~Tae'nin ağzından~
Öğle tenefüsü bitmiş derse gireli 12dk. Olmuştu ama hala gelmemişti. Nerde bu kız ? Tuvaletin deliğine düşemez ya. Meraklanmıştım , bizimkilerde meraklanmıştı. Ders bitmişti. Aramaya koyulduk.
En son tuvalete gideceğini söylemişti. Bizde aşağı , tuvaletin olduğu kata indik. Min-Yun tuvalete koşarak gitti. Bizde atkasından yürüyerek gittik. Min-Yun tuvaletten çıktı ve
M-Y: Burada yok.
Dedi telaşla.
M: Nasıl olmaz. Kanalizosyana falan mı baksak?
M-Y: Kankamla dalga geçmeyi kes.
M:Tamam ,tamam. Sakin ol .
Onlar konuşurken yerde gözüme parlak bir şey takıldı. Çömelip elime aldım. B-bu Soon Ei'nin kolyesiydi.
M: O elindeki ne?
Dedi. Bende ayağa kalktım.
-: Soon Ei'nin kolyesi .
Bağı çözülmüştü.
M-Y: Aa , evet. İyi de bu neden burda.
-: Bilmem.
Aklıma gelen şey ile sol tarafa baktım.
-: (fısıltıyla) Dondurucu.
Dedim. Onlarda dondurucunun kapağına baktı. İpten olan kolyeyi cebime koydum ve kulağımı dondurucunun kapısına yasladım . Ses yoktu ama anahtar kapıya takık bir şekilde bırakılmıştı. İçeride olma ihtimalini göz önüne alarak kilidi çevirdim. Kapıyı açtığımızda içeriden bir esinti geldi. Üçümüzde içeriye baktık.
Yerde yatan Soon Ei'yi görünce nutkum tutuldu. İçeri girdik. Hemen yanına çöktüm ve başını bacağıma koydum. Markta yanıma çöktü. Min-Yun ise ayakta duruyordu. Yüzü bembeyaz olmuştu. Boynunda da bir çizik vardı. Büyük bir ihtimalle kolyenin iziydi. Ve aynı zamanda da buz gibi olmuştu. Acaba ne zamandan beri burdaydı?
Kucağıma alıp revire götürdüm. Ve sedyeye yatırdım. Diğerleride geldi . Ben ve Mark üşümüyorduk ama Mi-Yun tirtir titriyordu . Ona sınıfa gitmesini söyledim ama beni dinlemedi. Zil çalınca Mark'ı da onunla gitmesi için ikna ettim . Ve onlara
-: Soon Ei'nin çok ateşi çıktığını ve o yüzden onu eve bırakıcağımı ve evde kimse olmadığından onun yanında kalacığımı da söyleyin.
Dedim. Başlarını onay anlamında yukarı aşağı salladılar ve gittiler. Soon Ei'ye ne yapacağımı bilmiyordum. O yüzden hastaneye götürecektim. Tekrar kucağıma aldım ve hızımı kullanarak hastaneye götürdüm.
Acilin önüne geldim ve soluklandım. Hastaneye girdim. Resepsiyondaki görevli ne olduğunu sordu:
-: Derin dondurucuda kaldı.
Görevli = G.
G.: Neden oradaydı?
-: Bilmiyorum . Uzun hikaye.
G.: Peki ne zamandır oradaydı?
-: Yaklaşık 1 saattir.
Dedim. Başını salladı .
G.: Arkadaşlar , sedye getirin ve doktoru çağırın.
10-15 saniye sonra bir tane sedye, hemşireler ve doktor geldi. Görevli doktora durumu anlatınca hemen asansörden yukarı çıkardılar. Ben de merdivenle geldim.
Önce röntgenini çektiler. Sonra bir odaya aldılar. Bir hemşirenin elinde bir battaniye ve kalın kıyafetler verdı . İçeri girip kapıyı kapattı. Konuşma sesleri geliyordu.
Onun için gerçekten endişelenmiştim.
Yerde yattığı anı aklıma geliyordu. Onu öyle görünce içim çok kötü olmuştu. Sanki beynimde feryatlar kopuyodu.
Yaklaşık 15dk. kapıda bekledim. Herkes içeriden çıkmıştı. En son doktor çıktı ve bana
Doktor = Dr.
Dr.: Röntgenine baktım . Beyninde yada herhangi bir yerinde bir sıkıntı yoktu. Onu sıcak tutmak için elimizden geleni yaptık. Şimdi sadece uyanmasını bekleyeceğiz. Sonra sağlığından emin olmak için bir muayene edeceğiz. Sıkıntı yoksa taburcu olabilir. Tekrar geçmiş olsun.
Dedi ve bende teşekkür edip saygı anlamında eğildim. Tam o gidecekken:
-: Peki içeri girebilir miyim?
Dr.: (arkasını döndü) elbette. Ama hastayı rahatdız etmeyin. Dinlenmeye ihtiyacı var.
Dedi ve gitti. Bende hemen içeri girdim. Yatağın yanındaki sandalyeye oturdum. Elim hemen onun eline gitti. Üstünde battaniye vardı. İyi gözüküyordu. Isınmaya başlamıştı ve yüzü tekrar eski rengini almıştı. Yandaki komidinde üniforması duruyordu.
Ne kadar da masum uyuyordu. Ay, öpesim geldi^-^. *-*(!!)Ne diyorum ben. Kalkıp televizyonu açtım ve kumandayı sandalyenin kol kpuma yerina koydum. Tekrar elini tuttum .
Saate baktım. Saat :[14.52] 'idi. 5 dk. gözümü dinlendirsem vir şey olmaz herhalde .dedim ve gözümü kapattım.
~Soon Ei'nin ağzından~
Kendimi ısınmış hissediyordum hatta terlemeye başlamıştım. Boynum hafif acıyordu.
Gözüme açtığım direk televizyonu gördüm. Sonra elimde bir baskı hissettim. Sağ tarafa bakınca Tae'nin elimi sıkıca kavradığını gördüm. Şaşırmıştım. Beni buraya o mu getirmişti?
Saate baktığımda Ssat [15.20] 'idi. Boşta olan elim ile sandalyedeki kumandayı aldım ve kanalları gezdim. Birinde durdum ve onu izlemeye başladım. 5dk. Sonra yanımda bir kıpırtı oldu. Baktığımda Tae uyanmıştı. Bana şişmiş gözlerle bakmıştı.
-: Aa , uyandın mı sen? Ne zaman uyandın?
+: Çok olmadı.
-: Ben uyumuşum. Fazla yoruldum herhalde . Normalde uyumazdım biliyosun.
+: 😊Biliyorum. Beni sen mi getirdin buraya?
-: Evet. Peki şimdi iyi misin?
+: Teşekkürler, iyiyim.
Dedi ve elimi bıraktı. Komidinin üstündeki peçeteyi aldı ve bana doğru yaklaştı. Yüzümüzün arasında bir karış vatdı. Terliyodum zaten, şimdi daha çok ter bastı. Bana bu yakınlık fazla idi.
Elindeki peçete ile yüzümdeki terkeri sildi.
-: Çok terlemişsin. Yorganı alayım mı üstünden?
Dedi ve geri çekildi. Sonra peçeteyi çöpe attı.
-: Cevap vermeyecek misin?
+: A-a şey... O-olur.
-: Peki.
Dedi ve yorganı üstümden aldı . Yandaki koltuğun üstüne bıraktı. Dolaptaki pikeyi aldı belime kadar örttü. Yatağın yanındaki düğmelere basarak beni neredeyse dik bir konuma getirdi.
-: Ben doktoru çağırıyım. Uyanınca seni muayene ediceğini söyledi.
Dedi . Ben de kafamı salladım. Sonra odadan dışarı çıkmaya yeltelendi ama tekrar bana geri dönüp.
-: Kızarınca çok tatlı oluyosun .😉😎
Dedi ve gitti.
Ne?! 😲. O-o bana kızarınca tatlı mı oluyosun demişti?! (Yazar: Yok latince söyledi. :D) Allah'ım sana geliyorum. O kadar yaklaştığı yetmedi, birde iltifat ediyo. Bu bana fazla. Bilmiyo mu ki bunların kalbime fazla olduğunu.
Aishh! İçim bir garip oldu. Beynim bile utandı. Birazdan iflas edicek.
Hele ki o elimi tutuşu... Ondan hoşlanıyor olamam dimi?
~Tae'nin ağzından~
Ona bugün biraz fazla yakınlık gösterdim. Hele ki orada ona iltifat etmem... Ahhh! Aslında hoşuma gitmiyor değil. Eğlancisene yapmıyorum. İçimden grliyo. Doğal davranıyorum.
Korktuğum şeylerden biri , bir gün ona aşık olmam. Eğer olursam onun kanı için kendimi daha çok arzulayacağım. Zaten ona her yaklaştığımda içimden daha bir çok kanının tadına bakasım geliyor. Kendimi zor tutuyorum. Ama bir daha kalbini kırmamam lazım. Yapamam dimi?
'Diğer bir korkum şey ise hissettiğim duygularımın hoşlantı olmaması. '
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Doktoru bulup çağırdım. Birlikte odaya gittik. Doktorun muayenesi çabucak bitti. Ve şimdi taburcu olabileceğini söyledi. Ardından geçmiş olsun dedi ve gitti. Mutlu olmuştum. Şükür ki bir şey olmamıştı.
Aklıma takılan bir soru vardı.
-: Bu olay nasıl oldu?
+: Bilmiyorum. Tek bildiğim birinin gözlerimi ve ağzımı kapatıp oraya atması.
-: Hımm , sanırım o kişiyi bulduğumda kanının son damlasına kadar emicem.
+: Sakin ol koca adam. Bir dakika. Benim kolyem nerede?
-: Ah, bende . Unutmuşum.
Dedim ve cebimden çıkardım. Tam ben boynuna uzanıp takacaktım ki ellerimi tutup durmasını sağladı.
+: Eee sanırım ben yapabilirim.
Dedi ve kolyeyi elimden aldı. Sonra ise kendisi taktı.
-: Eh, ben çıkıyım . Sen de üstünü giyin. Hazılan sonra gidelim. Mark , okul çantanı getirir. Hazır olunca haber ver.
Dedim ve odadan çıktım. Mark'ı aradım. 4 çalıştan sonra açtı . Şansıma tenefüsmüş yoksa öğretmen kızardı. Şansım varmış.
M.: Ne oldu kanka? Soon Ei iyi mi? (Arkadan bağırır .Min-Yun...) İYİ MİSİN KANKA. GELEMEDİM , ÜZGÜNÜM! (Mark'tan devam...) Oradan bağıracağına gelip konuşsana.
M-Y: İyi misin şimdi?
-: O şuan burada değil . Odada hazırlanıyo.
M-Y: Aaa... Püff . Neyse , yarın okula geliyo mu?
-: Bilmem. Bu arada telefonu Mark'a versene.
(Min-Yun, telefonu Mark'a verir.)
M.: He söyle.
-: Okul çıkışı Soon Ei'nin çantasını bizim eve getirsene.
M.: Tamam getiririm. Zil çalıyo, kapatmam lazım . Bay.
-: Sağol .Hadi bay.
Telefonu kapattım ve arka cebime koydum. Odanın kapısı açıldı ve Soon Ei çıktı.
+: Hadi gidelim.
-: Tamam .
Dedim.
Danışmada ki kadın = D.
D.: Efendim , taburcu mu oluyosunuz?
-: E-evet?
D.: Taburcu işlemlerinizi yaptırdınız mı?
-: Sanırım hayır.
Dedim ve danışma masasına geçtim. Arkamızdan hizmetli odaya girdi.
D.: Ücretiniz .....
Dedi ve kredi kartımdan ödedim.
D.: Tabur-
Dr.: Ben hallederim. Çocuklar siz gidin daha beklemeyin.
Teşekkür edip hastaneden çıktık.
-: Baya düşünceli gördüm seni?
+: Hala kimin yaptığını düşünüyorum.
-: Sonra düşünürüz kafa dağıtmaya gidelim mi?
+: Hımm , olur.
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
~Soon Ei'nin ağzından~
Bir kaç dakika yürüdük ve küçük bir kafeye geldik. Kapıda bekçi gibi birisi vardı. Tae adamın kulağına bir şey söyledi. Adam da kapının önündeki zinciri açtı.
İçeri girdiğimizde kan kpkuyordu. Iyk! İğrenç. Bazılarının Gözü kıpkırmızı oldu ama Tae onlara sert bir bakış atınca kafalarını geri döndürdüler. Sanırım burası bir vampir kafeydi.
Boş bir masaya geçtik. Garson geldi . Tae adama her zamankinden ,dedi ve adam başını onayladı. Sonra bana döndü.
Garson = Gr.
Gr.: Siz sanırım vapmir değilsiniz? Merak etmeyin buraya arasıra gelirler.
dedi kısık bir sesle.
Gr.: Peki siz ne alırdınız?
+: Hımm , şey. Sanırım nar suyu. Ortama ayak uydurmak lazım dimi?😅
Gr.: Siz nasıl arzu ederseniz.
Dedi ve saniyeler içinde gitti geldi ve önümüze içecekleri koydu.
Tae iştahla kan içiyordu. Ben de nar suyumu içiyordum. Aynı zaman da muhabbet ediyorduk. Tae komik bir şey söylemişti. İkimiz de kahkaha atıyorduk. Mutluydum. Taki ilerdeki masada oturan ve bize bakan kişiyi görene kadar...
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Eveeeeet. Bu bölümde bitti. Lütfen oy verin bu kitabı kütüphanenizden ayırmayın. Bu kitsbı kütüphanenizde tutan kişilere teşekkürler.
Kisslendiniz 😘