Aşk'ı kıyamet

By Crazy_Mama_007

567K 32.3K 18.8K

Ünlü bir iş adamı ve bir hayat kadını... Olacak şey miydi? Yolları kesiştiğinden beri biliyordu olmayacağı... More

1.Hayatın sonu gibi...
2.Bilseydim!
3.Kimsiniz siz?
4.Yeni Hayat...
5. Huzur...
6. Ömer ve Ali
7. ÖMER VE MELEK
8. Ömer ve Melek Part 2
9. Arka Kapı!
10. Leyla'nın kararı
11.Bana Böyle Dokunma!
12. Hani Benim Gençliğim Anne Part 1
13. Hani Benim Gençliğim Anne Part 2
14.Otur Baştan Yaz Beni
15.Leyla'nın kaderi
16.Korunuyormusun?????
17.Hangimiz Düşmedik Kara Sevdaya
18.Sonun Başlangıcı...
19.Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş
20.İşte Gidiyorum
21. Neredesin Sen (Hakan & Bahar)
22. Leyla'nın Korkusu (Hakan & Bahar)
Anneler Gününe Özel (Gelecekten Bir Alıntı)
23. Sol Yanım Benim
24. Oysa Herkes Öldürür Sevdiğini
25. En Güzel Aşk Zor Olandır (Şeytan!)
26. Ben Ne Zaman Büyüdüm Anne
27. Yak Gel
28. Kalbimin Tek Sahibine
Duyuru!
29. Aşkın Bana Değdi Değeli (Huysuz ve Tatlı Kadın)
30. Acıyı Sevmek Olur mu!?
31.Anneler ve Evlatlar
32. Kim bu Leyla
33. Vay Yine mi Keder
34.Benim Hayatım
35. Kurşuna Gerek Yok!
Duyuru: Kuzumun resimleri
36. Gitme!
Duyuru Yeni Hikayemiz
37. Aşk'ı Kıyamet (Hayatın Sonu Gibi)
38. Gidiyorum Bütün Aşklar Yüreğimde
39.Yazımı Kışa Çevirdin (Yeni Hayat)
Aşk'ı Kıyamet İzmir Karakterler
40.Öf Öf!
Hadi Gelin Biraz Dertleşelim
41. Tuzak
42.Tuzak Part 2
43. Hoş Geldin Bebek
44. Son Mektup...
45. Herkes Yaralı!
46.Kader Diyemezsin!
48. Git
49. Hasretinle Yandı Gönlüm
50.Kalbimdeki Deniz
51. Emri Olur
52. Bitmeyen Sevda
53. Ben Yoruldum Hayat
54.Nenni Bebek Oy
55. Devlerin Aşkı
56. Aşıklar Şehri
57. Sevgilim
58. Kıyamet!
59.Ben Bir Adam/Kadın Sevdim (FİNAL)
Dudaklarında Arzu Kollarında Yalnız Ben

47. Pişmanım!

6.7K 480 202
By Crazy_Mama_007

İyi okumalar :)

Leyla eli ayağı titreyerek salona döndüğünde, kimse yoktu bir kaç saniye sonra Yusuf bey ve Hakan'da geldiler. Yusuf bey Hakan'a dönüp heyecanla konuştu.

"Ben Gülizar'a söyleyeyim, hemen gidelim" Yusuf bey gittikten sonra Hakan Leyla'ya anlatmak için döndüğünde halini görünce korkuyla gitti yanına.

"Leyla iyi misin sen?"

"De... değilim, benim hemen İstanbul'a gitmem lazım"

"Kötü bir haber mi aldın?" Leyla tam ağzını açmış doğruyu söyleyecekti ki son anda vaz geçti.

"Ya şey... arkadaşımla konuştum çok kötüydü. Benim bir an önce onun yanına gitmem lazım" 

"Hay Allah ya, nasıl bir gün bu?"

"Niye ne oldu ki"

"Ben de kötü bir haber aldım ama asıl Yusuf baba... Deniz hastanedeymiş, durumu kötüymüş"

İki saat önce

"Bin artık şu arabaya bin!"

"Bırak beni Cem, bırak!"

"Üzgünüm bebeğim ama bunu sen istedin, şimdi uslu durma zamanı" Cem Deniz'i bayılttıktan sonra kendisi de şoför koltuğuna geçip arabayı çalıştırdığı anda kapısının açılmasıyla neye uğradığını şaşırdı.

"O kızı hemen indiriyorsun aşağıya!" Cem sinirle çıktı arabadan, ve diğer kapıya doğru giden adamı son anda kolundan tutup durdurdu.

"Sen kimsin kardeşim! O kız benim sevgilim sana ne oluyor?"

"Madem sevgilin niye zorla tıkıştırdın kızı arabaya" Dedikten sonra çevik bir hareketle kurtuldu genç adam. Deniz'i arabadan çıkarmak için gidiyordu ki, sağ boşluğunda hissettiği keskin acıyla yere yığılacakken Cem onu son anda tuttu. Tam arabanın bagaj kısmında olan bu olayı kimse fark etmemişti. Cem bagajı açıp kollarına yığılan adamı oraya kapattı. Sonra sinirle yüzünü ovalayıp etrafına baktı. Herkes kendi halindeydi neyse ki.

Şehir dışında önceden ayarladığı evin önünde durduğunda Deniz'de kendine geliyordu. Deniz bir yanında ki adama, birde etrafına baktığında korkuyla sordu.

"Ne... nereye... geldik?" Cem elini Deniz'in yanağına koyup cevap verdi.

"Aşk yuvamıza sevgilim... aşk yuvamıza" Cem arabadan inip Deniz'i  kucağına aldı. Eve girdikten sonra oradaki koltuğa yatırdı ve evden ip alıp bagajdaki adamın ellerini ve ayaklarını bağladı. Deniz'le işi bittiğinde bu adamı bir köşeye atıp kurtulacaktı. Yeniden eve girdiğinde Deniz'in iyice ayılmış ve korkulu gözlerle kendisine bakıyordu.

"Biz niye buraya geldik Cem!"  

"Uyandın mı benim güzel sevgilim?"

"Ben senin sevgilin filan değilim! Buraya neden geldik!?"

"Konuşacaktık ya sevgilim" Deniz Cem'in lakayt bir tonda söylediklerine iyice sinirlenmişti.

"Beni hemen buradan götürüyorsun Cem! Seninle konuşacak hiç bir şeyimiz kalmadı!" Cem sinirle kapıya doğru giden kızı kolundan tutup sürüklemeye başladı. Deniz karşı koymaya çalışsa da gücü yetmiyordu. Yeni bir odaya girdiklerinde oradaki yatağın üzerine savurdu Deniz'i Cem.

"Şimdi uslu bir kız olursan hiç canın yanmaz, güzel kız" Deniz korkuyla anında kalktı yattığı yerden ve kaçmak istedi ama yine Cem tarafından engellendi.

"Bırak beni pislik bırak" Cem alayla baktı gözlerine

"Üzgünüm sevgilim güzellikle olmadı, e o zaman zorla olur "

"Sen çıldırmışsın Cem bırak beni!" Cem kollarında debelenen kızı durdurmak için dudaklarına kapandı. Deniz ne kadar debelense de kurtulamıyordu iğrendiği o dudaklardan, son çare olarak Cem'in bacak arasına sıkı bir şekilde vurdu ve acıyla kıvranmasını fırsat bilip hemen oradan kaçmaya çalıştı ama daha kapıya gelemeden kolundan tutuldu ve suratına yediği sert tokatla yere savruldu. Deniz şu anda saçlarını eline dolayıp kendini yerde sürükleyen adama bir zamanlar aşık olduğuna inanamıyordu. Odaya geldiklerinde Cem yine saçlarından tutarak kaldırdı Deniz'i.

"Sana uslu dur dedim!"

"Cem bırak beni, yalvarırım bırak"

"Artık çok geç, şansın yok benim olacaksın" Deniz kurtulamayacağını anlayınca taktik değiştirip daha sakin konuşmaya başladı.

"Bak Cem konuşalım lütfen"

"Artık gerek yok! Benim olacaksın ve benimle evleneceksin"

"Cem saçmalama bana zorla sahip olacaksın da ne olacak, seni severim mi zannediyorsun"

"Sırf benim sözüme inanıp aileni terk ettin, hem de hiç suçları yokken. Şimdi ya gider bu rezaleti anlatırsın onlara, ya da susup bir şekilde aileni bu evliliğe ikna edersin" Deniz bu duyduklarıyla büyük bir şok yaşadı.

"Hepsi... hepsi yalan mıydı? Sen nasıl iğrenç bir adamsın ki  anneni de bu işe ortak ettin!" Cem sinirle yaklaştı Deniz'in yanına.

"Eeeh yeter be" Deyip Deniz'i yatağa fırlattı, kendisi de yanına oturup çenesinden sıkıca tuttu.

"Şimdi dediğim gibi uslu ol, canın yanmasın"

"Aşağılık bir adamsın sen, pisliksin! Bırak beni" Diye debelense de üzerine abanan adamı engelleyemedi. O iğrenç dudakları boynunda, pis elleri vücudunda gezerken midesi bulandı. Ne kadar debelenirse debelensin karşı koyamıyordu. Yüzü yüzünü bulduğunda aklına gelenle tam dudaklarına yaklaşırken, iki elini yüzüne götürüp tırnaklarını sertçe aşağı doğru çekti. Cem acıyla üzerinden kalktığı gibi yine kaçmaya çalıştı ama yine engellendi. Cem bu son hamleden sonra canavara dönüştü. Tokatları Deniz'in yüzüne peş peşe iniyordu. Elinin altındaki kızın takatinin kalmadığını anlayınca durdu. Artık Deniz karşı koyamıyordu orada öylece yatıyordu. Cem önce üzerindeki gömleği yırttı ve sessiz göz yaşlarıyla teslim olmuş kıza baktı.

"Hiç bakma bana öyle, bunu sen istedin!" Yüzü gözü kanlar içinde kalan Deniz son bir kez konuştu. söylediği o son kelime bile zor çıktı dudaklarından.

"Yapma!"

...................

Herkes hastaneye geldiğinde onları Kemal'in yakın arkadaşı Fatih karşıladı. Gülizar hanım hemen öne atıldı. Fatih aynı zamanda aile dostlarının da oğluydu.

"Fatih oğlum Deniz nasıl!?" Fatih bu soru üzerine ne diyeceğini bilemedi. Çünkü Deniz'in durumu içler acısıydı.

"Şey... buraya getirdiğimizde baygındı, doktor muayene ediyor şu anda"  Yusuf bey merakla baktı Fatih'e.

"Getirdiğinizde?"

"Kemal'le ben getirdik Yusuf amca"

"Kemal nerede?" 

"Yukarıda doktoru bekliyor"

"Nereden getirdiniz, ne oldu oğlum?"

"Gelin şöyle oturalım, muayene daha sürer nasıl olsa" Hepsi birlikte biraz ileride ki bir oturma gurubuna oturduğunda herkes merakla Fatih'e bakıyordu. Fatih derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya başladı.

"Ya kardeşim Melih, nişanlısı ile bu gün bir kafe de buluşacaklarmış, Melih biraz erken gitmiş ve o arada bir adamın Deniz'i zorla arabaya tıkıştırdığını görmüş. Biliyorsunuz aynı okula gidiyorlardı. Müdahale etmek istediğinde adam onu bıçaklayıp bagaja kapatmış" Bu sözleri duyan Gülizar hanım tepkisiz kalamadı.

"Hii ay Melih iyi mi?" Gülizar hanım gibi herkes bu sorunun cevabını merak ediyordu. Fatih anlatmasına ara verip bu soruyu cevapladı önce.

"Melih iyi Gülizar teyze, Allah'tan çok derine girmemiş" 

"Allah'ıma şükürler olsun. Ya ona bir şey olsaydı? E oğlum siz nasıl haber aldınız?"

"Melih bir ara ayıldığında cep telefonu ile Kemal'i aramış, Kemal'de beni aradı. Benim telefonumdan Melih'in telefonunu takip ederek bulduk onları ama gördüğümüz manzara korkunçtu..." Gülizar hanım ve Leyla göz yaşları içinde kalırken Yusuf bey derince yutkundu ve korkarak sordu.

"Fatih oğlum o pislik kızıma..." Dedi ama gerisini getiremedi. Bir baba olarak yüreği dayanmamıştı soruyu tam sormaya. 

İki saat önce

Deniz yapma dese de ne vücudunda gezinen ellere ne de midesini bulandıran dudaklara engel olamıyordu. Arada bütün gücünü toplayıp itmeye çalışsa da üstündeki ağırlığı bir milim bile kımıldatamıyordu. Elinden gelen tek şey gözlerinden akan yaşlardı. Cem'in eli iç çamaşırına gittiğinde gözlerini kapadı. Ölmek istiyordu şu an sadece ölmek. Tam da bu sırada birdenbire üstündeki ağırlık gitti, korkuyla gözlerini açtığında gördüğü tek şey Kemal'in yumrukladığı Cem'di. Hemen doğrulup yatağın çarşafını üstüne çekti. Biraz sonra çalan siren sesleriyle Kemal Cem'i yakasından tutarak dışarı çıkardı. Biraz sonra içeri girdiğinde ilk defa göz göze geldiler, tabi Deniz anında kaçırdı gözlerini. Sadece sessiz göz yaşlarını dökmeye devam etti. İsyan etmeye, bağırmaya, hatta ağlamaya bile hakkı yoktu ama elinde değildi. Kemal kendisine bakamayan kızın yüzünde ki yaraları gördüğünde gözlerini kapattı. Dayanamıyordu o cıvıl cıvıl, hayat dolu kızı bu halde görmeye dayanamıyordu. O yüzden kendini dışarı attı. Biraz sonra içeriye giren adama baktı Deniz ve çok şaşırdı.

"Fatih abi!?" Fatih Deniz'in yanına gidip onu kaldırdı yataktan.

"Hadi kardeşim gel çıkalım" Birlikte dışarı çıktıklarında Deniz gördüğü manzarayla şok oldu.

"Melih! Fatih abi onun ne işi var burada, siz nasıl geldiniz, Melih iyi mi?" Vücudunda kalan son gücü de bu sözlerle harcamıştı Deniz ve Fatih'in kollarına yığılıp kaldı. Bunu gören Kemal yetişip hemen Deniz'i kucağına aldı ve ambulansa kadar taşıdı. Hastane yoluna çıktıklarında Fatih kardeşinin, Kemal ise kendi arabasıyla arkalarından gitti.

...................

Doktor muayene odasından çıktığında herkes heyecanla ayağa kalktı. Deniz'in aldığı darbelerden dolayı, bir gün daha hastanede kalması dışında sağlık durumunun iyi olduğunu öğrenmek herkese rahat bir nefes aldırdı.

"Doktor bey kızımı görebilir miyim?" Bu soru Gülizar hanımdan gelmişti.

"Birazdan odaya alacaklar orada görebilirsiniz" Kemal Deniz'in iyi olduğunu öğrendikten sonra artık burada kalması için bir sebep yoktu. Ufak bir öksürükle kendini belli edince herkes merakla ona baktı.

"Ben gideyim artık, geçmiş olsun" dedikten sonra Gitmek için arkasını dönmüştü ki Yusuf bey onu durdurdu.

"Kemal oğlum her şey için çok teşekkür ederim" Deyip kısa bir süre başını öne eğdi. Mahcuptu Yusuf bey, karşısında ki genç evladı yaşında da olsa, kızının yaptıklarından dolayı başı hep öndeydi ona karşı. Kemal'de bu durumdan hiç hoşnut değildi.

"Yusuf baba yapma böyle, defalarca konuştuk bunu. Genç bir kız zor durumdaydı yardım ettim, hepsi bu"

"Tamam oğlum, yarın şirkette görüşürüz" Tam Kemal dönmüş gidiyordu ki her ikisi de Gülizar hanımın çığlığına döndüler. Deniz muayene odasından çıkarılmış odaya götürülürken bir annenin kızı için feryadıydı bu. Yusuf bey o tarafa doğru giderken Kemal hüzünle baktı. Bütün bu olaylar olmasaydı Deniz'le evli ve mutlu bir çift olacaklardı. Gerçi mutlu kısmından pek emin değildi ama son zamanlarında Deniz'inde onu sevmeye başladığını  düşünmüştü. Tabi yanıldığını anlaması çok acı bir şekilde olmuştu. Çaresiz arkasını dönüp gitti.

Gülizar hanım ve Leyla gördükleri Deniz'in hali ile gözyaşları içinde odaya peşinden giderken Yusuf bey bir adım bile atamamıştı. Saçının teline zarar gelse dünyayı yakacak olan adam orada öylece kaldı. Bir baba olarak üzülüyordu ama affedemiyordu bir türlü. Bir müddet sonra omzuna dokunan elle kafasını yukarı kaldırdığında Gülizar hanımı görünce ayağa kalktı ve merakla sordu.

"Nasıl iyi mi?"

"Değil! Yaşadıklarının, onca acısının yanında bir de pişmanlığı... konuşmaya çalıştım ama tek kelime etmedi yüzüme bile bakamadı" Gülizar hanım yumruklarını sıkan eşinin ellerinden tuttu.

"Yusuf bey... kızımız yarın taburcu olacak, e...evimize gelebilir değil mi?" Yusuf bey karşısında kendisine, alacağı cevaptan korkarak bakan can yoldaşının yüzünü elleri arasına aldı ve gözündeki yaşları sildi parmak ucuyla.

"Bir tanem, o bizim kızımız... onu affedemesem de, elbette evine gelecek. Çünkü onun şimdi her şeyden çok sana ihtiyacı var"

Deniz eve geleli iki gün olmuştu. Bu iki günde bir kez bile odasından çıkmamıştı. Leyla Deniz'in yemeğini götürdükten sonra aşağıya diğerlerinin yanına gitti.  Yusuf beyle görüşüp İstanbul'a gitmeliydi artık. İki gündür fırsatını buldukça aramıştı Banu'yu ama hiç iyi şeyler duymamıştı. Salona indiğinde gidip Yusuf beyin yanına oturdu.

"Yusuf amca konuşabilir miyiz?"

"Tabi kızım söyle"

"Biliyorum kötü bir zaman ama benim İstanbul'a gitmem gerek, arkadaşımın bana ihtiyacı var. Umarım bana kırılmazsınız"

"O nasıl söz kızım, madem arkadaşının sana ihtiyacı var, gideceksin tabi" 

"Yani Deniz'in durumu filan, ben sizi yalnız bırakmak istemem ama..."

"Yok kızım sorun değil, hem Hakan'da gidecekti, birlikte gidersiniz"

"İstanbul yolcusu iki olmuş" Bu sözleri salona yeni giren Hakan söylemişti.

"Sendemi gidiyorsun?" 

"Evet sana söylemiştim ya, bende kötü haber aldım diye"

"Anladım ne zaman gitmeyi düşünüyorsun"

"Bende şimdi bilet ayırtacaktım, o zaman yarın ilk uçağa alıyorum biletleri"

"Olur, çok iyi olur"

..............

Leyla uçakta cam kenarında ki yerini aldıktan sonra başını cama yasladı. İstanbul'a gidiyordu ama kimseye görünmeden hastaneye nasıl gidecekti. Şu anda Ömer uyurken hiç görünmek istemiyordu. Kimsenin yaşadığını bilmemesi gerekiyordu. Bu düşüncelerinden onu Hakan'ın sesi ayırdı.

"Arkadaşının ne sorunu varmış?"

"Şey... bilmiyorum, yani tam olarak bir şey söylemedi, gidince öğreneceğim"

"Anladım, yardım edebileceğim bir konu olursa haberim olsun"

"Tamam teşekkür ederim, senin aldığın kötü haber neydi söylemedin"

"Benim de arkadaşım, daha doğrusu can dostum, başına bir kaza gelmiş hastanede onu ziyarete gidiyorum" 

"Öyle mi? Umarım kısa zamanda iyileşir"

"Umarım! Aslında tartışmıştık onunla, uzun zamandır konuşmuyorduk. O yüzden iyileşmesi gerekiyor. Yoksa ben bir ömür boyu vicdan azabı çekeceğim"

"İnşallah iyileşir barışırsınız" Hakan'ın son sözü bir dua gibi dökülmüştü dudaklarından.

"İnşallah!"

Leyla İstanbul havaalanına indiği gibi elini yüreğine koydu ve iyi kötü anılarının geçtiği bu şehrin havasını soludu. Ömer nefes alıyordu bu şehirde, Sevdiği, düşündüğünde hâlâ nefesini kesen, yüreğini titreten...

"Leyla iyi misin sen!?"

"İyiyim, ne oldu ki?"

"Bilmem kaç seferdir sesleniyorum duymadın, gözünde yaş, sık sık nefes alıyorsun" Leyla o anda fark etti düşüncelerinin içinde her şeyden soyutlandığını.

"Yok... yok iyiyim ben"

"Peki öyle olsun, ben bir taksiye atlayıp hemen hastaneye gideceğim, istersen seni de arkadaşına bırakayım"

"Yok Banu beni almaya gelecekti. İşte bak geliyor zaten" 

.................

"Mert paşam nasıl Leyla?"

"İyi teyzesi, sağ olsun Gülizar hanım ilgileniyor, ama ben şimdiden özledim"

"Özlenmez mi o bıcırık, şimdi daha da tatlı olmuştur"

"Banu ben Ömer'i ne zaman göreceğim?"

"Ben bu gün ziyaretine gideceğim, zaten iki akşamdır Hanife hanım orada, bu gün dinlensin diye gönderirler, Ben Melek'i oyalarım sende yanına girersin"

"O zaman birlikte gidelim, ben seni uzakta bir yerde beklerim, beni arayınca gelirim"

"Hastaneye yakın bir kafe var, sen en iyisi orada bekle"

...............

Leyla kafede heyecanla beklerken, gözü sürekli telefondaydı. Dili damağı kuruduğu için kahvesinden bir yudum almıştı ki telefonun çalması ile neredeyse boğulacaktı. Öksürüklerinin arasında zar zor cevap verdi. Arayan Banu'ydu, bir hemşire Leyla'yı kapıda karşılayacak ve gizlice Ömer'in yanına sokacaktı. Tabi bu bayağı pahalıya patlamıştı ama başka türlü görmesinin imkanı yoktu.

 Yoğun bakımın içinde hijyen için giydirildikten sonra, hemşire Leyla'yı uyardı.

"Bakın sadece beş dakika, daha fazla tutamam sizi içerde. Yakalanırsak işimi kaybederim ona göre"

"Tamam anladım, teşekkür ederim" Leyla içeri girdiğinde öylece kaldı bir müddet. Kabloların içinde öylece yatan sevdiği adam mıydı? Biraz daha yaklaştı Leyla ve yanında diz çöktü, elini uzattı sevdiğinin yüzüne. Dokunduğunda ise kalbi duracak gibi oldu ve sessiz bir haykırış gibi döküldü sevdiğinin adı dudaklarından. 

"Ömer!" Devamı ise yüreğinden koparak geldi.

"Sevdiğim, ben geldim. Bak ben ölmedim, seni bırakamadım, uzaktan da olsa sevdim seni hep. Sende ölme ne olursun, bırakma beni! Olmaz Ömer sensiz olmaz!" Leyla derin bir nefes aldıktan sonra devam etti sözlerine.

"Bak o lanet olası kader ördü yine ağlarını, tam sana gelecektim Ömer'im, hem de çok güzel bir sürprizle. Yine olmadı, yine istemedi kader bizim bir araya gelmemizi, ama sen uyan ben sana geleceğim, hem de koşa koşa. Artık korkmuyorum sadece sen uyan ben herkesin karşısına çıkarım. Hem sana yakışıyor mu hiç böyle yatmak! Hepimizin sana ihtiyacı var, ailenin, benim ve ..."

Diyemedi gerisini Leyla. Tam bu sırada kapı açıldı hemşire içeri girdi.

"Leyla hanım çıkmanız gerekiyor" Leyla yine baktı sevdiğine boşta olan elini tutup dudaklarına götürdü.

"Sakın ama sakın ölme! işte o zaman asla affetmem seni... Seni seviyorum!" Leyla göz yaşları içinde çıktı, koridorları koşarak kendini dışarı attı. Biraz ileride sakin bir yerde yasladı sırtını ağaca ve artık tutamadı kendini. Sessiz hıçkırıkları gücünü keserken, kendini yavaş yavaş aşağı bıraktı. Olduğu yere oturup ellerini yüzüne kapattığı anda duyduğu sesle dumura uğradı.

"Leyla!?" 

Veee bu bölümde burada biter.

Leyla'yı gören kim tahminleri buraya alayım:

Yeni bölümde görüşmek üzere, seviliyorsunuz :)

    



















Continue Reading

You'll Also Like

249K 11K 50
Biraz fazla içki içtikten sonra birinin yanında uyanmak bu çağda yeni ve sürükleyici bir hikaye değildi. Ama Korkut Mirzan'nın çarşaflarında uyanmak...
117K 5.9K 20
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...
107K 783 42
Bengi ile Cem Can ile Nalan İki evli çift. Bengi ile Can iş arkadaşıdır, zamanla aralarında yakınlaşma başlar ama ikisi de evlidir. Hem aşklarını y...
773K 43.7K 36
Evin ise yediği tokatın şiddetiyle yere düşmüştü. Dudağının kenarı yeni bir darbe alırkende Kazım Ağa saçlarından koparırcasına tutup Evin'i kaldırmı...