Cunning Child | Jikook

Door jikookgezegeni

250K 25.5K 15.3K

"Bu çocuk için soyumuzu tehlikeye atmanıza izin vermeyeceğim." Meer

Prologue
1.Bölüm: "Cehennem Bebeği."
2.Bölüm: "Küçük Bela."
3.Bölüm: "Küçük lanet."
4.Bölüm: "Bundan sonra benimlesin, küçük."
5.Bölüm: ''Geleceğini, geleceğimizi gördüm Jungkook.''
6.Bölüm: "Gurur duyduğun biri olmak istiyorum."
8.Bölüm: "Jungkook. Ne yaptın sen?"
9.Bölüm: ''Jungkook'u kurtarma şansım... Olur muydu?''
10.Bölüm: ''Onu kaçıracağım.''
11.Bölüm: "Ama ilk olan, son olmayacaktı."
12.Bölüm: ''Cehennemde görüşürüz.''
13.Bölüm: "Toz. Kan. Acı."
14.Bölüm: "Seninle savaşmak istemiyorum."
15.Bölüm: "Ölümler artık bizi incitmiyor."
16.Bölüm:"Kabul et küçüğüm,"
17.Bölüm: "Yanından ayrılmamı istemiyorsun."
18.Bölüm: "Buna ihtiyacın var."
19.Bölüm: Hayatta kalması için fedakarlıklar yapman gerek."
20.Bölüm: "Ölüm Makinesi"
21.Bölüm: "Onun kanına bağımlı."
22.Bölüm: "Benim olan."
23.Bölüm: "Beni bu hale kim getirdi?"
24: "Benim ailem sensin."
25.Bölüm: "Aylar geçmişti."
26.Bölüm: "Tatlı dokunuşları altında."
27.Bölüm: "Veda busesi."
28.Bölüm: "Sürgün"
29.Bölüm: "Sakın beni özlemediğini söyleme."
30.Bölüm: "Tanrıların laneti."
31.Bölüm: "Hasta kral."
32.Bölüm: "Sana ihtiyacım var."
33.Bölüm: "Tavşan çocuğum."
34.Bölüm: "Tüm gerçekler."
35.Bölüm: "Kozmik orgazm."
36.Bölüm: "Küçük Jungkook ve papatyalar."
37.Bölüm: "Bedel."

7.Bölüm: "Bundan zevk aldım."

7.1K 837 617
Door jikookgezegeni

7.Bölüm

"Bir süre daha buralarda olamayacağım."

"Yine mi gidiyorsun?" Dedi Jungkook korkuyla. "Bu ay kaçıncı? Neden sürekli gidiyorsun?"

"Sana halletmem gereken işler olduğunu söylemiştim Jungkook."

"A-ama.. Ya eğitimim? O ne olacak? Sen sürekli gittiğin için dengem bozuldu."

Güldüm.

"Jungkook, eğitimini bu kadar önemsiyor musun gerçekten?"

"Seni önemsiyorum." Dedi elleriyle oynamaya başlayan minik çocuk. "Artık seni doğru düzgün göremiyorum bile. Sürekli gidiyorsun, sürekli meşgulsün ve sürekli işin var."

"Taehyung sana iyi bakamıyor mu yoksa?"

"O bana çok iyi bakıyor. Ama ben, bana senin bakmanı istiyorum."

"Jungkook," dedim sertçe. "Senin işlerinle uğraştığımı  biliyorsun. Senin için çabaladığımı da öyle. O yüzden huysuz çocuklar gibi davranmaya bir son ver ve gurur duyduğum biri gibi davran."

Keskin çizgi.

Kulağa pislikçe geldiğini biliyorum ama son zamanlarda bana olan ilgisini kullanıyor ve işlerime sorun çıkarıp mızmızlanmasının önüne geçiyordum.

Jungkook inatçı bir çocuktu. İstediği olmadıkça durmaz, işlerinize burnunu sokar ve onları berbat ederdi.

Hoşuma gitmese de bana olan zaafını kullanıp tüm bunların önüne geçmeliydim.

Ağzımı peçeteyle silerek, yemek masasından yavaşça kalktım.

Jungkook hayatıma girdiğinden beri bir çok alışkanlığımdan vazgeçmiş, öfkeli benliğimi ona göstermemeye ve vampir dürtülerime teslim olmaktan kaçınmaya başlamıştım.

En azından yanımda o olduğu zamanlarda...

Geniş salondan çıkmaya hazırlandığımda arkamdan cılız bir ses duydum.

"Gittiğin yere... Jaeyeon da seninle gelecek mi?"

"Ne?"

"Kız arkadaşın... Yanında o da olacak mı?"

Kıskanç çocuğum.

Bana o kadar düşkündü ki etrafımdaki herkese karşı ördüğüm duvarları yalnızca onun için kırmamı istiyordu.

"Hayır." Dedim. "Elbette yanımda o olmayacak."

Yanımda olacaktı. İş için ona ihtiyacımız vardı. Ama bunu ona söylersem mızmızlanmaya devam ederdi.

"Jungkook, bu sefer ki diğerlerine göre daha kısa sürecek tamam mı? Endişelenme. Çok yakında evde olacağım."

"O zaman sarılalım." Dedi koca gözlerini üzerime diken minik çocuğum. "Veda sarılması."

Tüm tabularımı  yıkan huysuz çocuğa pes ederek karşılık verdim,

"Sarılalım Jungkook. Sarılalım."

-

''Bize yardımcı ol.'' dedim. Casusun oturtulduğu sandalyenin önünde diz çökmüş, ürkütücü bakışlarımı üzerine doğru dikmiştim.
''Böylece canını daha az yakalım.''

Jungkook ve şehrimden ayrılmış, yeni görev için insanların unuttuğu ren kıyılarının yanında bulunan minik bir köye gelmiştim. Burası, yakaladığımız adamları sorgulama mekanımızdı.

"Size," dedi casus. Yutkunmuş ve hastalık kokan nefesinden kurtulamaya çalışmıştı. Boşuna bir çabaydı. "Size," diye tekrar etti. "Bildiğim her şeyi anlattım bay Jimin. Lütfen... Lütfen, bırakın beni."

Histerikçe güldüm,
"Beni dinlemiyorsunuz bay Jong." Dedim. "Hem de hiç dinlemiyorsunuz."

Ellerimde tuttuğum bıçak ile, daha öncesinde yaraladığımız baldırının üzerindeki yaraya, bıçak ile büyük bir kuvvet uyguladım.

Acı içinde bağırdı. İnsanın içine işleyip merhamet duygusunu tetikleyecek kadar yakıcı bir bağırıştı.

Ne yazık ki ben insan değildim...

"Konuşmamaya kararlı mısınız bay Jong? Yoksa konuşmak için diğer bacağınıza bir kurşun daha mı yemeniz gerekiyor?"

Jong,
"Hayır! Tanrım, tamam!" Diye bağırdı hızla.

Gülümsedim.

"Sizi dinliyorum."

"Hybrid çocuğun," dedi nefes nefese. "Onuncu yaş gününde gerçekleşecek testini bekliyorlar. Harekete testin göstermiş olduğu sonuca göre geçecekler. Çocuğu isteyen yalnızca düşmanlarınız değil. Dostunuz sandıklarınızda gizliden gizliye çocuğu kendi taraflarına çekmeyi hedefleyen planlar kuruyorlar. Bu kadarını biliyorum. YEMİN EDERİM BU KADARINI BİLİYORUM! ŞİMDİ LÜTFEN BIRAKIN BENİ."

Birkaç dakika içinde bize sürüsüyle isimler sıralamıştı. Artık düşmanlarımızdan tam anlamıyla haberdardık.

"Aferin sana." Dedim sırıtarak. "Güzel çözüldün. Ne yazık ki bu çözülmen, canını bağışlamam için işe yaramayacak."

Casusun gözleri korkuyla büyüdü.

Arkamda duran Jaeyeon,

"Yeter Jimin." Dedi. "Bırakalım gitsin. Bu bilgileri öğrendiğimizi bilmeleri önemli değil. Onlara bu casus yoluyla bir mesaj iletebiliriz."

"Jaeyeon." Dedim söylediklerini göz ardı ederek. "Herkesi dışarı çıkar."

"Jimin-"

"Jaeyeon. Sözümün ikiletilmesini sevmem."

Omuzlarını yenilgiyle düşüren sevgilim, tek bakışla odadaki herkesin dışarı çıkmasını sağladı. Ve ardından kendi de çıktı.

Artık kurbanım ile baş başaydık.

"Lütfen," dedi boş yere bir umutla. "Ben kötü bir adam değilim. Ne istediyseniz söyledim. Kimseye bir zararım yok."

"Ah," dedim gülümseyerek. "Sevgili Jong... Sence ben aptal bir adam mıyım? Seni araştırmadığımı mı düşünüyorsun? Yaptığın şerefsizce işleri bilmediğimi mi sanıyorsun?"

Yutkundu.
Sustu.
Her konuştuğunda hayatıyla kumar oynadığını ve gittikçe dibe battığını anladı.

"Acısız bir ölüm mü isterdin? Yoksa," duraksadım. "Acı çekerek ölmek daha mı çok hoşuna gider?"

"Lütfen.."

"Soruma cevap ver."

"Acısız." Dedi yenilgiyle. "Acısız."

"Güzel." Dedim gülümseyerek. "O halde anlatmaya devam et."

"Size tüm bildiklerimi anlattım bay Jimin."

"Hayır." Dedim. "Anlatmadın. Senin gibi deneyimli bir casusun tüm bildikleri sadece bunlarla sınırlı değildir. Öyle değil mi? Bizim hakkımızda da bir şeyler biliyorsundur. Değil mi? Anlat."

Tekrar yutkundu.

"Ülkenizin başındakiler, çocuğun şeytani dürtülerinden kurtulmasını istemiyor. Aksine, tüm bunları tetiklemek ve diğerlerine karşı kullanmayı amaçlıyor."

Gözlerimi devirdim.

"Bilmediğim bir şey bay Jong. Bana bilmediğim bir şey söyle."

"Duygularını yok edecekler. Onu gerçek bir ölüm makinesine çevirene kadar durmayacaklar. Ve işin sonunda, ondan istediklerini aldıklarında, onu öldürecekler. Sizin için çalışıyor olsa da, size ihanet etmeyecek olsa da... İşin sonunda çocuğu öldürecekler."

Tüm vücudum kasıldı.
Bana yalan söylemişlerdi.

Çocuğu düşündükleri falan yoktu.

Zihnimden tonlarca düşünce geçerken kendime sakin kalmam gerektiğini fısıldıyor ve ipleri elimde tutmayı amaçlıyordum. Ancak Jungkook'a bir şey olma düşüncesi...

Tüm kanımın kaynamasına yetiyordu.

Yine de bu casusa inanmadan önce araştıracaktım. Her şeyi etraflıca araştıracaktım.

Üzerimdeki öfke ve hüznü atacak bir şeyler aradım.

Onun ölüm haberini kulaklarımdan uzaklaştırmak için yapabileceğim bir şeyler...

Kurbanıma doğru döndüm.

"Acılı ölümün için üzgünüm." Diye fısıldadım.

Üzgün değildim.

Konuşmasına izin vermedim.

Tüm öfkemi karşımdaki adamdan çıkardım.

Ona acımadım.

Ellerimdeki nefretin, onun üzerine akmasını ve etrafı kana boyamasını umursamadım.

Karanlığımı ortaya çıkarmaktan korkmadım.

Kurbanımın gözündeki acıyı önemsemedim.

Ta ki...

"Jimin?"

Gözlerim kapıya doğru döndü.

"Senin.." Dedim afallayarak. "Senin burada ne işin var?"

Etrafa ve kan kokan bedenime baktım.

Gördüğü görüntünün korkutculuğunu ve görmemesi  gerektiği şeyleri görmesinin verdiği korkutuculuğa baktım.

"Gel benimle." Dedim. "Yürü. Çıkalım buradan."

Ona dokunmadım. Kirli bedenimi ondan uzakta tutarak depodan çıkmasına yardımcı oldum.

Deponun önünde şaşkın bakışlarla bizi izleyen  Jaeyeon ve diğerlerine öfkeyle bağırdım. "İçeri girmesine nasıl izin verirsiniz!"

"Bizi dinlemedi." Diye konuştu Jaeyeon. "İçeri girdiğini anlamadık bile. Hurdalığa gidip oyun oynayacağını söylemişti."

Yumruklarımı sıktım.

"Jimin." Dedi ceketimi dürten küçük çocuk.
"Özel olarak konuşabilir miyiz?"

Tek bir bakışım etrafımdakilerin yanımızdan uzaklaşmasına yetti.

"Buraya nasıl geldin?" diye sordum.

"Taehyung amca." Diye cevap verdi. "Beni o getirdi."

Gözlerimi sinirle yumdum. "Aptal herif. Nerede o?"

Hurdalığı işaret etti. "Orada. Uyuyor."

"Sikeyim."  Durdum ve üzerime baktım.

Onu korkutuyor olmalıydım.

"Biraz sonra... " yutkundum. "Önce temizleneyim ve biraz sonra konuşalım Jungkook. Olur mu?"

Ona bu yanımı göstermemeye çabalarken, en kötü şekilde tanışmıştı karanlık ruhumla.

Gözlerini kocaman açarak ondan uzak tuttuğum bedenime baktı.

Kanlı ellerimi minik avuçları arasına hapsetti.
"Senden korktuğumu mu düşünüyorsun?"

Bir dizimle hafifçe yere doğru çökerek onunla aynı boya geldim.

"Gördüklerinden sonra korkman çok normal."

"Korkmadım. Sinirliyim sadece. Neden Jaeyeon konusunda bana yalan söyledin? Bana onun burada olmayacağını söylemiştin."

"Ne? Jungkook tüm bu dakikalardan sonra düşündüğün bu mu?" Dedim şaşkınlıkla.

"Kulağa.. ." Dedi yutkunarak. "Kulağa nasıl geleceğini bilmiyorum ama... Ben, ben... Gördüklerim hoşuma gitti hyung. Bundan zevk aldım. Onun çırpınışı ve senin üstün tavırların... Hoşuma gitti."

O gün ilk defa gelecekteki çocuğu karşımda gördüm.

O gün ilk defa Jungkook tarafından korkutuldum.

Ve o gün ilk defa, gelecekte bu masum çocuğun dönüşeceği katili gözlerinden okudum.

Bölüm Sonu.

Ga verder met lezen

Dit interesseert je vast

20.3K 2.2K 19
Vampirler ve cadılar yüzyıllardır birbirinden nefret eder ve birbirlerine yaklaşmazlardı İki kişi bu geleneği bozana kadar #Elf 1🥇2024:04:26 #Vampir...
7.6M 446K 83
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
12.8K 611 21
Kaderin bana oynadığı o cilveli oyundu karnımdaki bağ. İki krallığın acımasız savaşının ortasında kalmış hamile bir kadın mı? Ondan hamileydim...
40.3K 940 24
"Oyun oynamayacaksak ne yapacağız?" "Ben seni sikeceğim o kadar. İstediğin bir sex türü varmı kedicik?"