Soğuk Ateş - Neva (Tamamlandı)

By talinkalma

786K 42.3K 3.5K

Ayrı dünyaların insanlarıydılar. Ama kader farklı düşünüyordu... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 20
Bölüm 21
Bölüm 22
Bölüm 23
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Bölüm 28
Bölüm 29
Bölüm 30
Bölüm 31
Bölüm 32
Bölüm 33
Bölüm 34
Bölüm 35
Bölüm 36
Bölüm 37
Bölüm 38
Bölüm 39
Bölüm 40
Bölüm 41
Bölüm 42
Bölüm 43
Bölüm 44
Bölüm 45
Bölüm 46
Bölüm 47
Bölüm 48
Bölüm 49
Bölüm 50
Bölüm 51
Bölüm 52
Bölüm 53
Bölüm 54
Bölüm 55
Bölüm 56
Bölüm 57
Bölüm 58
Bölüm 59
Bölüm 60
Bölüm 61
Bölüm 62
Bölüm 63
Bölüm 64
Bölüm 65
Bölüm 66
Bölüm 67
Bölüm 68
Bölüm 69
Bölüm 71
Bölüm 72
Bölüm 73
Bölüm 74
Bölüm 75
Bölüm 76
Bölüm 77
Bölüm 78
Bölüm 79
Bölüm 80
Bölüm 81
Bölüm 82
Bölüm 83
Bölüm 84
Bölüm 85
Bölüm 86
Bölüm 87
Bölüm 88
Bölüm 89
Bölüm 90

Bölüm 70

4.1K 275 18
By talinkalma


                           -05396826495m'ye ithaf edilmiştir-


Kemal göğsünü sıkıştıran eski bir sancı ile boğuşuyordu. Ancak engel olamadığı bir dürtü ile gülesi geldi birden. Geçmişin azimle kabuk bağlamaya çalışan yaralarını kanatalı daha bir saat bile olmamıştı. Anlaşılan bu gece hayatının son saniyesine kadar kafasında tekrar tekrar oynayacak o karanlık gecelerden biri olacaktı... Hikmet Hanım'ın içten dileğini yerine getirme konusunda en ufak bir şansı da olmayacaktı. Bu gece o olasılığı da sonsuza kadar gömüyordu. Kafasında kader, sayılar, anlamları bir bir belirip sessiz bir parlayışla gözden kaybolurken çaresiz kabullendi yaşlı adam.

Gülperi'nin kısılmış bakışları 'sıkıyorsa söyle' diye adeta bağırıyordu. Bunu yapacak kadar cesur muydu? Herkes nefesini tutmuş ağzından çıkacak en ufak bir ses için dikkat kesilmişti. İlk tanıştıklarında uzak, şüpheli gözlerle bakan insanlar... Yavaş yavaş güvenlerini kazandığı ve sıradan sohbetlerine davete gerek olmadan katılabildiği insanlar... Ya Neva? Gözünü bile kırpmadan hayatını emanet edecek kadar ona inanan bu genç kadın...

Ağzını açar açmaz bu güvenin yıkılacağını, bir dost ya da arkadaş olarak kazandığını düşündüğü saygınlığını kaybedeceğini biliyordu. Bir an, güvenen ve saygılı bakışların acımayla dolduğu ya da yakıcı bir alaycılığa dönüştüğü görüntüler geldi gözünün önüne ve canı sıkıldı. Ama sırf bunun için Neva'yı yarı yolda bırakmaya hazır mıydı? Gerektiğinde çamura bulanmayı göze alamayacaksa kendini değerli bir arkadaş olarak adlandırmanın ne anlamı olacaktı ki?

'Üzgünüm Hikmet Hanım...' dedi içinden. 'Anlaşılan aşk adamı dediğin ben, umutlarını boşa çıkarmak üzereyim.'

Derin bir nefes alıp hala bekleyen sabırlı kalabalığa baktı. "Yıllar önce..." dedi bir nefeste. Ağzından bir şey kaçırmaya asla cesaret edemeyeceğini düşündüğü için olsa gerek gayet rahat görünen Gülperi bir anda irkilince nedense neşelendi. Çamura bulanmak artık eskisi kadar kötü görünmüyordu gözüne. "Hanımefendiye evlenme teklif etmiştim."

Sessizlik yakıcı bir hayret nidasıyla yırtılırken sırtını dikleştirip meydan okurcasına baktı yaşlı adam. Hem kendisi hem de gururu boğulmaya hazırdı. "Ve tahmin edeceğiniz üzere anında reddedildim."

Oval masanın sakinleri bir süre yaşadığı şoktan kurtulamadı. Nihayet Semanur sesini kazanabildiğinde sadece "Hiç bilmiyordum..." diyebildi. Yıllardır içtikleri su dahi ayrı olmayan dostuna bakan gözlerinde binlerce soru sesini duyurmak için hazırola geçmiş gibiydi.

Gülperi hırsla açılan gözlerini kadim dostundan ayırıp Kemal'e baktı. Sonra da hızını alamayıp acımasızca saldırdı. "Tanışmamızın üzerinden daha beş dakika bile geçmemişti. Ay ne güzel deyip boynuna sarılmamı falan mı bekliyordun?"

"Beş dakika..?"diye sayıklayan Arif'in sesi duyuldu. Boğuk ses bir an için geniş salonda yankılandı ancak ne yazık ki güçlenmek için gereken karşılığı alamadığından soldu gitti.

Suya atlamıştı Kemal. Bu saatten sonra da dibe doğru kulaç atmasından daha doğal bir şey olamazdı. Etrafında dolanan şaşkın mırıltıları duymazdan gelerek bakışlarını bembeyaz kesilen Gülperi'ye dikti ve "Hayatımı..."dedi sakince. "..Paylaşmak istediğim kişiyi bulduğumda dakikaların bir önemi olduğunu düşünmemiştim hanımefendi."

Gülüşme sesleri bekliyordu. Ya da gururunu iyice kıracak herhangi bir alaycı yorum... Ama bunların yerine "Helal olsun..."diyen hayran bir sesi duymaya hiç de hazır değildi. Şaşırarak döndü. Demir büyülenmiş gibi bakıyordu. Gözleri diğerlerini dolaştı sonra. Hayranlık, saygı, saygı...

Boğulmamış mıydı? En son Neva'nın saygıyla karışık derin bir şefkatle parlayan bakışlarıyla buluştuğunda böyle bir başarısızlığın nasıl olup da aralarındaki ilişkiyi güçlendirdiğine bir anlam vermeye çalışıyordu. Şikayetçi değildi aslında ama arkadaşlık tanımını yeniden yapması gerektiğini düşünmeye başlamıştı.

"Hemen vazgeçmeseydiniz keşke..."dedi genç bir ses.Eskisi kadar çok olmasa da hala Emir yüzünden çekiştiği Sinan'dı sesin sahibi ve derin bir hayranlıkla bakıyordu yaşlı adama.

"Bir kez daha denemeliydiniz..."diye atıldı Senem. "Bazen kadınların inadını aşmak için emek vermek gerekir..." Yüzünde yaşlı adamın bu kadar çabuk vazgeçtiğine inanmayan bir ifade vardı. Buğulu sesi cesaret vericiydi.

Kemal sırıttı birden. Yıllardır içinde bir yerlerde gizlediği cümleler akıp gitmek için aradığı fırsatı nihayet bulmuş, uyanıyordu. Bir saniye bile düşünmeden yol verdi onlara. "Yaklaşık beş yıldan sonra 'ancak cehennem buz tuttuğunda' diye bir karşılık alınca geri adım atmak zorunda kaldım maalesef... Beni dibe çökmek üzereyken bulan babamın enseme attığı tokat da sebep olabilir tabi."

Bir anda yargılayan bakışların hedefi haline gelen Gülperi "Kesinlikle öyle bir şey demedim."diye itiraz etti hemen.

"Eh..."dedi Kemal sakince. "O halde birbirimize isimlerimizle hitap edecek kadar tanıdık hale gelen şu inanılmaz sekreterin bazı sözlerini o şekilde yorumlamış olabilir. Ya da belki artık bu tarz aramalara cevap veremeyecek derecede dünyanın dört bir yanına yaptığın seyahatlerini düzenlemekle meşguldü..."

Ethem merakla eğilip Gülperi'ye baktı. "Niye aramalarına sen çıkmadın, anlamadım doğrusu..?" Gülperi'nin ne kadar korkusuz olabildiğini bildiği için şaşkındı ve farkında değildi ama sesinde yaşlı kadını öfkeden köpürtecek derecede kınayan bir ifade vardı.

"Niye çıkacakmışım?"diye söylendi yaşlı kadın. "Ben onun sekreteri değilim ki her aradığında açmak zorunda kalayım. Hem eğer eski bir meseleyi böyle bir anda ortaya atacak kadar etkilenmişse niye vazgeçti? Değil beş yıl gerekirse ömrünün sonuna kadar denemeliydi. Sonuçta iyi ki öyle demişim."

Hayretle karışan tüm yüzler hemen beklentiyle Kemal'e çevrildi. Yaşlı adam bu saatten sonra saklamanın bir anlamı olmadığını biliyordu. Ne de olsa gerçek dostlarının arasındaydı. "Aramayı bırakmış olabilirim hanımefendi. Ama adımın her sene bağış listenizde yer aldığından emin oldum. Ve dikkat ederseniz evli değilim ve hiç evlenmedim."

Kemal'in verdiği karşılıktan etkilenen yüzler yeniden Gülperi'ye döndü. Ancak yaşlı kadından çıt bile çıkmadı. Yine de heyecanlı seyirci tatmin olmuş görünüyordu. Gülperi Taşkın'ın bir dakika öncesine kadar öfkeden bembeyaz olan yüzü gelincik tarlasına dönmüştü.

Israrlı bakışların ağırlığıyla kızarıklık boynuna doğru inmeye başlarken sıkıntıyla nefes verdi yaşlı kadın. "Buraya geliş amacım eski meselelerin muhasebesini yapmak değildi."dedi savunmacı bir tavırla. Sesinde bu konuyu daha fazla tartışmayacağını anlatan kesin bir ifade vardı. "İstediğim bir şey var ve Melike'yi almak konusunda hiç olmadığım kadar ciddiyim."

O sırada bakışları kısacık bir süreliğine Kemal'e takılmış olan Neva anında yaşlı kadına döndü. "Ben de kararımda hala çok ciddiyim."

Dikkatleri kendisinden uzaklaştırabildiği için rahatlayan Gülperi umursamaz bir ifadeyle omuz silkti. "Bence kararı Melike vermeli... Sonuçta bu onun hayatı..." Hala kızarıklığını kaybetmeyen yüzünde sevimli bir gülüşle baktı Melike'ye. "Ne diyorsun..?"

Neva genç kızın vereceği karşılıktan emindi. Bu yüzden Melike sanki tereddüt eder gibi bakınca şaşırdı. "Melike..?"

Kemal'in umutsuz hikayesinden fazlasıyla etkilenmiş görünen Demir dahil olmak üzere herkes genç kıza bakıyordu şimdi. Melike ise bakışlarını cesaret veren bir gülücükle bekleyen Neva'dan alamıyordu. "Hiçbir şeyden endişelenmene gerek yok."dedi genç kadın anlayışlı bir tavırla.

"Seni koruruz..."diye atıldı Arif. Sesine hoşuna gitmeyecek bir şeyleri duyacak olmanın telaşı yansımıştı.

Melike kısacık bir süre genç adama baktı arkasından da Gülperi'ye çevirdi gözlerini... Nihayet Neva'ya döndüğünde yüzüne kararlı bir ifade hakim olmuştu.

"Aslında evime dönmeyi tercih ederim. Eğer..."

Oval masanın tamamı bir kez daha aynı anda kesti cümlesini. "Hayır."

Melike "Ama..."diye atılınca yeniden yumuşak ama kesin bir sesle "Hayır"dedi Neva. "Üzgünüm ama şu anda bunu yapamayacağını sen de çok iyi biliyorsun. Baban ufak tehditlerden korkacak biri değildi, doğru muyum?" Melike herhangi bir yorumda bulunamadan hızla devam etti genç kadın. "Özgür olmak ya da dilediğini yapmak istediğini biliyorum... Bunun ne kadar önemli olduğunu da çok iyi biliyorum. Ama şimdi değil... Babana bir söz verdim. Bu yüzden hazır olana kadar yanında olmalıyım..." Kısacık bir an kaşları çatıldı ancak hemen ardından gülümseyerek düzeltti. "Yanında olmak istiyorum."

Hemen arkasından "Ben de yanında olacağım..." dedi Kemal. "Her adımında..."

"Hepimiz..."diye araya girdi Demir. Melike'nin bakışları askıdaki koluna takılınca da sırıttı. "Sen burada kalıyorsun diye omuzum daha geç iyileşmeyecek Melike."

Demir'in alaycı yaklaşımı genç kızı gülümsetmişti. "Orası öyle ama..." diyebildi sadece.

Hala kararsız görünen genç kıza düşünceli gözlerle bakan Hayati "İki seçeneğin var Melike..."dedi birden. "Enis Bey'in biraz önce de dediği gibi...Ya burada kalacaksın ya da Gülperi Hanım'ın teklifini kabul edeceksin..."

Hafif gergin bir tavırla konuşan Hayati oldukça sabırsız görünüyordu. Arif sinirle ne yapıyorsun gibilerinden bakınca omuz silkip devam etti genç adam. "İlk başta burada kalma konusunda bir sıkıntın yoktu ama şimdi varlığın keşfedildiğinde ki edilirse, bize ne olacağını merak etmeye başladın. Bence gereksiz yere fazla düşünüyorsun. Hem ne karar verirsen ver bir tarafın canı zaten sıkılacak. Bunun orta yolu yok... Bu kadar ayrıntılı düşüneceğine biraz bencil olmayı dene ve tercihini çekinmeden söyle."

Melike, Hayati'nin açık sözlü tavırlarına belirgin bir hayranlıkla baktı. Nedense bu diken üstünde bekleyen Arif'in gerilen sinirlerine hiç de iyi gelmemişti. Genç adam dik dik Hayati'ye baktı. İki arkadaş kısacık bir süre göz göze geldi. Uzun yılların verdiği bir alışkanlıkla iki çift göz kelimelere gerek olmadan anlaştı. 'Onu koruduğumuzu bilmesine gerek yok.'

Arif'in gergin omuzları bir anda rahatladı ve bakışlarını duygulandığı nemli gözlerinden belli olan Melike'ye çevirdi. "Teşekkür ederim."diyordu genç kız.

"O halde..?"diye atıldı Arif. "Kalıyorsun, değil mi?"

"Hayır."

"Ama..."dedi Arif ısrarla. "Sorun olmayacağını zaten söyledik..."

"Niye?"diye araya girdi Neva birden. "Sana istediğimi dayatamayacağımı biliyorum ama en azından benim kabul edebileceğim geçerli bir sebep söyle..."

Melike düşüncelerini toparlayabilmek için kısacık bir süre sessizce Neva'ya bakmakla yetindi. Arkasından da "Bugün her şey çok farklıydı."dedi yumuşak bir sesle. "Daha önce hiç görmediğim insanlar benim için tehlikeyi göze almaya razı... Bu çok özel hissettirdi ve yalnız olmadığımı... Hayatım boyunca korundum ben. Ama bu çok farklı bir şey... Daha önce sadece ailemle birlikteyken olduğum gibi davranabiliyordum. Dışarıda durum farklıydı. Farklı olmak zorundaydı... Ve ben hep bir şeyleri saklamak zorunda kalıyordum. Ama şimdi ilk kez kim olduğumu bilen ve buna rağmen benim yanımda olmak isteyen insanlarla sarıldım. Aklımda olanı çekinmeden dile getirebiliyorum. Bu... Harika bir duygu. İçim içime sığmıyor sanki. Yine de beraberinde müthiş bir sorumluluk da getiriyor."

Neva araya girmek için atılınca uzanıp genç kadının elini tuttu. "Sen beni korumak istiyorsun ben de bu duyguyu... Gülperi Hanım bir konuda haklı... Eğer benim burada olduğum öğrenilirse çıkacak garip dedikoduların önüne geçmek mümkün olmayacak... Ve ben bu konuda en ufak bir riske dahi girmek istemiyorum. Ne olursa olsun seni ve aileni bu hengameden uzak tutmak istiyorum. Böylece en azından fırtınayı daha hızlı savuşturabiliriz..." Canı sıkkın bir yüzle dinleyen Senem'e baktığında güzel gözleri pırıl pırıl parlıyordu. "Hem yolda olan bir bebek de var..."

"Biz sonuna kadar dayanabiliriz..."dedi Senem hemen.

"Biliyorum."diye karşılık verdi hafif bir gülümsemeyle Melike. "Ama daha kolay bir yolu varken niye zor olanına girelim ki?"Yeniden Neva'ya döndüğünde yüzünde ciddi bir ifade belirdi. "Demir'in ameliyatı var. Oğlun seni özlüyor... Üstelik sana da silah doğrultan kişilerden hala en ufak bir iz yok... Tüm bunların ortasındayken yeni sorunlarla boğuşmanın da bir anlamı yok."

"Melike benim yanımda kalırsa bir daha görüşmeyeceksiniz diye bir kural da yok..." diye atıldı Gülperi. İsteğine kavuştuğu için hayatından fazlasıyla memnun görünüyordu. Ne yüzünde ne de duruşunda biraz önce yaşadığı gerginlikten eser bile yoktu. "Şu anda etrafı kasıp kavuran çılgınlık biraz durulana kadar bekleseniz yeter... Ondan sonra dilediğiniz gibi görüşebilirsiniz..."

Neva sıkıntılı bir nefes aldı. "Kararın buysa..." dedi Melike'ye bakarak. "Yine de içim hiç rahat değil..."

Kemal de aynı sıkıntıyı yaşıyor olmalıydı ki yüzü asılmıştı. "Sana..."diye atıldı birden. "Kendi başına kalabileceğin çok uygun bir yer ayarlayabilirim. Sen istemediğin sürece kimse nerede olduğunu bulamaz. Tabi bir ayağı çukurda olan bu ihtiyar hariç... Ne yapacağına karar verene kadar kafanı dinlemiş olursun." Son cümlesini öyle bir ifadeyle söylemişti ki sanki Gülperi'nin yanında kalırsa ömür boyu başı ağrıyacakmış gibi bir anlam seziliyordu.

Demir karısının ortadan kaybolduğu ayları hatırlayarak iç çekerken "Kafa dinlemek..?"diye söylendi Gülperi alaycı bir sesle. Bu sırada farkında değildi ama direk Kemal'in gözlerinin içine bakıyordu. "Daha hayatının baharında... Senin gibi bir ayağı çukurda bir ihtiyar da değil ki kafa dinlesin..." Bir anda yeniden gerginleşen bedene ve ateş püsküren gözlere tek kaşı havada bakan Kemal belli belirsiz gülümsedi. Bunun üzerine müthiş bir atışmanın patlak vereceğinden emin görünen birkaç gözdeki pırıltı hayal kırıklığıyla sönmüştü. "Hem niye saklanmak zorunda ki? Burada kalsaydı anlayabilirdim ama benim yanımdayken çekinmesine filan gerek kalmayacak. Aksine bir an önce ortaya çıkması ve ne kadar güçlü olduğunu bir takım ahmak kafalara iyice göstermesi lazım..."

"Hımm..."diye mırıldandı Enis. Bu sırada duydukları hoşuna gitmiş gibi gülümsemeye başlamıştı. "En iyi savunma saldırıdır taktiği yani..." Hala endişeli görünen Neva'ya bakıp belli belirsiz salladı başını. "İyi bir fikir bence..."

"Ortaya mı çıkmam gerekecek?"dedi dehşetle Melike.

"Bu işi yönetecek kişi Gülperi ise sıkıntı yok..."diye araya girdi Ethem. "Tereyağından kıl çeker gibi halledecektir."

Kemal, bilmez miyim der gibi bakarken hafifçe güldü. "Bak buna katılırım işte... Hanımefendi saldırı konusunda ciddi bir ihtisas yapmıştır."

Gülperi yarı alaycı bir tavırla atılan taşa diklenir gibi olduysa da nedense karşılık vermemeyi tercih etmişti. Gözünü kırpmadan olanları takip eden Sinan sessizce iç çekti. "Hepsini alabiliyor musun bari?"diye fısıldadı bir ses kulağına. Genç adam irkilip Cemal'e döndü. Arkadaşı bilmiş bir tavırla sırıtıyordu. "Sence de müthiş bir spin-off olabilir, ne dersin?"

Cemal hevesle karşılık vermeye hazırlanıyordu ki fısır fısır konuşmaları dikkat çekince çabucak toparlandı. "Yer değişikliği bu gece mi yapılacak yoksa..?"diye rastgele ortaya sordu.

Cevap veremeyeceği soruları savuşturabilmek amacıyla aklına ilk gelen şeyi söylemişti Cemal. Ve doğal olarak da Arif'in ölümcül bakışlarıyla Gülperi'nin takdir dolu gülüşüne aynı anda hedef olmuştu. Ne diyebilirdi ki? İlham perisi alarma geçti gibi bir şey mi? Niçin güçlü bir kadın karakter yok diye oyunu eleştirenlere önünde bulunan örneklerden daha güzel bir karşılık düşünemiyordu. Üstelik fikirler yıldırım gibi çarpıp dururken sırtını dönecek hali de yoktu. Genç adam Arif'i görmezden gelip hafifçe sırıtınca yaşlı kadın hevesle Melike'ye baktı. Genç kız o sırada Neva'ya odaklanmıştı. Gönüllü onayını istediği her halinden belliydi.

Neva fazla düşünmedi. Sonuçta Melike bir şekilde güvende olmaya devam edecekti. Başlangıçta kesinlikle aklına getirdiği bir sonuç değildi ama kabul edilebilirdi. Yine de işleri Gülperi için kolaylaştırmaya ve yaşlı kadının zafer çığlıklarına muhatap olmaya da niyeti yoktu. En önemlisi de Melike ile olan bağının zayıflamasını istemiyordu. Her şey bir yana onu sevmişti. Bu yüzden "Bir şartla..."dedi ciddi bir sesle. Kararlı bakışları Gülperi'nin tatmin olmuş, pırıltılar saçan gözlerine takılmıştı. "Melike'nin yasal bir temsilciye ihtiyacı olacak." Bunu söylerken Kemal'e kısacık bakmıştı. Aradığı cevabı bir anda ışıldayan gözlerden alınca çabucak devam etti. "Kemal Bey bu işi gayet iyi yapabilir." Gülperi itiraz etmek için ağzını açtı ama Neva'yı durduramadı. "Zaten şu anda Recep Bey'le de bağlantıda olduğundan en uygun aday o... Ve her ne kadar Melike bizimkilerin yakın korumada olmasını istemiyor olsa da aralarından biri sürekli yanında olmalı..."

Arif müthiş bir muharebeden sağ çıkan birinin ferahlığıyla gülümseyerek arkasına yaslandı birden. Arkadaşlarının yarı alaycı bakışları umurunda bile değildi. Gözleri Neva'daydı. Ondan bir an için bile olsa şüphelendiği için özür dilemeyi unutmamalıydı.

Bu sırada "Ama..." diyordu Melike. "Bu daha önce konuştuğumuzdan..."

"Bir... Bilemedin en fazla iki kişi zaten..."dedi Neva havadan sudan bahseder gibi. "Fazla dikkat çekmeyeceğinden eminim."

Melike tedirgin olduysa da daha fazla karşı çıkamadı. Ancak bakışları olası adayların üzerinden geçen Gülperi, yeryüzünde bu genç adamlara dikkat etmeyecek derecede kör bir canlı olacağından şüpheliydi. Yine de şu anda bundan çok daha acil bir durum vardı. Yakışıklı bir genç adam bir şekilde kabul edilebilirdi. Ama bir ayağı çukurda olan bir ihtiyar değil... "Benim emrimde çalışan onlarca avukat var zaten..."dedi bir çırpıda. "Melike'nin her türlü sorununa da en iyi çözümleri bulacaklardır. O yüzden..." Neva hafifçe gülümseyerek başını iki yana sallamaya başlayınca devam edemedi yaşlı kadın.

"Şartım bu..." diye yumuşacık bir sesle konuştu Neva. "Kemal Bey kesinlikle dahil olacak. Ve sizinle ihtiyaç duyduğu her an iletişime geçebiliyor olacak." Gülperi bir şey söylemeye davranınca "Sadece sizinle..." dedi genç kadın masumca. "Sekreterinizle ya da başka biriyle değil. Aradığında karşılık verecek olan siz olacaksınız." Hemen yanında Demir sessiz bir gülüşle sarsılmaya başlayınca hiç fark etmemiş gibi davrandı. "Tabi gerektiğinde evinize yapılacak ziyaretleri söylemeye gerek yok."

"Kemal Bey'e çok güvendiğin için bunu anlayabilirim."dedi Gülperi gülümsemeye çalışarak. Bu şarttan fazlasıyla rahatsız olduğunu saklamak için elinden geleni yapıyordu. "Ama ben de ekibimi çok iyi tanıyorum. Üstelik Melike de benimle gelmeye karar verdi." Derin bir nefes alıp sonunda ağzındaki baklayı çıkardı yaşlı kadın. "Bu durumda şartlarını kabul etmezsem bir sorun olmayacağını düşünüyorum."

Gülperi nazik bir dil kullanıyordu ama saldırıya geçmişti. Atılan okun muhatabı olan Neva ise karşılık olarak gülümsemeye başlamıştı. Herkes nefesini tutup bekledi.

"Bu durumda..."dedi pamuk gibi bir sesle Neva. Demir bu tanıdık ton karşısında irkilirken Senem elini ağzının üstüne kapatmış patlamaya hazırlanan kahkahasını zapt etmeye çalışıyordu. "İlerde, en yakın arkadaşınızın geliniyle aranızda neden soğuk rüzgarlar estiği sorulduğunda vereceğiniz cevabı şimdiden hazırlasanız iyi olur."

                                       &&&

"Benim için yaptıklarını hiç unutmayacağım."dedi Melike. Bu sırada bakışları kaşla göz arasında eline tutuşturulan yeni telefona kısa bir süreliğine takılmıştı. Sinan masada bekleyen meyveli kekten bir parça koparma telaşında olduğundan teslim işini Neva'ya yıkmıştı.

"Bir şey yapmama da fırsat vermedin ki..." diye karşılık verdi Neva hafifçe gülümseyerek. "Hem niye öyle veda eder gibi konuşuyorsun? Sanki bir daha birbirimizi hiç görmeyecekmişiz gibi..."

"Sadece ne kadar minnettar olduğumu anlatmaya çalışıyordum."dedi Melike hemen. Kısa bir an duraksadıktan sonra da utangaç bir tavırla devam etti. "Bundan sonra da seni görmeyi çok istiyorum. Hatta eğer..."

Melike bir kez daha tereddütle durunca "Eğer..?"diye üsteledi Neva cesaretlendiren bir sesle.

"Daha önce söylediğim gibi benim gerçekten arkadaşım diyebileceğim hiç kimse yok. Eğer senin için de uygunsa arkadaşın olmak istiyorum."

Genç kadın karşılık vermeye fırsat bulamadan "Sadece Neva mı?"diye sordu geriden kısık bir ses. Melike irkilerek döndü. Senem yüzünde sır dolu bir ifadeyle hemen arkasında duruyordu. "Eğer Neva'nın arkadaşı olmak istiyorsan bilmen gereken çok önemli bir gerçek var." Genç kız hevesli bir merakla bakınca yarı eğlenen bir fısıltıyla eğilip devam etti Senem. Bu sırada da şaşkın bir gülüşle bakan arkadaşına haylaz bir tavırla göz kırpmayı ihmal etmemişti. "Neva ile arkadaş olduğunda otomatik olarak bizimle de bağlanıyorsun. Paket servis yani... O yüzden bu işe girmeden önce bizi de isteyip istemediğine karar vermeni tavsiye ederim."

Melike sessizce yutkundu. Bir anda nemlenen bakışları Senem'den geriye, masada oturmuş çayla birlikte meyveli keki atıştırmakla meşgul olan genç adamlara kaydı. Sonra hemen yeniden Senem'e döndü. Ağzını açmıştı ancak nedense söyleyecekleri boğazına takılmış gibiydi.

"Bu arada senden bir şey rica edebilir miyim?"diye sordu Senem. Genç kızdan herhangi bir karşılık bekleyemeyecek derecede sabırsız bir hali vardı.

"Tabi ki..."dedi buğulu bir sesle Melike. "Sormana bile gerek yok."

Senem elini genç kızın omzuna dolayıp yavaşça eğildi. Başıyla biraz önce hep beraber oturdukları tarafı işaret ederken "Çaktırmadan şuraya bak..."dedi. Gösterdiği yerde Kemal ve Gülperi karşılıklı oturmuştu ve salonun havasını neredeyse sıfıra düşürecek kadar soğuk bir konuşmanın tam ortasındaydı.

Melike ile beraber Neva da merakla dönünce Senem adeta inlercesine çıkıştı. "Çaktırmadan dediğimi sanıyordum..."

İki heyecanlı yüz aynı anda Senem'e çevrildi hemen. "Şu bundan sonra neyi nasıl yapacaklarını konuşur gibi yapan iki inatçı ihtiyar var ya..."diye fısıldadı Senem. Konuşmasının sonlarına doğru sesine gizemli bir hava katıp arkasından da kasten duraklayınca "Evet..?"diye merakla sordu Melike.

"Gülperi Teyze'yi tanıyorsam ne yapıp edip şu senin peşindeki serserilerin hakkından kısa sürede gelecektir."dedi Senem bir çırpıda. "Bu durumda da haliyle ne yapacağın ya da nereye gideceğin konusunda kuşlar kadar özgür olacaksın. Ne yapmak istediğin sana kalmış... Sonuçta bu senin hayatın... Ama nereye gideceğin daha doğrusu ne zaman gideceğin kısmında birazcık yavaş olursan çok sevinirim..."

Neva birden bilmiş bir tavırla sırıtmaya başladı. Ancak Melike'nin konu hakkında en ufak bir ipucuna dahi sahip olmadığı şaşkınlıkla karışan yüzünden anlaşılıyordu. "Ayrılma kısmını biraz ağırdan al..."dedi Senem her şeyi açıklarmış gibi. "Hatta bayağı ağırdan al ki adamcağız ihtiyacı olan vakti kazanmış olsun..."

"Evini dekore edeceğini filan söyleyebilirsin mesela..."diye fikir verdi Neva.

Melike irileşmiş gözlerle bakınca "Doğru..."diye atıldı Senem. "Ya da bahçeyi yenileyeceğini... Ne olduğu fark etmez... Yeter ki birlikte hareket etmek zorunda kalsınlar..."

"Şey..."dedi tereddütle Melike. "Bu dediğini yapabilir miyim bilemiyorum ama..."

"Yapabilirsin."diye teminat verdi Senem tam bir güvenle. "Merak etme... Biz de her türlü desteği sağlarız... Bu arada şu yeni telefonun görüntü kalitesi pek iyiymiş diye duydum..."

Senem'in beklenti dolu hınzır bakışlarına takılan Melike alabildiğine şaşkın görünüyordu şimdi. Neva elinde olmadan gülmeye başladı. "Bunu casusluk gibi düşünme..."dedi avutur gibi bir ifadeyle. "Daha çok iki inatçı keçiyi bir araya getirmek için yapılan kutsal bir görev gibi görürsen..."

"Elimden geleni yaparım."dedi Melike bir çırpıda. Sesinde yeni göreve başlayan istekli bir aceminin heyecanı vardı.

"Güzel..."diye karşılık verdi Senem. Bu arada da takdirle başını sallıyordu. Tam sıkı bir iltifat için hazırlanıyordu ki Gülperi'nin yerinden doğrulduğunu fark edince bakışları o tarafa kaydı. Anlaşılan görüşme şimdilik sona ermişti. Ve o taraftan gelen soğuk rüzgarların hala durulmadığına bakılırsa iş daha da heyecan verici bir safhaya varmıştı.

Gülperi'nin aranan bakışları Melike'ye takılınca genç kız gayri ihtiyari ona doğru bir adım attı. Ancak hemen yan tarafından gelen ve sevecen bir tavırla "Bu arada..."diyen sesle duraklayıp Senem'e döndü. "Şu arkadaş olma isteğin... Bütün bu yaşananlardan sonra istek kısmını zaten çoktan geçtik diye düşünüyordum." Kısa bir şaşkınlığın ardından genç kadının ne söylediğini kavrayan Melike irileşmiş gözlerle kalakaldı. Bu arada Senem gülerek Neva'ya dönmüş, "Değil mi?"diye soruyordu.

Neva dopdolu gülümsedi. "Öyle..." Bakışları Melike'ye kaydı sonra. "Arkadaşım."

  

Continue Reading

You'll Also Like

11.3K 1K 8
" Gözlerinde yaşam vardı bayım, kurtuluşum onlardı.. " Jîn EDİZ " Gülüşün var oluşumun temel sebebi iken nasıl bırakırım seni ellere.. " ARHAT KARAMA...
19.9M 1M 53
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı? Bir başkasının kimliğiyle...
1.7M 81.8K 31
Küçük beyaz çantam hemen önümdeki komodinin üzerindeydi. Onu elime alarak hızla açtım. İçinde telefonumu bulmaya çalışırken birdenbire elime bir kağı...
3.6M 226K 81
* Siz: Ay acaba lamalar uçsa nasıl olurdu? Siz: Düşünsene, kafana tıpkı martının sıçması gibi tükürüyorlar. Siz: Çok komik olmaz mıydı? ÜSĞĞDDĞSPDĞPF...