çinli

By exozsehun

5.6M 508K 342K

enes: sizinkiler kısa oluyormuş doğru mu? zixuan: gel göstereyim 2018-2019 More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.3
3.4
3.5
3.6
3.7
3.8
3.9
4.0
4.1
4.2
4.3
4.4
4.5
4.6
4.7
4.8
4.9
5.0
5.1
5.2
5.3
5.4
5.5
5.6
5.7
5.8
5.9
6.0
6.1
6.2
6.3
6.4
6.5
6.6
6.7
6.8
6.9
7.0
7.1
7.2
7.3
7.4
7.5
7.6
7.7
7.8
7.9
8.0
8.1
8.2
8.3
8.4
8.5
8.6
8.7
8.8
8.9
9.0
9.1
9.2
9.3
9.4
9.5
9.6
9.7
9.8
9.9
10.0
psk: ohaship

2.0

64.4K 5.6K 4.9K
By exozsehun

| zixuan |

"SENİN AYAĞININ AYARINI S*KEYİM LAAN!"

"VUR AMK VUUR!"

"ULAN SİNA DAHA İYİ VURUYOR BE."

"SENİN EBENİN..."

Her kafadan ayrı bir ses çıkıyordu ve on bir fenerbahçeli adamın arasında tek galatasaraylı olarak kalmıştım. Ağzımı açıp galatasaraylı olduğumu bile söyleyememiştim.

Söz konusu futbol olduğunda hepsi ciddi birer insana dönüşüyordu, Yasin bile.

"Ulan ne deliklere sokmuşsundur, şu topu kaleye sokamadın..."

Emre duvara yumruk atıp koltuğa oturdu. Melih gülerek ona bakarken ortamdaki iğrenç koku burnuma gelmeye başlamıştı. Cipslerin, patlamış mısırın, çerezlerin ve biranın kokusu karışmıştı.

Enes televizyonun dibine kadar girmiş bağıra bağıra ekrana bakıyordu. Galatasaray gol attığında bile sevinemiyordum.

"Sina gel bir kere öpeyim."

Eray gülerek alnımdan öpüp geri çekildi. Sarhoş olduğu belliydi. Ata gülerek yanıma gelip Eray'ı taklit ederek alnımdan öptü. İkisine gülerek bakıyordum. Sarhoş hallerinin normal hallerinden pek bir farkı yoktu aslında, her halükârda saçmalıyorlardı.

"GOOOL!"

Enes "GOL" diye kükrediğinde diğerleri de bağırarak ve çığlık atarak ona eşlik ettiler.

"Sen niye sevinmiyorsun oğlum?"

Melih'in sorusuyla başımı kaldırıp koltuğun tepesindeki çocuğa baktım.

"Ben galatasaray..."

"şşşh"

Elini dudaklarıma bastırıp kafasını sağa sola salladı. "Sakın o cümlenin devamını getirme Sina."

Enes dönmüş bana bakıyordu. Gözlerimi kaçırmadan bakmaya devam ettim. "Ne var?"

"Ne cins insansın lan sen, elin çinlisinden ne bekliyorsak." dedi.

Bir şey demeden televizyona odaklandım. Televizyonun önünde olduğu için görüş alanıma giriyordu ve dik dik bana bakıyordu. Boş bakışlarından sarhoş olduğu belliydi.

Maç 2-1 bitmişti. Fenerbahçe kazandığı için evde kükreyerek bağırmışlardı. Evin, ev denecek bir yanı kalmamıştı. Yasin, Melih ve Eren yerde uyuyakalmıştı. Yavuz oturduğu yerde sızmıştı. Eray ve Ata masanın üstünde uyuyordu. Oğuz, Emre, Burak ve Sinan koltukta yatıyordu. Enes'te uykulu gözlerle yerde uzanıp tavanı izliyordu. Tek içmeyen bendim ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Eve gitmek için ayaklandığımda Enes kafasını bana çevirdi. "Nereye?"

"Eve."

"Bu saatte, bilmediğin bir yolda, tek başına?" dedi ayaklanırken.

"Yarın okul var, gitmem gerek. Herkesin gitmesi gerek."

Enes ceplerini yoklayıp telefonunu bulduktan sonra bir şeyler yapıp cebine geri koydu. "Hepsi yanlarına eşyalarını aldılar, meraklanma."

Kafa sallayıp ceketimi giydim. O da aynısı yaptı. Ben kapıya ilerlerken peşimden geliyordu.

Enes benden bir adım önde yürüyordu, ben de onu takip ediyordum. Yolu bilmediğim doğruydu ama o bu kafayla bulabilecek miydi?

"Nasıl gittin Eraylara?" dedi. Şimdi yan yana yürüyorduk.

"Yavuz ile birlikte gittim. Konuşmamız gereken şeyler vardı."

Kafa salladı.

Evlerimizin olduğu sokağa girdiğimizde biraz rahatlamıştım başımıza bir şey gelmeden eve ulaşabildiğimiz için.

Enes yürürken tökezlediğinde kolundan tuttum. Buraya kadar yürümesi bile mucizeydi. Taksi çağırmayı ikimizde akıl edememiştik. En azından Eray'ın evi çok uzak değildi.

Yüzünü bana çevirdiğinde kolundaki elimi yavaşça bıraktım. Sokağı aydınlatan sokak lambaları ve ay ışığıydı. Bir kaç evde ışık yanıyordu. Onun dışında etraf karanlıktı.

Bir şey demeden yüzüme bakıyordu. Gözlerimin içine, burnuma, dudaklarıma, gözü her yerde gezdi. Bakışlarından bir şey sezemiyordum çünkü boş bakıyordu. Bir şey anlamak zordu. Neden böyle baktığını anlamak daha zordu.

Saçımı eliyle geri atıp yüzüme bakmaya devam etti. Hareket etmeden duruyordum çünkü hareket etmeye cesaretim yoktu. Bir şey yapamıyordum. Geri çekilmek de istemiyordum ve bunun için kendime bir yumruk atacaktım.

Gözleri dudaklarıma indiğinde çenemden kavrayıp yüzünü yakınlaştırdı. Dudakları dudaklarımın üzerindeyken çekik gözlerim sonuna kadar açılmıştı. Bu Enes'ten beklediğim en son şey bile değildi.

Karşılık vermedim. Bu sefer kolumu kırmaya kalkarsa "beni öpen sendin" diyerek haklı olan ben olabilirdim.

Kalbim hızlanmıştı, elim onun kalbinde duruyordu ve onunki de benimkinden farksızdı. Bunun sebebi Enes'le öpüştüğüm için değildi. Öpüştüğüm içindi. Öpüşürken salgılanan hormon kalbinizin hızlı atmasını sağlardı ve aşık olduğunuzu sanardınız.

Aşık olmamıştım. Benim için Enes'e aşık olmak zordu çünkü Enes bana aşık olamazdı. Onun için bir erkeği sevmek imkansızdı. Hepsi için öyleydi.
Eray, Ata'ya arada takılıyordu ama bu onlar için şakadan ibaretti. Gerçek olma ihtimalini kimse düşünmüyordu. Yaşadıkları ülke için de bu normal değildi.

Kendime eşcinselim demekte zorlanıyordum aslında çünkü bazı kızlar ilgimi çekiyordu. Bence aşkın cinsiyeti yoktu. Bir anda ansızın karşınıza çıkabilirdi bu yüzden bunu bir cinsiyetle sınırlandırmıyordum. Fakat aşk, Enes değildi. Enes olmamalıydı. Aşk mutlu olmanızı sağlardı değil mi? Enes'le mutlu olabileceğimi sanmıyordum. Mutlu olmayı bir kenara bırakın Enes'le olabilme ihtimalim yoktu.

Sarhoş olduğu için böyle bir şey yaptığını düşünüyordum. Sürekli kız gibisin diyordu. Bir an gözüne öyle gözükmüştüm belki de.

Geri çekilip ona baktım. Aynı boş bakışlarla bana bakmaya devam ediyordu.

"Sabah beni bekle, okula birlikte gidelim." dedi. Daha sonra bahçe kapısını açıp içeriye girdi. Eve girene kadar arkasından baktım. Kapı kapandığında iç çekip eve doğru yürümeye başladım.

Hiç bir şey yapmamış gibi rahat rahat gitmişti.

Eve girdiğimde Kaan Abi televizyon izliyordu.

"Nerede kaldın? Telefonuna da bakmıyorsun, annen çok endişelendi."

"Arkadaşlarımla olacağımı söylemiştim." dedim cebimden telefonumu çıkartırken. Okulda sessize aldığım için öyle kalmıştı. Annemin ve Kaan Abi'nin ekranda gözüken cevapsız çağrılarına göz devirdim.

"Bir dahakine haber ver." dedi.

"Anneme söylemiştim arkadaşlarımla olacağımı. Seni ilgilendiren bir durum yok."

Odama çıkıp pencerenin önüne oturdum. Külkedisi masalı gibiydi, eve gelince büyü bozuluyordu. Dışarıda da her şeyin mükemmel olduğu söylenemezdi fakat evde olduğumda hiç mutlu olmuyordum. O adamla yaşamak istemiyordum. Annem yaşamak istiyorsa saygı duymaktan başka bir şey gelmiyordu elimden ama ben istemiyordum.

Enes: ne düşünüyorsun öyle somurtarak?

Sina: ne?

Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda karşı camdan el salladı. Camın önünden kalkıp yatağıma uzandım. Çocuk beni öpmüştü şimdi de öpmemiş gibi davranıyordu.

Enes: sabah beni bekle

Enes: beklemeden gidersen kötü olur

Mahalleye girdiğimizde başımıza bir şey gelmedi diye şükrederken, başımıza gelebilecek en kötü şey mahallede olmuştu.

***

neydi şimdi bu .d

fotoğrafını atmamı istediğiniz biri var mı?

Continue Reading

You'll Also Like

106K 5.8K 26
Hayatımdaki şanslarını hepsini kullanmış olabilirim.Çünkü bunun bir tek böylece açıklması olabilir!. Sıkıntıdan telefonumdan rastgele numara sallarke...
25.7K 1.2K 16
"Kim olduğumu bilmiyorum ama sen burada benimle olduğun sürece iyi olduğumu biliyorum. " Mew sadece bunu ona söylemek istemişti ama karşılık alamayac...
259 67 17
Bir devrimsizlik ilkesi Çağı */Hayal dünyamın katliamı/* *Düşünceler silsilemi paylaşacağım öylesine yazılar Bir hikaye değil bir roman yahut bir mas...
8.6K 1.3K 21
belki de sonsuza kadar özleyeceğim. [ seo changbin & yang jeongin,, texting ] 𝐡𝐚𝐧-𝐰𝐚𝐧𝐠 || 𝟎𝟑.𝟏𝟐.𝟐𝟑