
Bu güzel yolculukta bana desteğini hiçbir zaman esirgememiş okuyucularıma çok çok teşekkür ediyor, hepsinin güzel yüreğinden öpüyorum.
Çok güzeldi, sancılıydı ama değerdi. Keşke bende zerre kadar azim olsaydı da daha başka şekilde, en azından mantıklı şekilde sonlansaydı.
Ama olmadı... Sizlerin hayalinde ne varsa, öyle bir sonu olsun Ahuzar'ın.
Sevgilerimle!xxx
Sağlıkla kalın.
dearmare

Continue Reading

You'll Also Like

211K 12.5K 10
Kitaplar mutluluğa açılan kapılardır. Yaşayamadığınız dünyaları tecrübe edinmeniz için sunulan imkanlardır. Hiç bilmediğiniz hayatlara uzanan köprüle...
İSPİYONCU By Kristal

General Fiction

54K 4.8K 31
Yaşadığı travmalardan dolayı kalbi buz tutmuş, insanlara zerre güveni kalmayan bir kadın... Kadının acılarını gizlediği sert ifadesine gördüğ...
ZAMANSIZ By katherinehw

Mystery / Thriller

11.9K 1.3K 52
Bir mektup yazılıyor zamansız, okunuyor zamansız. İki insan karşılaşıyor, zamansız. Ya da tam zamanında... Gülce, bir anlık basiret bağlanmasıyla g...
241K 20.6K 52
Özgür(Toprak) sadece toprak ve kum zeminde görünebilen bir gençtir. Hayatın ona verdiği bu farklı özelliğe alışmaya çalışır. Farklı bir hayat çoğu in...